Sanat ve Ekonomik Özgürlük 

Deneme

Sanat ve Ekonomik Özgürlük 


Kemal ASLAN*


Ekonomik özgürlük, sahip olduğu ekonomik koşulların bireyin yaşamını sürdürmesi ve kendini geliştirmesine olanak sağlayacak düzeyde olmasıdır. Bu, her bireyin maddi ve manevi olarak kendini yeniden üretebilecek imkânlara sahip olması anlamına gelir.  

Sınıflı toplumlarda bölüşüm konusunun olgusal bir sorun olduğundan, sanatçı da bunun dışında kalmaz. Yani sanatçı da dahil her birey kendini yeniden üretebilmenin olanaklarına sahip değildir. Günümüzde sıkça getirilen asgari ücret, açlık sınırı ya da yoksulluk sınırı gibi ekonomik kavramlar maddi koşulların herkes için sağlanamadığının, yani eşitsizliğin somut göstergeleridir.

Sanatçı, duygu ve düşüncelerini yetenekleri doğrultusunda estetik bir tarzda ortaya koyan kişidir. Ancak, ekonomik olanaklarının yetersizliği sanatçıyı kimi zaman günlük ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz duruma düşürmektedir. Bu durumda sanatçının kendini gerçekleştirmesi, eser ortaya koyması beklenebilir mi? Sonuçta, sanatçı da herkes gibi öncelikle yaşamını sürdürmek, ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır. 

Özellikle, sanatçının ürettikleriyle yaşamını sürdürmesi Türkiye gibi ülkelerde oldukça zordur. Ne yazık ki, kendi alanları dışındaki alanlarda çalışmak mecburiyetinde kalırlar. Kapitalizmin geliştiği 19’uncu yüzyılda sanatçıların yoksulluktan ve parasızlıktan yakınmaları o dönemde yazdıkları mektuplardan görülebilir. Borç-harç içinde yaşamak durumunda kalan sanatçılar, arkadaşlarından aldıkları destek ve yardımlarla sanatlarını icra etmişlerdir.  Önceliği sanata değil, “günü kurtarmaya, ayakta kalmaya” vermek zorunda kalmıştır çoğu. Bu durum, sanatın tarihçesi açısından içler acısı bir dipnottur. 

Cumhuriyet dönemi boyunca Türkiyeli sanatçıların yaşadığı ekonomik sorunlar benzer sonuçlar doğurmuştur. Sanatçılar, geçim sıkıntısı çektikleri için farklı mesleklere yönelmişlerdir.  Sanatçı kimliklerinin yanı sıra öğretmen, akademisyen, gazeteci, memur, doktor, vb. mesleklerinin olması bu durumu doğrulayıcı niteliktedir.
Burjuva ailelerden gelen sanatçıları saymazsak ürettikleri eserlerle geçinebilen sanatçı yok gibidir. Bunların, başka alanlarda çalışmaya zorlanması ya da yetenek, beceri ve entelektüel birikimini doğrudan sanat alanında kullanamamaları, sanatsal üretimin sistem tarafından nasıl engellendiğinin de göstergesidir. Bu durum, üzerinde durulması ve tartışılması gereken bir vakıadır.  Çünkü, sanatçının başka alanda çalışması onun sanatsal üretimini kesintiye uğratır. Üretim sürecinde süreklilik ve yoğunlaşma sorunları yaşamasına yol açar. Önceliği sanatsal alan olması gerekirken, ister istemez geçimini sağladığı alana yönelmek zorunda kalır. 

Modern şiirin kurucuları arasında sayılan Arthur Rimbaud’un ertelenen, engellenen haz arayışını, kırgınlıklarını para ile ikame etmesi ve üretmekten vazgeçmesi buna örnek gösterilebilir. Yine, muhalif bir sanatçı olan Orhan Kemal’in geçimini sağlayabilmek için farklı iş alanlarında çalışması da bir başka örnektir. O, bu konudaki yakınmalarını yazılarında sıklıkla dile getirir. 

Türkiye’de yazarak geçinenler arasında en bilinen örnek Aziz Nesin ve Çetin Altan’dır. Günümüzde Elif Şafak, Ahmet Ümit gibi yazarlar ekonomik özgürlüklerini sağlayabilecek ortama kavuşmuşlardır. Ancak, hala çok sayıda yazar, çizer sanatsal üretimlerini başka alanda çalışarak yürütebilmektedirler. Sanatçıların içinden çıktıkları toplumsal-sınıfsal konumlarına bakıldığında köy kökenli ya da ve işçi sınıfına ait olan az sayıda yazar vardır. Buna karşılık orta ve üst sınıfa (burjuva) dahil olanların niceliksel çoğunluğu oluşturduğu saptanabilir.
Sonuç olarak; ekonomik özgürlük kavramı, sanatçının maddi ve manevi gelişimini yapıtlarıyla sağlayabilecek koşullara sahip olup olmadığı ile ilgilidir. Ekonomik özgürlüğün herkes için olmadığı bir toplumda, yaşanan eşitsizlik sanatçının üretimini, önceliklerini etkilemekte, hatta belirleyici olmaktadır. Bir ülkenin doktor, hukukçu, öğretmen vb. ihtiyaç duyduğu kadar sanatçıya da ihtiyacı olduğu bir gerçekliktir. Bu sebepledir ki, sanatçılara yapıtlarını ortaya koyabilmeleri için uygun koşullar yaratılmalı ve olanakları iyileştirilmelidir. 


*Dr. Öğretim Üyesi, Haliç Üniversitesi
 

Yorum

Orhan Tanakıncı (doğrulanmamış) Sa, 19 Nisan 2022 - 23:45

Tebrikler dostum. Katılmadığım yerler olsa da... ancak bu değerli makalei çok ciddi buluyor, enerjini kutluyorum... Sevgilkiremlimle...sevgili dostum...

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.