Solun Solunda: Sosyalist Adamların Çelişkili Dünyası

Kültür

Solun Solunda: Sosyalist Adamların Çelişkili Dünyası

 

Hazal Battaloğlu

 

Solun derinliklerinde, devrimci marşların coşkusuyla yankılanan, Engels'in sakalında dolanan bir dünyaya hoş geldiniz! İşte karşınızda, kendini sol sosyalist olarak tanımlayan erkeklerin çelişkilerle dolu hayatı. Buyurun, bu trajikomik sahneyi hep birlikte izleyelim.

 

Marx'ın Kapital'i, bu beylerin yastığının altında sakladığı kutsal bir metindir. Kadınlara hitaben söyledikleri "Sen de Kapital'i okudun mu?" sorusu, aslında "Sen de benim kadar akıllı mısın?" demenin kibarcasıdır. Elbette, bir kadının Marx'ı anlaması, onların gözünde devrimden bile büyük bir mucizedir. Belki de gerçek devrim, bir kadının Marx'ın her cümlesini eksiksiz anlamasıdır!

Toplantılar, tartışma grupları, devrimci forumlar... Bu mekanlar, kadınların sesini kesen solcu beylerin arenasıdır. Feminizm mi? Ah, ne büyük bir burjuva sapması! Gerçek devrimciler, cinsiyet meselelerini sınıf mücadelesinin gerisinde bırakmalıdır. Kadınların yaşadığı eşitsizlikler? O da ne? İşçi sınıfının mücadelesinde küçücük detaylar, minik sapmalar...

 

Sosyalist erkeklerin en büyük tutkusu, "kadın yoldaşlar" ifadesidir. Hem kadınları yüceltir hem de devrimci bir bağlılık gösterir. Ancak bu ifade, kadınların evde yemek yapması, çocuk bakması ve aynı zamanda devrimci faaliyetlere katılması gerektiği anlamına gelir. Yani, süper kadınlar aranıyor! Hem kapitalizme karşı savaşacaksın hem de tüm ev işlerini halledeceksin. Kadın yoldaşlar, güç sizinle olsun!

 

Bunlar yetmezmiş gibi, bu beylerin sevgili / eş seçimleri de oldukça komiktir. En çok hoşlandıkları kadınlar, bağımsız ve güçlü olanlardır. Ama dikkat! Bu kadınlar kendi ayakları üzerinde durmaya devam ettikçe, devrimci beylerimiz rahatsız olur. "Kadın yoldaş" olmak iyi güzel de, fazla bağımsız olursan sınıf mücadelesinin dengesi bozulur!

 

İşyerlerinde, STK'larda, meslek odalarında, sendikalarda ve siyasi partilerde de durum aynıdır. Bu erkekler, kendi doğrularını evrensel kabul eder ve başka bakış açılarına tahammül göstermezler. "En doğrusunu biz biliriz" mottosu, adeta dillerine pelesenk olmuştur. Bir kadın farklı bir görüş öne sürdüğünde, ya alaycı bir gülümsemeyle karşılanır ya da tamamen görmezden gelinir. Kadınların katkıları mı? Erkeklerin doğrularıyla uyumlu olduğu sürece değer görür.

 

Gerçek feminizm ve kadın mücadelesi hakkında bihaber olan bu beyler, kadınlara özgürlük ve eşitlik dersi vermekte üstlerine yoktur. Geleneksel devrimci fikirler ve geçmiş deneyimler onlar için değişmez doğrulardır. Gelişime, değişime kapalıdırlar. Kadın mücadelesinin dinamik doğasını anlamak mı? Onlar için gereksiz bir sapma, ufak bir pürüz. Dünyadaki feminist hareketler, queer hareketler ve cinsiyet eşitliği mücadelesi ise bu beyler için tam bir muammadır. Feministlerin ve queer aktivistlerin talepleri, onların gözünde sınıf mücadelesine zarar veren, tali konular olarak kalır.

 

Aslında, bu beylerin homofobik ve transfobik eğilimleri vardır, ancak bunu "sınıf bilinci" maskesi altında gizlemeyi tercih ederler. Queer hareketin devrimci potansiyelini anlamak bir yana, çoğu zaman bu hareketleri yok sayar ya da küçümserler.

 

Son olarak, bu erkeklerin favori konusu: Kadının kurtuluşu ancak sosyalist devrimle mümkündür. Ancak kendi evlerinde, işyerlerinde veya ilişkilerinde kadınların yaşadığı sorunlara göz yummak konusunda ustadırlar. Devrimci bir kadın, her türlü baskıya ve eşitsizliğe karşı sabırlı olmalıdır çünkü gerçek kurtuluş, "bir gün" sosyalist devrimle gelecektir.

 

İşte kendini sol sosyalist olarak tanımlayan erkeklerin çelişkili ve ironik dünyası. Onların mücadelesi, sadece dışarıdaki düşmanlarla değil, içlerindeki cinsiyetçi ve homofobik yapılarla da olmalıdır. Kadınlar olarak bu trajikomik durumu görmek ve göstermek, belki de gerçek devrimci değişimin ilk adımıdır. Çünkü unutmayalım, devrim evde başlar. Ve belki de, devrim en çok, kadınların sesinin gerçekten duyulduğu o an başlar.

Yorum

Sude Ak (doğrulanmamış) Pa, 14 Temmuz 2024 - 23:26

Sol görüşlü değilim, ancak görüşlerinizin bir kısmına katılıyorum, sol yada sağ farketmeksizin erkeklerin gözünde, yanında sağında solunda olması gereken bir figür olarak değerlendirilen, fikirlerine önem veriliyor gibi lanse edilsede, yapıcı ve yıkıcı gücü farkedilmeyen kadınlarımız, çağdaş dinci her ne olursa olsun, bildiğini okuyan erkeklerimizin elinde maalesef ki harcanıyor :(( yazım hayatınızda başarılar

Hakan Tunçbilek (doğrulanmamış) Pt, 15 Temmuz 2024 - 10:39

Eevgili Hazal bir yazmışsın pir yazmışsın. Kaleminize sağlık. Bir an durdum kendimi de yazının ışığında değerlendirdim. Sahi öyleyiz. Bu ziciri kırmak gerekir diye düşünüyorum. Sevgilerimle

Murat (doğrulanmamış) Pt, 15 Temmuz 2024 - 11:56

Araştırmaya dayalı olmayan, hiç bir bilimsel veri içermeyen, sanirim kendi yaşadıklarını ya da dar gözlemlerini, genellemeler ile çıkarım yapan, yanlışlıklar içeren ve ozelde de Sol-Sosyalist olarak kategorize ettigi erkeklere ve bu erkekleri dayanak alarak Sosyalist düşünceye olumsuzlama içeren bir "yazi" olduğunu düşünüyorum.

İsmail bala (doğrulanmamış) Çar, 31 Temmuz 2024 - 12:30

Solun kadına bakışına vurgu yaparken, sol yalnız kadın konusunda değil, diğer konulardada aynı tutumu takınır. Var olan sorunları, örneğin eğitimde, sağlıkta, konut sorununda, tarıma kadar bir çok kouda hayatın içinden müdahale ederek çözüm yolu aramak, sorun çözmek yerine her şeyi Devrime bağlamak gibi bir kolaycılığa kaçmaktadır. Solda tepede inmecidir. Devleti elegeçirmeyi
Hedefler. Aşağıda, yukariya doğru Demoratik katılımcı, şefaf bir şekilde halkı örgütlüyerek iktidar olmayı hedeflemez. Dolayısıyla toplumda, toplumsal sorunlarda uzak bir sol anlayışla karşı karşıyayız. Diye düşünüyorum.

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.