Kahraman olarak Cüneyt Arkın 

Felsefe

Kahraman olarak Cüneyt Arkın 


Prof.Dr. Hasan BACANLI

İnsan kişiliğini kazanmak için özdeşleşme mekanizmasını kullanır. Çocuk büyük ölçüde hem-cins ebeveyni ile özdeşleşerek kendi kişiliğini oluşturur. Özdeşleşme çocukluk döneminde olduğu kadar ergenlik döneminde de kullanılır. Ergen bu kez de başkalarını örnek alıp onlarla özdeşleşerek kimlik duygusu edinmeye çalışır. Bunlar patolojik durumlar değildir; herkes öyle yapar. Hatta benlik ve kimlik duygusunun oluşumu için sağlıklı ve doğal olan yol budur. İnsanlar birileriyle özdeşleşmeye çalışırlar, ama bunu yaparken aslında kendileri için bir kalıp bulmaya çalışıyorlardır; ayakkabı denemek gibi. Çeşitli kalıpları denerler ve kendilerine göre bir “yol” edinirler. Çocuklar ve özellikle ergenlere özdeşleşebilecekleri doğru davranışları gösterenler ise kahramanlardır.  

Kahramanlar ve kahramanlık ile ilgili olarak ilk akla gelen isimlerden biri Thomas Carlyle’dır. Kahramanlar kitabı tanrı, peygamber, şair, din adamı, reformist, edebiyatçı ve kral olarak kahramanları ele alır. Hatta Müslümanlar Carlyle’ı “peygamber olarak kahraman” olarak Hz. Peygamber’i ele aldığı için, ayrı severler. Hristiyanların böyle bir derdi yoktur. Carlyle’ın bu düşüncesi onlar için önemli olmadığı gibi, bir yazar veya düşünür Hz. İsa ile ilgili övgüler yazsa onlar için bu da önemli bir şey değildir. Bu yüzden çoğu Carlyle tanıtım yazılarında Carlyle’ın söz konusu kitabından söz edilmez bile. Ama Hz. Peygamber hakkındaki düşünce ve yazılarıyla Carlyle Müslümanların gözünde ayrı bir yere sahiptir. 

Bir adım daha ileri atılarak, Carlyle’ın kitabının kahramanlar çağının sonunu gösterdiği düşünülür. Kitap 1941 yılında yazılmış ise de sonraki gelişmeler, özellikle 20. Yüzyılın ikinci yarısı (hatta birinci yarısı da) artık birey olarak kahraman üretmemiştir; çalışmalar bireysel değil ekip ve grup başarısı olarak görülmüştür. Hayatımızı değiştiren televizyon, bilgisayar, cep telefonu gibi icatların kahramanı yoktur, kimin tarafından icat edildiğini bilinmez. 

Böylelikle hayatımızdan çıkan kahramanlar başka alanlarda boy göstermeye devam etmektedir. Bu alanların başında edebiyat ve sinema gelir. Her ne kadar Sartre Yabancı romanında kahraman-olmayan kahramanı ele almış ise de, edebiyat kahraman üretmeye devam etmiştir. Sinema, popülerleşmesi (yani kolay ulaşılabilmesi) ile birlikte daha kolay ve yaygın kahraman üretebilmektedir. Harry Potter’dan Süperman’a kadar gerek edebiyat gerekse sinema kahramanları ortalıkta cirit atmaktadır. 
Yukarıda da belirtildiği gibi, kahraman psikolojik gelişim için (özdeşleşme yoluyla kişilik gelişimi sağlar) önemlidir. Kitle iletişim araçları bireyler için olduğu gibi toplumlar için de kahramanlar önerirler. Baskın ve yaygın sinema Hollywood (Amerikan) sinemasıdır. Bu yüzden ortalıkta dolaşan film kahramanları da Amerikalıdır. Diğer milletlerden kahramandan söz edildiğinde ise onlar genellikle tarihin tozlu sayfalarından bulunup çıkarılır. Hollywood’un sunduğu Amerikalı kahramanlar çoğu zaman kanlı canlı günümüz insanlarıdır. Onlar kahramandır, yani ülkelerini ve vatandaşlarını kötülükten kurtarırlar. Hatta daha ileri giderek sadece Amerika’yı veya Amerikalıları kurtarmakla kalmaz, dünyayı ve insanlığı kurtarırlar. Son zamanlarda filmlerde bu o kadar ileri derecededir ki, onlar olmasa hayatta kalamayacağımızı ima edecek boyuta ulaşmıştır. 

Amerika’nın (ve onun eliyle kapitalizmin) başka bir özelliği vardır: düşman görmeye dayanamaz. Bir şeyin karşıtı üretilecekse onu da onlar üretir. Böylelikle Amerikan sineması Rambo, Rocky, Neo gibi iyi (?) kahramanların yanı sıra Joker gibi kötü kahramanları, yani anti-kahramanları da üretir. Bir adım daha ileri giderek Joker filmiyle onun bile iyi kahraman olmasını sağlamaya çalışmıştır. Dediği şudur: “en büyük benim, iyi kahraman da kötü kahraman da benden çıkar”. 

Küreselleşme sayesinde Amerikalıların dışındaki insanlar gizli-Amerikan’dır. Hepsi de kendini Amerikan zanneder ve dünyayı kurtarabileceklerini sanırlar; üstelik Amerika’nın onları ciddiye almadığını ve almayacağını bile bile. Çünkü insanlar kahramana ihtiyaç duyarlar ve bütün kahramanlar da Amerikalıdır. 

Kahraman kavramı doğrudan kullanılmasa bile, değişik durumlarda vurgulanmaya devam edilir. Söz gelimi eğitimde öğretmenin ve anne babanın rol model olması vurgulanır. Aslında bu da onların çocukların gözünde kahraman olmalarının vurgulanmasıdır. Yani artık dünyada kahraman kalmadığı düşünülür, ama ailede ve okulda hala kahramanların bulunması gereğinden söz edilir. İnsanlar dünya çapında kahramana sıcak bakmıyor gibi dururlarsa da eğitimde kahramanlara yer verilmesini ister ve önerirler. 

Bir ülke düşünelim… Hollywood filmlerinin Amerikan kahramanlarının dışında bir kahraman bulamayan insanlar, kendilerini gizli gizli Amerikalı sanmaya başlarlar. Ama öte yandan içten içe öyle olmadıklarının da farkındadırlar. Ulusal düzeyde kahraman arayışına girdiklerinde aradıkları kahramanı da çoğu zaman mafya filmlerinde (dizilerinde) bulurlar. Bazı kurumlar insanların kahramana ihtiyaç duyduğunun farkına varırlar ve başka kahraman dizileri çekmeye başlarlar. Onların akıllarına gelen de tarihsel kişilerdir. Tarihsellik insanın önemli bir parçasıdır ama sonuçta “tarihsel”dir. Tarihsel oldukları için insanların bugünlerine hitap etmez, bu yüzden de insanlar onlarla özdeşleşemezler. Sadece “biz eskiden ne kadar kahraman, ne kadar becerikli, ne kadar üstündük!” avunmasına kapılırlar. Bu düşünceler onların zaten uzun süredir sahip oldukları bir şeydir. Nadir zamanlarda aralarından ender kahramanlar çıksa bile, bunlar bireysel başarıdan öteye geçmez. Çünkü toplum onların benzerlerini üretmeyi başaramaz. Ve çocukları ve ergenleri Örümcek Adam tşörtleriyle sokaklarda dolaşırlar. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerin durumu budur; Türkiye de böyledir. 
Yakın zamanlara kadar Türk sineması tarihsel kahramanlarının birçoğunu Cüneyt Arkın aracılığıyla çocuklara ve topluma sunmuştur. O zamanların çocukları da bu kahramanlar aracılığıyla kendilerini aramışlar, bir kimlik edinmeye çalışmışlardır. O, dünyanın pek farkında olmadığımız zamanlarda, bize tarihten kahramanlar getiren kahramandı. Nur içinde yatsın.  
 

Yorum

Huseyin Düzgün (doğrulanmamış) Ct, 16 Temmuz 2022 - 18:41

Hocam bu tür yazılarınızı kaçırmaz oldum. Belki de felsefeyi böyle yapmalı. Yoksa sıkıcı metinler insanı hayattan soğutuyor . Felsefeyle kalalım.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.