
Viyana - Efes Müzesi
Mozart, Schönbrunn Sarayı
Murat Özsoy
Avusturya’nın başkenti Viyana’nın Kahramanlar Meydanı’nda iki süvari heykeli bulunuyor. Atlılardan biri Prens Eugene, diğeri Napolyon’a karşı savaşmış olan Arşidük Charles. Sanatçı, Arşidük’ün heykelinde, atı, sadece arka ayakları üzerinde şaha kaldırmayı başarabilmiştir. Ancak, Prens Eugene’in heykelinde aynı başarıyı gösteremez ve iki arka ayak yanı sıra atın kalın kuyruğundan da destek alarak heykeli dengelemek zorunda kalır.
Kahramanlar Meydanı, ilginç öykülü bu iki atlı heykeli yanı sıra dünyanın en zenginlerinden kabul edilen Doğa Tarihi Müzesi ile Sanat Tarihi Müzesi’ne ve Yeni Hofburg Sarayı’na da ev sahipliği yapıyor. Sarayın içinde hem Avusturya Ulusal Kütüphanesi, hem de ilginç müzeler bulunuyor. Bu müzelerden bir tanesinin adı da Ephesos Museum.
Efes kazısı ilkin 1892’de, demiryolu yapımı için Osmanlı topraklarında bulunan Alman mühendislerce yapılır. Mühendisler kazıda ele geçirdikleri ganimetleri Avusturyalı bir koleksiyoncuya satar. Gördükleri karşısında gözleri fal taşı gibi açılan koleksiyoncu, o zamanlar Osmanlı ordusunu Prusya disipliniyle eğitmek üzere İstanbul’da bulunan Avusturyalı subaylarla temasa geçer, izinler alınır ve 1895’te Efes’te geniş çaplı bir kazı başlatılır.
Kazı yapılan alana girme ve denetleme yetkisine sahip tek Türk Abdülhalim Efendi ise sarayın eski bostancıbaşıdır. Bostancıbaşı, “uygunsuz” ilişkileri nedeniyle katledilmekten son anda Avusturya elçisinin de ricasıyla kurtulmuş, bu olaydan sonra da İstanbul’dan ayrılıp Aydın’a yerleşmiştir. Kazı alanına nasıl ve en önemlisi neden atandığı da bilinmemektedir.
Ama çok iyi bilinip görülen bir şey var ki, Abdülhalim Efendi’nin her yolu ve yöntemi deneyerek “denetlediği” Efes kazısı sonucu bir müze dolduracak tarihi eser Viyana’ya taşınmıştır. Kazı-kazan değil kaz-kazan…
MOZART KONSERİ, MOZART ÇİKOLATASI
Burggarten Parkı’nda, Mozart ve Goethe’nin, Stadtpark’ta Strauss’un, Resselpark’ta da Brahms’ın heykellerini görüp Viyana’da sanata verilen önemi bir kez daha tüm yüreğimizde hissediyoruz. Alman besteci Brahms 1863’te Viyana’ya taşınıp on beş yıl kadar bu kentte yaşamış. Haydn, Mozart, Schubert, Beethoven, Brahms ve Mahler de Viyana’da besteler yapmış, ancak sağlıklarında bu kent onları üne kavuşturmamış. Bize gelince… Viyana, en ufak bir müzik yeteneği sezemediğinden olsa gerek bizlere herhangi bir musiki ilhamında bulunamadı.
Viyana’da o ölçüde müzikten anlayan insan var ki, Pavarotti, Carreras ya da Domingo’nun konserleri sırasında yaptıkları ciddi hatalar sonucu yuhalandıkları bile olmuş bu kentte. Hatta bu üçlünün verdiği stadyum konserinde biletler alıcı bulamadığından organizasyon zarar etmiş.
Viyana’da, restoranlara dek ismini veren Mozart öyle bir ünlenmiş ki, görülmeye değer doğrusu. Viyana Mozart Konseri için bilet satan gençlerle ve Mozart Çukulatası reklamlarıyla hemen her yerde karşılaşıyoruz. 35 yaşında ölen bu Avusturyalı besteci kısacık yaşamına neler neler sığdırmamış ki. Cins horoz yumurtada ötermiş; Mozart da 6 yaşında beste yapmaya başlamış, 7 yaşında ise “harika çocuk” olarak büyük Avrupa turnesine çıkmış. 21 yaşında Aloysia’ya âşık olmuş, 26 yaşında ise Aloysia’nın kız kardeşiyle evlenmiş. Şimdi gelin de, “kime niyet, kime kısmet.” demeyin. Ölümünden sonra ise Mozart’ın adı, Mozart konserleri ve Mozart çikolataları ile yedi düvele duyurulmaya devam ediliyor. Viyana sağlığında Mozart’tan esirgedikleri yakınlığı, ölümünden sonra ticari alanda fevkalade başarıyla sürdürüyor.
VİYANA’da TÜRKLER
Viyana’da yaşayan bir Türkün, “Avusturya’da Osmanlının imajı” konusunda doktora tezi yaptığı anlatılıyor. “Sarımsak yiyen Türk”, ya da “kimyon yiyen Türk” gibi bizle ilgili bazı deyimlere de rastlanıyormuş Avusturya’da.
Türk arkadaşlara Viyana’da Türklerin daha çok hangi tür işlerle uğraştığını soruyoruz. İlginç istatistikî bir bilgiyle şaşalıyoruz. Viyana’nın 7,500 kafe ve restoranının neredeyse yüzde onunu Türkler işletiyormuş.
Viyana’da yaşayan Türklerin önemli bölümünü Yozgatlı vatandaşlarımız oluşturuyor. Bizim Türk arkadaşların pek sevdikleri bir Yozgatlı amcaları varmış. İşte o amcanın, zaman zaman “Yav, bu Österrayhlılar (Avusturyalılar) da hiç misafirpervanesi değil canım.” demesi pek güldürürmüş onları. Viyana’da bizim Türklerin yaşadığı evler genellikle hayli sıkış pıkışmış. İşte bu nedenden dolayı, Yozgatlı Amca, evine gelen misafirleri, “işte burası da bizim aile mezarlığı” diye karşılarmış.
Bir Yozgatlı hemşerisinin Avusturyalı bir sevgili bulduğundan bahsederken de, “bizim bir Yozgatlı, karısı, çocuğu var ama Österrayhlı bir de tost tutmamış mı!” diye anlatırken bizim muziplerden biri fırlamış, “tost, sucuklu muymuş, kaşarlı mı Amca?” deyivermiş.
DÜNYA MİRASI SCHÖNBRUNN SARAYI
“Güzel pınar” anlamına gelen Schönbrunn Sarayı, Fransız Bourbon hanedanı ile Avusturya’nın Habsburg hanedanı arasındaki rekabetin açık bir ifadesi sanki. Çünkü Schönbrunn Sarayı hık demiş Versay Sarayı’nın burnundan düşmüş. Fransızların Versay Sarayı inşaatı, 36 binden fazla sanatçı, bahçıvan ve işçiden oluşan şantiyesiyle kırk yıl sürmüş, onunla rekabete giren Avusturyalıların Schönbrunn’u nelere mal olmuştur kim bilir.
UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edilen sarayın 1441 odası tarihi anılarla dopdolu. Tüm bunlar Avusturya monarşisinin gücünün ve tarihte oynadığı rolün tanığı. 1805’te Viyana’yı alan Napolyon, karargâhını bu sarayda kurar ve altı ay süreyle burada yaşar. 1918 yılında I.Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Habsburg İmparatorluğu’nu resmen sona erdiren anlaşmalar da yine bu sarayda imzalanır. Schönbrunn’u gördükten sonra, Avusturya’nın, Tuna kıyısı imparatorluklarının hem en eskisini, hem de en önemlisini kurmuş olmasına hiç mi hiç şaşırmıyor insan.
Avusturya ünlülerinden birkaç isim: Karısı öldürülen, oğlu intihar eden İmparator Franz Joseph… 1740’tan itibaren 40 yıl Avusturya’yı yönetmiş on dokuz yılda 16 çocuk doğurmuş İmparatoriçe Maria Theresa… Viyana doğumlu 1793’te giyotinle idam edilen Fransa Kraliçesi Marie Antoinette… Atatürk’le aynı tarihte doğan ve 1920-30’ların en çok tercüme edilen yazarlarından Stefan Zweig… 1933’te Berlin’de kitapları yakılan Arthur Schnitzler...
Schönbrunn’da nefis parklar arasında dolaşırken, çevremizde sürekli hoplayıp zıplayan sincaplarla karşılaşıyoruz. Gördüğümüz ilginç bir ekvatoral güneş saatininse akrep ve yelkovanı yok, ipi var. Saatin üzerindeki rakamların üzerine düşen ipin gölgesi saati belirlemeye yetiyor...
Yorum
Viyana
Özlemişim Viyana'yı. Okurken gidesim geldi. Schengen sıkıntısı çözülmedikçe zor.
Viyana - Efes Müzesi, Mozart, Schönbrunn Sarayı
Bilgilendirme için teşekkür ederiz.
Kısa ve öz olarak yapılan tanıtımı çok beğendik.
Viyana / Kapı
Bir solukta dünyanın en yaşanası “baş”kentlerinden, kültür, müzik ve sanata açılan kapı Viyana’ya dair…
Bu güzel yazıyla kapıyı aralamamızı sapladığın için emeğine sağlık sevgili Murat Özsoy.
Viyana Tanıtımı
Bu güzel anlatım için Murat Bey'i kutlarım. Viyana'yı görmüş birisi olarak daha güzel anlatılamazdı diyorum.
Viyana
Bir Avrupa başkenti Viyana'nın müze lerini, parklarını, sanatçılarını, heykellerini, saraylarını, insanlarını, tarihini, ticari hayatını, bizim antik kentimiz Efes ile ve tarihimizle olan bağlantısını mizahi anlatımı ile dimağımıza ne de güzel nakşetmiş Murat Özsoy bey.
Viyana
Çok güzel bir anlatım. Teşekkürler.
Viyana
Kalemine sağlık sevgili Murat Özsoy Hocam. İronik yaklaşımınla ne güzel anlatmışsın. Şiir gibi akışkan biçemini bir solukta okurum her zaman. 2011 yılında gezmiştim Viyana’yı. Kaleminden bir kez daha gözümde canlandırarak dolaştım. Sağ ol, var ol değerli gezgin, sevgili yazar kardeşim.
Yeni yorum ekle