Edebiyat Eşiği
Betül Fırat*
b.firat0605@gmail.com
Günümüz toplumunda çağdaş teknolojinin yoğunlukla kullanıldığı dönemde edebiyatın hayatımıza kattığı değerin azımsanmayacak düzeyde olduğu görülmektedir. Bir sanat dalı olarak görülen edebiyat için sayısız makale ve yazın bulunabilir. Aslında yazmayı yaşamak ayrı bir yetenek ve vasıf olarak görülebilmektedir.
Niceleri gelip geçmiştir edebiyat beşiğinden. Kimi kendini ifade ederken; kimi aşkını kimi ise hayatı sorgulamakta. Hayal gücümüze bir sınır koyamadığımız gibi kalemimizde de bir sınır olmamakta. Her yazılıp çizilenin eser niteliği kazanması için belli kurallar ve kuramlar çerçevesinden geçmesi gerektiğinin düşünülmesi gerekmekte.
Gerekli kıstaslardan sonra da tabii ki çağımızın bir yansıması olan okur puanı alması gerekmekte. Gelişen teknoloji ile okur ve yazarların belli platformda kendilerini göstermeleri dönemin verdiği bir avantaj olmakta. Esere ulaşım, yazarın eserlerini tanıtımı ve okurların vitrinde bu eserleri görmesi dönem olarak kolay olmakta.
Bu platformlar sayesinde günümüzde güncel yazar ve eser verilerine daha hızlı bir şekilde ulaşılabilmekte. Peki, her yazıtın eser niteliğini alacağı bir edebiyat eşiği bulunmakta mı?
Bu eşiği neye göre belirlemek gerekmekte? Edebiyat eşiği olmazsa günden güne artan yazıtlar yazıt kirliliğine mi neden olmakta?
Dijital baskının yoğun olduğu içinde bulunduğumuz dönemde basım ve dağıtım işlerini sanki daha kolay yapılabilmekte. Yayınevi ile anlaşıp ya da bireysel olarak basımını gerçekleştirilen eserin tanıtımı da çeşitli platformlarda yer alarak bir şekilde yapılmakta. Sonrasında ise okurlara ulaşıp okur puanlarımızı da iyi veya kötü eleştirilerle alınmakta.
Dönemsel olarak daha fazla eserle ve platformla karşılaştığımız bir çağ yaşıyoruz. Daha önce yazan yok muydu ya da yayıncılar daha önce neye göre yapıyordu yazar ve eser seçimini? Gündem olduktan sonra gündemde ne kadar durabildi bir eser?
Bütün bu sorular belli bir edebiyat eşiğimizin olmadığını göstermekte. Düşünceyi yayma özgürlüğümüze ve hayal gücümüzün sınırlarına dayanarak her yazıta eser adını vermekten çekinmemekteyiz. Yeter ki kişiliğe ve kurumlara saldırıların atik olarak önüne geçebilelim.
Son dönemlerde bir kitap eleştirmeni ve yorumcusu olarak okuduğum eserleri düşünüyorum; bazılarını intizamlı ve konu olarak iyi de bulmuş olsam da, bazılarının da yayınevi tarafından okunmadığına kanaat getirmekteyim ve aynı kanıda olan başka kişilerin de olduğunu okur ve kitap inceleme platformları vasıtasıyla öğrenmekteyim. Tabi ki her yazıt değerli ve yazarının emeği ama edebiyat çatısı altında nasıl değerlendirildiğinin de önemli olması gerekmekte. Bunun için de belli kurum ve kuruluşların belli bir edebiyat eşiği oluşturması gerekmekte.
Bir eser yayınlanmadan önce ilk olarak bu belirlenen eşiği geçebiliyor mu bakılması gerekmekte. Kaldı ki yapay zekânın yaptığı düzeltmelerle eserler farklı bir boyuta ve anlama taşınmakta. Bu da ortaya çıkan eserin okunmasını ve anlaşılmasını zorlaştırmakta. Otomatik olarak düzeltilen hatalı kelimeler en yakın kelimeye dönüşürken anlam bütünlüğünü zorlayan, yan yana rastgele getirilmiş kelimelerin oluşturduğu cümleler ile bizi karşı karşıya bırakmakta. Sanırım son kontrollerinin de yapılmadığı aşikâr. Yoksa eserlerin bir kısmının neden belli bir seviyenin altında olduğunu nasıl açıklayabilirdik?
Diğer bir konu da dijital ve teknolojik olarak kültür endüstrisi konusunda ilerlemiş durumda bulunmaktayız. Bunun için de herhangi bir kıstas bulunmamakla birlikte; yayınlanan her şeye ulaşım da daha kolay olmakta. En azından yazıtların intihalini de ölçmemiz daha kolay olabilmekte. İyi veya vasat eser de dijital platformlarla anında yapılan etkileşimlerle reaksiyon alabilmekte.
Bir eseri okumadan önce bu eserle ilgili okur puanlarına, yorum ve eleştirilere bakarak okuyup okumayacağınıza karar verebilmekteyiz. En azından kendiniz için seçici bir durum sergilemenizde yardımcı olmakta. Bu durum yazar okur buluşmalarını da kolaylaştırmış bulunmakta. Eser sahipleri eserleri ile ilgili düşünce ve eleştirilere ulaşılabilirliği ve aldığı reaksiyonu ölçme düzeyinde daha etkin olabilmekte. Diğer yayınlarında bu eleştirilere riayet eden eser sahiplerinin; kendilerini geliştirme ve yetiştirme düzeylerinin de artmasına zemin sağlamakta bu konu. En azından insanın kendini ölçmesi için aradığı ikinci bir bakış açısı sağlanmış olmakta.
Okurlar yeterince edebiyat eşiği oluşturmakta olsa da; gerekli kurum ve kuruluşların da bu yönde gerekli bir yöntem geliştirmesi gerekmekte. Gerek editöryal gerekse edebiyata uygunluk kıstaslarının belirlenmesi gerekmekte. Hangi eseri seçeceğimiz kadar önümüze seçenek olarak sunulan eserlerin niteliği de önemli olmakta. Bu yüzdendir ki belli kıstaslarla ve belli bir düzeyde olan eserlerin; yani oluşturulacak edebiyat eşiğinden geçen eserler için onama gelmesi gerekmekte. En azından belli bir kalite ve okurları memnun edecek bir seviye yakalanması için edebiyat eşiği gerekmekte.
Özgeçmiş*
13 Ekim 1984 yılında Amasya İli Taşova İlçesi Yayladibi Köyü’nde doğdu. İlköğretimini Ankara ve Diyarbakır’da, liseyi ise Diyarbakır Anadolu Öğretmen Lisesi’nde tamamladı. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde lisans, 2018 yılında da Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisansını tamamladı
Yazı ve şiir yazmaya lise yıllarında başlamış ve hala devam etmektedir. Mavinin Fecri (Deneme Kitabı, 2020) , Mihrinin Hicranı (Şiir Kitabı, 2021) adlı iki kitap yayınlamıştır.
/ @paradoks.okur.yazar/ @yazar.betulfirat_fan
Yorum
Kanon
Edebiyat eşiği ile kast ettiğiniz şey Edebiyat Kanonu mudur? Eğer ire toplum ya da ortak kültürler kendi kanonunu olusturabilmislerse onlar zaten edebiyatın eşiğini de çizmişlerdir .
Bu bağlamda kanon kavramını yazının içerisine hatta merkezine oturtmalı okur.
Cevap
In reply to Kanon by Nevin Sezer (doğrulanmamış)
Edebiyat Eşiği derken yayınlanan eserlerin belli bir kriteri ve kalitesi olmasından bahsediyorum. Teknolojinin gelişmesi ile yayıncılık artık basitleşti. Yayınlanmış yazıların geçtiği belli bir süzgeç yok. Kalemim var diyen yazıyor. Bu yazılanları iyi kötü sınıflamak yerine belli bir süzgeçten geçerek izin verilmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Özel yayın yapanlar kendileri seçerek yayınlıyorlar; yayınevleri pek seçici davranmıyor. Belli kıstasların olması gerekiyor diye düşünüyorum. Yorumunuz ve ilginiz için teşekkür ederim.
Yeni yorum ekle