Picardy Kadansları Üzerine

Gösteri Sanatları


Picardy Kadansları Üzerine

Ayberk Durgut

19. yüzyıl müziğine bakıldığında görülecektir ki tonal müzik gittikçe özgürleşiyor ve baroki formundan uzaklaşıyordu. Bunun elbette kaçınılmaz olduğunu biliyoruz özellikle Beethoven devrimi sonrası özgürleşen klasik müzik, bestecilerin sanat için sanat anlayışını benimsemesine sebep olmuş ve bununla birlikte oldukça fazla sayıda yeni terim, teknik ve ses ortaya çıkmıştı. 

İlgi çekici olanlarından bahsedecek olursak Picard Kadansları'nı örnek olarak verebiliriz. Bu kadansların ne olduklarını ve ne açıdan kullanıldıklarını felsefi yolla anlamaya çalışmalı, besteciyi besteci gibi düşünerek anlamaya çalışarak eseri dinlemek asıl amacımız olmalıdır. Örnekler vermek gerekirse Polonyalı besteci Frederic Chopin'in eserlerinde bolca gördüğümüz bir tekniktir Picardy Kadansı. Picardy Kadansı dediğimiz olgu aslında minör tonaliteye sahip olan bir kompozisyonun paralel tondaki majör tonaliteyle sonlanmasına verilen isimdir. Bunu barok dönemde de görüyorduysak da amaçları ve yapılış teknikleri 19. yüzyıl klasik müziğinden oldukça farklıdır. Örnek vermek gerekirse Do Minör bir eserin Do Majör ile sonlanması Picardy Kadansına örnektir. Chopin'in Do Minör tonuna sahip 24 numaralı etüdünde bu durumu görebiliriz. Öyle olacak ki Chopin de bu tekniği bolca kullanmıştır. Elbette felsefik ve manevi anlamı düşünüldüğünde çok farklı kapılar açabilecek bir tekniktir bu. Bunun sebebi majör ve minör tonların hala eğitimde bile neşeli ve dramatik olarak ayrılması denebilir. İnsan psikolojisi düşünüldüğünde çok ince çizgiler ile ayrılan neşe ve drama (drama yerine bunalım, daralma, huzursuzluk kavramları da getirilebilir.) müzik gibi, insanın duygularını açıkça yansıtabildiği ve yargılamadan ve yargılanmadan paylaşım yapabildiği yani güvendiği nadide yerlerdendir. Bu sebeple en ufak değişimler bestecinin hatta dinleyicinin karakteri, ruh hali ve düşünceleri ile ilgili bize bilgi verebilir, tam olarak kanıtlamasa da tahmin etme olağanını bize tanır. Barok dönem ve romantik dönemde yaplan picardy kadansları ile ilgili bilgi vermek yerinde olacaktır.

Picardy Kadansları bir başka deyişle Picardy Üçlüleri ve yine bir başka deyişle Tierce de Picardie minör tonalitesine sahip bir kompozisyonun paralel majör tonalitesi ile sonlanmasına verilen isim olduğundan bahsedildi. 

Picardy Kadansları barok dönem müziği içerisinde kullanılması zorunluydu denebilir. Sebebi ise oldukça bariz olacaktır ki dini sebepler ve kilise baskısıdır. Johann Sebastian Bach, Vivaldi hatta birr dönem Mozart kilise müziği yapmışlardır. Bach gibi bestecilerin farkı bu bestecilerin direkt 'kilise için' çalışmalarıydı. Öyledir ki ruhun ölümsüzlüğü ve Tanrı inancı barok dönem zamanı kilisesinde zorunlu olarak dayatılıyordu. Bu sebeple felsefik, manevi ve dini sebeplerden birisi olarak Picardy Kadansları barok dönem içerisinde ruhun ölümsüzlüğünü sembolize etme amaçlı, havada kalmışlık hissini yaratma amacıyla kullanılıyordu. Bir tonu, orijinal olmayan tonunda sona bağlamaya çalışmak havada kalmışlık hissini insanda yaratır. Teknik olarak elbet farklı sebepler sayılabilir. Bunun en büyük örneğini vermek gerekirse öyle olacaktır ki kilise akustiği bakımından özellikle fügler çalınmaya müsait eserler değillerdi. Füglerin büyük yoğunlukta kullanımları akorların ve orgların yapılarından dolayı seslerin birbirleri içerisine geçmesine sebebiyet veriyor ve ses bütünlüğünü bozarak bir uğultu yaratıyordu. Zamanı göz önünde bulundurursak orgların yapısı çok sorunluydu. Pedalların da kullanımları borulardan çıkan sesleri yüksek oranda arttırıyor ve yoğunlaştırıyordu. Bu da elbette karışıklığa sebebiyet veriyordu. Bu da teknik sebebi fakat felsefik sebebinin de ilginç olduğu kesin. 17. yüzyılda yazılan eserlerde özellikle de minör füglerde Picardy Kadansları görülür ve zorunluluktur. Bazı ufak istisnalar hariç genelde minör fügler majör akorlarla son bulurlar. Sorunun ''Neden Picardy Kadansları kullanılıyor?''dan ''Picardy Kadansı yapmak akustikte nasıl bir değişim sağlıyor?''a dönüşmesi kaçınılmaz. 

Majör akorların orglardan çıkış tınıları ile minör akorların çıkış tınıları oldukça farklıdır. Barok dönem gibi bir dönemde her notanın 'bağ' denilen özel bir nüans terimiyle tutulduğu eserleri dramatik akorlarla sonlandırmak için yüksek bir peslik gerekir. Bu da orgun veremeyeceği, verse bile salonun kaldıramayacağı türden bir etki yaratır. Elbette sonrasında Ligeti gibi çağdaş besteciler 'rezonans' kavramını piyanoda kullanmak için farklı yöntemlere başvuracaklardır. (Rezonans'ın piyanonun oldukça kısıtlı imkanlarıyla bile yaratılmasını en iyi yapan bestecilerin başında Ligeti gelir. Musica Ricercata  adlı eserini inceleyebilirsiniz bu tekniği detaylı görmek için.) İlistürasyon yaratan bu teknikle ilgili James Bennighof'a göre: "Beklenen bir son minör akoru bu şekilde büyük bir akorla değiştirmek asırlık bir tekniktir. (Barok döndemden bahsettiğini sanıyorum.) - akorun yükseltilmiş üçlüsü, bu durumda Sol Natürel yerine Sol Diyez ilk olarak değiştirildi 1797'de Jean-Jacques Rousseau tarafından yapılan bir 'Picardy Üçlüsü' (Tierce de Picarde) umudun olağandışı, hatta klişe görünebileceği ifade etmek için." Barok dönemde Picardy Kadanslarını bazı örnekler vermeden geçmek haksızlık olacaktır. Picardy Üçlülerinin kullanımlarına örnek olarak Bach'ın şu eserlerini verelim:

1-) Do Minör, Prelüd ve Füg BWV.847
2-) Prelüd "St Anne", BWV.552
3-) Jesus. My Joy! (Joy of Man's Desiring)
4-) Partita No.1 (Allemande)   

Eserlerin sonlarında değil, bölüm sonlarında ya da bölüm ortalarında da Picardy Kadanslarına rastlayabileceğimiz bu eserlerin incelenmesi sonucu daha iyi anlaşılacaktır. Şimdi ise romantik dönemdeki kullanımından bahsetmek gerekmektedir.

Romantik dönemde, 19. yüzyıl müziği de diyebiliriz, Picardy Üçlüleri daha fazlaca ve daha ruhsal olarak kullanılmaya başlanmıştır. Frederic Chopin'in piyano literatürüne kazandırdığı (ilk değil fakat kesinlikle popülerleştiren) Noktürn'lerinde bolca görebilirsiniz Picardy Kadanslarını. Bu kadanslar Noktürnlerin sonlarında olabildiği gibi (Si Bemol Minör Noktürn buna örnek olarak verilebilir.) eserin ortalarında da karşımıza çıkabilir. (Do Minör Op.48 numaralı Noktürn buna örnektir. Orta kısmı tamamen Do Majör tonundadır.) Elbet bazı örneklerde durum direkt ton değişimiyle yapılıyor. Yine Chopin, Brahms, Tchaikovsky gibi romantik dönem bestecileri bu kadansları ton değişikliği yapmadan eser içerisine oldukça başarılı gizlemeyi başarmışlardır. Romantik dönemde ruhsal sorunlarla oldukça fazla boğuşan bestecilerin bir kaçış kapısı olabilir mi Picardy Kadansları? Yoksa hayali kurulan bir düşün ürünü mü? Aynı Bach'ın karısının ölümü sonra yazdığı Re Minör Partita gibi bir durum mu söz konusu? Aşk acıları içerisinde kıvranan bestecinin bir gün umut ışığını görme sevinciyle Picardy Kadansı kullanıp neşeye geçmesi mi asıl durum yoksa? Bu şekilde onlarca, yüzlerce hatta binlerce olasılık yazılabilir. Savunulan argümanlardan en güçlüsü bu yazıda şüphesiz klasik müzik dinlemekk klasik müziğin tarihini ve besteci hayatlarını bilmekten geçer. Tarih olan olaylar ve insanların duyguları hala tazedir çünkü. İnsan kalbi, düşüncesi ve psikolojisi bir zorunluluğu ihtiyaç haline getirmiştir. Max Bruch, Mendelssohn'dan, Brahms Schumann'dan, Schuamnn Chopin'den derken tüm besteciler romantik dönem barok dönem farketmez benzer hisleri bambaşka ilhamlarla müziklerine yansıtmışlardır. 
Bu büyük romantikleri ve hislerini, tereddüt ve zorluk olmadan dinleyebilen ve inceleyebilen biz müzisyenler gerçekten çok şanslıyız... 


Kaynakça:
1-) Aydın Büke - Tuşlara Adanmış Bir Yaşam: Chopin
2-) Aydın Büke - Beethoven: Müziğin Dönüm Noktası
3-) Fırat Kutluk - Beethoven
4-) https://www.proquest.com/openview/6bfd3dc655e85d21d01d1bda988fe37e/1?pq-origsite=gscholar&cbl=1819340

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.