Güzellik Anlayışı
İlayda Kepez
Giriş
İnsanlığın başından bugüne kadar güzele ilişkin farklı değer yargıları bulunmaktadır. Geçmişten günümüze kadar güzellik anlayışı değişime uğramış olsa da hayatımızda sıkça kullandığımız bir sözcüktür. Güzellik toplumlara, tarihsel çağlara, kültüre ve dönemlere göre değişiklik gösterir. Soyut bir kavram olan güzellik aynı zamanda görecelidir. “Güzellik, bir canlının, somut bir nesnenin veya soyut bir kavramın algısal bir haz duyumsatan; hoşnutluk veren hususiyetidir (Vikipedi, 2020).” Güzellik sorunu sanatçıların yazarların ve filozofların fazlasıyla üstüne düştüğü bir konudur. Yüz yıllar boyunca güzelliğin ne olduğunu düşünen filozoflar birbirinden farklı görüşler sunmuşlardır. Güzellik kavramını ilk kullanan kişi MÖ 5. Yüzyılda yaşayan Platon olmuştur. Aynı zamanda güzel kavramını felsefe objesi olarak ele alan ilk kişidir.
Platon güzelliğin mutlak oluğunu söyler ona göre ilahi aklın dünyadaki yansımasıdır. Güzellik duyumların ötesinde olan bir ideadır.
Platon’un güzele yaklaşımı genel anlamıyla baktığımızda felsefesi olan idealist felsefe ile bağlantılıdır. Platon’un güzel anlayışı diğer kavramlarda olduğu gibi güzel ideasından pay aldıkları düzeyde güzel olduklarını dile getirir. Güzel anlayışı güzellik ideasının somutlaşmış halidir. Ancak bu şekilde kendisini ifade eder, anlamlandırır. Platon’da zamanla değişen, eskiyen bir nesne güzel olamaz. Çünkü bu nesne sürekli kendinden bir şeyler kaybeder ve bir süre sonra yok olur. Ama asıl kaynağı olan güzel ideası tüm zamanların dışındadır ve bu yüzden de hep güzel kalır. (KAVURAN)
Pisagor’a göre ise güzelliğin kaynağı sayılardır. Pisagor her şeyin başlangıcının sayı olduğunu düşünür. Matematik ve güzellik arasında bir bağ olduğunu keşfeden Pisagor’cu okul nesnelerin altın orana göre orantılandığında daha hoş ve çekici olduğunu fark ettiler. Pisagorcu sanatçılar kadın güzelliğini doğru oran ve simetri koşuluna dayandırmak amacıyla gözleri ve belli belirsiz tebessümle kıvrılan dudakların uçlarını eşit ve simetrik yontmuş, göğüsleri aynı büyüklükte göstermiş, saç örgülerini eşit dağıtmış, kollara ve bacaklara eşit doğruluğu vermiştir (GÜZEL, 2013) Atina ve antik Batı Anadolu’daki mimariler de bu orana göre inşa edilmiştir. Güzelliği doğal olan, canlı şeylerle özdeş gören Aristotales’de matematikle güzellik arasında ilişki olduğunu düşünür. Ona göre orantısız şeyler güzel değildir.
Herakleitos
Herakleitos güzellikte Harmonia’dan (uyum, ahenk, armoni) bahseder. Ona göre evrende asıl olan, değişimdir. Değişimle zıt olan birleşir ve en iyi uyum oluşurdu ve bunların hepsi mücadeleyle olurdu. Doğada da karşıt olanlar birleşirdi ve uyum oluşurdu. Tıpkı erkekle dişinin birleşmesi gibi. Ancak bu uyum kolay anlaşılan bir şey değildir. Bu değişimi ancak akıl anlayabilirdi. Herakleitos’a göre uyum uyumsuzluktan daha güzeldi ve evrende uyumdan kaynaklanan bir güzellik vardı.
Empedokles
Empedokles’de tıpkı Herakleitos gibi güzellikte zıtlığın uyumuna inanırdı. “Dört unsur öğretisinin (toprak, hava, su, ateş) başlatıcısı olan Empedokles, bu unsurları bir araya getirip uyumlu birer birlik ve varlık oluşumuna sebep olan ilkenin ‘sevgi-aşk’ olduğunu, ayrıştırıp birlik ve uyumun bozulmasını ‘nefret’e bağlamaktadır (ÖZDEM).” Ona göre bu unsur asla yok olmayacak ve karışarak yeni birlikler oluşturacaklardır.
Demokritos
Demokritos’un atomcu bir anlayışı vardır. Onu diğer doğa filozoflarından ayıran şey ise güzel kavramını doğada değil insanda aramasıdır. Güzelliği ahlaki iyiyle bağlantılı olduğunu düşünen Demokritos felsefe tarihinde estetikle ahlakı bir araya getiren ilk düşünüdür. Bu sayede kendisinden sonra gelen birçok filozof güzellik konusunda insanı da ele almıştır. “Demokritos’a göre güzel, insanda bir haz (hetho) ve mutluluk (eudaimonia) meydana getirdiği gibi, haz ve mutlulukta güzel şeylerden doğar (ÖZDEM).” Ancak her hazzı değil, ahlakça güzel olan hazzı seçmek gereklidir. Güzellik arayışı yolunda insanların her türlü aşırılıktan uzak durması gerektiğini düşünür. Ona göre ölçüyü aşmak güzel olanı bile bozabilir. Aynı zamanda sanatsal değeri olan güzelde Tanrının yardımı olduğunu düşünür. Güzel bir sanat eserinde tanrısal bir güç vardır.
Sokrates
Sokrates’d e Demokritos gibi güzel olanı tabiat yerine insanda aramıştır. Sokrates’e göre insanın bir tek yüz güzelliği yeterli değildir asıl önemli olan ruh güzelliğidir. Onun bilgi anlayışında insanın ruhunda tanrının sesini duyması ve kendine yönelmesi önemlidir. Bunu yapan insanların iyi ve doğru davranışlar sergileyeceğini ayrıca ölçülü davranacaklarını düşünür. Tıpkı Demoktirtos gibi ölçülülüğe önem veriri ve güzellikle iyinin aynı şey olduğunu belirtir.
Platon
Güzellik konusunda hocası Sokrates’ten etkilenen Platon bütün görüşlerinde idea öğretisinden yararlanmaktadır. Tıpkı Sokrates gibi Platon’da iyi ve güzel arasında bir bağlantı olduğunu düşünür. Ancak bu iki filozofu birbirlerinden ayıran şey Sokrates’in iyi ile güzeli aynı şey olarak ele almasıdır. Platon’a göre iste bu iki kavram arasında bir bağlantı vardır, aynı şey değillerdir. Onun için ‘iyi’ Tanrısal ve yüce bir ilkedir, bir ideadır, güzel ise iyiye giden bir yoldur. İyi ideası üstündür ve her şey gücünü ondan alır. Yani her şey gibi güzel kavramı da iyiye bağlıdır. Tıpkı kendisinden önceki düşünürler gibi Platon’da zıtlıkların uyum içerisinde olduğunu düşünür. Sevgi peşinde düzen ve uyum getirir, birbirlerine zıt olan şeyler ancak sevgiyle yaklaşarak uyumlu bir birliktelik sağlayabilirler. Öyleyse zıtlar arasındaki uyum, birinin diğerine, özellikle de negatif olanın pozitif olana eğilim ve sevgi duyarak aralarında birlik ve ahenk oluşturmasıdır. Bu da güzelliği doğurmaktadır. Güzelliğe ulaşmış olan da mutluluğu elde etmiş sayılır (ÖZDEM).
Aristoteles
Aristoteles’e göre güzellik ve matematik arasında büyük bir ilişki vardır. Ona göre güzellik düzen ve simetridir. Aynı zamanda yine matematiksel olarak yola çıkarak güzellik ve büyüklük arasında ilişki kurmuştur. Kişinin kavrama gücünü aşan şeylerin güzel olmadığını düşünür. Yani Aristoteles yalnızca somut güzellikleri ele alarak bu kanıya varmıştır ve soyut bir güzelliğin varlığını kabul etmemiştir. Güzel kavramında da tıpkı felsefesindeki gibi realist bir tavır sergilemiştir
Kant
Kant Yargı Yetisinin Eleştirisi adlı eserinde güzel ve diğer estetik değer olan kavramları karşılaştırarak incelemiştir. Kant’a göre iyi ve güzel kavramları birbirinden farklıdır ve bu fark en sıradan anlarda bil anlaşılabilir. Ona göre bir şeye iyi diyebilmemiz için o şeyin ne olduğunu yani kavramını bilmemiz gerekir. Yani bir şeye iyi denebilmesi için onun olması gereken ölçülerini bilmemiz gereklidir. Ancak güzelde böyle bir ölçü söz konusu değildir. Güzel belli bir kavrama dayanmaksızın hoşa giden şeydir (ŞİMŞEK, 2014). Bu yüzden güzel denen şeyin kavramını bilmemize gerek yoktur. Yine Kant’a göre güzel kavramı ilgiden bağımsız bir hoşlanma oluştururken iyi kavramsal bir hoşlanma oluşturur.
Kant güzellik ve beğeni yargısının evrensel olarak ve tüm insanlarca zorunlulukla kabul edildiği için, dayandığı temelin tüm insanlarda aynı olması gerektiği savını öne sürüyor. O’na göre, güzelin ne olduğunu araştırmak ve belirlemek için, estetik yargıyı çözümlemek gerek. Çünkü, estetik yargı, güzeli yargılama yetisidir ve biz ancak bu yargının analizi ile bir objeye güzel denildiği zaman ondan neler beklediğimizi biliriz. (ARAT).
Güzel kavramını iyi, hoş ve doğrudan ayıran Kant bu kavrama belli bir bağımsızlık kazandırıyor. Kant’a göre, güzellikte bulunan genellik kavrama dayanan, kavramdan ötürü olan bir objektif genellik değildir; tersine sübjektif bir genelliktir. Bu bakımdan Kant güzeli nicelik bakımından belirlerken şu tanımı veriyor: “Güzel, kavrama dayanmadan, genel olarak hoşa giden şeydir” (ARAT)
.
Sonuç
Yüzyıllar boyunca güzellik üzerine yapılan araştırmalarda birçok düşünür güzelliği farklı yorumlamışlardır. Düşünürlerin güzellik kavramını problem olarak ele almaları ilerleyen zamanlarda yeni bir problem doğurur. Bu problem “estetik” tir. Baumgarte’ın ismini verdiği kavramın üzerine İlkçağ filozofları çokça düşünmüştür. Özellikle Platon bu konuyla ilgili felsefeye ciddi katkılarda bulunmuştur. Güzellik anlayışı hala tam olarak anlaşılamamakla birlikte dönemden döneme, toplumdan topluma hatta kişiden kişiye değişen bir kavramdır.
Kaynakça
ARAT, N. (tarih yok). Kant Estetik'inde Güzel ve Yüce Değerleri. 2020 tarihinde alındı
BAŞAK, R. (2016). Darwinci Güzellik Kuramı. 2020 tarihinde alındı
GÜZEL, E. (2013). Kültürel Bağlamda Kadın ve Güzellik. İstanbul. 2020 tarihinde alındı
KAVURAN, T. (tarih yok). Platon ve Aristotales'in Sanat Sanat Etiği, Estetik Kavramı ve Yansımaları.
ÖZDEM, D. D. (tarih yok). Hellenizm Öncesi Yunan Felsefesinde Güzellik Anlayışları. 2020 tarihinde alındı
ŞİMŞEK, İ. (2014). Antikçağdan Alman İdealizmine; Estetik Bir Değer Olarak Güzellik. Erzurum. 2020 tarihinde alındı
Vikipedi. (2020, 05 02). https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCzellik adresinden alındı
Yorum
Görüş
Düşünürlerin yorumu güzellik tartışmasının aslında felsefece beslendiğini gösteriyor. Bunu anladım. Zaten estetikle bağı olan ne varsa Düşünürlerin ürünü onlar açmış yolu.
Yeni yorum ekle