Kayısı Ağacı
Ülkü Yalım Günay
Markete mal getiren süt kamyonu, az önce bir dalımı daha kırdı. Günde kaç kez bu işkenceye uğruyorum bilseniz. Sucunun, yumurtacının, ekmekçinin kamyonları…Hepsi de öylesine dikkatsiz öylesine vurdum duymaz ki, bir canlıyı incittiklerinin farkına bile varmıyorlar. En çok da coca-colacıdan korkuyorum. Sumo güreşçisine benzeyen sürücüsü, koca kamyonu kaldırıma çıkarıp üstüme üstüme sürmüyor mu, içim çekiliyor.
Kaldırım taşlarının arasına sığışmaya çalışan gövdemin ağrıları yüzünden belimi zor doğrulturken, dallarımı da bir bir yitirmek, yaşama isteğimi iyice azaltıyor. İçgüdülerim olmasa, mevsimleri bile ayırt edemeyeceğim.
Biliyor musunuz, az önce süt kamyonunun kırdığı dalıma, eskiden Ferhunde Hanımıntorunları salıncak kurarlardı. Ne neşeli, ne tatlı, çocuklardı onlar. Yemyeşil bir bahçenin tam ortasında, gururla dimdik yaşadığım günlerdi. Dallarım özgürce dört bir yana yayılır, yapraklarımın gölgesinde çocuklarla kuşlarcıvıltı yarışına girerdi. Elma, armut, ayva ağaçları, üzüm asmalarıyla dillere destan bir bahçeydi o. Halı gibi yumuşacık çimler, baktıkça içimi ferahlatırdı. Çocuklar salıncaktan düşseler bile, bir yerlerine bişeycik olmazdı. Komşum dut ağacı ile ikimizin olgun meyvelerimizden pestil yapardı Ferhunde Hanım. Ballı mı ballıydı kayısılarım. Torunlar, konu komşuya tabak tabakkayısı götürürlerken, gururla seyrederdim uzaktan. Hele kuşlar, hele onlar ne çok severlerdi beni. Şimdi, bu sağır edici sokak uğutusu yüzünden tek bir kuş bile konmuyor kırık dallarıma. Burası çoktandır bir dörtyol ağzı oldu, trafik bir saniye bile sakinleşmiyor.
Mutlu yaşamımız bir gün bitiverdi. Sonraadamlar geldi, toprağı ölçüp biçti. Plan dendi, kadastro dendi, istimlâk dendi. Buradan yol geçecek, burası kavşak olacak dendi. Bahçeler bir bir parsellendi. Caddeler açıldı, kenarlarına apartmanlar dikilmeye başladı. Ferhunde Hanımın küçücük evi, tulumbalı bahçesi, güzelim ağaçları, başka bir aleme göçtü gitti. İş makineleri toprağı kazdıkça kökleri sökülen tüm arkadaşlarım inşaat çukurunda can verdi. Kala kala bir ben kaldım işte betonlar arasında.
Baharda isteksizce üç beş tane çiçek açıyorum. Kimsenin dönüp bakmadığı kayısılara dönüşüyor bazıları. Ölmeyi istediğim anlar çok oluyor,ama köklerim öyle derinlerde ki, buna izin vermiyor.
Bir görev gibi sürdürüyorum yaşamayı. Sonum, Coca-Cola kamyonundan olacak, biliyorum.
Yeni yorum ekle