Şiir Ki Bir İnci Tanesidir, Engin Suların Derinlerinde
Hatice Ayan
Şiir, engin suların derinlerinde yüzmeyi bilenler içindir. Dünyanın en değerli hazinelerini taşıyan istiridyeleri bulup incitmeden inci tanelerine erişebilenler için. O inci taneleri ki gözyaşlarıdır nisan bulutlarının. Aşk elinden çektiği çileyi damıtır bulut gözyaşında. Gözyaşları, engin sulara karıştığında istiridye fark eder onu ve cevherfüruş bir eda ile korumasına alır kıymetini yükseltmek üzere. Gözyaşı, bu özel mihmandarlıkta özlem ve hüzünle beklerken dönüşür inci tanesine, dillere destan bir mücevhere. Şiir, bu mücevherin diğer adıdır. Derinlerde yüzmeyi bilmeden ulaşmanın mümkün olmadığı inci tanesidir o.
Hikâyesi vardır şiirin insanın hikâyesine eş. Aşkın coşkunluğu vardır o hikâyede, özlemin yakıcılığı, bekleyişin insanı evirdiği derinlik. Kalbin ritminin bozulup sonsuz bir hüzünde durmasıdır şiir... Feylezofa inat insanı mağaradan çıkaran, zarif cesarettir o. Beden zindanından kurtulup âzâde olan ruhun büründüğü nahif görünüş. İnce anlatısı gönül dilinin. Zarif ve nahifliğindendir ki bu çağın keşmekeşliğinde en çok yara alan anlatı oldu. Eski devirlerin baş tacı şiir, dilden dile dolanan, gönüllerde taht kuran;sırça köşklerde, saraylarda, hükümdarlar katında ağırlanan şiir… Gül yüzlü güzellik.Nereden bilirdi bir gün kıymet-i harbiyesinin yiteceğini. Bu gürültüye, bu harekete, bu hıza; dijitale ayak uydurması beklenemezdi zinhar. O kadar dingindi ki…Çağın insanı, bu dinginliğin kendisini kaostan kurtaracak belki de tek çare olduğunu bilseydi keşke… Velâkin evrenin düzeni kaosla mümkün olmamış mıydı? Bunca karışıklık hayra âlamet gözükmese de kim bilir bir dinginliğe kavuşur günün birinde ve şiir yeniden kadr ü kıymetine erişir. Bunun için olsa gerek o gül yüzlü, çekip gitmedi aramızdan. Bütün nâzenin edası ve asâletiyle, gizi ve gizil gücüyle kuytularda beklemekte. Kimi vakit ezgisine eşlik etmekte insan ruhunun insana çaktırmadan, kimi vakit kadim tınılara yoldaşlığını sürdürmekte.
Suskun kalemim şiirin büyülü hikâyesiyle buluşalı asırlar geçmiş olsa gerek. O, aramakla bulunan değil aramadan bulunan bir sır, bir karşılaşma zaman ve mekândan sıyrılmış. Çağlar öncesine dayanan bir tanışıklık, bir dostluk sınırların ortadan kalktığı. Şimdi o tanışıklığı âşikâr etme zamanı. Dost meclisinde sırrın hâliyle, şiir diliyle konuşma zamanı. Onu yavaş yavaş engin suların derinlerinden çıkarma zamanı.
Gönlümde uyanan bu özel dilin kıymetini bu kadim coğrafya oluşturur her şeyden önce. Doğup büyüdüğüm, ana dilimi öğrendiğim, çocukluk ve gençlik hatırları biriktirdiğim, gün be gün olgunlaştığımtopraklar… Çocuklarımı büyüttüğüm, onlaraaydınlık günler bırakmayı veüzerinde ölmeyi arzuladığım topraklar… Sonra annemin ninnileri, türküleri, masalları… Çocuk yüreğimin ilk hüzünleri öğrendiği…Ama şiirin menbasına ulaşmasam şiirim doğmazdı:Kamlık bilgeliğinin yansıdığı sagulardan, koşuklardan evrilip âşıkların sazında türkü olan; koşma, semâi olan mısralar… Ulu ozanlar dilinde hikmet, deyiş, ilahi ve nefes olan mısralar…Gökkubbede hoşça sadâlar bırakıp divanlarında huzurla uykuya çekilen, sözün sultanları şairlerin gazelleri, rubaileri, kasideleri; sevda bakışlı mesneviler... Ve de gelenekten beslenip yeni sözler söyleyen şairlerin, zamâne şairlerinin şiirleri… Onlarla beslendi yüreğim bu yağmur bakışlı coğrafyasında dünyanın. Yüreğimde onlardan ilhamla damıttım duygularımı, duyarlılıklarımı… İnsan kaygılarımı; ülkeme dünyaya, evrene dair endişelerimi…
Şiirim ruhumda olup bitenlerin ortaya dökülmesi, hayatı anlamlandırmak için harcadığım çaba, çektiğim ıstırap; kalabalıklarda yalnızlığım… Ürkekliğim kimi zaman, kimi zaman âsi ve isyankâr duruşum… Dile, dine, inanca, ırka ve yaşam tarzına ait bütün önyargılardanarınmışım, sadece insan var şiirimde.Umutlarım bir de; tüketirsem tükeneceğime inandığım, küllenmesine izin vermediğim…
En çok da aşk var şiirimde. Varlığın sebebi aşk. İnsan duygularının benzersizi, kutsalı, kutsanmışı… Duyguların tanrıçası aşk… İçkin bakışlı güzel… Ve aşkın var ettiği hüzün… Diz boyu ve koyusundan. İnci kıymetinde olsun diye gözyaşıyla büyüttüm şiirimi. Aşk, hüzün ve gözyaşı eşliğinde yolculuğum. Her daim yoldayım, keyifle ve gül kokulu düşlere ulaşma arzusuyla. Yol, ruhumun derinlerinde engin sularla birleşiyor. Menzilim bir gönül konağı. Şair, begonvillerle bezeli penceresinde binler yıllık dinginlikle beklemekte. Ruhum elestbezmindenâşinâşaire; sesini ve sözünü yüreğimde duyup tanıdım.Elimde, istiridyeleri incitmeden topladığım inci taneleri…Aşkın coşkunluğu, özleminyakmışlığı, sabrın yüceliği ve kalbimin karar kıldığı uçsuz bucaksız hüzünle gireceğim o konağa.Ben ezelî sırrı senden devraldım şair, asil bir yolculukla -bâkî olsun diye- yine sana getiriyorum.
İlk şiirim, bulanık hatıraların armağanı ve ilk aşk,gönülden hiç düşmeyen.
Eksilmeyen Bir Esaret
Trenler geçer yüreğimdeki demiryollarından
Küçük bir kız
-beyaz kurdelalarına tutunmuş çocukluğum-
el sallar pencerelerinden trenlerin
Göz göze geliriz
tanıdık bir çehreyle
Annem…
Saçını okşar küçük kızın
Annem… Bana uzun uzun bakar
Hüzün taşıyan gözlerinde tebessüm
Düş pazarlarında bir esirim ben saçları dağılmış
Ayak bileklerime bağlanmış o tebessüm
Şimdi -ruhumda devinen zamanın ikindisi-
Puslu camlardan geçtim
Bulanık ve acıtan sulara dalmaktayım
Düştüğüm yanılsamalar büyük
Eksilmeyen bir esaret içimde
Azat eyle beni
azat eyle beni zihnim
Yorum
Merhaba güzel bir giriş ve…
Merhaba güzel bir giriş ve harika bir şiir. Devamını bekliyorum.
Hocam harika siirinize…
Hocam harika siirinize bayıldım. Burada derinliği olan metinler okuyor olmaktan mutluyum. Paylaşacağım linkinizi
Şiir ki Bir İnci Tanesidir
Son dönemde okuduğum şiir üzerine yazılmış gönül titreten en güzel düşünceler...Şiirine söylenecek söz yok.Yıllardır biriktirdikletinin yansıması.Yolun açık olsun kardeşim.
Yeni yorum ekle