Şenay Ocak “Kaliteli Müziğin ve Sanatın Peşini Bırakmayın!”

Gösteri Sanatları

Söyleşi : Suna Baykam Sapan

 

Şenay Ocak

“Kaliteli Müziğin ve Sanatın Peşini Bırakmayın!”

zorbatv

Müzik hayatınızda bugünlere gelene kadar kimlerle çalıştınız?

Çok fazla isim vermek gerekebilir. Atlamak istemediklerim de olduğu için özellikle bana sahnede, projelerimde usta olarak destek ve öğretmen olan isimleri saymak isterim izninizle…ODTÜ Caz Orkestrası şefi Ümit Eroğlu, şef Erol Erdinç, Baki Duyarlar, Neşet Ruacan, Önder Focan, Bora Çeliker, Şenova Ülker,  Yahya Dai gibi kıymetli isimleri sayabilirim.

Caz vokal olma fikri sizde nasıl bir tutku olarak başladı?

Lise yıllarının bitiminde Janis Joplin ve Nina Simone’u dinlemek ile başladı diyebilirim. Hayatımda bir müzik ilk defa tüm duyularımla beni bu kadar etkilemişti onları keşfettiğimde…

Hayalinizden ütopik bir caz festivali düşünseniz dünyadan ve ülkemizden kimler olurdu ve nerede bulunurdu bu festival alanı?

Ben hep bu soruya Türkiye’nin tarihi yerlerinde olurdu diye cevap vermek isterim. Müzeler, Antik Kentler, mağaralar, hatta kazı alanları. Ülkemizden duayen isimlerin olacağı workshoplar eşliğinde hemen hemen tüm caz performansçıları, cazsever ve dinleyicileri dahil etmek isterdim programa. Dünyadan ise eğitmen olarak Sharon D. Clark, İtalya’da yaşayan Grammy ödüllü vokal Kenny Washington, Kenny Barron, Dianne Reeves, Lalah Hathaway, Marcus Miller gibi her tarz ve her enstrümana yardımcı olabilecek isimleri seçmek isterdim açıkçası.

zorbatv

Yeni bir tekli çıkarttınız. Tebrik ederiz… J Geçen süreci ve hedefinizi anlatır mısınız?

Süreç caza ilk başladığım günden bugüne devam ediyor sanırım. Ancak yeni projemiz Swing Berries grubu ile hayata geçince, artık beklemenin anlamsız olduğuna karar verdik. Bye bye Blackbird adlı teklimiz aynı zamanda caza ilk başladığım şarkıdır. Grup arkadaşım gitarist Seher Gül ile caza ilk başladığım yer olan Kapadokya’da henüz bir cazcı değilken bu şarkıyı çalışmıştık. Tam 8 yıl sonra aynı tarihlerde projemiz ve teklimiz çıktı meydana.

 

Kaydettiğimiz şarkıyı, 1925 yılında Ray Henderson bu şarkıyı besteliyor ancak ikinci dünya savaşı sırasında popüler oluyor. Nedeni ise askerlerin teskere aldıktan sonra koğuşa veda için bu şarkıyı söylemeleri. Bunu ilk duyduğumda şarkının hüzünlü sözlerine rağmen her vedanın acıklı olmayacağı farkındalığı yerleşti içime. Neşeli söylenen bu şarkı biten bir şeyin ardından başlayan mutlu şeyleri temsil ediyormuş aslında…

Caz dinleyicilerine neler söylemek istersiniz?

Şunu söylemek isterim, kaliteli müziğin ve sanatın peşini bırakmamaları. Bazen çoğunluk bizi içine çekiyor ve o çok yüksek sesleri bizim sesimiz sanıyoruz. Sorgulama işini sanatta da, hayatta da devam ettirebilmeleri… Özel bir azınlık olduklarını bilerek, Türkiye’nin aydınlık olan, kültür sanat insanları olduklarını bilerek; kendilerinden sonra gelen nesile müzik zevkini, kültürünü doğru aktarmaları. Ya da tam aktarmaları…

Türkiye ve müzik; özellikle de caz… Ne söyleyebilirsiniz?

Zor… Zoru sevenler için hayat bir maceradır. Kendini kaybetmeden içindekileri bu kadar zorluğa rağmen yansıtmak bence büyük bir erdem…

Akademi yıllarınızdan bahseder misiniz? Bir müzisyen nasıl doğuyor?

Bol bol tecrübe, çalışma, kendine güven, özeleştiri ve tekrar ayağa kalkmak her düştüğünde. Aslında en çok da kendini yenebilmek, kırılganlığının üzerine sanatı koyabilmek sanırım…

Dünyada artık tanınmayan sanatçı kalmıyor sosyal medya ile. Ayrıca sosyal medya hesaplarınızı da yazarsanız Zorba TV okurları sizi takip etmek isteyeceklerdir…

Sadece Facebook ve İnstagram kullanıyorum. Facebook:               https://www.facebook.com/senay.ocak.7/

İnstagram kullanıcı adı:senayocakjazz

Hobilerinize zaman kalıyorsa nelerden hoşlanırsınız boş vakitlerinizde?

Meditasyon yapmak, seyahat etmek, yeni yerler keşfetmek, yeni filmler, albümler, kitaplar keşfetmek.

Değerli zamanınızı dolduran, sizi koşturan ve hatta yoran şehir hayatında iyi ki müzik ile ilgileniyorum der gibisiniz.  Zorlukları olsa da en güzel tarafı nedir bilge bir müzisyen olmanın?

Bilgelik büyük bir iddia olur. Ama bildiklerimi, okuduklarımı, sanatta ve hayatta bana sunulanları özümseyip bunları artı ve eksileriyle kendime gelecek için ders yapıyorum diyebilirim. Hep daha iyi kendimi ifade edebildiğim, huzurlu hissettiğim şekilde yaşamım için tecrübeler ediniyorum. Acı da var tabi ki hayatta, bunu iyileşme sürecinde deneyimlerken çıkarım yaparak her alanda ilerlemek için özümsemeye çalışıyorum.

zorbatv

 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.