Gülleri Açmakta Baharın…

Deneme

Gülleri Açmakta Baharın…

Eliz Avaroğlu

Bahar geldi, gülleri açmakta usul usul...
Pembe beyaz kızların yanakları -az kaldı- allanacak ve billurdan bedenleri de güneşte arz-ı endam edip gün altında salındıkça ballanacak günden güne. Şarkıların esleri, uzun ve sıcak öğlen sonrası yatılan uykulara benzemedi daha; hem canı tez, hem coşkusu yerinde...Zaman, bıktıran yükünü kışta bırakıp üzerine tiril tiril bahar gömleğini giydi, yeni yurduna taşınmakta ve akışı da filizlenen tazecik umutlara, bereketin cansuyu ile kucaklaşmaya, güneşe hasret kalmış seslerin/sözlerin/sohbetlerin/renklerin kıvamına dönüşünü kutlamaya doğru şimdi... 

Lâkin...
Her vaktin ömürde biraz sefası, biraz cefası tortulanır;
bir hayat "ömür" olana kadar neleri bağrına basar, ne badirelerle savaşır...
Zaman ise -hep ve herkes için- aynı değildir; meşrebi aşk olanın zamanı meselâ, çok bereketlidir, ruhtan havadisler getirir..
Hikmetinden sual olunmaz bir kudretin elindeki hassas terazi misali- aşık gönlün ayarı da, dengesi de, zamanı da kendincedir; hevesi azaldıkça aşkı; şikayeti azaldıkça gözyaşı; yalnızlığı azaldıkça hasreti çoğalır ve seven gönülde zaman, bütün mecburiyetleri yutacak kadar derin, bütün esaret zincirlerini kökünden kopartacak kadar  kuvvetlidir...Sadece aşkın hüküm sürdüğü beldede "bir 'an' bir 'ömre' bedeldir... 

"Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir, gönlümün kıyısına vurur (C.Erol) diyen aşığın, bazı zamanlarda kalbinin kıyılarını delice döven hüznü, onun, içinde yaşamaktan asla şikayet etmeyeceği bir aşk yurdunun değişken tabiatının vazgeçilemez nimetidir desem, abartmış olur muyum acaba? 

Ya da, "Sevda yaratan gözlerini her zaman öpsem, doymam" (Y.A.Arsoy) diye inleyen bir kalbin coşkusuyla yaşaran gözlerden süzülen yaşlar, aslında çok bereketli bir ömür yaşanmakta olduğunun nişanesi değil de nedir, meselâ? 

"Zaman olur ki anın hacle-i visalinde, bir inziva ve o cananı bî-vefa bulurum" (F.A.Ozansoy) sözcüklerini kalbine gelinlik misali giydiren aşık için, ruhunun eşiyle kavuşacağı o mesut ve kutlu vuslat gecesinde, kendisini (bir anda/çaresizce) koynunda bulduğu yapayalnızlık ve hayal kırıklığı, ömrünü tüketen bir törpü mü, yoksa ruhunun kemâline doğru atılan sağlam bir köprü müdür sizce? 

Ve bütün bu 'yaşanmış zamanlar', onunla temas edebilmiş ruhlar nezdinde sefaya mı yoksa cefaya mı delâlet eder? 

Sefa olmalı; yoksa "Zamanla belki geçer bu aşk da, hicran da; seven gönülde muhabbet söner mi bir anda? " (N.H.Özeren) diyerek, bir taraftan aşkın ikiz kardeşi olan ayrılık acısıyla debelenirken, bir diğer taraftan muhabbetin ateşinin sönmemesini dilemekten geri durmayan aşıkın ruh hâlini nasıl izah ederiz?  Ya da "Bir zamanlar maziye bak ne kadar şendik" (O.N.Akın) cümlesi, muhatabına -her şeye rağmen- neden gizlice hâlâ "gel" diye yalvarıyor acaba? 

Baharın elleri şimdi bir kez daha saçlarımızı okşadı ve taze rüzgarı nefesimize değdi...
"Geçip hicran zamanları birer bulutmuş gibi/Yine gönlüm havalandı gökte uçan kuş gibi/ Dün çektiği ıstırabı bugün unutmuş gibi" (N.H.Onan) diyen şairin, dinleyen yüreklere sevinç aşılayan dizelerine ses veren bir bestekârın nağmeleri kadar tesirli ve ümit dolu şimdi zaman... 

Benim için ise...; bahar olsun güz olsun, ister kasırga ister ılık meltem olsun, yeşil olsun boz olsun, ister az ister pek çok olsun aynıdır nicedir...Her ne mevsim, her ne zaman, her ne şartta olursa olsun- ben (ille de) gönlüm "hayâli bile cihana değer" aziz bir sevdanın öz vatanı olsun isterim...
O vatanda ben, her yıl yeniden, sabırla ektiğim iyilik/güzellik/muhabbet tohumlarına, en berrak sesimle kendi zamanımın en ümitli şarkılarını usanmadan söylerim.. Bereketli gönül iklimimin hasadını toplayacağım zamanların heyecanı sarar içimi daima ve yaşamak denen bu hikâyenin sonunda, bana sunulan hayatın 'güzel bir ömür' olarak nihayete ereceğinin huzurunu ve emniyetini bütün varlığımla hissederim... 

Yer, gök, güneş, ay ve yıldızlar, gökkuşağının bütün renkleri döner durur içimde; kendi sesimle yine kendime seslenir, aşıklık istidadınca coşup taşan ruhuma bu yıl da kavuştuğumuz baharın haberini müjdelerim:
"Hoş geldin gönül bahçeme, bahar yüzlüm hoş geldin...
Bak nasıl değişti renkler, her taraf gonca doldu; hoş geldin..." (C.Erol)

Fotograflar: ZorbaTVdergi Arşivi, Ümit Yaşar Gözüm


  

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.