İyi Siyasetçi

Felsefe

İyi Siyasetçi!

Ozancan Dernek

İnsan varoluşunun temel prensibi nedir? Sorusu düşünce tarihi içinde farklı biçimlerde defalarca açıklanmak istenmiştir. Benim için en makul cevap Platon’un felsefi düşüncesinde yatmaktadır.

“İyi olmak, doğa gereği iyi olmak”. Peki insan gerçekten iyi olabilir mi? Ya da iyilik algısı herkes için benzer bir kavram mı ki genel geçer bir anlam kazansın. Düşünür doğa gereği iyi olmak derken insanın özü gereği iyi olabileceğini ifade etmiştir.  İnsan doğasında bulunan ne ki iyilik gerçekleşsin. Platon elbette İyi’nin ne olduğunu açıklarken kavramı temellendirmiştir. Ona göre iyi en yüksek ideadır. Her bireyin sonunda ulaşmak istediği amaçtır. Kavrama giden yolda elde ettiklerimiz iyinin kendisi değil, 'iyi’yi sağlayan araçlardır.

Platon kavramı açıklarken üç ayaklı sac örneğini vermektedir. İyinin kendisi örnekte ki sacın kendisidir ve sağlam durmasını sağlayan ayakları ise Adalet, Doğruluk ve Güzellik kavramlarıdır. O halde birey iyi olabilmek için belirttiğim kavramları da mutlak olarak içinde barındırması gerekmektedir.  Aksi bir durumda birey zorunlu olarak iyi olamayacaktır. Platonun belirttiğim açımlaması hayatın her alanı içerisinde karşımıza çıkmaktadır. İyi olmak özellikle toplum inşası açısından derinlemesine irdelenmesi gereken bir konudur.

Burada bir problem karşımıza çıkmaktadır. Toplumu yönlendirecek siyasetçiler iyi kavramını düşünsel zeminde ne kadar arzulamaktadır. Belirttiğim biçimde adalet sahibi olmak, doğru birey olmak ve güzeli istemek siyasetçiler için ne kadar önemlidir?

Platon’un Devlet eserinde belirttiği gibi siyasetçinin erdemi bilgelik  olursa aynı zamanda da iyi  olmayı isteyecektir. Çünkü bilgelik yapısı gereği içinde adaleti doğru olmayı ve güzelliği barındıracaktır fakat devlet yönetimine düşünürün deyimiyle ayak takımından birisi geçerse (ki bu durum günümüz siyasetinde oldukça yaygın) o zaman iyi kavramının işlevselliği yok olacaktır. Çünkü birey artık kendisini iyiye yöneltmiş değil yönetici konumuna geldiğinde doğası gereği erdemi olan hırs ve para peşinde koşacaktır. Böylelikle adil olma durumundan  bir olaya doğru yaklaşma olgusundan ve güzelliği arzulamaktan toplumsal feragat başlamış olacaktır.  Bunun sonucunda ise toplumsal çözülmeler başlayıp bir sona doğru evirilecektir.

Siyaset, amacı iyi’yi istemek üzere ortaya çıkmış olsa da gelinen noktada 'iyi’nin araçsallaştırılıp amaç noktasında yöneticilerin var olma ve kendi gücünü koruma isteği doğmuştur. Hatta o kadar ileri seviyeye gitmiştir ki  bu durum siyasi gücü elinde bulunduranların yerini koruma noktasında her şeyi yapabileceği noktasına evirilmiştir.  Yalan söylemek, iftira atmak, adaletsiz davranmak, çirkinden yana olmak ve daha kötüsü insan dahi öldürmeye kadar giden bir süreçten bahsediyorum.

Oysa siyaset kurumunu oluşturan insanlar bu yola girerken amaçlarının düzen ve yaşama hakkı elde etmek olduğu gerekçesiyle özgürlüğünden vazgeçerek toplumsal sözleşme yaparlar. Gelinen noktada hür olmayı bırakın kenara yaşam hakkı dahi tanınmaz duruma gelmiştir. Elbette bunun tek sorumlusu yönetici değildir. O yöneticiyi seçerken toplumun daha önce belirttiğim şekliyle Platon’daki iyi olmak arzusuyla yola çıkıp seçimlerini yapmasıdır.

İnsan doğası gereği iyi olmak ister ama iyiliği sağlayıcı mecra olduğunda güç istenci iyi olmanın önüne geçer. O halde siyaset; bilgeliği isteyen kişilerin elinde olduğunda toplum iyiye yönelir. Çünkü adil olmakta, doğru olmakta bilgeliğin neticesinde ortaya çıkacaktır. Toplumu oluşturan bireylerin seçimlerini yaparken yine Platon'un deyimiyle düşünsel anlamda kendisi gibi olanı değil, bilge olanı seçmesi demokrasi için en doğru seçim gözükmektedir.

 

Yorum

2. Erkan YAZARGAN (doğrulanmamış) Çar, 14 Şubat 2024 - 23:20

Zerdüşt' ün "iyilik yapın kötülük yapmayın" sözü günümüze kadar neden gelebilmiştir sorusu hârika bir sorudur.

Doğanın şaka mucizenine tanık olmayanlar her şeyi ciddiye alıp genellikle kötülük yaparlar. En bâriz orneği kazulet devletçi anlayışların insanlara kusturduğu kan, akıttığı göz yaşlarıdır. İDDİALI BİR CÜMLE

Açıkça görülen gerçek dünyanın savaşa gittiği. Tenâkuzun farkına vardıysanız buraya kadar olan kısımdan doğru veri/çekirdekleri alıp yine size göre İYİ yaratmanız gerekir. Kalıcı olması içinde etrafını güvene alıp korunaklılaştırmalısınız aksi uçup gider.

Benim bu tür sorularda çözümüm çok basittir: İşe bakarım. Bence İyi veya kötü işe göredir. Ne yaptığı öyledir. Dilin kemiği yok, her şeyi söyleyebilir vede yazar. İş öyle değil.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.