Yıllar boyunca hayatın pek çok alanında kadınlara eşit haklar tanınmamış sürekli olarak ikinci plana atılmış ve yok sayılmışlardır. Ataerkil toplumun katı kurallarına dayanamayan kadınlar özgürleşmek ve haklarını savunmak için bir ayaklanma başlatmışlardır. Feminist kadınların bu ayaklanması zamanla sanat ortamına da sıçramıştır. Sanat ortamında yeterince temsil edilmeyen kadın sanatçılar bir mücadele başlatarak onları erkeklerden farklı kılan şeyin ne olduğu üstünde durmuş ve eleştirel bir tavırla bu düşünceyi sanatlarına yansıtmışlardır.
Giriş
Feminizm kadınların ataerkil toplumun baskısından kurtulmak ve özgürleşmek için başlattığı bir harekettir. Genel olarak cinsler arasındaki toplumsal, politik, ekonomik eşitliği savunan ve bunun için mücadele eden sistem anlamını taşır (Yermen, 2019). Kökeni Latince’de
kullanılan femina (kadın) kelimesinden gelen feminizm 1850 yılında kadına atıfta bulunma amaçlı Fransa’da kullanılmaya başlanmıştır. Feminizm kelimesi günümüze kadar çok kez epistemolojik değişikliğime uğramıştır.
Bunlarda birincisi; feminist akım, evrensel veya yerel düzeyde genç nesilleri de içine alacak şekilde genişlemiştir. Bu genişleme beraberinde feminist algı içerisindeki grupları birbirine
yakınlaştırmıştır, birbirini tanıma fırsatı sunmuştur. İkincisi; feminizm, kendi içinde öz-eleştirel bir konuma geçmesi ve evrensel sorunların dışında bireysel sorunların ele alınmaya başlanması
ve toplumsal cinsiyet, ırk, etnik köken, dil, din vb. tutumların ortaya çıkışıyla birlikte feminizm kendi içinde de bir dönüşüme uğramıştır. Üçüncüsü ise; feminist algı, feminist grupların
oluşturduğu toplumlarda paradoksal ve dramatik süreçler yaşamıştır. Bu üç temel etki; feminizmi karmaşık, sorunlu ve kompleks bir durum haline getirmiştir. (TAŞ, 2016)
1960’lardan itibaren ABD’de bir grup feminist sanatçı, sanat tarihçisi ve sanat eleştirmeni, kadının sanatta, sanat tarihinde, sanat kurumlarında ve müzelerde yeterince ve
doğru temsil edilmemesine, hatta çoğu zaman tümüyle dışlanmasına karşı bir mücadele başlattılar. (Antmen, 2008-2014) Bu süreçte kadın sanatçılar kendilerini erkeklerden farklı
kılan şeyin ne olduğuna dair çalışmalar yapmaya başlamışlardır. Feminist akım birçok kesim tarafından kabul görmemiştir ancak Amerika, Almanya ve İngiltere’de yoğun bir taraftar
kitlesine sahiptir. Özellikle kadın haklarının yoğun bir şekilde altını çizen Feminist Sanat, erkek egemen sanat piyasasının çarklarını kırmayı hedeflemiştir.
Toplum genelinde feminizm erkek düşmanlığı olarak görülse de bu doğru değildir (Öcalan, 2012).Feminizm sadece kadının erkeğe göre ikinci olma konumunu ele almaştır. Aynı zamanda birçok
kadının yaşamlarının bir parçası olan annelik, ev hanımlığı ve diğer sorumlulukları içerisinde değerlendirmiştir.Rönesans’la birlikte sanat eserleri “zanaat” olmaktan çıkmış ve sanatçı bir birey olarak
görülmeye başlamıştır. Sanatçılar eserlerine imzalarını atarak anonim olmaktan kurtulmuşlardır. Bu yüzden Rönesans öncesi dönemde kadın sanatçıların varlığını bilmemiz zor olmaktadır
Leon Battista Albeti’nin “On Painting (Resim Üzerine)” adlı eserinde bu dönemdeki sanatçı tipi erkek olarak tarif edilmektedir. Bu tarihten itibaren erkeklerin yaptıkları sanat sürekli kabul görmesine rağmen kadınların sanatı yok sayılmıştır (Korkmaz, 2006). Erkek egemen toplumun baskılarından dolayı birçok kadın sanatçı babalarının veya kocalarının adını kullanarak eserlerini imzalamıştır. Ancak bu zor şartlara rağmen Rönesans’tan günümüze kadar sanat arzusunu bastırmayan kadın sanatçılar görülmektedir. Bu sanatçılardan en önemlisi Artemisia Gentileschi’dir. Sanatçı yaşadığı dönemde kadın sanatçı olmanın bedelini fazlasıyla ödemiştir. Ressam olan babası Artemisia’nın resme olan yeteneğini fark ettikten sonra ona perspektif dersi vermesi için Agostino Tassi’yi tutmuştur. O dönemde on dokuz yaşında olan Artemisia ders aldığı Tassi tarafından tecavüze uğramış ve tüm hayatı yaşadığı bu olaydan dolayı olumsuz şekilde etkilenmiştir. Olaydan sonra mahkeme tarafından iffetsizlikle suçlanan Artemisia yaşadığı travmanın üstüne bir de mahkeme salonunda bekaret kontrolünden geçmiştir. Yaşadığı kötü hatıraların izlerini hayatı boyunca taşıyan sanatçı erkek egemen topluma olan nefretini yaptığı resimlerle izleyiciye aktarmıştır. Judith Beheading Holofernes
adı eserinde kendisine tecavüz eden Tassi’yi cezalandırmaktadır. Yanında ona yardım eden hizmetçisinin de tıpkı kendisindeki gibi yüzünde hiç merhamet belirtisi yoktur. Bu eser feminist sanatın ilk eseri olarak kabul edilmektedir.
Sonuç
Uzun yıllardır kadınlar ataerkil toplumun baskısına maruz kalarak ötelenmiştir. Sürekli olarak ikinci plana atılan kadınlara birçok konuda eşit haklar tanınmamaktadır. Bu durum sanat içinde geçerli olmuştur. Erkek sanatçılar rahatlıkla sanat eğitimi alabilirken kadınlara bu fırsat tanınmamıştır. Michelangelo, Picasso, Van Gogh gibi büyük isimler sanat tarihi boyunca neden büyük kadın sanatçı olmadı meselesinin üzerinde durmuşlardır. Bütün bu olumsuzluklar feminist düşünceyi haklı kılmıştır. Akademik dünyada büyük yankı uyandıran feminizm, entelektüel çevre tarafından ilgi görmüş ve değişim oluşturmuştur. Bu değişim özellikle sanat dünyasındaki kadınların desteği ile güçlenmiştir. Kadın sanatçılar çalışmalarında alışıla gelmiş yöntemlerin dışına çıkara marjinal çalışmalar üretmişlerdir. Kadınlar 19.y.y dan itibaren sanat dünyasında seslerini duyurmaya başlamışlardır. 20. yüzyılın ilk yarısında karşımıza çıkan öncü akımların temsilcileri olma fırsatı yakalayan kadın sanatçılar özellikle 20. yüzyılın son yarısında oldukça aktif olmuşlardır. Bu dönemde kadın sanatçılar erkek sanatçılara nazaran çok daha ciddi çalışmalar üretmiş ve yeni gelen kadın sanatçıların önünü açmışlardır. Avrupa’nın belli yerlerinde yalnızca kadınların dahil olduğu sergiler açılmıştır.
Sonuç olarak ayaklanmalar ve eleştiriler dikkate alınarak birçok yasal düzenleme yapılmıştır. 1950’lerde başlayan ve durmadan evirilip büyüyerek 1970’lerde doruk noktasına ulaşan, Almanya, İngiltere ve Amerika kökenli bu anarşist hareket kadın birlikteliği ile başarıya ulaşmıştır.
Kaynakça
Antmen, A. (2008-2014). Kadın Hakları: Feminist Sanat. A. ANTMEN içinde, 20. Yüzyıl Batı
Sanatında Akımlar (s. 239). İstanbul: Sel Yayıncılı. 2020 tarihinde alındı
Korkmaz, F. D. (2006). Eleştiri Kuramı Olarak Feminizm Ve Sanata Yansımaları: Feminist
Sanat. Erzurum. 2020 tarihinde alındı
Öcalan, D. (2012, 01). Feminit Sanatta Biçim Ve İçerik Sorunu. Kayseri. 2020 tarihinde alındı
TAŞ, G. (2016, 05 23). Feminizm Üzerine Genel Bir Değerlendirme: Kavramal Analizi,
Tarihsel Süreçleri Ve Dönüşümleri. 2020 tarihinde alındı
Yermen, E. (2019). Feminist Sanattan Örneklerle Heykel Sanatında Kadın İmgesi. İstanbul.
2020 tarihinde alındı.
Yeni yorum ekle