Sosyal Medya ve Doğruluk

Felsefe

Sosyal Medya ve Doğruluk

Fahri ATASOY

Felsefenin ve bilimin en önemli kaygısı doğruluktur. Gerçekliğe uygun verilen hüküm bize doğru bilgi verir. Gerçekliğe aykırı hüküm ise yanlış bilgidir. Her bilgi bir mantık önermesidir. Doğru bilgiyi temellendirebilmek için gerçekliğin yapısına bakmak gerekir. Bilgisayarların devreye girmesinden sonra karşımıza sanal (virtual) gerçeklik adı verilen yeni bir durum çıktı. Daha önce gerçeklikle ilgili ontolojik görüşler felsefe tarihinde çok tartışıldı. Bilim tarihinde de bu tartışmalar bilim yapma yöntemini belirlediği için çok itibar gördü. Batı felsefesi Yeni Çağ’da bilimi temellendirme imkanı veren “mekanik-matematiksel evren” gerçekliğini öne çıkarttı. Bu evren maddi temelli olarak düşünüldü. Önceki dönemlerde ontolojik açıklamalar için kullanılan idea ve ruh kavramları bir süre askıya alındı. Çağın ilerleyen dönemlerinde tekrar kullanıldı. Bunlara ilave olarak yeni kavramlar da öne sürüldü. Şimdilerde ise sanal gerçeklik tartışmaları düşünce dünyasının gündemine girdi.

Sanayi Devrimi dünyada teknolojik ilerlemenin sembolü oldu. Devrim niteliğinde icatlar yapıldı ve kullanılmaya başlandı. Bu süreç insanların yaratıcılığının sınırını zorlama imkanı doğurdu. Yeni icatlar, yeni araçlar, yeni teknolojiler birbirini kovaladı. Daha önce insanlığın hayatına giren bir icat belki binlerce yıl içinde gerçekleşiyordu. Sanayi Devrimi ile teknolojik yeniliklerin hızı arttı. Küreselleşme çağına gelindiğinde artık bu hıza yetişmek zorlaştı. Hatta çağın adlandırması için bile kullanıldı:“Hız çağı”. 20. Yüzyılın ikinci yarısında özellikle elektronik teknolojisi pek çok cihazda kullanıldı. Bilgisayar bu teknolojiye dayalı olarak geliştirildi. Özellikle iletişim araçlarında kullanılması dünyada yeni bir devrim olarak nitelendirildi. Bu süreç Sanayi Devrimi sonrasındaki en önemli gelişmeydi. TV yayıncılığında kullanılan elektronik araçlarla canlı yayınlar, görüntü aktarımları, kayıt cihazları, yeni bir ufuk açtı. Bir anda medya alanındaki başarı dünyanın bütününü etkiledi. İlk defa “Global Köy” benzetmesi bu bağlamda dile getirildi.

Küresel köy vurgusu ilk gündeme geldiğinde henüz bireysel bilgisayarlar, internet, sosyal medya ve akıllı cep telefonları ortada yoktu. Ama eskiye kıyaslanmayacak derecede güçlü teknolojik cihazlar vardı. Kameralar, kayıt cihazları, telefon alt yapısı, uydu aktarma sistemi, TV yayın izleme cihazları vb. araçlar medya sektörünün işini kolaylaştırmıştı. Aslında kolaylaştırmanın ötesinde insanlığa yeni bir alan açtı. Yeni dönemin ilk habercisi elektronik teknolojisinin yaygın kullanımı oldu. Sonra hızla diğer alanlarda yeni sistemler devreye girdi. Özellikle bilgisayar adı verilen teknolojik araç dünyayı kökten değiştirmeye başladı. Bireysel bilgisayarların telefon hatları üzerinden internet adıyla birbirine bağlanmalarından doğan network (ağ) yeni bir toplumsal düzen yarattı. “Network (Ağ)Toplumu” isimlendirmesi bu gelişmeye dayalı bir durumu ifade etti. İlk yıllarında basit haberleşmeler ve bilgi aktarmaları için kullanıldı.

Bilgisayarların ilk yaygınlaşmaya başlandığında yeni sistemlerde elektronik terimi ön ek olarak kullanıldı. Örneğin elektronik mektup e-mail adı verilen bir sistem üzerinden geliştirildi. İnternete bağlanan bilgisayarların ulaşımına uygun daha gelişmiş bilgisayarlar kuruldu. Buralardan yayın yaparak daha farklı işlevler için yazılım sistemleri geliştirildi. Mevcut medya kuruluşları haber ve bilgi akışlarını buralara taşıdı. İnsanların birbiriyle yazışarak iletişim kurmaları için sohbet (chat) programları doğdu. En bilinen ilk sohbet programı ICQ 1990’lı yıllarda dünyanın ilgisini çekti ama ilerleyen yıllarda cazibesini kaybetti. Yerine yeni birçok program geliştirildi ve yaygınlaştırıldı. Şu sıralarda akıllı cep telefonlarında kullanılanwatsapp ilk sıraya yerleşmiş durumda. Watsapp çok fonksiyonlu bir görev yapıyor. Konuşmalar sohbet etmenin yanı sıra internet üzerinden görüntülü konuşmalar dahil dijital pek çok dosyayı ulaştırma imkanı veriyor. Özetle bambaşka bir dünyanın içine düştük ve bu yeni gerçeklik içinde yaşamaya alıştık.

İnsan çevresine uyum sağlayabilen bir varlık. Bazen alışkanlıklarını terk etme konusunda dirense de yeni sistemler hayatını kolaylaştırdıkça cazip hale geliyor. Önce sosyal medya adı verilen etkileşim ortamları adeta hayatımızı işgal etti. Facebook ile başlayan sanal programlar bilgisayar ve internet ile tanışan insanları içine çekti. Kısa zamanda bu sistemler çeşitlendi. Pek çok etkinliği yapmamıza imkan verdi. Geleneksel olarak hayatımızı sürdürdüğümüz üç boyutun dışına çıkmamızı sağladı. Bu boyutun bize doğru bilgi sunup sunmadığı tartışma konusu oluşturdu. İçine girdiğimiz sanal dünyanın ne kadarı gerçek ne kadarı aldatmaca gibi sorular gündemimizi kapladı.Son zamanlarda ise hayatımıza yapay zeka adı verilen yöntemin ürettiği yeni bir gerçeklik boyutu girdi. Yapay zeka konusunu bir başka yazıda ele almayı planlayarak sosyal medya ve doğruluk ilişkisine yoğunlaşalım.

Sosyal medya tabiri internette kullandığımız sistemlerin ortak adı olarak öne çıktı. Sosyal medyayı tanımlayabilmek için geleneksel medyanın özelliklerini hatırlamak gerekir. Türkçede kitle iletişim terimi ile ifade edilen “mass medya” kavramı sanayileşme sonrası ortaya çıkan bir durumu ifade eder. Sanayi Devrimi pek çok alanda yeni aletlerin icat edilmesiyle zenginleşmiştir. Yeni icat edilen aletlerin bir kısmı insanlar arasında iletişimi kolaylaştırmıştır. Telgraf, telefon, radyo, televizyon ve kaydedici cihazlar önemli buluşlardır. Matbaa zaten Sanayi Devrimi’nden çok önce bulunmuş ve basılı yayınların gelişmesine katkı sağlamıştır. Kitap, dergi, broşür, gazete gibi medya araçları bu sürede kurumsal yapılar içinde sunulmaya başlanmıştır. Yayınevi, dergi ve gazete şirketleri ve markaları doğmuştur. Günümüzde faaliyetine devam eden asırlık kuruluşlar böylece ortaya çıkmıştır.

Sanayileşmeyle birlikte hayatımıza giren yeni araçlar ve sistemler iletişim alanında devrim yaratacak başarılara yol açmıştır. Geleneksel olarak mektup ve posta yoluyla sürdürülen özel iletişimin yanında kitle iletişimi gündeme girmiştir. Kitle iletişimi, izinli ve yetkili kurumsal yapılar aracılığıyla genel olarak halka hitap edilmesidir. Halka haber sunulması yanı sıra eğlence, eğitim, tanıtım gibi birçok fayda sağlayıcı hizmetler söz konusudur. Kitle iletişim araçları devletlerin ya resmi kurumları ya da onayladıkları özel şirketler aracılığıyla faaliyet sürdürür. Bilgilerin halka doğru olarak ulaştırılması önemli bir sorundur. Felsefenin önemli problemlerinden birisi olarak “etik” burada gündeme girer. Medya etiği iletişim sosyolojisinin temel tartışma konularından birisi olur. Medyada doğruluk tartışması dijitalleşmenin yaygınlaştığı günümüzde daha da artmıştır.

20. Yüzyılın sonunda kitle iletişimi görevi üstlenen araçlar genel olarak şöyle sınıflandırılır: 1- Basılı araçlar, 2- Kayıt cihazları, 3- Sinema, 4- Radyo, 5-Televizyon, 6- İnternet, 7- Mobil telefon. Bu araçlar kurumsallaşmış kitle iletişim firmaları tarafından kullanılarak geniş halk kitlelerine ulaşımı sağlar. Kitle iletişim firmaları kurumsal yapılar içinde veri elde eder, üretir ve yayınlar. Bunu ekonominin temel ilkelerine göre profesyonel biçimde gerçekleştirir. Kurumsal yapı sunduğu bilgilerin doğruluk sorumluluğunu üzerinde taşır. Buradan faydalanan halk nazarında güven esasını korumaya özen gösterir. Örneğin dünya genelinde yayıncılık yapan markalar arasında öne çıkan firmalar bu imajlarını önemserler. Haber kaynaklarını kontrol ederler ve emin olduktan sonra yayınlamaya çalışırlar. İnsanlar bu markaların haberlerinin doğruluğuna genel olarak güvenirler. Güven sarsıcı ve şüphe uyandırıcı durumlarda hem devlet hem kamuoyu nezdinde tepki gösterilir. Bir kontrol ve denetleme sistemi oluşur.

Sosyal medya bireysel bilgisayarlar ve internet sayesinde ortaya çıkmış bir alandır. Bireysel fırsatlara ve özgürlüğe imkan veren bir özelliği olduğundan dolayı çok ilgi çekmiştir. Dünyada internet aracılığıyla kurulan dijital ağ üzerinden paylaşımda bulunmak ve yayın yapmak üzere geliştirilmiş programlar sosyal medyayı oluşturur. Sosyal medya aracılığıyla bireyler serbest katılım sağlayabilir ve programın verdiği imkanlar çerçevesinde buradan faydalanır. Haberleri takip eder, kendisi haber paylaşabilir, farklı dijital içerikleri görür, hayal bile etmediği bilgilere ulaşabilir, fotoğraf ve videolar paylaşabilir, sanal topluluklarla bağlantı kurabilir. Sosyal medya kullanıcıları, akışlarda gezinme imkanı bulur, güncel olaylara ilişkin anlık haberleri okur, yorumda bulunabilir, başka yorumcularla tartışabilir, farklı bakış açıları yakalayabilir, sansürlenen bazı haberlere vakıf olabilir. Böylece geleneksel olarak içinde yaşadığı alemden farklı bir evrene geçiş yapmış olur.

Katıldığı programda kendi alanını oluşturup sınırlar ve kurallar koyarak, yayın yapabilir ve yayın takip edebilir. Bu süreçte seçici olmak zorundadır. Aksi taktirde gerçekle bağı kopmuş kaynaklar sayesinde kandırılmaya uygun ortamda zarar görebilir. Zarar verici en önemli etken sosyal medyadaki doğruluk problemidir. Diğer problemler başka bir yazının konusu olmalıdır. Eleştirmenler, sosyal medyanın ergenlerin ruh sağlığına zarar verdiğini, yanlış bilgi yayılımını kolaylaştırdığını ve çocuklara yönelik cinsel istismar fırsatlarını artırdığını dile getiriyorlar.

Sosyal medya, önceden düşünülerek ve hayal edilerek geliştirilmiş değildir. Kişisel bilgisayarların telefon hatlarıyla birbirine bağlanmasıyla ortaya çıkan internetten daha fazla nasıl faydalanabiliriz diyerek yola çıkan girişimcilerin sayesinde doğmuştur. MySpace ve LiveJournal gibi ilk sosyal medya platformları, insanların arkadaşları ve aileleriyle bağlantı kurması için tasarlanmıştı. Örneğin Facebook, katılımcıların kendileriyle ilgili bilgi paylaşmasına, profil oluşturmasına ve diğer kullanıcıların yorum bırakmasına imkan verdi. Üniversite öğrencileri arasında sosyalleşmek için kullanılan sosyal medya, daha sonra genç-yaşlı insanlar arasında popüler hale geldi. Yeni ve farklı platformlar kuruldu. Bazıları çok ilgi gördü büyüdü, bazıları ilgisizlikten kayboldu gitti. Günümüzün sosyal ortamı yoğun ve hızla değişiyor. TikTok ve Twitch gibi platformlar eski platformları altüst ediyor ve yeni kitleler kazanıyor.

Sosyal medya platformları bireysel kullanıcılar bakımından çok cazip olduğu için fiili olarak bir mekanda toplanamayacak kitleler bu sanal ortamlarda toplandı. Bu kapitalist sistemin arayıp da bulamayacağı bir mecra idi. Kapitalizm üretici şirketlerindaha çok kazanmak için bütün yolları denedikleri bir sisteme dayanır. Bir ürünü satabilmek için gerekirse talep yaratan kapitalizm, en çok reklamcılığı yöntem olarak kullanır. Sosyal medya mecralarında etkili reklam yapabilmek için dijital teknolojiler adeta zorlandı ve ticaretin gözde sanal mekanları oldular. Sosyal medya platformları işletmelere özel profil sayfaları ekleme imkanı verdi. Artık sosyal medya platformları sadece bireysel etkileşim alanı olmaktan çıktı. Doğruluğun en çok yoldan çıktığı süreç muhtemelen bu platformların karmaşıklaştığı dönemdir. Kurumsal şirketler yanında para kazanma hırsıyla yanıp tutuşan kişiler ve gruplar için de fırsat doğmuş oldu. Sıradan kullanıcı karşısındakinin gerçek kimliğini göremediği ve anlayamadığı müddetçe kandırılacak bir kurban konumuna düştü.

Yeni süreç geleneksel kapitalizme yeni imkanlar yaratmış gibi görünmektedir. Sanayileşme döneminin en önemli gelir kaynakları üretimde kullanılacak hammaddeler, enerji kaynakları, demir-çelik sanayisi gibi fiili üretimlerdi. Dijitalleşme çağında en çok kazanç getiren kaynaklar bu alanda faaliyet gösteren firmalarda yoğunlaştı. Bilgisayarların internet üzerinden kullanıma açılmasını sağlayan yazılımı üreten firma dünyanın en büyük gücü haline geldi. Alternatif olarak piyasaya girmeye çalışan hiçbir marka tutunamadı. Microsoft firması böylece dünyanın en büyük para gücü haline geldi. Sosyal medya alanında da kısa zamanda tekelleşme eğilimi görüldü. Örneğin, Meta firması Facebook, Instagram, Threads ve WhatsApp'ı satın aldı. Bilgi dolaşımı ve reklam payı tamamen bir tekel şirketin kontrolüne girmiş oldu. Arama motoru ve e-posta hizmeti bağlamında da Google firmasının tekelleşmesini unutmamak gerekir. Yakın rakiplerini bile çok açık farkla geçmiş olan tekel şirketler sanal evrenin yönetimini üstlenmiş durumdalar. Doğruluk kaygısı bu ortamda ne anlama geldiğini düşünmek ve tartışmak gerekir.

Sosyal medya alanında farklı amaçlarla hizmet veren platformlar sınıflandırılabilir. Sosyalleşme ve insanlarla iletişim kurma alanı olarak sosyal networkler, kendisini ifade etme alanı olarak bloglar, profesyonellerin alanı olan platformlar, resim ve video paylaşım alanları, yaratıcılığı destekleyen paylaşımların yapıldığı linkler, sohbet ve grup tartışmalarının yapıldığı odalar sıralanabilir. DataReportal'a göre Şubat 2025 itibarıyla en çok kullanılan sosyal medya platformlarının başında Facebook (3.07 billionusers), YouTube (2.53 billionusers), WhatsApp (2 billionusers), Instagram (2 billionusers) TikTok (1.59 billionusers) gelmektedir.

Dünyanın en ücra köşelerine kadar yayılmış olan internet, özellikle mobil telefonlar aracılığıyla sosyal medya ağlarına bağlanma imkanı veriyor. Sosyal medyayı kullanan insan sayısı dünya çapında tahmini beş milyar civarında. Bu insanlar sosyal medya başında ve web sayfalarında günde ortalama iki saatten fazla zaman harcıyorlar. Bu zaman içinde muhatap oldukları içeriklerin doğruluğunu düşünmeye bile fırsat bulamıyorlar. Bu mecrayı kontrol edebilecek ve denetleyebilecek bir merkez veya güç olmadığı için doğruluk bakımından tehlikeli bir alandan bahsetmiş oluyoruz. Bu alanın tehlikesini uzun yıllar virüsler ve hackerler olarak gördük. Fakat asıl tehlike bu sosyal medya mecralarında paylaşılan içeriklerin doğruluğu ve zararlılığı noktasında düğümleniyor. Sanal alan sahtekar ve kötü niyetli insanların çok kolay saklanabilecekleri ve amaçlarına ulaşabilecekleri bir alan aynı zamanda. Doğruluğu denetleyecek tek güç olarak geriye bilinçli bireysel kullanıcılar kalıyor. Bilinçli bireysel kullanıcıların gücünü artıracak en önemli kaynak ise felsefi düşünme yöntemidir. Sorgulayıcı, şüphe edici, eleştirici ve zaman zaman baş kaldırıcı bir yaklaşım olmadan güçlü birey yaratamazsınız.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.