Ankara’da ‘Bir Baba Hamlet’
Eylül Özsoy
Zamanın değersizleştiremediği şeylerden en sevdiğimdir tiyatro. Etraf kararıp da göz önünde duran o sahne aydınlatıldığı an, zihinlerimiz kendi kalıplarından vazgeçer. Karanlığın ortasından süzülen ışığa çarpıcı bir de ses eşlik ettiği zaman gözlerdeki perdeler açılmaya başlar. Duygular gitmek istedikleri yere en hızlı şekilde varır orada.
Olaylar mevsimler gibi geçip gidiverir. Başka hayatları görünce sevinçler de kederler de düz bir gidişte ilerler. Beden o yaşa kadar ne gördü, duydu, sevdi, korktuysa, tiyatro da bunu başka bedenler aracılığıyla tekrarlar.
Tiyatro oyunları edebiyatının merkezinde tutulan William Shakespeare gözümün önünde hep bir usta olarak durur. En başta gelen neden ise 400 yılı aşkın süredir içten bir dille insanlara hitap etme becerisidir. Geçmişin bilgeliğini, sanatın koruyucu zırh tabakasıyla kaplayarak sonsuza kadar korumaktadır onun ustalığı.
Shakespeare tiyatrosu onlarca dile çevrilerek ülkelerin tiyatrolarında yüzyıllarca oynamıştır. Tiyatro kahramanlarının şiirsel konuşma tarzları ve sorulan var oluşsal sorular hep ilgi çekmiştir.
Bence onun sözleri, çatlamış kabuğunun arasından dünyayı izleyen, öte yandan da gördüklerine anlam vermeye çalışan bir yavrunun kalbi gibidir. Dünyayı görmesini takiben onun gerçekleriyle yüzleşir. Ölümü ve acıyı gün yüzüne çıkarıp izleyicisine sunar. İnsanların acımasız yanları, iyilik ve kötülüğün ilişkisi gibi yaşam gerçeklerini bize bıkmadan gösterir.
Shakespeare'in en uzun oyunu ve en etkileyici trajedilerinden Hamlet’te olaylar Danimarka’nın Helsingör kentindeki Kronborg Şatosu’nda yaşanır.
Danimarka kralı ani bir şekilde ölür. Sebebi ise zehirli bir yılanın ısırığıdır. Kralın oğlu genç Hamlet bu ölümü kabullenmekte zorlanır. Elsinore Kalesi’nde bir gece kapıdaki muhafızlar bir hayalet görürler. Bir kere daha şatonun civarında gezerken gördükleri hayalet ölen krala benzemektedir. Arkadaşları Hamlet’e bunu anlatırlar. Babasını görmek isteyen Hamlet hayaletin görüldüğü yere gider. Kederli baba Hamlet’e, kendi ağabeyinin hırsı yüzünden tacını, karısını ve canını aldığını anlatır.
Hamlet bunları duyduktan sonra hayatının gidişatını değiştiren kararlar alır. Ne olursa olsun babasına yapılanların öcünü alacaktır. Yas devam ederken o bir süre delirmiş gibi yapacaktır. Çevresindekileri buna inandırır. Hamlet’in tüm bu kargaşa esnasında güvendiği tek insan, arkadaşı Horatio’dur.
Elsinore Kalesi’nde intikam kılıçları çekilmiştir. Hikâye ilerlerken başkarakterlerin tamamı ölür: Hamlet, amcası, annesi, senatör Polonius, onun oğlu, Hamlet’in sevgilisi Ophelia...
ANKARA’DA ‘BİR BABA HAMLET’
Prens Hamlet’in trajik öyküsünü komedi şekline büründüren çeviri oyun ‘Bir Baba Hamlet’i Kasım 2024’te Ankara’da izledim. Hamlet’in temasını bilerek gitmeme rağmen oyunun içeriği benim için sürprizlerle dolu oldu. Ağır bir trajedinin komediyle ferahladığını hissettim
Sebastian Seidel’in yazdığı eserde Hamlet oyununu sergilemeye uğraşan iki oyuncu konu edilir. Oyunculardan biri tiyatroyla yeni tanışır. İçinde yıldız gibi parlayan bir şarkıcılık ışığı vardır. Ona sahneleri ve oyunculuğu öğreten rol arkadaşı ve yönetmenidir. Bir yandan Hamlet oyununu sergiler diğer yandan örneğin Ankara kebapçılarına ilişkin şakalarını oyunun içine serpiştirirler.
Ünlü tiyatrocu ve dizi oyuncuları Şevket Çoruh ve Günay Karacaoğlu’nun unutulmaz gösterisi sayesinde Hamlet’i izlerken kederlenmek yerine gülebilme mucizesini tatmış olduk.
Bir Baba Hamlet oyunu izleyici için bir ezberbozan rolü üstlenmiş. Hamlet’i yazarken bir Danimarka efsanesinden esinlenen Shakespeare günün birinde trajik eserinin bir komedi oyununa dönüşebileceğini hayal eder miydi acaba?
Yeni yorum ekle