Sosyalleşme de Sosyalleşmeli
Nilgün Zahiroğlu
Yolda yürüyenler kaygı ile kenara çekilip saçı sakalı birbirine karışmış, gözleri korku kaygı ile dolu, sağa sola yalpalayarak gezen, her yanı üryan adama yol verirken, kimileri de vahşi bir hayvan görmüş gibi kaçıyorlardı.
Bu vahşi görünümlü erkek kentin dışında bulunan kimsesiz akıl hastalarının birtakım deneylerde kullanıldığı araştırma merkezinden kaçmıştı. Bu araştırmalarda kimsesiz de olsa akıl hastalarını kullandığını hükümet son on yıldır kamuoyundan gizli tutuyordu.
Merkezden kaçan bu akıl hastasını da kent valiliği kayıp ilanı şeklinde bildirememişti. Adamcağız belli ki açtı birkaç gündür. İlk gördüğü restoran bahçe bölümünde oturanların tabaklarındaki yiyecekleri iki eli ile tutup vahşi bir hayvan gibi ağzına atarken her tarafını sos ve yağlarla batırıyordu. Masalarda oturanlar kalkıp restoranı terk edince adam dört beş masada ne varsa yedi ve sonra bir şişe suyu yere döküp köpek gibi yalayarak şapırdatarak içti. Ama kimseye zarar vermedi onlara dokunmadı. Herkes ondan kaçarken herkes ona garip garip bakarken o da onlara garip garip bakıyordu.
Tam bir vahşi hayvan gibiydi. Yazılı yazısız hiçbir sosyal kural onun için geçerli değildi. Öyle ki, karnı doyunca idrarını da olduğu yerde yaptı. Kadınlar ay bu da ne böyle, diyerek tiksinti ile bakıp kaçıştılar. Masalarda şık elbiseleri ile duygularını düşüncelerini hislerini felç edilmiş, sosyal düzen için sosyal iki yüzlülüğü “sosyalleşme” adı altında zihinlere pazarlayan sistemin eğitiminden geçmiş sosyalleşme sürecini tamamlayamamış insanlar oturuyordu, ama şimdi kimse kalmamıştı.
Biraz önce masallardan birinde arkadaşlarının arkasından konuşan üç kişi, başka bir masada iş için birbirine şirin gözükme telaşında olan iş ortakları keyiflerine bakıyorlardı. Hatta cama yakın yerde, gece eşini rahatça aldatıp , sonraki gün eşine onu ne kadar çok sevdiğini söyleyen erkek ve bu durumdan habersiz eşi oturuyordu.
Bu insanların hepsi post modernizmin sosyo-kültürel yelpazesinin aynı diliminde yer alan sosyalleşme sürecini tamamlamış; duyguları, hisleri felç olmuş, düşüncelerinin rotası daha onlar doğmadan belirlenmiş kişilerdi.
Masalarda oturanlar sosyalleşmişti. Merkezden kaçan adam ise vahşiydi….
Yeni yorum ekle