Fütürizm
Mustafa Bulat
Empresyonizm, Ekspresyonizm ve Kübizm, o dönem sanat eleştirmenleri tarafından bu sanat hareketlerine alaycı anlamda benzetmelerle verilen isimlerdir. Fütürizm (Gelecekçilik) sanat akımı ise, bir grup İtalyan sanatçısının filozofik, politik ve artistik ilkelere ve kavramlara göre oluşturdukları, niteliği ve amacı belli olan bir sanat hareketidir. İtalyan şair Marinetti’nin öncülüğünü yaptığı, Fütürizm sanat akımı, XX. yüzyılın başlarında, Kübizmle hemen hemen aynı dönemlerde İtalya’da ortaya çıkmıştır.“Fütürizm akımı Paris’te yayınlanan Figaro gazetesinin, 20 Şubat 1909 tarihli sayısında, ilk sayfada, İtalyan şair ve oyun yazarı Marinetti’nin kaleme aldığı bir bildiriyle dünyaya tanıtıldı. Marinetti etkili ve coşkulu bir dille, mekanik güçlerle donanmış dünyayı alkışlıyor, geçmişle bütün bağlarını koparıyordu”. Bu akımın amacını ise, doğadaki hareketlerin kübist tekniklerle yansıtılması oluşturmuştur. Fütüristler, Kübizme özgü biçim çözümleme işleminin ötesine geçerek, çağdaş yaşamın dinamikliğindeki duygusal karmaşayı vurgulamış, hareketi çoğunlukla nesnenin dış çizgilerini ritmik bir biçimde yineleyerek vermeye çalışmışlardır. “Fütüristler için hareket her şeydir, amaç ise hiçbir şey”. “Örneğin otomobilin hareketi ve hızlanma eylemi gelecekçiler için, durağan haldeki otomobilin biçim ya da görünümünden çok daha önemlidir. Benzer bir biçimde, onların imgeleminde insan kalabalığı devlet kurumlarından çok daha anlamlı bir politik güçtür”. 1909 yılında akımın edebi manifestosu yayınlamış, 1910 yılında ise, Boccioni’nin yazdığı, Carra, Russolo ve Balla’nın da imzaladığı, “Fütürist Ressamlar Manifestosu” yayınlanmıştır. Boccioni manifestoda; “Her şey hareket eder, her şey bir kovalamaca halinde hızla döner. Önümüzdeki figürler bir görünüp bir yok olurlar. Retina üzerinde görüntülerin etkisi, titreşimler halinde algılanır. Koşan bir atın dört ayağı değil, yirmi ayağı var gibi görünür ve o görüntü birden üçgenimsi bir biçim kazanır”, sözleriyle hareketin sürekliliğine dayalı akımın özünü vurgulamıştır. Sanatçının “Yürüyen Adam” heykeli, parçalanmaların sonucu hareketli, dinamik bir güce sahiptir. Bu çalışmada konu, önemini yitirmiş, plastik değerler önem kazanmıştır. İnsan figürünü algılamamıza rağmen, ilk planda önemli olan ve alıcıyı etkileyen, hareket ve biçimlerin yönlendirilmesiyle oluşturulan dinamikliktir. Fütürizm Akımı, geleneksel sanat anlayışına karşı çıkılarak yeni anlatım yollarının ve biçimlerin bulunmasını, yaşamdaki sürekli değişimin sanata yansıması gerektiğini savunmuştur. Bu yönüyle de Kübizm’den etkilendiğini söylemek mümkündür. Kübizm’in bir kolu olarak da görebileceğimiz, Fütürizm’in amacı doğadaki hareketi Kübist anlayışla yansıtmaktır. Fütüristler sanatın her dalına hareketi, hızı ve dinamizmi sokmak istemişler,“Onlar için hareket her şey idi, amaç ise hiçbir şey”. Fütüristler “Hız” , “Hareket” ve “Eş Zamanlılık” gibi kavramları genel olarak mekanik etkiler içeren geometrik formlarla vermeye çalışmışlardır.
Fütürizm akımının doğuşu, kübizmin yayılmaya başladığı yıllara rastlamasının yanı sıra 1909 yılına kadar , “Fütürizm” Teoloji (Tanrıbilimle) ilgili bir kavram olup, Kutsal Kitabın haber verdiği olayların henüz gerçekleşmediği inancını içermektedir. XX. yüzyılın başından itibaren yaşanan hızlı değişim ve dönüşümler sonucunda İtalyan sanatçılar yayınladıkları manifesto ile yollarını çizdiklerini açıkça belirtmişler, bununla birlikte Fütürist sanatçılara göre, gerçek olan bir şey varsa o da, makinenin, ekonomik hayata tam güçle girmesi, fabrika gürültüleri bütün dünyayı sarmaya başlamasıyla, sanatı da etkilemiş olmasıdır. İnsanoğlunun emeğinin ağır adımları yanında, baş döndürücü bir sürat ve hız meydana gelmiş, her şey bir dinamizme bağlanmıştır. Bu hız karşısında, sanatçı da kendinde bir hız bulmuş, resmini, heykelini, müziğini, şiirini bu dinamizme uydurma ihtiyacını duyarak, Fütürizm, geçmişin durgun davranışına karşı çıkmış ve onun belli ve kuralcı alışkanlıklarına tavır almıştır. Boccioni’nin 1912 yılında yazdığı, “Gelenekçi Heykelin Teknik Bildirgesi” adlı manifestosu ise,“Çevresel Heykel” anlayışını oluşturmuş, daha sonra bu anlayış Archipenko, Moore, ve Gabo’nun “Uzamsal Heykelleri”’nin öncüsü de olmuştur. Fütürizm akımı içerisinde yer alan sanatçılar içinde bulunduğu, zamanın ve hatta geleceğin dinamizmine yönelmiş, bu dinamizmin gürültüsünü ve hızını eserlerinde duyurmak istemişlerdir. Fütüristler, mısraların ses örgüsünde makine ve çark seslerini duyurmaya, ruhta bir dinamo gücü meydana getirmeye çalışmış, hız ve demir- çelik sesi, şiirde duygu yönünü zayıflatmış, insanın nabzına adeta bir demir sertliği verme çabasına düşmüştür. Fütürist sanatçılar, gözlerini geleceğe, geleceğin dinamik varlığına dikmiş ve prensibi durmadan, dinlenmeden çabalama ve hareket olmuştur.
Fütürizmin felsefesi, seçtiği teknikte statik, hareketsiz olamamalıydı, böylece meydana getirilecek yapıtlar, seyirci duygusunda bir makinenin, bir motorun, bir çarkın durmadan çalışmasına benzer bir hareket etkisi uyandırması gerekmekteydi. Fütüristler, hareketi ifade için, o güne kadar uygulanmayan bir tekniği uygulamıştır. Fütüristlerin felsefesinde, “Daha önce ele alınmış tüm konular bir kenara itilmeli, çelik, gurur, ateş ve hız dolu girdaplı yaşantımızın ifadelerine yer verilmeli, evrensel dinamizm, resimde evrensel bir dinamik duyum olarak ifadesini bulmalıdır. Mısırlıların çizgisel tekniğini taklit ederek resmi çocuksu, grotesk ve zayıf bir senteze tabi kılan yapmacık arkaizm’e karşı çıkmalıyız”, görüşleri yer alır. Kübizm sanat akımı, objeyi eşyayı parçalamıştır, ancak statik, hareketsiz sonuçlara varmak amacı ile bu parçalanmayı yapmamıştır. Kübizm doğayı, geometrik parçalara bölerek heykele bir hareketlilik getirmiş, ışıklar parçalanmış, planlar arasında yön farklılıkları oluşmuştur. Fütürist heykelde kübizmde görülen bu hareketlilik enerjik bir özellik almıştır. Artık Kübizm geometrik formları, Fütürizm’de hareketi güçlendirecek formlara dönüşmüştür. Kübizm’in eşyayı parçalayışı, örneğin bir bardağı, bir şişeyi, ya da bir insan yüzünü bütün planları içinde, önünü, yanlarını, hatta arkasını göstermek amacını güden bir parçalamayı amaç edinmiştir. Fütürizm akımının eşyayı parçalaması ise, insanın ya da eşyanın küçük bölümlere bölünüşü, makinelerin bir andan bir başka ana geçişini gösterme biçiminde olmuştur. Hareket halinde ki bir insan, ya da bir cisim, varlık çizgilerini hava içinde eritir böylelikle, gözlerimiz onun yapısını fark edemez ve bu çok çabuk hareketlenen cisimler, parçalanmış moleküller halindedir, işte bu bilimsel gerçeklikte Fütürist sanatçıların tekniğini etkilemiştir. Yazar Boccioni’nin “Boşluktaki Eşsiz Formların Hareketliliği” adlı heykelinde, “Bir alev ya da bir kanat misali girintili ve çıkıntılı elemanlar bir Nike sentezi, yarış arabası, dev gibi ve son derece hararetli ve dinamik bir figürü değilmidir ve büyük savaş arifesinde derhal korkuya dönüşmüş olan makineler çağındaki acı yüklü inanın heykelsi ikonu değilmidir”, şeklinde açıklamalarda bulunur.
Nesneleri ölçülü ve tutarlı ilişkiler içinde betimleme sanatı sayarak, resim geleneğine karşı çıkan Fütürist sanatçılar, konularını her zaman çağdaş dünyadan seçmiş ve gerçek yaşantılardan yola çıkmak suretiyle, belli bir ölçüde parlak ve canlı bir sanat yaratmayı da başarmışlardır. Fütürist akım içinde eser veren sanatçıların sanat anlayışları, deneyci bir nitelik taşımaktadır. Bu sanatçıların düşüncelerini ve heyecanlarını eserlerine yansıtma konusunda üzerinde anlaştıkları ortak bir yöntemleri bulunmamaktadır. Üstelik abartılmış görüşlerine denk gelen bir sanat anlayışı ortaya koydukları da pek söylenemez. Ancak yaşadıkları dönemde tavırları ve girişimleri çok geçerli ve elde ettikleri sonuçlar, ortaya koydukları tutkuların boyutlarına hiçbir zaman ulaşamasalar bile, sonuçları çok çarpıcı olmuştur. Fütürizm sanat akımı zamanında, soyut ama yine de, aydınlara seslenebilen bir sanat akımı olmuştur. Fütürist sanatçılar yayınladıkları manifestolarından hareketle, yapıtlarını, insan ve yaşadığı çevreye onun içinde barındırdığı tüm etkenlere bağımlı kılarak, geleceği hareket üzerine oturtarak sunmuşlar, yapıtlarındaki anlam, bağlam ve seyredenin getirdiği deneyimler açısından amaca hizmet eder hale getirmişlerdir. Bu bağlamda da, Fütürizm, klasik sanat anlayışına karşı çıkmış, değişik amaçları ve etkileri olan önemli bir sanat akımı olduğu açıktır. Fütürist sanatçılar, konularını gerçek yaşantıdan yola çıkarak, çağdaş dünyadan seçerek canlı bir sanat yaratmayı amaçlamışlardır. İlerici bir sanat anlayışı olan Fütürizm’in sanatta yeni bir çığır açtığını söylemek de mümkündür. Fütürizm’in sanata getirdiği yeni tavır, daha sonraları ortaya çıkacak olan “Rus Gerçekçiliği ve İnşacılığı, Dadacılık, Fluxus ve Body Art” gibi sanat hareketlerine de zemin oluşturmuştur.
Üç boyutlu biçimlerde Fütürizmin hıza ve harekete yönelik eğilimi, Fütürist heykelciliğin başlıca örnekleri arasında yer alan Boccioni’nin, “İnsan Dinamizminin Sentezi” isimli heykelinde, bu durum gözlenmektedir. Boccioni’ye göre; “Eski Mısır, Yunan ve Rönesans geleneğinden medet ummak, kurumuş bir kuyudan dibi delik bir kovayla su çekmekten farksızdır. Duygulara seslenmek için kadın ve erkeği nü olarak ele almak zorunda kalan sanat, ölü bir sanattı. Tıpkı gelecekçi resimde olduğu gibi, heykel de artık mekanda ki devinime ve hıza odaklanılmaktadır. Yeni heykelin iç dinamikleri ilk bakışta görünmeyebilir ; ancak heykelin yeni yasası matematik olarak, ‘Görünene plastik sonsuz’dan İç plastik sonsuz’a bağlanmalıdır’. Öyleyse bu yeni sanat ‘Fiziksel Aşkınlık’ prensibine göre alçı, bronz, cam, ağaç ya da istenilen herhangi bir malzemeyle şeyleri keşiştiren, birbirine bağlayan uzaysal düzlemle ilgili olmalıdır”.
Fütürist sanatçıların savunmuş olduğu değerler, bir noktada savaşı ve gerektiğinde şiddeti desteklemeye kadar vardığı için, gelecekçilerin düşünceleri kendi sonlarını hazırlamış ve üyelerinin bir çoğu, I. Dünya Savaşında yaşamlarını kaybetmişlerdir. Ancak sanat hakkındaki görüşlerini sık sık toplum önünde dile getirdikleri için, maddesel üretimin yanında, eylemleriyle de, gelecekte ortaya çıkacak olan bu girişimler, “Eylemsel Sanat” alanlarının başlangıcının habercisi olduğu ileri sürülebilir. Eskiye karşı yeniliği savunan Fütürizm, bu anlamda modernist ilerici bir anlayışa sahiptir. Fütürizm akımı, modernizm’le başlayan süreçte, gelişen sanayileşme ve değişen toplum yapılarının toplumlar üzerinde yaratmış olduğu duyguların sanata yansıması söz konusudur.
Sonuç olarak, Fütürist akımın sanatçıları, modern sanata öncü yeni bir yol açtıklarını kabul etmek gerekir. Bu sanatçıların politik görüşleri gerici, sanat felsefeleri ise, çok ilerici olmuştur. Atölyesinde kendi başına çalışan sanatçı gitmiş, onun yerine dışa dönük, kışkırtıcı bir “Gösteri Sanatcısı” gelmiştir. İtalyan Fütüristliği, en güçlü olan sanatçılarından olan Boccioni’nin, I. Dünya Savaşı’nda 1915 yılında hayatını kaybetmesiyle birlikte, akım eski hızını kaybetmiş, ancak onların modern sanata getirmiş oldukları sanatsal tavır, daha sonra “Rus Gerçekciliği ve İnşacılığı, Dadacılık, Oluşum, Fluxus ve Beden Sanatı” gibi sanat akımlarında kendini yeniden göstermiştir. Fütürizmi, heykelde soyutlamaya doğru atılan bir adım olduğunu ifade edebiliriz. Ayrıca heykelde kullanılan madde çeşitliliği de, bu akım özelliklerinden birisidir.
Fütüristlerin bulunduğu dönem içerisinde sanatsal nesne artık, doğa olmaktan çıkmış, plastik anlamda koydukları tüm Fütürist kuralları soyutlama eğilimi içerisinde sunarken, nesneleri durağan halinden çıkarmakla kalmayıp başka yapılandırmalara da götürmüşlerdir. Aynı zamanda akım, kendi sanatçılarına yapıtlarında geometrik çözümlemelerle özgü bir dünya sunma olanağı da vermişdir. Bu dünya, dış dünyadan kaynaklanan ancak kişisel bir dünyadır ve günlük yaşamın etkisini, geçmiş yaşamın etkisini, başka kültürlerin etkisini yapıtlarında soyutlama temeli olarak görmek mümkündür.
Dipnotlar:
Anne Pingeot, Hohl Reinhol, Jean Luc Daval, Barbara Rose & Friedrich Mechede, Sculpture IV, Köln,1996, s. 136-137
Norbert Lynton, Modern Sanatın Öyküsü, İstanbul, 2004, s. 89
C.V. Demirkol, Batı Sanatında Modernizm ve Postmodernist Kırılmalar, İstanbul, 2008, s. 48
Stephen Little, İzmler Sanatı Anlamak, İstanbul, 2008, s. 109
Ahu Antmen, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, İstanbul, 2008, s. 67
Ahu Antmen, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, İstanbul, 2008, s. 68
C.V. Demirkol, Batı Sanatında Modernizm ve Postmodernist Kırılmalar, İstanbul, 2008,s. 48
Stephen Little, İzmler Sanatı Anlamak, İstanbul, 2008, s. 109
Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, a. g. e., s. 665
Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, a. g. e., s. 665
Ahu Antmen, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, İstanbul, 2008, s. 75-76
Manfred Schneckenburger, Art of the 20 th Century, Köln, 1998, s. 434
Remzi Savaş, Modelaj, Ankara, 1977, s. 42
Karl Ruhberg, Klaus Honnef, Manfred Schneckenburger & Christiane Fricke, Art Of The 20th Century, İspanya, 2000, s. 434
Karl Ruhberg, Klaus Honnef, Manfred Schneckenburger & Christiane Fricke, Art Of The 20th Century, İspanya, 2000, s. 434
Ahu Antmen, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, İstanbul, 2008, s. 68
Ahu Antmen, 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, İstanbul, 2008, s. 68
Mehmet Yılmaz, Modernizmden Postmonernizme Sanat, Ankara, 2006, s. 82
Mehmet Yılmaz, Modernizmden Postmonernizme Sanat, Ankara, 2006, s. 86
Remzi Savaş, Modelaj, Ankara, 1977, s. 42
*Prof.Dr. A.Ü. GSF Öğretim Üyesi
Yeni yorum ekle