Değişimin Son Durağı Dijital Çağ

Felsefe

Değişimin Son Durağı Dijital Çağ


Fahri Atasoy
______________
__________________________

Tarih bilimi insanlık tarihini çağlara ayırarak ele alır. Bu ele alış kronolojik bir süreç okumasıdır. Birbirini takip eden çağlara ayırma yaklaşımı aslında 19. yüzyılın evrenselci-ilerlemeci tarih ve toplum felsefelerine dayanır. Yani, insanlık tarihini anlamlı bir bütün olarak değerlendirmek tarihçilerin değil felsefecilerin işidir ve bunu tarih felsefesi yaklaşımlarıyla yaparlar. Çok bilinen düz çizgisel ilerlemeci tarih felsefesi teorisi G.W. Friedrich Hegel’e aittir. Hegel sadece insanlık tarihini değil, doğanın da oluş tarihini anlamlı bir bütünlük içinde yorumlar. Ona göre “Gaist” adı verilen ve dilimizde mutlak ruh veya mutlak akıl olarak anlaşılabilecek bir töz (cevher) mutlak özgürlüğe ulaşmak için diyalektik bir süreçte her şeyi meydana getirir. Doğa, tarih, kültür, devlet vb. varlıklar, Gaist’in özgürlüğe kavuşmak için nesnelleştiği alanlardır. Bunlara fenomenler de diyebiliriz. Bu sürece Hegel felsefesinde Tinin (Ruhun) fenomenolojisi adı verilir. Bu açıklama modeli yeni bilim olarak kurulan sosyoloji için örnek oluşturmuş ve 19. yüzyıl teorilerine adeta damgasını vurmuştur. 

zorbatv

Dünya 20. yüzyılda acı tecrübeler yaşamaya başlayınca, tarihin hiç de olumlu bir sona doğru gitmediğini gören düşünürler ilerlemeci evrenselci yaklaşıma eleştiriler getirirler. Sorokin bunları “Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri” başlığı altında anlatır. Bu kitapta Hegel ve diğerlerinin temel varsayımlarını çürüten yeni yaklaşımlar ele alınır. Hepsinin ortak yönü, insanlığı oluşturan farklı kültür veya medeniyet adını verebileceğimiz birimler olduğu ve bu birimlerin her birinin kendi hikâyesinin yaşandığı kabulüdür. Çevrimsel veya döngüsel olarak adlandırılan bu yaklaşımın ilk örneğini İbni Haldun’da bulmak mümkündür. Bu yaklaşım da insanlık tarihindeki tarihsel ve toplumsal değişimi açıklama modeli oluşturur. Bu modellerin, insanlık tarihindeki değişim süreçlerini gerçek yönleriyle açıklayabilir olup olmadığı tartışmalıdır ama sıklıkla kullanılmaktadırlar. 
Dünyamız 1989 yılı itibariyle yeni bir çağa daha girdiği konusu tartışılırken bu yaklaşımlar tekrar kullanılmıştır. Bu yeni çağa ister bilgi çağı, ister sanayi sonrası çağ, ister post-modern çağ, isterse de küreselleşme adı verilsin sonuçta herkes yeni bir döneme girildiğinde hemfikir olmuştur. Bu çağı belirleyen ise yeni elektronik ve dijital teknolojideki devrimdir. Dolayısıyla gün geçtikçe tartışmalar “dijital çağ” noktasında yoğunlaşmıştır. Teknolojik devrim için “bilişim devrimi” ismi kullanılsa da yeni çağı belirleyen en önemli unsurun dijitalleşme olduğu bir gerçektir. Bu süreç modernleşmeyle başlayan akılcılık, bilim, teknoloji, sanayi gibi başarıların bir uzantısıdır. Onlardan bağımsız düşünülemez. Onun için Endüstri 4.0 adlandırmasıyla bir sıraya bağlanmaktadır.

Dijitalleşme aslında bir mantık dili olarak ortaya çıktı. Modern mantıktaki doğruluk sembolleri olan D-Y yerine 1-0 kullanılarak elde edilen bir yazılım diliyle programlar geliştirildi. Yeni teknolojik araçlarda kullanılabilecek programlar bu yöntemle yaratıldı. Eğer dijital programcılık olmasaydı, elektronik ve bilgisayar alanındaki bilişim dediğimiz teknoloji pek de hayatımızı etkilemeyecekti. Daha doğrusu etkisi sınırlı kalacaktı. Örneğin Global Köy kavramını kitabına başlık olarak kullanan Marshall McLuhan bu etkiyi bile çok önemsemişti. Çünkü iletişimci olan McLuhan, yeni teknoloji sayesinde atılım yapıldığını gördü. Neydi atılıma yol açan derseniz, bugün için sınırlı teknolojik yenilikler olduğunu söyleyebiliriz. Onun yaşadığı dönemde henüz bireysel bilgisayarlar ve internet yoktu. Dolayısıyla dijital yazılımlar ve programlardan da söz edilemez. Böyle olduğu halde elektronik alanındaki ilerleme, özellikle iletişim araçlarında muazzam bir gelişmeye yol açtı. Yeni teknolojik araçlarla anında görüntü alma, iletme, yayınlama, haberleşme imkânı –enformasyon anlamında– bilginin dolaşımını kolaylaştırdı ve hızlandırdı. Eski dönemle kıyaslayınca devrim niteliğindeydi ama günümüzle kıyaslandığında basit kaldı. Basit kalmasını sağlayan dijital teknoloji ve buna bağlı geliştirilen yazılım programları oldu. 
Günümüzde dijitalleşme, toplumsal hayatımızda köklü değişimlere yol açmış durumda. Daha nerelere uzanacağını bilmiyoruz. 50 sene, 40 sene, 30 sene önceleriyle kıyaslandığında tahmin edilemeyen bir dünya çıktı karşımıza. 2000’li yılların başında küreselleşme üzerine doktora tezi hazırlamıştım ve çok önemli gördüğüm çalışmalar bulmuştum. Orada tezimi temellendirmek için kullandığım iki dayanaktan birisi “bilişim devrimi”, diğeri ise “soğuk savaşın sona ermesi” idi. Bilişim devrimi o dönemde bireysel bilgisayarlar ve internet üzerinden bilgi dolaşımını hızlandırmıştı. Toplumsal hayatımızdaki dönüşümü de başlatmıştı fakat bu kadar köklü etkisi olacağını muhtemelen kimse düşünmemişti. 

zorbatvFacebook kurulduğunda dünyada yankı yapması beklenmedi ama bir süre sonra kuranların hayallerini aşan bir boyuta ulaştı. Facebook nihayetinde dijital olarak meydana getirilen bir yazılım programıydı ve kullanıma girdiğinde insanların hesap edilemeyen beklentilerine cevap verdi. Daha önce kurumsal medya kuruluşları resmi web sayfalarını oluşturarak yayın yapıyorken, sosyal medya diye bir alan doğdu. Bu alanın sınırı olmadığı anlaşıldığında herkes farklı niyet ve amaçlarla kullanmaya başladı. İnsanlar tarafından yoğun ilgi görünce yeni platformlar yaratıldı ve aralarında güçlü olanlar bütün dünyaya yayıldı. Örneğin Twitter öyle bir güç elde etti ki zamanın ABD başkanı Trump’ın hesabını bile askıya alabildi. Devlet kurumları, siyasetçiler, sanatçılar, ünlüler ve ünsüzler bilumum dünya insanları Twitter’da yerlerini almaya mecbur hisseder oldular. Basın açıklaması modern dünyanın ritüellerinden biriyken twit atma modası başladı ve eski iletişim yöntemlerinin önemi kalmadı. Artık yetkili veya yetkisiz kişiler buradan açıklama yapıyorlar. Burada adeta yeni bir dünya kuruldu. 
Dijitalleşmeyi sadece sosyal medya üzerinden değerlendirmek hata olur. Dijitalleşmenin etkilediği alanlar yeni sosyolojinin ve yeni felsefenin tartışma odağını oluşturdu. Bunun için çağın özelliklerini anlamak için meydana getirdiği değişimleri takip etmek gerekir. 2020 yılında yaşanan Pandemi bu değişimleri daha net bir şekilde görünür hale getirdi. Adeta yeni dijital dünya ile yüzleşmemiz sağlandı. Birkaç örnek verecek olursak, ilki sağlık alanındaki dijitalleşme olmalıdır. Akıllı cep telefonlarıyla entegre edilen sağlık kayıtları ve hizmetleri dijitalleşmenin imkanlarıyla uygulandı ve uygulanmaya devam ediyor. Başınıza bir sağlık problemi geldiğinde artık bütün bilgileriniz doktorunuzun önünde. Hastane hizmetlerinde bazı aksamalar varsa da bunlar teknik uygulama hatalarından kaynaklanıyor. Ülkemizin dijitalleşme konusunda eksiklerini gösteriyor. Bilimsel ve teknik bilgiler iyi uygulansa bu aksamalar da yaşanmayacak. Bu aksama konusu da ayrı irdelenmesi gereken bir problem. Yeni çağa ayak uydurmaya engel bir durum. 
Dijital çağın dönüşüme sebep olduğu alanlardan birisi eğitim alanı. Teknolojik gelişmelere paralel olarak eğitimde dijital imkânlar kullanılmaya başlanmıştı ama genele yayılmasında problemler vardı. Pandemi dijital dönüşümün eğitim alanında hızlanmasını sağladı. Akıllı tahtalar, notebooklar, akıllı telefonlar, akıllı monitörler, tvler, kameralar, projeksiyonlar gibi birçok teknolojik donanım eğitim için hazırlanmış yazılım programlarıyla hayatımıza girdi ve yerleşti. Eğitimde dijitalleşme tam anlamıyla yeni bir durum ortaya çıkarttı. Henüz bütün imkânlarıyla uygulanamasa da yakında daha fazla hayatımızda yer edinecek gibi görünüyor. Özellikle ders içeriklerinin hazırlanması, sunulması, uygulanması için geliştirilen programlar ve uzaktan görüşme yapmakta kullanılan programlar dijital eğitimin vazgeçilmezleri haline geldi. Evinin bir köşesini öğretmen (yayın) masası gibi kullanan bir öğretmen, anlık (veya kayıt yoluyla) olarak kameralı bir bilgisayar ile sanalda sınıf oluşturarak ders yapabiliyor. Bu ders esnasında dijital kaynakları kullanabiliyor. Bir kütüphaneye veya laboratuara veya seçecekleri başka bir mekâna bağlanabiliyor. 

Dönüşümüne şahit olduğumuz bir diğer alan şüphesiz kültür dünyasıdır. Kültür kavramı bilindiği gibi geniş bir kaplama ve içeriğe sahiptir. Kültürün dijital dönüşümünü unsurları üzerinden görmek mümkündür. Örneğin müzik alanında artık elimizde plakçalarlar veya kasetçalarlar kalmadı. Hatta yeni teknolojinin simgesi gibi hayatımıza giren CD’ler DVD’ler bile kalmadı. Sanatçılar müzik kayıtlarını dijital kaynaklara yapıyor ve dijital platformlarda sunuyorlar. Bunlar için geliştirilmiş programlar yeni hayatımızın gerçekleri oldu. Youtube özel bir marka olmakla birlikte kültür alanının özellikle müzik, konferans, belgesel, film gibi ürünlerinin sunulduğu kamusal bir alan haline geldi. Yeni dünyanın vazgeçilmezleri arasına girdi. Burada hem kurumsal yayınlar, hem de bireysel yayınlar eşit muamele gördüğü için yaratıcılıkları da teşvik etmektedir. 

Dijitalleşmenin meydana getirdiği dönüşüm çok sayıda akademik araştırmaya konu olacak boyuttadır. Biz burada dünyada meydana gelen bir çağ değişiminin sadece ipuçlarını paylaşabildik. Bir giriş denemesi olarak düşünülebilir. İçinde bulunduğumuz çağın yansımaları ve olguları yeni bir gerçeklik tartışması yaratmıştır. Bu alanla ilgili sosyologlar kadar felsefeciler de çalışmak zorundadır. Bu çalışmalardan birisi ülkemizin önde gelen felsefecilerinden birisi Prof. Dr. Milay Köktürk’e aittir. NET Kitaplık Yayınları arasında çıkan Dijital Çağ kitabı bu konulardaki yazılardan oluşmaktadır. Dijitalleşmenin yarattığı yeni gerçekliğin farklı boyutlarıyla değerlendirildiği eser alanında ilklerdendir. Bundan sonrasında yazılı çalışmalar mutlaka artacaktır. Dijital Çağ bir son değildir ama insanlığın geçirdiği değişim evrelerinden birisidir. Şimdilik son durağı olduğunu söyleyebiliriz. 

zorbatv


 

Yorum

Ahmet ari (doğrulanmamış) Pa, 15 Ocak 2023 - 21:02

Merhabalar
Yazınızı okurken felsefe tarihinde yer eden değişimden başka her şey değişir aforizmasini anımsadım. Evet dijital çağın değişmeyen öğesi keskin sınırlarını çiziyor. Başarılar diliyorum

Konuk (doğrulanmamış) Pt, 16 Ocak 2023 - 18:28

Teşekkür ederim Ahmet bey. Evet meşhur aforizma Herakleitos'a ait. Toplumsal hayatta değişen ve değişmeyen yönler var aslında.

Selma Pekşen (doğrulanmamış) Çar, 18 Ocak 2023 - 01:32

Her ay olduğu gibi bu ay da yazınızı okumaktan büyük keyif aldım emeğinize sağlık ve ayrıca artık bizimle olmadığınızı öğrendiğimde üzüldüm, yine de yeni dönemde yeni yerinizde ve yeni genç bireylere BEN olarak düşünmeyi,kavramayı aynı zamanda felsefeye hayran olmayı öğreteceğinize emin olarak başarılar dilerim.
Yazınız her zaman ki gibi çok güzel hocam. Evet, sanayi devrimi ile başlayan teknolojik gelişmeler toplumları daha kolaya ve modern dünyaya alışmaya sevk etmiştir. Fakat hayatı kolaylaştıran her yenilik bireyi kendisine ve topluma biraz daha yabancılaştırmış,bireyler arası iletişimde samimiyet ve İbni Haldun'un toplumsal asabiyesi tamamen yok olmuştur bana göre. Artık kitle iletişim araçlarının dijitale dökülmesi hem yaşantımızı pratikleştirir hem bizi bizden uzaklaştırır. Duyguların değil mantığın devridir bu devir. Gerçi zamanla alışkanlık haline getirip herşeyi çok çabuk benimseriz insanoğlu olarak, uyum içine girdik bile dijital çağ ile,düşünüyorum elimizdeki telefonlarla yapar olduk bir çok işimizi ve yine o telefon yada bilgisayarlar sayesinde bugün bu yazınızı okuyup yorumlayabiliyoruz. Yani bir anlamda çok iyi oldu giden anılarda kalmıyor artık ve sizin yazılarınızı takip etme şansımız hala var çok mutluyum.
Saygılar...

Konuk (doğrulanmamış) Çar, 18 Ocak 2023 - 14:04

Merhaba Selma hanım
Teşekkür ederim. Bizimkisi bir yolculuk. Bu yolculuk esnasında alışverişlerimiz oluyor. Güzel izler ve duygularla ayrılıyorsak etkisi uzun sürüyor. Görüşmek üzere sağlıcakla kalın

Erdoğan Yavuzer (doğrulanmamış) Çar, 25 Ocak 2023 - 20:19

Hocam kutlarım. Dijital çağ üzerine daha çok yazı olmalı. Bu çağı anlamak gerek özellikle biz gençlerin. Karanlık bir geleceğe kurban edilmemeli insanlık.
Yazı için teşekkürler hocam.

Konuk (doğrulanmamış) Cu, 27 Ocak 2023 - 00:02

In reply to by Erdoğan Yavuzer (doğrulanmamış)

Erdoğan bey kardeşim asıl ben teşekkür ederim. Yazıların anlamı okurlara ulaşmasıyla ortaya çıkar. Çağlar üzerine, tarih üzerine, yeni çağ üzerine düşünmek ve yazmak lazım. Bu çaba yeni bilgilerin ortaya çıkmasına vesile olur. Sevgiyle, sağlıkla kalın

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.