Üç Kitap, Üç Yazar

Kitap


YARA İZLERİ

zorbatv.dergi
Son derece özgün bir roman Yara İzleri. Dört bölümden oluşuyor ve her bölüm romanın, birbiriyle ilişkisi olan dört kahramanının gözünden anlatılmış. Henüz mesleğinin başında, babası öldükten sonra annesiyle sorunlu bir yaşam süren genç bir gazeteci, mesleğini bırakıp her şeyini kumara kaptıran bir avukat, dünyayla problemli bohem bir hakim ve karısını öldüren, "sendika hırsızı" bir işçi. Roman bir cinayetin çerçevesi etrafında gelişse de aslolan cinayetten çok toplumsal yaşamdaki kayıtsızlığa, bireyin parçalanmışlığına ve yaralarına odaklanması.
Ben çok beğendim. Size de öneriyorum...

 

 

 

                 EDEBİYATA ÖVGÜzorbatv.dergi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bauman ve Mazzeo arasında bir söyleşi kitabı Edebiyata Övgü. İki ustanın sohbetini dinliyorsunuz adeta. Sosyolojiyi ve edebiyatı iki kız kardeş olarak niteliyorlar. Ve her ikisine de farklı açılardan bakmamızı sağlıyorlar. Kitapta çok önemli bilgiler de var. Don Kişot'tan, Proust'a, söylemden gerçekliğe,

Coetzee'den Auster'e, bloglardan otizme, birçok yazar, eser, konu hakkında müthiş bir söyleşi olmuş. Bir alıntıyla bitireyim:
"Robert Walser; Riccardo sohbetimize onu da davet ettiğiniz için size çok ama çok müteşekkirim. Walser sadece Coetzee'nin sevdiği bir kişi olmaktan öte, W.G.Sebald'ın "daimi yoldaş"larından olup Elias Canetti'ye göre "çağımızın belli başlı yazarlarından"dır. Hermann Hesse hakkında şöyle demiştir:

"Eğer onun (Walser) yüz bin okuru olsaydı, dünya daha iyi bir yer olurdu" (ah ne yazık ki böyle olmadığında, dünya daha iyi bir yer olmadı). Walser'i modern sanat tarihi içine konumlandırmaya çalışan Susan Sontag, kendisine demiryolu kavşağı veya yük gemisi rıhtımının oynadığı işleve benzer bir rol yüklemişti:

"Düz yazı yazan, onun kadar yumuşak, muzip ve tekinsiz bir Paul Klee, "neşeli, tatlı Beckett", "Kleist ve Kafka arasındaki kayıp halka" dolayısıyla Kafka'yı keşfettiğinde bu keşfini "tam tamına Walser'lık bir durum" şeklinde tarif ettiğini hatırlatarak bu sözleri söylüyordu Sontag".
Mutlaka okumalısınız derim.

KASABANIN RUHU

zorbatv.dergi
1950’li yıllarda Anadolu taşrasındaki Sekili kasabasında yaşananları anlatan bir roman Kasabanın Ruhu. Gizemli bir cinayetle başlayan roman, şüphelilerden Kerim Efendi ve ailesine odaklanıyor. Kendine özgü karakterleri ve yaşantılarıyla bir kasabayı ustalıkla resmediyor İlhan Tarus. Aynı zamanda romanda taşranın eril ortamında kadınların var olma çabasından yola çıkarak ahlak, namus gibi kavramları sorguluyor.
Kasabanın Ruhu modern bir klasik. Bir solukta okudum. Size de öneriyorum.
 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.