Karma Eğitim mi, Karmaz Eğitim mi?

Felsefe

Karma Eğitim mi, Karmaz Eğitim mi?

Prof.Dr. Hasan Bacanlı

Eğitim insanları eğer. Bu eğmenin yönü gerek toplum gerekse kişi için doğru bulunan yöndür. Eğitimciler bu yönü kişinin gelişimi, topluma uyumu, toplumun sürekliliğinin sağlanması, ekonomik hayata katılım gibi hedefler şeklinde ifade ederler. Her ne kadar eğitim deyince insanların aklına “ağaç yaş iken eğilir” atasözü gelirse de, ağaç da insan da her eğmeye uygun değildir. Mesela bir ağacı ne kadar eğerseniz eğin ağacın yönü yukarıya doğru büyümektir. Benzer şekilde eğitim insanların doğal eğilimlerine uygun hedefler içinde, o bireyin ve toplumun yararına olacak şekilde eğmeye çalışır. Aslında insan bunu doğal olarak yapar. Bu yüzden daha geniş perspektifte, eğitimin insanın ve toplumun işini kolaylaştırmaya yönelik bir çaba olduğunu söylemek doğru olur. Daha basit bir örnekle, insan zaten gündelik hayatında okulda yapılacak işleri yapmak durumundadır. Eğitim kurumları bunu kolaylaştırmaya çalışır. Söz gelimi hesap zaten gündelik hayatında kişinin öğrenmesi gereken bir işlemdir. Okula gidince hesap daha sistematik, daha kolay ve daha erken öğretilmeye çalışılır. Okullar rastgele öğrenmelerin sistematik öğrenmeye dönüştürüldüğü kurumlardır. 
Okullarda öğretilen konular, yani müfredat veya eğitim programı için de benzer bir açıklama getirilebilir. Müfredat insanlığın üzerinde uzlaşmış olduğu bilgilerden oluşur. Tarih boyunca ortaya konan gelişmeler insanların neleri bilmelerinin dünyadaki yaşamlarını kolaylaştıracağı düşünülmüş ise, müfredat onları yeni nesillere kazandırmaya çalışır. Böylelikle okulda eğitim gören insanlar etraflarında olup biteni anlamak ve yorumlamak için temel kavramları edinirler. Müfredat bu anlamda evrensel bilgidir. 
Müfredatın yerel kısmı da bulunur. Bu da etrafınızdaki coğrafyayı ve bu coğrafyanın tarihini bilmeyi içerir. İnsanlar içinde bulundukları toplumda nerde neyin olduğunu, bu duruma nasıl geldiğini, şu an işlerin nasıl yürüdüğünü yerel müfredat ile öğrenirler. Bu da evrensel müfredat gibi, insanların hayatlarını kolaylaştırma amacı taşır. 
Öğrenme kavramı ise Türkçede öğ (zihin) ile ilişkilendirilmeye çalışılır. Bu bağlantı henüz tam açıklığa kavuşmuş değildir. Öğrenme kavramına öğür kavramı köken olarak gösterilmektedir. Öğür ise “sürü, topluluk” anlamına gelir. Bu anlamda öğrenme sürüye katılmaktır. Hatta bu kelime bize öğrenmenin nasıl yapılacağı konusunda da imalar içerir; öğrenme alıştırmadır, tekrarlamadır. Dolayısıyla öğrenme dediğimiz şey öğrenciyi bir şeylere alıştırır, yabancılaşmasını önlemeye çalışır. “Öğür”e katılarak insanlar birbirlerine alışırlar, toplumun bir ferdi haline gelirler. 
Eğitim ve öğrenme kavramlarının bu anlam ve imaları eğitimin nasıl yapılacağı ile ilgili de anlamlar içerir. Eğer kişileri topluma alıştırmak işitiyorsanız, toplumun bir örneğini okullarda oluşturursunuz. Hatta neo-marksistler eğitim sisteminin gizli müfredat (örtük program) yoluyla insanları kapitalistleştirdiğini öne sürerler. Toplumda nasıl bir yönetici varsa, okullarda da bir yönetici vardır. Toplumda işler nasıl yürüyorsa, okulda da işler öyle yürür. Kapitalist toplumlar insanları topluma ve kapitalizme okullarda aynı sistemi oluşturarak alıştırırlar. 
Kısaca özetlenecek olursa, eğitim ve öğrenme toplumun bir modelini okulda oluşturarak, bireyi hem topluma kazandırmaya çalışır hem de onu gelecekteki hayatına hazırlar. Çocuklar yetişkin toplumunda ne ve nasıl yapacaklarını okulda öğrenirler. 
Günümüzde eğitim herkesin hakkı olan bir toplumsal hizmettir. Hatta bunu “hak”tan öte toplumun bir “görev”i olarak tanımlamak daha uygundur. Bu yüzden kadın - erkek herkese eğitim verilmeye çalışıldığı gibi, engellilere de eğitim kapıları açılmıştır ve desteklenmektedir.  Eğitim insanı topluma alıştırmaya çalıştığı için de, toplumda ne oluyorsa öyle eğitim oluyordur. Toplumda erkeklerle kadınları birbirlerinden ayrıştırmıyorsanız ve artık ayrıştıramıyorsanız, okulda eğitimi de karma eğitim olarak vermeniz doğaldır, olması gereken de budur. 
Karma eğitim Türk kültürüne de uygundur. Türkçede cinsiyet ayrımının olmaması, hatta oğlan, kız, karı, koca gibi kelimelerin aslında cinsiyet iması taşımadığı, bu kelimelerin cinsiyetle ilgili anlamlarının sonradan eklemlendiği göz önünde tutulduğunda daha iyi anlaşılır. Hatta Dede Korkut hikayelerinde Bamsı Beyrek ile Banu Çiçek’in güreşinden söz edilir. 
Toplumsal olarak bakıldığında da erkek ile kadının farklı okullarda okuduklarında topluma alışamayacakları açıktır. Aynı yerde çalışabilen, aynı toplu taşımaları kullanabilen, aynı alışveriş yerlerinden alışveriş yapabilen insanlar birbirlerine birbirlerinden uzak ve ayrı tutularak alıştırılamazlar. Öğrencilerin okulda başka bir durum, sokağa çıkınca başka bir durumla karşılaşmaları da eğitimin ruhuna aykırıdır. 
Ayrıca tek-cinsiyetli eğitim bilimsel gelişmelere de uygun değildir. Psikoloji alanındaki gelişmeler göstermektedir ki, insanların hayatlarının çeşitli dönemlerinde başarmak zorunda oldukları gelişim görevleri vardır. Çocukluk döneminde erkek ve kadın cinsiyet rollerini öğrenmek, ilkokul döneminde kendi cinsiyet rolünü hemcinslerine bakarak kazanmak ve ergenlik döneminde karşı cinsle sağlıklı ilişki kurma becerileri edinmek insanın gelişim görevidir. Bu gelişim görevlerini edinemeyen insanlar daha sonra bunları telafi edemezler, kişisel gelişimlerini de sağlayamazlar. Hele hele sonraki dönemde evlilik süreci konusunda da büyük sıkıntı yaşarlar. Kadınla nasıl yaşayacağını öğrenemeyen kişiler kadın cinayetleriyle hem karşıdakinin hayatını hem kendi hayatını mahvetmeye başlarlar. 
Kısacası karma-olmayan eğitim hem Türk kültürüne hem Türkçeye hem sosyal gerçeklere hem de zamanın ruhuna aykırıdır. Bu düşüncelerin özellikle bazı dindar kesimlerce ifadesi ise aslında onların dini anlamak ve zamana uygun yorumlamakla ilgili sıkıntılarının bir ifadesidir. Kadınlarla ilgili olarak Afganistan ve İran’da kadın sorunların bulunması da bunu göstermektedir. İşin ilginç yanı, kadının konumu ile ilgili sorunlar konusunda dini kuralları anlamak ve yorumlamakta başarılı olamayanlar, ne hikmetse ekonomik ve siyasal konularda dini kuralları yorumlamada oldukça başarılı görünmektedirler. Hatta bu yorumların çoğu anlaşılabilir bile değildir. Adalet ve liyakata önem verdiğine inanılan bir dinin mensuplarının bu konulardaki icraatları şaşırtıcıdır. Söz gelimi, bu kişiler bir yardım kuruluşunun afet zamanında başka yardım kuruluşlarına çadır satmasını dine ve akla aykırı bulmamaktadırlar. 
Karma eğitime karşı olanların unuttukları şey, çocukların onlar kadar cinsellik yönelimli olmamalarıdır. Cinselliği kendi hayatlarında uygun bir konuma yerleştirememiş kişiler herkesin aynı şekilde cinsellikle ilgili sorunu olduğunu zannetmektedirler. Oysa çocuklar gelişim görevlerini yerine getirmeye çalışırlar. Bunu da her zaman yaptıkları gibi, zaman zaman anlaşarak, zaman zaman sınırları zorlayarak yaparlar. Siz bu gelişim görevlerini engellemeye çalıştığınızda, olsa olsa onu gizli gizli yapmaya zorlamış olursunuz. 
Karma eğitim artık günümüzün bir gereği ve gerçeğidir. Tek-cinsiyetli okullar bazı alanlarda varlıklarını devam ettirebilirler, ettireceklerdir. Toplumun geneli dikkate alındığında ise, karma okullar aslında toplumsal sorunların çözümünün bir yoludur, kendi başına problem değil. Bunu bir problem olarak görmeye başladığınızda, asıl probleminizin başka olduğu anlaşılır. 
Karma eğitim toplumdaki bireyleri birbirine karar. Karma eğitim yapmadığınızda toplumu karamazsınız. Karılmayan ve birbirlerine karıştırılmayan toplumlar ise cinsiyetleri bütünün bir parçası olarak değil, karşıt gruplar olarak algılamaya başlarlar. 
 

Yorum

Bahar Güneş (doğrulanmamış) Per, 16 Mart 2023 - 18:32

Eğitim insanları eğer. Ne kadar güzel bir tanım. Ancak bizde bükemediğinden büyük boşluk doğuyor. Eğitim karma olmalı. Toplum bir bütünsel eğer birlikte kol kola olmalı. Siyasal etnik dini yaklaşımların eğitimde yeri olmamalı.
Saygılar hocam.

Bahar Güneş (doğrulanmamış) Per, 16 Mart 2023 - 18:32

Eğitim insanları eğer. Ne kadar güzel bir tanım. Ancak bizde bükemediğinden büyük boşluk doğuyor. Eğitim karma olmalı. Toplum bir bütünsel eğer birlikte kol kola olmalı. Siyasal etnik dini yaklaşımların eğitimde yeri olmamalı.
Saygılar hocam.

Ramazan korkmaz (doğrulanmamış) Per, 16 Mart 2023 - 18:36

Hocam toplumu karmak beğendim. Biz tam tersine ayristiriyoruz. Tarikatlar kız erkek, siyaset sağol etnik ayırma kayırma. Ne iyi ki akıl ve ilim var.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.