Kardeş nereden gelir?
Prof.Dr. Hasan Bacanlı
Kardeş kelimesine köken olarak “karındaş” kelimesi gösterilir. Genel olarak kabul gören de bu açıklamadır. Bu açıklamanın kaynağı da Kaşgarlı Mahmut’tur. Kaşgarlı Divan’da “kardeş” kelimesinin kökeninin “karındaş” olduğunu söyler.
Kelimenin mantığına bakılacak olursa, ilginç bir durumla karşı karşıya kalınır. Buna göre, eski Türklerde boşanma veya yeniden evlenme olmasa gerektir. Eğer kişiler boşanabiliyorlarsa veya eşleri ölünce yeniden evlenip çocuk sahibi olabiliyorlarsa iş karışır. Kardeş sadece “karındaş”tan geliyorsa, anaerkil bir kavramdır. Kardeş olabilmek için aynı karında bulunmuş olmak esastır. Eğer babanız başka biriyle evlenmek durumunda kalmışsa, doğan çocukla artık kardeş olmamanız gerekir. Çünkü aynı karında bulunmamışsınızdır. Benzer şekilde bir kadın bir erkekten bir çocuk doğurduktan sonra başka bir erkekle evlenirse, doğan çocuk diğeri ile kardeş olur. Çünkü aynı karında bulunmuştur. Bu da annenin ön planda olduğunu düşündürür. Kuşkusuz bu mantık analitiktir, ama durum üzerinde durulmayı hak eder.
Kardeş kelimesinin peşine düşersek, karın kelimesine, oradan karı kelimesine, hatta karışmak ve karmak fiillerine ulaşırız. Biraz daha eşelediğimizde “ka” kökünü buluruz. Bu Türkçede işlek bir köktür. Alabileceği hemen bütün ekleri alır: kapmak, kaçmak, katmak, kakmak, kalmak, kanmak, karmak, kasmak, kaymak, kazmak gibi. O zaman bu kelimelerin “kamak” ortak kökünü çıkarsayabiliriz: belli bir sabitlenme (k-) ile ortaya çıkmak (-a-). Kaptığınızda onu burada (-p-) kılarsınız, kaçtığınızda dışarıya (-ç-) yönelirsiniz, kattığınızda onu başka bir yere eklersiniz, vb. Bu fiillerin ortak anlamı belli bir noktadan ortaya çıkmaktır.
“Karın” kelimesi de içinde karma işlemi yapılan yerdir; yedikleriniz orada karılır, karıştırılır. Muhtemeldir ki “ka” ismi de buradan kaynaklanmıştır: kar’ışık olmak. Bu da aile kavramına çıkar. Eski Türkçede “ka” şeklinde bir kökün varlığı belirlenmiştir. Hatta bu kelime muhtemelen kişinin bağlı olduğu yeri gösteren “kan” kelimesine de kaynaklık eder. “Damarlarda taşınan kan”, “birinin kanından olmak” bizi soy anlayışına getirir.
Muhtemelen kardeş kelimesinin gerek etimolojik gerekse pragmatik anlamı buradan gelir. Dolayısıyla kardeş için temelde beklenen, aynı karında bulunmuş olmaktır. Ama daha geniş bakıldığında aynı kandan olmaktır, aynı aileden olmaktır. Kardeşin bu yorumunu destekleyen bilgiler vardır. Eski Uygurca metinler “kardeş” anlamında “kadaş” kelimesini kullanır. Uygur dilinde “ka kadaş” şeklinde bir deyiş daha vardır ki, Türkiye Türkçesinde “kan kardeşi” olarak söylediğimiz kelimenin karşılığı olsa gerektir. Bu da kardeşin karından çok aile (ka) ve kan ile ilişkisini gösterir. Belki de kardeşin karındaş kökü yakıştırmadır, ama güzel ve yerinde bir yakıştırma. Belki de Kaşgarlı’nın yaşadığı dönemde böyle bir yakıştırma benimsenmiştir. Ama öyle görünüyor ki, kardeş karınla ilgili olduğu kadar aile ile ilişkilidir; belki ondan daha fazla böyledir. Bu yorum kardeşteki anaerkil anlayıştan da kurtarır.
Sonuç olarak denebilir ki, muhtemelen Türkçede iki ka kökü vardır. Biri isimdir ve aile demektir; ikincisi ise fiildir, karışmak buradan gelir. Kardeş kelimesi de bu iki anlamın karıştığı güzel bir kelimedir. Böylelikle aynı karında bulunmamış olsanız bile kardeşiniz olabilir. Hatta kan kardeşiniz, süt kardeşiniz bile olabilir. Onlar sizin karındaşınız değildir, ama aranızdaki bağ sizi karıştırmıştır, ka’rıştırmıştır.
Türkçe temelde cins ayrımı yapmaz. “Oğul” da, “kız” da kökeninde cins anlamı taşımazlar. Bu yüzden arılar oğul verir, ama erkek değildir. Kız kelimesi de çokluğu ve gençliği gösterir, her zaman kadın değildir. Akla gelebilecek diğer bir kavram “karı” kavramıdır. Günümüzde olumsuz deyişler yüzünden olumsuz algılanan bu kelimenin bilinen kökü “karımak” (yaşlanmak) kelimesidir. Yunus Emre’nin de kullandığı bu kelime, düşünüldüğü gibi sadece kadınla ilgili değildir ve her iki cins için de kullanılır. Hatta Köroğlu’nun da “Köroğlu der ki karıdım / İhtiyar oldum çürüdüm / At yoruldu, ben yoruldum / Güzel bindiri bindiri” şeklinde deyişi vardır. Cinsiyetle ilgili anlamını daha sonra edinmiştir. Dolayısıyla Almanca gibi tüm kelimelere cinsiyet vermeyen, İngilizce gibi “o” diyeceği kişi için cinsiyet ayrımı yapmayan, Arapça gibi fiilleri erkeler için ayrı, kadınlar için ayrı çekmeyen Türkçenin temelde cinsiyet ayrımı yapmadığı halde “kardeş” kelimesinde cinslerle ilgili bir imada bulunması, üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur.
Yorum
Hocam sizin yaptığınıza…
Hocam sizin yaptığınıza kavram felsefesi diyebilir miyiz. Arkadaşlarla bu konuda tartışıyoruz Dil felsefesi ile kavram felsefesi arasındaki farklar ve bağ nedir. Teşekkür ederiz saygılarımla
Hasan hocam zorba yazınızı…
Hasan hocam zorba yazınızı şimdi fark ettim. Çok ilginç. Bilgilendirme için teşekkür ederim. Ömer Naci Soykan hocadan sonra dil felsefesi yaptığınızı düşünüyorum.
Hocam dil felsefesi üzerine…
Hocam dil felsefesi üzerine okumak istiyorum. Sizin önerileriniz ne olur
Yeni yorum ekle