Miletli Filozof Aspasia
Hüzünlü bir ayrılık hikayesiyle bu ay sizlerle yazıma başlamak istiyorum..
M.Ö. 429 yılının sonbahar akşamıydı. Sparta ile Atina arasında Peleponnes Savaşı’nın (M.Ö. 431-404) ilk yıllarıydı. Bütün Atina büyük komutan Perikles’e inanıyor ve o yaşadıkça Spartalıların Atina’ya giremeyeceklerini düşünüyorlardı. Ancak son zamanlarda Atina’da görülen veba salgını pek çok insanın hayatını kaybetmesine yol açmıştı. Artık yaprak dökümü başlamıştı ve veba rüzgarı önüne çıkan tüm yaprakları ayrım gözetmeden savuruyordu. Atina için Perikles bu yapraklardan en kıymetli olanıydı. RüzgarPerikler’in evinin bulunduğu sokağa doğru esiyordu. Tüm şehir nefesini tutmuş onun evinden gelecek iyi haberleri bekliyordu. Perikles’in yattığı odadan gelen sesler üzerine içeri giren Aspasia, durumun tehlikeli olduğunu görünce hizmetçilerden birini hekim çağırması için gönderdi. Gözleri yarı açık şekilde yatan Perikles, Aspasia’nın ellerini tuttu ve dudaklarından hırıltıyı andıran seslerle şu sözler döküldü;
“Sevgilim artık ayrılık zamanı geldi bunu biliyorum. Yeryüzündeki yaşamımda tek varlığım sendin. Sadece seni sevdim ve senin için yaşadım. Birçok iş başarmış isem bunlar senin sayende oldu. Başarılarımın altında hep senin sevgin vardı. Aspasia sevgimizin meyvesi oğlumuzu sana emanet ediyorum.”
Felsefenin bu topraklarda doğduğu fikri tartışılsa da pek çok filozofun bu topraklarda doğup büyüdüğü bir gerçektir. Bugün Hieropolis şehrinde doğam Epiktetos’tan, ephesos’da doğan Herakleitos’a; SinopeliDiogenes’ten, LampsakosluStrabon’a kadar onlarca filozofun düşünceleri içinde yaşadığımız bu coğrafyada şekillenmiştir. Hatta Assos, Tarsus ve Khalkedon gibi bazı şehirler birden fazla filozofuyla ünlüdür. Bu şehirlerin en ünlülerinden biri şüphesiz Miletos’tur. Miletos’lu filozoflar deyince ilk akla gelen isimler genellikle Thales, Anaksimandros ve Anamaksimines olmaktadır; ancak burada doğan ve bu yazının ortaya çıkmasına neden olan bir filozof daha vardır; Aspasia (M.Ö. 470-410).
Antik Yunan toplumunun patriyarkal yapısı göz önüne alındığında Aspasia’nın kadın olmasının geri planda kalması açısından oldukça önemli bir etken olduğu ifade edilebilir. Antik dönemlerden günümüze kadın filozoflarla ilgili olarak çok az sayıda yazılı materyale sahip olduğumuz bir gerçektir. M.Ö. 1. Yüzyılda, StoalıApollonias ve Philochorus tarafından yazılan ve sadece kadın filozofları ele alan iki yazının da bugün kayıp olması bu gerçekliği destekler niteliktedir. Buna rağmen felsefe tarihi içinde kadınlar tarafından yapılan felsefenin uzun bir geçmişe dayandığı bilinmektedir. Ne var ki patriyarkal bakış açısı pek çok kadının bugüne kadar ulaşamamasında, henüz tanınamamasında veya bilinememesinde oldukça etkili olmuştur.
Antik Yunan toplumunda kadın, eğer soylu veya hetaira değilse, özgürlüğü elinden alınmış bir köleden farksızdır. Antik Yunanda kadınların hayatı önce babaları sonra da kocaları ve/veya oğulları tarafından şekillendirilmekte ve yönetilmektedir. Bir kadının, kendi adına söz sahibi olan erkeğin onayı olmadan, evden dışarı çıkması ve toplumsal yaşama katılması söz konusu değildir. Kadınlar günlerini evlerin iç bölümünde yer alan ve kendilerine ayrılmış olan Gynaikeion’da geçirmektedir. Antik Yunan şehir devletlerinde Sparta şehri dışında eğitim sadece erkeklere yönelik verilmektedir. Sadece Sparta’daki okullarda kız çocukları erkek çocukları gibi beslenmekte, okuma-yazma öğrenmekte ve vücut eğitimleri almaktadır. Ancak bu durum diğer tüm şehir devletlerinden farklıdır. Soy temelli olan ve servete dayalı siyasal katılım hakkı bulunan yurttaşlar da sadece erkeklerden oluşmaktadır. Ne ironiktir ki bugün demokrasinin ortaya çıktığı topraklar olarak bilinen Antik Yunanda vatandaş olarak kabul edilmeyen kadınlar da köleler ve yabancılar gibi siyasal katılım hakkına sahip değildir.
Böyle bir ortamda Miletos’ta doğan ve büyüyen Aspasia, Atina şehir devletinde kız çocukları için bir okulun açılması gerektiği düşüncesini ilk ortaya tan kişilerden biridir. Ancak Aspasia’nın Atina’ya gelmeden önceki hayatı ile ilgili çeşitli rivayetler vardır. Bazı kaynaklarda Axiochus adında bir vatandaşın kızı olarak tanımlanan Aspasia; bazı kaynaklarda Karyalı bir savaş esiri ya da bir hetaira olarak tanımlanmaktadır. Fakat geçen yüzyılda, M.Ö. 4. Yüzyıla ait olan ve üzerinde “Axiochus ile Aspasius” adlarının yazılı olduğu bir mezar taşının bulunması, Aspasia’nın aile geçmişi ve Atina ile olan bağlantısının açığa çıkarılması açısından önemli bir gelişme olmuştur.
Aspaia yaşadığı dönemde kız çocuklarına ve kadınlara yönelik düşünceleri nedeniyle sürekli eleştirilmiştir. Bu eleştirilerin temelinde Perikles ile yaşadıkları aşk da oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Atina’nın en soylu, güçlü ve zengin erkeklerinden biri olan Perikles’in karşı kıyıdan gelen ve Atinalı olmayan bir kadına aşık olması soylu Atinalılar tarafından şiddetle eleştirilmiştir. Aynı zamanda azınlık Aspasia için de son derece ağır ithamlarda bulunmuştur. Ancak onun ismini bugünlere taşıyan ve Ksenophon ile Platon’un eserlerine konu edilmesini sağlayan özel hayatından ziyade diyalektik felsefe bilgisi ve retorik konusundaki ustalığıdır. Antik Yunan felsefesinde filozofların Sokrates öncesi ve sonrası olarak ayrıldıkları bilinmektedir.Platon’un yazılarından Yunan felsefesinin kurucusu olarak kabul edilen Sokrates’in, Aspasia’nın öğrencisi olmuş ve düşüncelerinden etkilenmiştir.
Örneğin; cenaze merasiminde Meneksesos Sokrates’e ölüleri övmek için söz söyleyip söylemeyeceğini sorduğunda;
“Belki kendiliğimden hiçbir şeysöyleyemezdim. Ancak dün Aspasia’nın savaşta ölenlerle ilgili hazırlamış olduğu konuşmayı dinledim. Aynı senin söylediğin gibi o da Atinalıların bir hatip seçeceklerini haber almış. Bunun üzerine önümde, konuşmasının bir bölümünü tam da nasıl olması gerekiyorsa öyle yaptı. Geri kalan bölümünü de zaten önceden düşünmüştü. Aslında Perikles’in ölülerle ilgili o ünlü söylevinin de Aspasia tarafından hazırlandığı anlatılır. İşte bu söylevden bazı parçaları alıp birleştirdi.”
Sokrates’in ifadelerinden de anlaşılacağı üzere Aspasia’nın retorik ile ilgili bilgi ve becerisi üst düzeydedir. Hatta diyaloğun devamında Sokrates’in o sırada Aspasia’dan eğitim alıp öğrencisi olduğu anlaşılmaktadır.
?
Aspasia’nınAtina’ya nasıl gittiği ve orada nasıl karşılandığı her zaman tartışmalıdır. Atina’ya tek başına mı gitti yoksa birileri tarafından mı götürüldüğü konusunda tam bir kesinlik yoktur. Fakat şurası kesindir ki onun Atina’ya gitttiği zamanlarda evlere kapatılmış, sınırlı bir sosyal çevreye hapsedilmiş, ikinci sınıf “vatandaş” olarak bile kabul edilmeyen kadınların varlığı fark edilmiştir. Yine bu dönemde çoğu erkek tarafından kabul görmese de kadınların da felsefeye ait değerli düşünceler üretebilecekleri ve retorik sanatına hakim(bilge) olabilecekleri görülmüştür. Aspasia uzun bir süre Antik Yunandaki erkek egemenliğine karşı tek başına mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu açıdan o kadın haklarıyla ilgili mücadelenin öncülerinden biri olarak da kabul edilmektedir.
M.Ö. 429 yılında ilk eşi Perikles’i kaybeden Aspasia, bir süre sonra Perikles’in arkadaşı olan Lysikles ile evlenir ve bir çocuk sahibi olur. İkinci eşi de bir savaşta ölür ve bir daha evlenmez. Kendini tamamen felsefeye adar. M.Ö. 410 yılında doğduğu şehrin karşı tarafında bulunan ve yıllardır onur mücadelesi verdiği bugünün demokrasi merkezi olarak kabul edilen Atina’da hayata veda eder. Oğlu genç Perikles’e son sözleri şunlardı;
“Sevgili oğlum, unutma ki sevgi o sevginin sahiplerince sahiplenildiğinde ve çıkar gözetilmediğinde gerçek olur. Eğer çıkar varsa o sevgi değil bir anlaşmadır. Böyle sevgilerden uzak dur. Sevgisiz kalan insanın yaşama sevinci de kalmıyor. Sevgisiz kalan ruhumun da yorgun bedeniminde dinginliğe kavuşma zamanı geldi”..
Yorum
Güzel bir yazı kutlarım. …
Güzel bir yazı kutlarım. Felsefenin bu topraklarda ortaya çıktığını kimse tartışmıyor tartışma cesareti göstermiyor. Anadolu düşüncenin beşiği olarak anılıyor.
Birbirinden farklı…
Birbirinden farklı bilinmeyen konuları ele aldığınız için ve akıcı anlatımınızdan dolayı kutlarım sizi. Her ay hangi konuyu bahsedeceğinizi merakla bekliyorum. Anadolu coğrafyasındaki bilinmeyenleri ve kadınlarımızı aktardığınız için ayrıca kucak dolusu sevgiler Levent bey.
Perikles ve Aspasia
PERİKLES VE ASPASİA
Ben Perikles!
Antik çağdan kalma
yontulara benzer bir yüzü vardı Aspasia’nın.
Mesafelerle ulaşılmayan,
varlığına yaklaşılmayan bir asi!
Siz onu fahişe bilirsiniz.
Oysa ben filozof,
hatta aşkın öğreticisi!
Ne zaman yaklaşsam yanına,
o kadar uzaklaşıyor.
Bir saklambacın çocuksu yanı gibi
bilinmezliğin içinde kayboluyordu!
Ve bir gün yine,
üç nokta bilinmezliğinde kayboldu Aspasia!
Uzak ve duygusal oyundan sıkılmış mıydı yoksa?
O antik çağdaymış gibi,
ben milat sonrasında asi!
Kendini beğenmiş bir siyasi!
İşinize karışmak gibi olmayayım.
Ama Aspasia’yı tariften ziyade,
Merak uyandırıp,
bütün gizemiyle onu tanıtmaktır amacım.
Ben Perikles!
Emrediyorum...
Hemen herkes bir düş kursun!
Kendi Aspasia’sını arasın bulsun!
İmgede yarattığınız öykülerde,
bir şiir yazın Aspasia’ya.
Kendinizi de betimlemeyi unutmayın mısralarda.
Mesela hiç ummadığınız bir anda,
bir tirad düşürün dilinizden!
Shakespeare, Shakespeare’liğinden utansın.
Hey sen bayım.
Ya sen bayan;
bitti mi aşkı anlatan şiirleriniz?
Öyleyse susun ve konuşmayın.
Sadece yazın
İlanı aşkınızı okuyacağım zaten.
Maşallah kaleminiz de güçlü!
Karalamak istediğinizi
bir kalemde yok etmeyi başarmışsınız.
Biraz tek taraflı olmuş sanki!
Keser kendine yontar derler ya,
öyle olmasın!
En azından aşkta adil olun.
biraz olsun okuyucuya doğru yazın.
Kendinizi antik çağda
masumca oynanan bir saklambaçta,
ya da bir aşkın içinde bulun!
Noktalı yerlerde, ünlemlere ağıtlar yaktırın mesela.
Virgüller isyan etsin!
Şiiriniz okuyucuda merak uyandırsın!
Hatta aklı karışsın!
Mesela aşkı göklere çıkarın satırlarda.
Heceler kopup da düşsün.
Kafiyelerle bağlamayın aşkı!
Antik çağda yaşanan aşk öyküsü ya,
uzatabildiğiniz kadar uzatın üç noktaları!
Milattan önce bilmem kaçıncı yüz yılda,
aşk aşk gibi yaşandı!
Yeter ki şiirlerde
herkes kendi Aspasia’sından bir şeyler bulsun!
Ve hatta bir çok Aspasia kendini bulsun!
Ben Perikles!
Aspasia’yı böyle buldum.
Kendisi zaten bir şiirdi!..
Efkan ÖTGÜN
Yeni yorum ekle