
Meliha Yıldırım’ın Ankaralı Yazarları
Tuba Özkur Aksu İle Kurşuni Renkler Hakkında Bir Söyleşi
1) Merhaba, yazar arkadaşım. Kurşuni renkler senin ikinci kitabın. Ancak aynı zamanda
ilk öykü kitabın. İlk kitabın bir roman. Bize ondan bahseder misin Kurşuni Renkler’e
geçmeden önce?
Merhaba Meliha. “Anne Kokan Ekmekler”’di adı. O bir göçmen hikâyesiydi. O tarihlerde
çalışıyordum ve edebiyatla ilgili hiçbir atölyeye katılmamıştım. Çok sevdiğim bir insanın hayat
hikâyesinden yola çıkarak tamamen doğaçlama içimden geldiği gibi yazdığım bir roman.
2) Sonra öykü yazmaya nasıl karar verdin? Kitabın ismi neden Kurşuni Renkler?
Öyküyle çok tanışık değildim. Ne zamanki Dünya Öykü Günleri Derneği’nin açtığı atölyeye
katıldım işte o zaman öykü beni aşırı cezbetti. Düşe kalka yol aldım. Atölyeden atölyeye koştum.
Sonunda bir çok öyküm oldu. Bunları bir kitapta birleştirmek istedim.
Aslında ben kitapta yer alan ilk öykümle aynı ismi koymak istemiştim. Olmaz Olmaz Deme
Olmaz Olmaz. Yayınevi sahibi o ismi beğenmedi. Benim de o sırada payvon öykülerinin yer
aldığı bir seçkide Kurşuni Renkler adlı öyküm yer almıştı. Aynı isimli fakat içeriği farklı bir öykü
de bu kitapta var. Bu benim için önemli demek ki diye düşünüp Kurşuni Renkler koydum.
3) Bazı yazarlar, oturup düşünüp öykünün taslağını hazırlayıp hatta sonunu bile belirleyip
yazıyorlar. Sen de öyle mi yapıyorsun? Öykülerini yazarken ilk nereden yola çıkıyorsun?
Yok. Kesinlikle planlamıyorum. Öykü kendini yazdırır, demişler. Gerçekten öyle. Bir kelimeden
yola çıkıp başlıyorum. Bir bakmışım hiç ummadığım bir noktaya gelmişim.
Ben her yerden yola çıkabilirim. Bir kelimeden, bir hareketten, bir duygudan ya da anıdan.
Genelde aklımda şu olay şöyle olsaymış, bu böyle olsaymış gibi düşünceler her zaman var olduğu
için farklı bakış açılarıyla yazmayı seviyorum. Sıradanlaşmayı sevmiyorum.
4) Her yazarın kendine has bir tarzı vardır. Kimi ağdalı bir dil kullanmayı sever. Sen dil
olarak çok sade bir dil kullanıyorsun. Bunu bilinçli mi yapıyorsun?
Karışık dolambaçlı anlatım benim hayatımda yok. Aslında betimlemeler, metaforlar, dolaylı
anlatımlarla yazan arkadaşlarıma imrenerek bakıyorum. Önemli yazarları gıptayla okuyorum.
Ben yazmaya başlayınca sade bir dil çıkıyor ortaya. Ben de bunu bozmak istemiyorum. Bu
benim. Özenti yazarsam başta kendime saygımı kaybederim. Anlaşıldığım yere kadar giderim.
5) Bazı yazarlar neredeyse ilk sayfayı giriş olarak yazıp konuya daha sonra girmeyi tercih
ediyorlar. Senin öykülerin çok hızlı ilerliyor. Bu konuda bir şeyler söylemek ister misin?
Ben günlük hayatımda da çok telaşlı bir insanım. Yavaşlığa tahammülüm yok. Olacaklar olsun
yapılacaklar yapılsın isterim. Aynı anda birkaç kişiyi dinleyip birkaç kişiyle konuşur, bir kaç da
iş hallederim. Çok yorucu tabii. Uykuda bile düşünüyorum. Haliyle yazarken de diyeceğimi
demek istiyorum hemen.
6) Fizik Mühendisisin. Yıllarca bu konuda çalıştın. E tabii tahsil süresini de sayarsak
yılların Fizik bilimi ile içiçe geçti. Bildiğim kadarıyla çalışma hayatında radyasyonla
ilgiliydi. Bu kadar fizikten sonra mesleğinin yazılarına yansıması oldu mu?
Çok yansıyor. Her gördüğüm şeyde analiz yapıp sebep sonuç ilişkisine giriyorum. Bununla da
yetinmeyip direkt olarak fiziği konu ettiğim öykülerim de var. Mesleki deformasyon diyelim.
Hayret bişey emekli olmadan önce şu fizik illetinden kurtulup sırf edebiyatla haşır neşir olsam
derdim. Amacıma ulaşınca geri dönüp o konuları özledim.
7) Ölüm teması çokca var öykülerde neden?
Ölüm hayatın bir gerçeği. Öyle veya böyle tadacağız. Öyküde de doğal olarak gelip yazdırıyor
kendisini.
8) Kurşuni Renkler adlı öykü kitabında en beğendiğin öykün hangisi? Neden o öykü?
Heykel adam ve Ecel Ayırsa Bile favori öykülerim.
Sevmem ise yine bu nedenle. Beni hiç yormadılar. Herkesin de çok ilgisini çektiler.
Heykel Adam’ın kesinlikle nereden çıktığını nasıl geliştiğini ve kaleme döküldüğünü bilmiyorum
desem inanır mısın? O heykel adamın nasıl parktan kalkıp gelip de koltuğa oturduğunu inan ben
bile bilmiyorum.
Aynı şekilde Ecel Ayırsa Bile’de sürpriz olarak kalemimden döküldü. Çok korku filmi
seyretmemden kaynaklanan bir aşinalığım var. Korku türüne ama böyle yazarken korktuğum
başka öyküm olmadı. Biraz abarttım ama olsun.
9) Öykü yazmak isteyenlere tavsiyen var mı?
En başta iyi bir okuyucu sonra da iyi bir gözlemci olmak gerekli. Türkçeyi de iyi kullanmak
gerekiyor. Gerisi kendiğinden geliyor.
10) Teşekkürler bu güzel sohbet için.
Ben çok teşekkür ederim. 2021 yılında babamın öldüğü gün çıkan kitabım benim gönül
kırıklığım nedeniyle pek ilgi çekemedi. Şimdi gündeme getirip benimle Kurşuni Renkler
hakkında söyleştiğin için Melihacığım sana tekrar çok teşekkür ediyorum.
Yeni yorum ekle