Kağıt ve Kalem

Şiir

Ahmet Yılmaz Tuncer

Kağıt ve Kalem

 

Üstüme dokunan kumaş

Kumaşın ipliği

Ve kara düzen dokuma tezgâhının

Zamanı yanlış

Mevsimi yanlış

Kavgaları var gönlümün

Bir kaldırım taşı kadar ağırken

Sancılarım dönüyorum kendime

Sormuyorlar artık senle ilgili soruları

Hangi zamanın sarkacı

Tıpkı ben gibi belirsiz bir zamanın

Ortasında duran

Açılımında tüm sorular

Zamansız bir tahmin

Yine öldürecek beni

Tüm mevsimleri saydım içinden çıkan

Puslu aynadan bakan ihtiyar bir

Hüzün bıraktım zamanın içinde yaşlanmayı

Seni düşünmek gibi garip bir düşünce kalan

İçimde sayıların bahçe kapılarında beklemek

Ve saymak tüm belirsizlikleri

Benim işim değil zamanın içinden çıkılan

Zaman yolculuklarının son

Yolcusu olmak özledim güneşi

Ve onun arka sokaklarını

Eskisi gibi yıldırım telâşı vurmuyor

Bedenim içinden süzülen acının

İmbiği sanki damıtıp damıtıp duruyor beni

Sokak kapılarında duran ve elindeki kâğıttan

Adres soran yabancıyım hayatta inan

Biliyorum yine aynı

Saatte aynı yolda giderdim yanılmalarımı

Ve bu yanılmalarım içinde seviyorum seni

Sevmenin sensizlikmiş adı

Durduramadım zamanı diye telâşım olmadı

Dünyanın yükünü yüklenmek

Ne garip yine ne garip ki

Kâğıttan çıkan sen

Kalemden çıkan sen

 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.