Tabiatın Coşkulu Kuvvetinin Gizemli Duygusu

Kitap

Tabiatın Coşkulu Kuvvetinin Gizemli Duygusu


Meliha Yıldırım

zorbatv.dergiFaruk Duman’ın Sus Barbatus! 2 (YKY, 2020) romanı, Sus Barbatus! üçlemesinin ikinci kitabıdır. Anadolu toprağının bir ucundaki zorlu coğrafyanın baskın görünümün ardında yaşanan toplumsal olaylar, kitabın ana izleğini oluşturur. Yazar romanında, K.’nın coğrafi şartlarını bütüne yayarak, anlatılmak istenen 1980 dönemi siyasi ortamını yansıtır. Romanın derin yapısı, düşünce özgürlüğünün baskı rejimiyle sınırlandığı çağrışımsal izleklerle örülmüştür. Yakın tarihimizi kapsayan, ağır ağır yaklaşan gergin ortam her satırda okura sezdirilir. 12 Eylül dönemini anımsayan okur, geçen olayların gerçek yaşamla yakından ilgili olduğunu fark eder. Bir taraftan da, insan yerine kimi zaman doğanın öne çıkarıldığı tabiatın coşkulu kuvveti, okuru hem tedirgin eder hem de bu tedirginliğin gizemli duygusunu yaşatır. Çağşak suyun alıp yürümesiyle, karakışın bittiğinin ilk haberini alırız.

Anlatılanların yorumlanması ve algılanması birtakım şifrelerin çözümlenmesine bağlıdır. Barbatus, sadece domuzun Latince karşılığını değil, susturulan, sindirilen, kapıların tekmelenip insanların sorgulamaya götürüldüğü, tutuklandığı bir dönemi de simgeler. Romanın sıkıntı, korku, ölüm (Jilet’in, Ferit’i bulma çabası sonucu ölümü)… gibi zengin imgelem dünyası o dönemi hatırlamamıza yardımcı olur.

Roman karakterleri, doğaya adapte olmuş, bulundukları K. yöresine kök salmışlardır. Çünkü onlar, hayatta kalmak için bu köklere tutunmak gerektiğini bilirler. Onu salmadan, sonunda yaşama biçimi yaparlar. Yaşamak, doğaya uymak, doğa ile canlı ilişki kurmak demektir. Aynur ve Jilet onlardan ikisidir. Âşık Kerem, günlerce kaldığı bataklıktan kurtulduğunda, açlıktan ölmemek için önce toprağa koşar. Taze madımakları yiyerek canlanır. 

Yazar, Sus Barbatus’un ölümüne rağmen onu diriltir, insanlar arasında yaşatır. Sus Barbatus’un ruhu sakince dolaşmaktadır. Eskiden canavar olan kötülerin iyileştirilebileceği fikrini de düşündürmektedir. Gülşen, sıcak çay ve pişiyi roman boyunca sürekli yapar. Roman bittiğinde – bitene kadar dayanabilirseniz – mutlaka çay demleyip, sıcak çay ile pişi yeme isteği duyurur canlı atmosfer okura.zorbatv.dergi

Yazar efsanelere özgü, bütün varlıklarla kendisini bir hisseder. O nedenle onun öykülerinde, romanlarında masalımsı yön hep vardır. Paul Valery, “Başlangıçta masal vardı,” der. Yazar için de bu böyledir. Doğa güzeldir ve bilmecelerle doludur. Bundan dolayı masal ve efsane, doğanın güzellik, mana ve değerlerine daha uygundur. Farklı bir bakış, bunların görülmesine engel olur. Bazen bir kuşla, bir atla Civan Yusuf’un olduğu gibi onlarla kaynaşır. BARBATUS, GÖKYÜZÜ (Ceylan), CENNET (At), KARAGÖZ (Köpek), DİLBER (Kuş) Bütün hayvan karakter isimlerinin hepsi büyük harftir. Bu farklılık yazarın onlara olan sevgisinin somut bir ifadesi olduğunu düşündürür. Ece’nin coşkun nehirden, Âşık Kerem’in bataklıktan, Orhan’ın ayaklarından asıldığı ağaçtan kurtuluşunda ya da Civan Yusuf’un hayata dönüşünde, doğa sevgisine insanı da dahil ettiğini görürüz. Düşüncelerinin doğayla uyumlu olduğu bir yazar Faruk Duman.  

Romanda ormana geniş yer verilmiştir. Bunun sebebi, roman karakterleri ile orman arasındaki ilişkidir. Orman, aynı zamanda özgürlüğe açılan bir kapıdır. Mustafa Öğretmen’in, Orhan’ın, Aynur’un, Ece’nin, Yusuf’un, Murat’ın, Ferit’in ufku da orman gibi açıktır, hürdür.     K.’nın insanının kaderini, bahar gelse de yine bu sert ve haşin coğrafya çizer. İnsanların duruşunda bile tabiatın izleri bulunur. 

 Yazar, romanın arasına koyduğu hikâyelerde anlattığı temanın aslına sadık kalmış, konuyu adeta eski resmi büyütür gibi büyüterek, gözle görülemeyen ayrıntıları belirgin hale getirmiştir. Yusuf kıssası buna örnek olabilir. Kitapta bir bölümden başka bir bölüme geçerken, çoğu yerde önceki bölüme atıfta bulunarak, bölümlerin birbirinden bağımsız değil, birbirinin devamı şeklinde olması sağlanmıştır.

Resim çizer gibi her şeye dikkat eden bir göz ve her gördüğünü ona en uygun, en doğru kelime ile ifade etme biçimi okura, hayatın sadece dışını değil, içini de gösterir. Romanın gerçekliği, efsaneyi, duyguyu, hayali içine alan, çirkinlik ile güzelliği, iyilik ile kötülüğü bütünüyle kucaklayan bir gerçekçiliktir. 

 Romanda söz konusu olan karakterler ve olaylar yazar tarafından kurgulanmamış, bizzat ülke olarak “görülmüş” ve “yaşanmış”tır. Romanda geçen olaylar ve karakterler, şunun, bunun adı, şu ya da bu ulus değil, hepimizin içinde bulunduğu dönemde yaşanan olaylardır. Romanda gözlemlenen iki unsur; biri baskı ve rejimin yarattığı güç, diğeri de bu baskıyı üzerinde hisseden, çareler arayan insandır. Bu koşullar altındaki insanın, düşüncesinin gereklrini yerine getirmeye çalışırken, çözüm olarak ilk aklına gelen şey de baskının sınırlarını aşmayı denemesidir. İnsanın insanla mücadelesi yanında, insanın doğayla mücadelesi de vardır. 

Romanda kadın ve erkek karakterler sayı olarak da hemen hemen eşittir. Gülşen’in ev dışında çalışma isteği, emeğinin karşılığını almak üzere Halk Eğitim’e başvurması kadının toplumsal hayattaki emek yoğun ilişkisi içinde olma çabasını göstermektedir. Sus Barbatus’un karakterleri sadece an içinde yaşayan değil, geleceğe ait düşüncelerini de sorgulayan karakterlerdir. Arka planda Civan Yusuf’a biçilen rol bunun en güzel örneğidir.

Faruk Duman’ın, öteki eserlerinde olduğu gibi dile olan özeni romanın zevkle okunmasını sağlamaktadır. Bilmediğimiz, çoğunu ilk defa duyacağımız birçok sözcüğü okuruz romanda.  Çaksırmak, çokuşmak, ağan, gülümsek, yeğin, çalak… Öte yandan “çağşak” sözcüğünün, Duman’da özel bir anlamsal ağırlık taşıdığı belirtilmelidir. Bu sözcüğe gelecek değişimin habercisi de denilebilir.

Roman, umutla, korkunun, geçmişle, geleceğin buluştuğu bir dünyayı gösterir okura. Devrim hayalindeki gençler, Orhan, Aynur, Ferit, Murat, Ece’de bu umudun kahramanlarıdır. Sakin, yavaş yavaş baharın geldiği, akmaya devam eden K. Nehri’nin coşkusu hep devam eder. Romanda yer alan karakterler ise, romanın sonuna kadar takip edeceğimiz tek karakter yerine birçok karakter görürüz. 

İşte böylesi zengin, çağşak bir anlatı genişliğine sahip Sus Barbatus! 2

Yorum

Hüseyin alpaslan (doğrulanmamış) Pa, 30 Ocak 2022 - 13:16

Çok güzel bir değerlendirme ve tanıtım. Kaleminize sağlık. İlk kez duyduğum sözcükleri ilginç buldum.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.