CELİL SADIK “‘Bana sanatı sevdirdin’ ‘bana sanat tarihini sevdirdin’ gibi mesajlar çekiyorlar”
Söyleşi: Gamze Karaoğlan
Sanat tarihini, onunla yeni tanışanlar için anlaşılabilir kılan biri Celil Sadık. Verdiği yüzlerce seminerde bizleri Caravaggio, Rembrandt, Van Gogh gibi batı sanatının ilahlarıyla tanıştırdı. Uygarlığın Ayak İzleri serisine 4. Kitabı ‘Batı Resim Sanatında Mitoloji ‘ ile devam eden Sadık ile hem son kitabı hem de projeleri hakkında söyleştik.
Uygarlığın Ayak İzleri Seri’sinin (Epsilon Yayınları), Leonardo da Vinci, Michelangelo, Caravaggio ve Bernini’yi konu eden ilk kitabınızda sanat dehalarını tanıtıyorsunuz. Bu isimleri seçerken zorlandınız mı?
İlk kitabım için isimleri seçerken hiç zorlanmadım. Ama genel anlamda ilk kitabın içeriğini belirleme konusunda çok zorlandım diyebilirim. Aslında aklımda birkaç farklı kitap vardı. Sanat Dehaları da bunlardan biriydi. Hatta içlerinde en güvendiğim kitap da Sanat Dehaları kitabımdı. Kitap yazmaya başlamadan önce Ankara Tunalı’da sanat tarihi seminerleri veriyordum. Hala da bu seminerleri vermekteyim. O dönemde haftada dört seminer yapıyordum. Dört güne yayılacak şekilde; Leonardo, Michelangelo, Caravaggio ve Bernini’nin hayatlarını ve eserlerini anlatıyordum. En çok ilgi çeken konular olmasının yanı sıra benim de anlatmayı en sevdiğim konular bunlardı. Kitap için de bunların en uygun sanatçılar olduğunu düşündüm ve yayınevine sundum. Onlar da beğenince hemen yazmaya başladım.
Sanat kitaplarının çok satmadığı algısını ülkemiz adına kırdınız. İlk kitabın başarısından sonra ikinci kitabınız Krallar ve Tanrılar’ da, Antik Mısır ve Antik Yunan mitolojisiyle mimari şaheserlerine yer verdiniz. Üçüncü kitabınız Batı Resminde Aşk ve Bazı Küçük Felaketler bir tema etrafında şekilleniyor. Aşk ve sonuçları hakkındaki tablolar sizin anlatımınızla bize ulaşıyor.
Kitaplardaki diliniz çok akıcı, okurken yüzlerce yıllık bir tablonun bir insanda nasıl bu ölçüde merak uyandırdığına şahit oluyoruz. Okurlarınızdan geri dönüşler nasıl?
Uzun yıllardır çıkan dört kitap neticesinde olumsuz bir geri dönüş aldığımı hatırlamıyorum. Amacım sanatı ve sanat tarihini sevdirmekti. Çok olumlu mesajlar alıyorum ve herkes; ‘bana sanatı sevdirdin’ ‘bana sanat tarihini sevdirdin’ gibi mesajlar çekiyorlar. Seminerlerimde de sanatsever arkadaşlarının yanında eşlikçi olarak gelen ilgisizler, seminer sonrası seminerlere sürekli olarak kendi iradeleriyle katılmaya başlıyorlar. Ülkemizde bu kadar sanat okunması, konuşulması, tartışılması harika bir olay. Eğer en ufak bir katkım bile olduysa ne mutlu bana.
Benim de katıldığım çevrimiçi atölyelerde birçok sanatseverle buluştunuz. Daha öncesinde bu atölyelerin yüz yüze olduğunu biliyoruz. İlerisi için planlarınız nasıl?
Yüz yüze atölyeler ve seminerler Ankara’da yeniden başlıyor. İstanbul Moda Sahnesi’nde de bir defa yaptım. Online olarak çok yoğun bir program var. Yurt dışı katılımcısı bir hayli fazla. Hafta içi tüm günlerim çevrimiçi atölyelerle doldu. Bu yazdan itibaren hafta sonlarında daha sık yüz yüze yapacağım. İlk etapta Ankara ve İstanbul olacak ama son bel aydır Ankara, İstanbul, İzmir ve Trabzon’da seminerler yaptım. Harika da bir ilgi oldu. Katılan herkese de tekrar çok teşekkür ederim.
Sadece bir müze görme şansınız olsa hangi müzeyi, bir resim seçme şansınız olsa hangi resmi seçerdiniz?
Müze çok zor bir soru oldu. Tüm müzeleri görmeyi gerçekten çok istiyorum ancak Roma’daki Galeria Borghese’yi ve içerisinde bulunan Caravaggio’nun David ve Goliath eserini görmeyi çok istiyorum.
Celil Sadık’ın bahsettiği Caravaggio’nun David with the Head of Goliath resmi
Nerede : Borghese Gallery, Roma, İtalya
Boyutu: 125 cm x 101 cm
Erkek egemenliğindeki sanat dünyasında kadın sanatçıların yüzyıllar içindeki değişen rolleri açısından bugün gelinen noktayı yeterli buluyor musunuz?
Erkekler kadınlara düzgün bir ortam bırakmadı ve günümüz sanat ortamı karmaşık bir hal aldı diye düşünüyorum. Çok uzun yüzyıllar sergilere kadınların girmesi bile yasak olabiliyordu. Paris’te böyle sergiler biliyoruz. Bırakın eser üretmeyi sergiyi ziyaret bile edemiyorlardı. Elbette Mary Cassat, Frida Kahlo, Tamara Lempicka gibi güçlü isimler vardı ama onların yaşadıkları zorluklar da ortada.
Son dönem NFT çılgınlığı hakkındaki fikirlerinizi merak ediyorum.
Günümüz sanat dünyasının, çağdaş sanatın iyi bir izleyicisi değilim. Rönesans ile Pop-Art arasındaki yaklaşık 600-700 senelik devası bir sanat tarihi ile ilgili araştırma yapıyor, yazı yazıyor ve anlatımlar yapıyorum. Hala hiçbir şey bilmiyor gibi hissediyorum. O noktaya çok odaklandığım ve günümüz sanatı çok ilgimi çekmediği için sadece her sanatseverin ilgilendiği kadarıyla uzaktan bakıp yorum yapmaktan kaçınıyorum. Ama genel anlamda dünyanın çok da değişmediği kanısındayım. Sadece duyar kalkanı olarak bir gelişmişlik sergileniyor bana göre.
Seminerlerde karşılaştığınız en ilginç soru neydi?
İlginç ve sık gelen soru Michelangelo’nun David heykelinin penis boyu hakkında… Neden o kadar küçük olduğu konusuna aşırı meraklılar. Bazı insanlar çekinerek soruyor bazıları ise daha ofansif bir şekilde şakayla karışık soruyor. Gülüyoruz, sonra cevaplıyorum ve geçiyoruz. Evet, cevabı söylemeyeceğim merak iyidir belki açıp okuyanlar olurJ
Sanat Tarihi okumak, geleceğini bu yönde şekillendirmek isteyenlere önerinizi alalım.
Sanat tarihi okumak isteyenler gerçekten çok zor bir bölüme gideceklerini bilerek karar versinler. Çok ağır ve zordur. Eğer sevilmezse kolay heves kırabilir. Ayrıca mutlaka dil öğrenmeli akademik araştırmalarında daha çok yönlü bir okuma yapmalılar. Ayrıca ülkemizde ne yazık ki yaklaşık 150-200 sanat tarihi öğretmeni olmasından yola çıkarak bu ülkenin sanat tarihine ve sanat tarihçilerine ne kadar önem verdiğini unutmasınlar. Sonra mezun olunca yalnız hissedebilirler. Bizin kuşak bunu derinden hissetti ben de dâhil olmak üzere. Gelecek kaygısıyla değil de gerçekten ben bununla yatıp bununla kalkmak istiyorum gerisi önemli değil demeleri gerekiyor.
Kitaplığınızdaki en değerli kitabınız.
Sanat tarihi konusunda beni çok etkileyen Daniel Aresse’nin Yakın Bakış kitabı olmuştur. Edebi olarak da Amin Maalouf’un Semerkant kitabıdır. Tarihe olan aşkımı Semerkant ile keşfetmiştim. Hala da en sevdiğim kitaptır.
Uygarlığın Ayak İzleri serisinin son kitabı Batı Resim Sanatında Mitoloji yakın zamanda okuyucu ile buluştu. Mitolojinin resim sanatına nasıl can verdiğini bilsek de aslında bir resmin nasıl okunması gerektiğini öğretiyorsunuz bize. Bu güzel kitap için teşekkür ederken bu önemli kitapla neyi hedeflediniz öğrenebilir miyiz?
Son kitabımla birlikte ülkemizde sanat tarihi ile alakalı olarak en çok sorulan sorulardan birine cevap olarak yazmayı düşündüğüm bir serinin ilk parçası. Hem mitoloji hem de resim okuma konusuna çok meraklıyız. Yıllardır insanların bunlara büyük bir ilgisi olduğunu gördüm. Bir figürü nasıl tanırım? Dönemini nasıl anlarım? Ne hikâye anlattığını nasıl anlayabilirim? Bu sorulara işin mitoloji kısmından başladım. Şimdi sıra İncil ve Tevrat metinlerinde elbette. Hepsi tamamlandığı zaman bu üçünü de alıp okuyan bir kişi ciddi anlamda batı resim sanatına çok hakim hissedecek kendisini. İçindeki hikâyeler ve uzun yıllardır bu konular üzerine çalışıyor olmam beni bu konulara itti ve yazarken en keyif aldığım kitap da son kitabım oldu.
Yorum
Röportaj
Harika bir söyleşi olmuş. 👏🏻
keşke tüm istediğimiz…
keşke tüm istediğimiz müzeleri eserleri bu dünyada görme şansımız olsa. Güzel söyleşi tebrikler
Söyleşi
Çok güzel bir söyleşi olmuş. Tebrikler.
Sevdigimiz biri celil sadik…
Sevdigimiz biri celil sadik.kizim takip ediyordu burada roportajini okumak da guzel oldu
Yeni yorum ekle