Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
“Hükümeti Neden Sumo Güreşçileri Yönetmiyor?”
İyi günde, kötü günde;
hastalıkta, sağlıkta;
her zaman bir arada
Eylül Özsoy
- İlk Japon feministlerinden Toshika Kishida şöyle diyor: “Eğer erkekler fiziksel olarak daha güçlü oldukları için kadınlardan üstün görülüyor ise, o halde hükümeti neden sumo güreşçileri yönetmiyor?”
- Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin siyasi, ruhani lideri Gandi: “Kadınlar bizden daha fedakâr, daha cefakâr, zorluklara çok daha fazla dayanan, daha cesur insanlar değil mi? Kadınlar olmadan erkekler olabilir mi?”
- Pakistan’ın kurucusu Cinnah: “Kadınlar erkeklerle birlikte yürümedikçe hiçbir millet zafere ulaşamaz. Kadınları bir mahpus gibi dört duvardan ibaret bir evin içerisine mahkûm etmek insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.”
- Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyahî devlet başkanı Mandela: “Kadınlar tüm baskı ve zulüm zincirlerinden kurtulmadıkça özgürlükten bahsedilemez.”
- Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri, Nobel Barış Ödülü sahibi Ganalı Kofi Annan: “Cinsiyet eşitliği, yoksulluğu azaltmanın, sürdürülebilir bir kalkınma yaratmanın ve iyi yönetim oluşturmanın temelidir.”
- Şili’nin ilk kadın devlet başkanı ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet: “Bir ülkenin ekonomisi beşeri sermayesine dayanır. Eğer kadınlara yeterli sağlık, eğitim ve iş olanakları sunmuyorsanız, potansiyelinizin yarısını kaybedersiniz. Cinsiyet eşitliği ve kadın hakları ekonomik kalkınmanın temelidir.”
----
Bir aziz konudur toplumsal cinsiyet eşitliği. Çoğumuz için yukarıdaki sözlere benzer çağrışımlar yapar bu aziz mesele. Pek çok değişik öğreti erkek ile kadının eşit yaratıldığını ve ayrımcılığa uğratılamayacağını ifade etmiştir. İçselleştirmemiz gereken en temel yaradılış kuralı da bu olsa gerektir.
Ben küçüklüğümden beri erkekle kadını gözümde bir bütünün parçaları olarak canlandırmışımdır hep. Kimi zaman, onları bir aile yap-bozunda çocuklu bir sacayağının parçaları olarak görmüşümdür. Büyüdüğüm süreçte ise tek bir insan bedeninde bulunan hem dişil hem eril hormonlarla paralellikler kurmuşumdur.
Benim için iyiliğin ve sağlığın yansımasıdır kadın ve erkek; yardımlaşmanın, anlayışın, sevginin sentezidir onlar.
Kadın ve erkeğin eşit şanslara sahip olduğu toplumların en gelişkin, en duyarlı dünyayı kurabileceklerini düşünüyorum.
Cinsiyet eşitliğinde adımlar atabilmek için, hem kurumlar hem bireyler her platformda eşitliği hassas bir şekilde gözetmeli. Cinsiyet eşitliğine ilişkin kocaman söylevlerin, sadece lafta kalması, bir türlü hayata geçememesi ne acıdır. Ömürler tükenir, nesiller geçer… Bir de dönüp arkamıza bakarız ki cinsiyet eşitliğinde bir arpa boyu bile yol alamamışız. Sapasağlam bir toplum olmanın yolunun, erkeğe tanınan hakların eksiksiz kadına da tanınmasından geçtiğine samimiyetle inanıyorum.
Gerek iş ortamlarında, gerek sosyokültürel dünyada düzenlenen faaliyetlerde erkeklerle aynı koşulların kadınlara da tanınması cinsiyet eşitliği yolunda en temel etmen olsa gerek.
İster ev içinde ister ev dışında olsun kadın ve erkeğin, sorumlulukları birlikte omuzlaması bence mutluluğun tariflerinden biridir. “İyi günde, kötü günde; hastalıkta, sağlıkta her zaman bir arada” sözünde anlatılmak istenen de bundan başka bir şey olmasa gerek.
İnsan Neyle Yaşar romanında Tolstoy şöyle yazmış:
“Önceleri Tanrı’nın insanlara sadece yaşamaları için can verdiğini sanıyordum, artık bundan daha fazlasını biliyorum. Anladım ki o, insanların birbirlerinden ayrı yaşamasını istemiyor, bu yüzden de onlara her birinin tek tek neye ihtiyacı olduğunu aşikâr etmiyor. Bir arada yaşamalarını istediğinden hepsine kendilerinin ve diğerlerinin neye ihtiyacı olduğunu gösteriyor.” Kısa öykülerin oluşturduğu İnsan Neyle Yaşar romanındaki hikâyemizde yer aldığı haliyle Tolstoy insana hayatta gerekli olan yegâne şeyin sevgi olduğunu, sevgiyle insanın hayata tutunduğunu ifade etmiştir. İnsanoğlunun birbirine göbek kordonu misali bir bağ yardımıyla bağlandığı ve bu bağın neslimizi sürdürmeye yaradığı anlatılmak istenmiştir.
Bana öyle geliyor ki kadının ve erkeğin her alanda eşit şanslara sahip olduğu toplumlarda sevginin en güzeli yeşerebilir.
Sevginin yeşerebilmesi için dilimizde de bir cinsiyet eşitliği devrimi yapmaya ne dersiniz?
Spor adamı yerine spor insanı desek… Teknik adam yerine teknik direktör desek… Adam gibi adam yerine iyi insan desek…
Bir cinsi küçümseyici ifadelerden kaçınsak… Kız gibi topa vuruyor demesek… Kadın gibi mızmızlanma, karı gibi gülme, demesek… Bilim adamı, iş adamı yerine bilim insanı, iş insanı desek… Erkek sözü, yerine diyeceğimizi cinsiyetçilikten arındırıp sadece söz desek…
Yazılı basında yayın yönetmenlerinin sadece yüzde 10’unun kadın olması son derece düşündürücü değil midir? Dünyada kadın parlamenterlerin oranının sadece yüzde 25 olması derin derin düşünmemizi gerektirmez mi?
Televizyon dizilerinde erkekler çoğunlukla kaba ve saldırgan profildeler; babalık rolünde pek az görünüyorlar. Kadınlar ise hep duygusal, uysal ve hayalperest rollerde. Kadın ve erkek üzerine binlerce yıldır biriktirdiğimiz önyargıları, bu şablonların bir güzel pekiştirmediğini söyleyebilmek mümkün müdür? Hani nerede kaldı cinsiyet eşitliği üzerine atılan nutuklar?
Biz biz olalım, “Karı gibi kıvırma!” demeyelim… “Adamın dibi” sözünü kullanmayalım… Ne tuhaftır, bir erkeğe “Koçum benim!” diyoruz, mutlulukla karşılıyor. Bir kadına “Koyunum benim!” desek, mutluluktan eser kalmıyor!
Ne derin bir ayrımcılıktır kadınlarımızın uğradığı… Bu ayrımcılığın kadınlar üzerindeki etkileri yanı sıra erkekler üzerinde yarattığı olumsuz sonuçların da derin bir araştırmanın konusu olmaya değer olduğuna hiç kuşku olmasa gerek.
Kaynakça
1/ http://www.dirilissaati.com/toplumsal-cinsiyet-esitligi-uzerine.html
2/ https://bulut-ik.com
3/ https://www.kit.nl/project/gender-and-rights-resource-guide/
4/ https://cdn.trendhunterstatic.com/phpthumbnails/287/287766/287766_1_800.jpeg
Yorum
Eylul OZSOY un yazisi
Ne guzel yazmissin Eylul Tebrikler
Makale hakkında
Tebrikler. Çok kapsamlı bir analiz olmuş. Ancak yazarın da son cümlesinde belirttiği gibi cinsiyet ayrımcılığının erkekler üzerindeki olumsuz etkilerini analize dahil etmeden konuyu eksik işlenmiş sayabiliriz.
Gözlemin ve aktarışın çok…
Gözlemin ve aktarışın çok iyi. Sanatçı aile genlerin ve zekanla bu ülkeye en gerekli gençler listesindesin. Sevgiler.
Hükumeti Neden Sumo Güreşçileri Yönetmiyor?
Çok güzel bir yorum.
Kutluyoruz.
Kadınlar...
Ne güzel gözlemleyip, araştırıp aktarmışsın Eylül'cüğüm. Kalemine sağlık, teşekkürler.
Eşitlik
Önce tanınmış şahsiyetlerin kadınlar hakkındaki düşünceleri sıralanmış, sonra hep "erkek-adam" diyerek erkeği öne çıkaran kelimelerin karşısına dikilip baskın erkek-adam kelimeleri yerine bu kavramların aslında sadece erkekleri değil kadınların da bu betimlemede yeri olduğunu ne güzel de düzelterek vermiş.
Yeni yorum ekle