Resim Sanatında Uçan Ruh
Bahri Genç
Gülseren Sönmez
“Aşk, sandığın kadar değil, yandığın kadardır.”- Mevlana
Siz hiç “uçan ruh” gördünüz mü? Ben gördüm.
O anda Yunus Emre gibi, “Beni bende demem, bende değilem,” dedim. Beni benden alan, Bahri Genç’in Romanya-Mediciye’deki Lucian Grigorescu Sanat Kampı çalıştayında yaptığı resimdi. O resimde; resmini yaptığı kişinin hem yaşadığı yüzyıl hem de ruhunun tüm sıcaklığı vardı. Sanatçı sanki o kişinin tüm sıcaklığını, ışığını emmiş, ayrışmış ruhunu yakalayarak tuvale yansıtmıştı.
İnsan bedenindeki ayrışmanın dışavurumu ancak bu kadar gerçekçi anlatılabilirdi. Gerçekçiydi; insanı anlatıyordu. Gerçekçiydi; o insanın duygularını yakalamıştı. Gerçekçiydi; hacmi, gölgesi, düşen gölgesiyle canlı, capcanlı insan vardı tuvalde… Gerçekçiydi; üçüncü gözün tertemiz beyaz ışığını görmüştü o insanda… Üçüncü göz o insanı farklı kılıyordu başka insanlardan…
Bahri Genç sağlam deseniyle, parapsikolojiyi çözen ruhuyla yapmıştı resmini… Asırların katmanlarını soyutlayarak anlatıyordu. Ender güzellikte bir çalışmaydı. Sanki öğrendiği tüm plastik değerler bir araya gelip, o resmi oluşturmuştu. Ayrıca resmini yaptığı kişinin atalarının görüntülerini üst üste bindirerek ve ruhlarını hissederek, görerek yapmıştı.
Resmi yaparken sanatçının ruhu, o ortamdan ayrılmış, iç dünyasıyla bütünleşmiş, bulunduğu ortamdan tamamen kopmuştu. Hiç kimseyi, kendine bakan gözleri görmüyordu… Hiç kimseden etkilenmiyordu. O anda herkes kaybolmuş, tuvali ve modeliyle kendisi kalmıştı. İç sesindeki müziği dinliyordu. Ruhsal uçuştu.
Gözü gördü, kalbi hissetti, ruhu tüm duyguları çözdü. Ancak transa geçen bir ruh bu denli özgürce fırça sallayabilir, insanı tüm duyguları ve ruhuyla anlatabilirdi.
Artık gönül gözüyle bakabiliyordu. “Kapı açık kalırken neden hapishanede kalırsın.” - Mevlana… Onun gönül kapısı açık olduğu için ruhunu artık hapishanede tutmuyordu. Özgürdü. Çok özgür. Eliyle ruhu arasında görülmez bir bağ vardı, birlikte sonsuz güzellikteki ruhları görüyor ve o ruhların resimlerini oluşturuyordu.
O anda ruhu kendine, “uç” diyor, o da özgür ruhuyla uçuyordu. Bir defa gönül gözü açılmıştı, dur durak yoktu. O artık bu yolda yürüyecek, yürüyecekti… Pek çok adımlar atacak, her adıma da adını yazacaktı. Gönül gözünün açılması için sanki tüm evliyalar birleşmişti... Artık yolcuydu. Sanatın yolcusuydu.
İnsanın, kendi varlığını soylu kılması ve oluşlarını kavraması için mutlak anlamda kendi bireysel ve toplumsal yaşantısını içselleştirmesi gerekir. İçselleştirilen her oluş ve kılış, tinsel anlamda insanın, çatışmalarla dolu bir yolda yolcu olduğunu kavramasıyla büyük bir fark edişler bütününe dönüşür. Evrensel anlamda yolculuk, geçici olandan hakikate, insandan “mutlak varlığa” geçişi imgeler. İnsan “mutlak” olandan aldığı nur ve ilimle kendini anlamlı kılmaya çalışır.
Nitekim insan bu süreçte evrensel anlamda dünyaya kök saldıkça bir kuşatılmışlık içinde yol aldığını kavrar. İzleyici Bahri Genç’in resimlerinde ayırıcı ve birleştirici nitelikleriyle modellerinin, kendi içlerine yaptıkları yolculukları keşfeder.
Bahri Genç yol ve yolculuk sürecinde kendilik bilincine ulaşma ve kendi değerini yüceltme çabasındadır. Yol, zor ve zahmetlidir ama o kendine inanır ve güvenir. Artık yolculuk, geçici olandan “mutlak” olana bir geçiş süreci ve ayinidir. İçsel ayinini, sanatındaki yolu bulmuştur.
Bahri Genç doğal elementlerle, ateşle, suyla, toprakla, havayla yoğrulmuştur. Ona güç veren elementler onu kirlenmekten de korumaktadır.
1963 Erzurum doğumlu olan Bahri Genç ilk, orta ve lise tahsilini Erzurum’da yaptı. 1982’de İDGSA’yı kazandı. 1992’de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Devrim Erbil Atölyesi’ni yüksek resim mezunu olarak bitirdi. Güzel Sanatlar Akademisi sınavı için geldiği günden beri İstanbul’dan ayrılmadı. Artık İstanbullu olmuştu.
Çağdaş portre yorumcusu Bahri Genç 1990’larda Galeri Selvin’de açtığı “Yüz Rezonanslarıyla Dans” adını verdiği sergisindeki her resminde, kişilerin ruh dünyalarını bizlere sergiliyor. Resimlerinde insanın yüzündeki ifade derinliğini soyutlamacı bir tavırla ele alarak metaforlarla saydam anlam katmanları oluşturuyor. Eserlerini yakından incelediğimizde soyut bir görünüm, uzaklaşarak baktığımızda ise somut gerçeği sezinliyor ve görüyoruz.
Sanatçı 1987 yılından itibaren karma, 1990 yılından itibaren de kişisel sergilere başladı. 1994 yılında MSÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde sanatta yeterliliğe başladı (Resim). 1995’te, Türk-Alman firması Nazar Holiday tarafından Türkiye konulu resimler yapması için Düsseldorf’a davet edildi. Almanya’da bir ay kadar resimler yaptı. 1997-2003 yılları arasında özel okullarda öğretmenlik yaptı.
İstanbul Basın Müzesi, İzmir Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Balıkesir Devrim Erbil Müzesi, Davis Lisboa Mini Contemporary Art Müzesi-Barcelona ve Türkiye’deki önemli koleksiyonerlerde sanatçının eserleri bulunmaktadır.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Temel Sanat Bölümü’nde, dört öğretim yılı öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Sanatçı uzun yıllar figüratif resimler yaptı. 2007 yılından sonra büyük boy resim yapmaya ağırlık verdi. Büyük boy resimlerinde fırçalar büyüdü. Büyük fırça, özgürlüğünü artırdı. Artık her gün daha özgür fırçalar salladı.
Önceleri 10 cm eninde fırçalar kullandı, zamanla bu fırçaların eni 50 santime kadar çıktı. Fırçalar özgürlüğünü sağladı. Gönül gözü sıra dışı bakışıyla insanların ruhlarını okudu. O ruhlardaki tüm yaşanmışlık, acılar, sevinçler, şuhluk, şımarıklık, masumiyet Bahri Genç’in fırçasının ucundan tuvale akıverdi. O, karşısındaki insanı tüm ruhsal çıplaklığıyla yakaladı; yorulan ruhları yakalamakta ustaydı. “Yürek yorulunca ter gözden akar.” - Mevlana
Bahri Genç resimlerinin önünden şöyle bir bakıp geçilemez. Resimleri “bana dikkatli bak, ben ruhların aktarımıyım” der gibidir. Bir metrekareden başlayan portre resimleri 3-4 metrekareye kadar büyüdü. Her portre ihtişamıyla ve anlattıklarıyla “ben varım” demekteydi.
Bahri Genç’in Atatürk portrelerini izlerken, Ata’nın geleceğe bakan gözlerinin içindeki ışığı, dudaklarındaki tebessümü, yüzündeki vakarı, iç dünyası zengin insan Atatürk’ü görebiliyoruz. Bir başka resminde savaş dehasını, bağımsız bir Türkiye kurmak için mücadele veren Atatürk’ü görebiliyoruz Sanatçının Atatürk portrelerini izlerken her defasında Ata’nın farklı üstün vasıflarını, hayranlıkla izliyoruz.
Frans Hals ve Rembrandt portreciliğindeki dışavurumcu, parapsikoloji anlatımını Bahri Genç resimlerinde de görüyoruz. Psikolojide resim; derinlik, vurgu ve renklerin tonlaması dikkate alınmadan yalnızca ruhsal bir ifade şekli olarak ilk kez Binet tarafından ele alınmıştır. Binet’ten sonra özellikle çocukların psikolojik durumlarını anlamak açısından resmin önemi artmıştır. Psikoloji, resimlerde içsel dünyayı aramaktadır. İçsel dünyanın ifade ediliş şekli hayli özneldir.
Bahri Genç başta kendi oto portresi olmak üzere, Deniz Gezmiş, Âşık Veysel, Nazım Hikmet portreleri yanı sıra sanat tarihinin ünlü sanatçılarının ünlü tablolarını kendi anlayışı doğrultusunda resmetmiş; Rembrandt’ın portresini yapmış, bu çalışmasına Rembrandt’a Saygı adını vermiş.
Bahri Genç, Rubens’in Sabinlerin Kaçırılışı tablosunu kendi tarzı doğrultusunda resmetmiş. Roma kurulurken, ilk kral Romus kentin geliştiğini ama kadın nüfusunun az olmasının önemli bir sorun olduğunu düşünür. Bu yüzden de komşu kentlerden evlilik ister. Ama komşu kentler bu teklifi kabul etmez. Bunun üzerine Romus Neptün adına bir şenlik düzenleneceğini duyurur ve komşu kentlerin ileri gelen ailelerini davet eder. Konuklar gelince askerlere genç kızların kaçırılması buyruğunu verir. Aileler ile Romus arasında düşmanlık başlar. Sanat tarihi bu konuyu işleyen resimlerle doludur.
Bahri Genç Botticelli’nin Venüs'ün Doğuşu resmini kendi anlatımıyla resmeder. Venüs’ün Doğuşu tablosuna ilham veren antik dönem eserlerinde deniz kabuğu, yuvayı simgeler. Çıplak olarak betimlenen Venüs'ün yanında, mevsim tanrıçaları olan Horae'den biri bulunur ve elindeki çiçekli pelerin ile tanrıçanın üzerini örtmeye çalışır. Ayrıca rüzgârlar Venüs'ün üzerine, ortası altın renginde güller dökmektedir.
Kendine yeni yollar arayan özgür ruhlu sanatçımız Bahri Genç, önce içe dönük yolculuk yaparak kendini sonra da modelinin ruhunu keşfeder... Ona, önce kendi ruhu yön verir, sonra da modellerinin ruhları...
Ağustos 2023
Yorum
Bahri beyi kutlarım. …
Bahri beyi kutlarım. Sanatçı olarak tutarlı bulduklarımdan birisi. Kutluyor başarılar diliyorum
Yeni yorum ekle