Yayın Dünyasında Kadın
Doç.Dr. Emel Koşar
Belirli bir ideoloji veya çıkar ilişkileri doğrultusunda bir araya gelen erkeklerin iktidarı ellerinde tutmaya yönelik tavır ve eylemleri eril söylemin yansımasından ve şiddet eğiliminin dışa vurumundan başka bir şey değildir.
Erkeklerin şair/yazar/yayıncı/editör/eleştirmen olarak görmeye tahammül bile edemedikleri kadınları cinsel birer obje olarak görmeleri geleneksel dönemde kadınların şiir yazmalarının ayıp sayılmasını ve şiir yazan kadınların namuslarının sorgulanmasını hatırlatır. Kadınların edebiyatla ilgilenmelerinin hevesten öte bir tercih olduğu ve bu alandaki başarılarının erkekler tarafından kabul edilmekte zorlanıldığı görülüyor. Kadınları iltifat veya hakaret yağmurunda boğan erkeklerin aşırıya kaçan tavırları/yazıları zamanla metin odaklı yapıcı eleştirilere evirilmeli.
Yıllardır iktidarı ellerinde tuttuklarına ve edebiyatta her şeyden sorumlu olduklarına inanan erkeklerin, kemikleşmiş yapıların gerek yayın dünyasındaki gerek ödül jürilerindeki tutumları eril söylemlerle öne çıkmıştır. Ödülün ismine, özüne ve koşullarına ters düşen kişiye verilmesi ise onun onurlandırılmasından çok eleştirilmesi için hedef gösterilmesi anlamına gelir.
Kadınların eserleriyle ve duruşlarıyla kendilerine yer/yol açan çabaları erkeklerin iktidarlarını ve itibarlarını sarsmaya, hayallerini yerle bir etmeye yetiyor. Gözünü hırs bürümüş bazı erkeklerin kadınlar karşısında yeteneksiz ve donanımsız kaldıklarını görüyoruz. Edebiyat alanındaki yetersizliklerini çıkar ilişkileri sonucunda aldıkları ödüllerle maskelemeye çalışan erkeklerin kadınlara karşı olumsuz ve çirkin tavırları yayınlarına da yansımakta.
“Bize bir kadın şair yeter, fazlasına gerek yok.” gibi cinsiyetçi ve kısıtlayıcı cümlelerle edebiyat dünyasında kime, ne kadar yer vereceklerini açıklayan/belirleyen erkeklerin kadınların varlıklarından bile korktukları ve bunu alaycı/küçümseyici ifadelerle gizlemeye çalıştıkları aşikâr.
Yeni yorum ekle