Felsefi Eleştiri Nedir?

Eleştiri

Felsefi Eleştiri Nedir?

Ozancan Dernek

“Eleştiri belki güzel bir şey değildir ama gereklidir, ağrı ile aynı işi görür; çünkü ağrı da vücutta bir arıza olduğunu haber verir.” William Churchill’in eleştiri üzerine vurguladığı bu cümle, aslında felsefi eleştiri ile son derece örtüşmektedir. Vücut içerisinde oluşan herhangi bir ağrı, sistemli giden organizmada aksamaların olduğunun göstergesidir. Aynı şey, insanı felsefi argümanlar içerisinde kısır döngü serüvenine de sokarak aksama sürecini inşa etmektedir.  Lakin belirtmiş olduğum analojide önemli bir ayrıntı vardır. Hem organizma için hem de düşünen insan üzerinde ortaya çıkan aksamalar zorunludur. Birinin tedavisi kuşkusuz ilaçlardır. Diğerinin tedavisi ise eleştiriyi kabul edip felsefi argümanları yeniden sorgulamaktır.

Felsefe tarihinde Antik Yunan Dönemi’nden günümüz dünyasına kadar yapılan eleştiriler filozoflar tarafından oldukça önemsendiği için formel ve informel alanların önü açılmıştır. Aksi durumun yaşandığı Orta Çağ Dönemi’ni incelediğimizde felsefi düşünceye dayalı gelişmelerin yok denilecek kadar az olması eleştiri yapmanın önemini sert bir şekilde gözler önüne sermektedir.  Peki, felsefi eleştiri herkes tarafından; hayatın her alanında yapılabilecek bir olgu mudur? Böylesi bir soruyu cevaplayabilmek, ancak felsefi eleştirinin ne olduğuna dair birtakım çıkarsamalar yapabilmeyle mümkündür. Bu bağlamda felsefi eleştiri insana dair birçok özellik içermektedir. Merak etme, sorgulama, şüphe duyma en önemlisi de rasyonel olabilme yetilerinin insanda bulunduğu süreçte eleştiri olgusundan sağlıklı bir şekilde bahsedebiliriz.

İnsanın rasyonaliteye dayalı akıl yürütme biçimi olmadığı noktada felsefi eleştiri çizgisi ortadan kaybolur, yerine duygu durumlarına bağlı edimler ortaya çıkar. Bu tür edimler, hayatın makul bir biçimde yaşanmasını engeller ve insan yaşamına dair aksamaları şiddetlendirir.  Bireyin hayatına özgü aksamalarını eleştiriye tabi olacak biçimde görmesi de felsefi eleştiri yapabilme gücünü arttıracaktır. Atalarımızın dediği gibi “Çuvaldızı kendine iğneyi başkasına batır.” atasözü birisini eleştirmeden önce bize gelen eleştirileri rasyonel bir biçimde kabul etmemiz gerektiğini göstermektedir. Felsefi eleştiride yaşanan en büyük problem, kendimizi eleştirenlere karşı sert bir tavır almaktır. Oysa kritik yapabilmek bireyin pohpohlandığında sergilediği rasyonaliteye dayalı eleştiridir.  Gereksiz övgünün en sert eleştiri karşısında bireye en büyük kötülüğü yaptığını şüphesiz kabul etmek gerekir. 

Felsefe tarihinde eleştiri, övgüden sıyrılmamış olsaydı sanırım filozofların ve hayatın tüm alanına katkı sunan insanların önemi bulunduğu konumdan daha kötü bir noktada olacaktı. Newton’un eleştirilmediği aksine övüldüğü bir noktada Einstein’ın ne önemi kalırdı, ya da tüm felsefe tarihinin kritiğini yapan Kant üzerine sayısız çalışma yapılabilir miydi? Bu olguya tersten baktığımızda da aynı sonucu elde edebiliriz. Kant’ın felsefe tarihine ve Einstein’ın Newton’a yaptığı eleştiriler rasyonaliteye dayalı olmasaydı yine kendilerinden bu derece bahsedilebilir miydi? Felsefi eleştiri yapmak kolay gibi görünse de oldukça çetrefilli bir olgudur. Bu yüzdendir ki hayatın tüm alanlarında insanların edimleri problemsiz olmamaktadır. Nitelikli eleştiri yapmak fazlaca bilgi birikimi gerektirir ve asla duygularla yapılabilecek bir şey değildir. Son derece nazik biçimde bir o kadar da gerçeklikle uyumlu bir şekilde yapıldığında felsefi eleştiri çerçevesine girmektedir. Tarihsel serüven içerisinde felsefi eleştiri yapmak, belirttiğim gibi rasyonel düşünceye dayalı insanların imtiyazı içerisinde olmuştur. Peki, bugüne gelindiğinde nitelikli eleştiri yapmak mümkün müdür? Böylesi bir sorunun cevabı modernitenin getirdiği teknoloji çağı ile birlikte zihinsel yetkinliği daha kolay elde edebilmenin önünü açmıştır. Fakat yapılan eleştirilere baktığımızda felsefi temelli olmayıp rasyonaliteden uzak, içinde merak ve kuşku barındırmayan bir çizgide seyretmektedir. Zannımca bunun sebebi hızlı bir tüketim toplumunun yaygınlaşmasıdır.

Her anlamda tüketimi üretimden daha önce tutan toplumlar, var olan koşullar içerisinde eleştiriyi yaşamsal fonksiyonlar için pozitif revize olarak değil tüketimi daha çok yapabilmek için kullanmaktadır. Aynı zamanda kapitalist sistem içerisinde maddi kaygılar eleştiri yapmayı, yazımın giriş kısmında belirttiğim şekliyle ağrıyı gidermek için değil organizmayı tamamen ortadan kaldırıp kendini var edebilmek için kullanmaktadır.  Kanaatimce eleştiri, modern dönemde bireyin kendi yaşamsal varoluşunu sağlayan ilkel toplumların “homo homini lupus” biçimine dönüşmüştür. Böylelikle felsefi eleştiri amacından sıyrılıp insanı bir başka insanın üzerinde tahakküm kurmaya ve onun yerine geçebilecek yolu kendisine açmayı hedeflemiştir.  Dolayısıyla modern çağın eleştiri anlayışı bir bakıma ortaçağ dogmatizminden farksızlaşmıştır.

Unutulmamalıdır ki “Oymacılıktaki kural eleştirilerde de geçerlidir, oyulacak yer kesilmez.”  Felsefi eleştiri tam olarak budur.

o.dernek@outlook.com

Yorum

Sinem demirci (doğrulanmamış) Cu, 16 Eylül 2022 - 13:05

Felsefi eleştirinin farklı bakış açısı ile anlatıldığı güzel bir yazı içeriği olmuş bol okurumuz olması dileğiyle

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.