Nasıl da Habersiz Geçti O Güzelim Yüz Yıllar...

Kültür

Kırgızistan 3
Nasıl da Habersiz Geçti O Güzelim Yüz Yıllar...


Yücel Feyzioğlu
Fotograf: Brigitte ve Frank Gorille


Ünlü Azeri Şair Bahtiyar Vahapzade, ilk kez Yazar Elçin ile Türkiye’ye geliyor. Çok acıkmışlar, yemeğe oturuyorlar. Garson soruyor: “Ne yersiniz efendim?” Vahapzade: “Piloy –pilav,” diyor. Garson. “Başka efendim?” “Yeter, başka ne olsun!” Garson Elçin’e dönüyor:“Siz efendim?” “Ben karışık ızgara, yanında sebzesi, yeşili bol, pilavı ve patatesi de olsun,” diyor. Elçin önceden Türkiye’ye gelmiş, biliyor. Yemek geliyor, Vahapzade’ye küçük bir tabakta iki kaşık pilav, Elçin’in önü dolu. Vahapzade yemeye başlamıyor. “Yesene üstat!” diyor Elçin. “Yok, sen başla, benim piloy gelsin,” diyor. Elçin gülüyor: “Türkiye’nin piloyu bu kadar!” Kırgızistan;ın başkenti BişkeKe yine aç döndük. Bizi bir “aile aşevine” götürdüler. Bu nasıl bir lezzet kardeşim. Her şeyin tadı damağınızda kalıyor. Özellikle pilavı Azerbaycan’da olduğu gibi çok farklı yapıyorlar. İçinde eti, pirinci, sebzesi, kişmişi ne ararsan var. Bir tabak yesen doyuyorsun, ama çeşit bol. Türkiye’de yesen bütçe yetmez. Ben yemeğin tadına varmadan kalkmak zorunda kaldım. Manas Üniversitesinden arkadaşlarla toplantımız var. Bir taksi çağırdım, 8 km.lik yolu 44 dakikada gittik, geç kaldım, sinirlerim bozuldu. 2011 yılından beri gelir çoğaldıkça her evde iki araba olmuş. Caddeler geniş olduğu halde trafik tıkanıyor. Kesinlikle bir çözüm bulmaları gerekiyor. Öneri: Plaka numarası çift sayıyla bitenler birinci gün, tek bitenler ikinci gün trafiğe çıkabilir. Yoksa bir felaket. Yeri gelmişken şunu da belirteyim: 3,5 Dolar karşılığı Kırgız parası ödeyerek aşağı atladım.
“Cengiz Aytmatov Uluslararası Issık Köl Forumu”Biraz geçmişe götüreyim sizi. 1986 yılıydı. Cengiz Aytmatov “Uluslararası Issık Köl Forumu’nu” toplamış, toplantıya Gorbaçov da katılmıştı. Türkiye’den de Yaşar Kemal ile Zülfü Livaneli gelmişlerdi. Aynı günlerde ben Moskova’ya üçüncü kez gitmiş, Türk Dünyası masal ve efsanelerini derlemek için yollara çıkmıştım. Vera Feonova Yaşar Kemal ile Livaneli’ni Issık Köl’e götürmüş, toplantı bitince Moskova’ya beni karşılamaya gelmişti. İlk
ağızdan haberleri bana o iletti. Yaşar Kemal konuşmasına şöyle başlamıştı: “400 yılda gittik, dört saatte geri döndük.” Vera Feonova Sovyet Yazarlar Birliği Türk Edebiyatları Çeviri

 

Sorumlusu idi. Türkçeyi çok iyi konuşuyordu. Dünyada yankı uyandıran o toplantının ayrıntıları basında yayınlanmadan ben Vera hanımdan dinlemiştim. Evet, yüz yıllar nasıl da habersiz geçmiş, bu engin toprakların özlemini duyarak dört saatte dönmüştük. Yüz yıl sonraki kuşaklar belki de gittikleri yıldızda: “Buraya gelmek için yüzlerce yıl hayal kurduk,” diyecekler, kim bilir. Uzun yıllar ben de Kırgızistan’ın nefes kesen coğrafyasını, köyünü kasabasını hayal ettim. Derleyip yeniden yazdığım Kırgız masal ve efsanelerinin geçtiği sahnelerin içinde olmak benim için mutluluk oldu. Kırgız kültürü binlerce yılın soluğunu taşır bize...
Tanrı Dağları ile Pamir Dağları’nın eteklerinde bulunan Kırgızistan, 198.500 km karelik dağlık bir araziye sahiptir. Bu dağlar, dünyanın en büyüleyici manzaralarını sunar bize. Bu dağlar arasında dünyanın en bereketli topraklarının yayıldığı Çuy vadisi ve Fergana ovası bulunur. Kırgızistan Cumhuriyeti’inde Batı ülkelerine benzer bir parlamento sistemi var. Başkenti Bişkek’dir. Nüfus 7 milyonu aşkındır, nüfusun çoğunluğu Kırgızlardan oluşmuştur. Kırgızlar binlerce yıllık bir kültüre sahiptir. Manas Destanı dünyanın en uzun en kollu
destanıdır. Tarih boyunca ozanlar, bahşiler, akınlar tarafından humus (kopuz) eşliğinde anlatıla gelmiş. Genç bilgin Mirlan Namatov: “Masal ve destanlar, Kırgız ve diğer Türk boylarının tarihini, hayat tarzını, felsefesini, örf ve âdetlerini, hayal dünyasını ve dünyaya bakışını yansıttıkları için hayatın bir ansiklopedisi sayılırlar,” diye yazar. “Üstelik çeşitli baskılara rağmen, Kırgızlar bu eserleri kutsal bir emanet kabul ederek zenginleştirmeyi de başarmışlardır.” Cengiz Aytmatov şöyle diyor: “İnsanın ve Alem’in olağanüstü güçleri hakkındaki ‘Töştük’, (Benim Uçan Palto adlı kitabımda okuyabilirsiniz) insan ile tabiat ilişkisini anlatan ‘Kococaş’, toplumsal hayatı yansıtan ‘Kedeykan’, romantik bir aşk hikâyesi olan ‘Olcabay ile Kişimcan’ gibi destanlar Kırgızların Manas destanı ile kıyaslanınca küçük destanlar olarak adlandırılır. Oysa bu destanların her biri apayrı bir dünya ve tükenmez zenginliktir” İşte bu büyük ‘dünya ve tükenmez zenginlik’ dünyaca ünlü Cengiz Aytmatov gibi bir yazarı yaratmıştır. 1980’li yılların ortalarında Cengiz Aytmatov’u Nürnberg Dünya Barış Kurultayı’nda tanıma fırsatım oldu. O zamanlar çok genç biri olarak 16 İspanyol dilli devletin yazarlarının bir araya gelip ortak dergiler ve kitaplar yayınladıklarını görmüş, çok heyecanlanmıştım. Cengiz Aytmatov’a “biz de Türk dilli ülkelerin yazarları olarak ortak dergi, ortak sözlük, ortak kitaplar yayınlayalım,” diye önermiştim. Bir tarafında KGB
ajanlarının bir tarafında gazetecilerin olduğu ünlü yazar, bana bakıp bakıp susmuştu. Ben de pot kırdığımı anlamıştım. 1996’da Baku’da yapılan Türk Dünyası Yazarlar Kurultayında kendisi bu önerileri karar altına aldırmış, bana da “rahatladın mı?” demişti. Aytmatov’dan sonra en ünlü yazar ise Tölegön Kasımbekov’dur. Onların yanı sıra Tahavi Ahtanov, Mar Mayciyev, Süyünbay Eraliyev, Özkan Danikeyev gibi şair ve yazarları saymak gerek. Üçüncü sıradan Batılı bir yazar ülkemizde bestseller olurken bu has yazarları kim tanıyor Allah aşkına! Kırgızistan’da tiyatro, bale ve opera da gelişmiştir. Aysulu Tokanbayeva, Çolpanbay Bazarbayev gibi balerinler, Bulat Minulkuyev, Kayırgül Sartbayeva, Artık Mirzayev, Darika Galgazinova gibi opera sanatçıları çok ün yapmışlardır. Heykelde ise Turgunbay Sadıkov büyük bir isimdir. Beni Bekleyen Sürpriz  Taksiden atlar atlamaz otele koştum. Arkadaşlar zamanında gelmiş, beni bekliyorlardı. Değerli üstadımız, Kırgızistanın en ünlü çocuk ve gençlik edebiyatı yazarı Aman Naamatov'u
mutlaka görmek istiyordum. Biraz rahatsızmış. Sevgili oğlu siyaset bilimi Profesörü ve İngiltere Kraliyet Tarih Derneği ortak üyesi Nurlan Namatov ile sevgili eşini göndermiş.
Heyecanla buluştuk. Toplantımıza filoloji bilimleri doktoru, hikâye anlatıcısı değerli kardeşim Bakchiev Talantaaly, Filoloji Bilimleri Adayı ve edebiyat ve folklor ansiklopedisi yöneticilerinden sevgili kardeşim Mukhanbetova Zhurs, yine aynı ansiklopediden koordinasyonu başarıyla yürüten sevgili Berment Amangulova, sevgili çevirmenim KKÜ'den Sabyrbek kızı Nurkız katıldılar. Toplantımız saatlerce sürdü. Ortak neler yapabiliriz diye tartıştık. Filolojiden arkadaşlar çocuklar için Manas ansiklopedisi yayınlamışlar. Manas’ı batıdaki çocuklar için nasıl hazırlayabiliriz diye sordular, tartıştık. Bizde de keşke bir Köroğlu ansiklopedisi olsaydı. “Er Tapıldı” ansiklopedisini hediye ettiler. İçinde benim çalışmalarım da yer alıyor. Sonunda bana sürpriz yaptılar. Aman Naamatov;un önerisiyle büyük bir incelik göstererek bana “Orta Asya Aksakalı” kaftanı giydirdiler. Bu yüce davranışları beni hem duygulandırdı hem de onurlandırdı. Sorumluluğum birkaç kat arttı. Kendilerine teşekkür ederim.

 

Namatov Ailesi Naamatov ailesi Kırgızistan’ın çok önemli aydın ailelerinden biridir. Aman Naamatov 1940 oğumlu ülkenin en ünlü çocuk ve gençlik yazarlarındandır. Geçen yıl ülkenin en prestijliödülü ona verildi. İki oğlu, Prof. Mirlan Naamatov (Fransa ilimler Akademisi yabancıüyesi) ile Prof. Nurlan Naamatov (İngiltere Kraliyet Tarih Derneği üyesi) Rus Prof. Oleg Slobdiçov ile birlikte çok ayrıntılı olarak “Haçlı Seferlerini” çalışıyorlar. İlk 6 ciltMoskova’da yayınlandı. Çalışma 30 ciltte tamamlanacak. Umarım Türkiye’den de bir
yayınevi ilgi gösterir. Kazakistan ve Özbekistan yazılarını bekleyin.

NOT
Haçlı Seferleri 30 Ciltte Tamamlanacak

6 Cildi Moskova’da Yayınlandı
Prof. Mirlan Namatov (Kırgızistan ve Fransa ilimler Akademisi üyesi) ile Prof. Nurlan Namatov (İngiltere Kraliyet Tarih Derneği üyesi) ve Rus Prof. Oleg Slobdiçov birlikte çok ayrıntılı olarak “Haçlı Seferlerini” çalışıyorlar. İlk 6 cilt Moskovada yayınlandı. Daha şimdiden Alman yazar Viktor Hergenreder bu kitapları kaynak alarak bir roman yayınladı.
Kitaplar Rusya Fransa İspanya ve İngilterede referans olarak alınıp kaynak gösterilmektedir.

1. Bizans;tan Kordoba Halifeliğine ve Osmanlı İmparatorluğu'na kadar Haçlı
Seferleri Kuzey Afrika;da, Batı'da (İspanya, Korsika, Sardunya ve Güney İtalya) ve Doğu'da (Selçuklular, Osmanlılar) Müslümanların fethi Akdeniz birliğini bozdu ve Doğuyu Batı;Dan ayırdı. Batı Akdeniz Avrupa, Afrika ve Doğu arasında alışveriş yeri olmaktan çıkıp Müslüman gölü haline geldi. Batı daha sonra bir boşlukta yaşamaya zorlandı, siyasi güç Batı Avrupa;nın kuzeyine geri döndü, Frank devleti gelişti ve tamamen toprak ekonomisi doğdu. Bu bir çatışma mıydı, yoksa medeniyetlerin birleşmesi miydi? Monografi, soruyu açık bırakan oryantalist Edward Gibbon, Henri Pirenne ve Fernand Braudel'in çalışmalarını analiz ediyor.
(600 sayfa)


2. Haçlı Seferleri,

Haçlı Seferleri, hem Batı Avrupa;nın İslam dünyasına bakışının oluşmasında hem de Müslümanların Batı algısının gelişmesinde belirleyici bir etkiye sahip oldu. Sonuç olarak, eski düşmanın; basmakalıp imajı derinlere kök salmıştır ve bu nedenle anlaşılması ve
düzeltilmesi için gün ışığına çıkarılmalı ve dikkatle incelenmelidir. Hiç şüphe yok ki, Batı Avrupa yaklaşımını Müslümanların Haçlı Seferleri olaylarına bakış açısıyla dengelemenin
zamanı geldi. (500 sayfa)
3. XVI. yüzyılda Portekiz ve İspanya;nın Akdeniz;de Osmanlı filosuyla yaptığı deniz savaşları Monografi, 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ile Akdeniz;deki Hıristiyan ülkeler arasındaki Siyasi ilişkilerdeki eğilimlerin incelenmesine ayrılmıştır. Hıristiyan Devletler Kutsal
Birliğinin Osmanlılara karşı ortaya çıkmasına neden olan önemli olaylara dikkat çekiliyor. (350 sayfa)
4. Akdeniz;de Kutsal İttifak ve Osmanlı İmparatorluğu (XVI. yüzyıl) İnebahtı Muharebesi, doğu Akdeniz'deki deniz üstünlüğünün Müslümanların elinde kaldığı ve Batı Akdeniz;in ağırlıklı olarak Hıristiyan kontrolü altında kaldığı denizdeki çıkmazı doğruladı. (350 sayfa)
5. İspanyol Habsburglarının Akdeniz'deki gizli diplomasisi (XVI. yüzyıl) I (350 sayfa) Monografi, çok sayıda resmi olmayan diplomatik aktöre (Yahudi komisyoncular, tercümanlar, dönekler, aracılar vb.) odaklanarak 16. yüzyıl Konstantinopolis'inde diplomasinin gündelik yönlerini inceliyor. Monografi, Avrupa merkezli görüşlerin yeniden değerlendirilmesi çağrısında bulunuyor ve gizli diplomasiye odaklanarak Osmanlı diplomasisinin tarih yazımını gözden geçiriyor.
6. İspanyol Habsburglarının Akdenizdeki gizli diplomasisi (XVI. yüzyıl) II(350 sayfa)

 

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.