Dijital Fotoğraf Öncesi Manipülasyon-2-
Dr. Cüneyt Gök
Fotoğrafın fikir oluşturma, ideolojileri ifade etme, farklı yaşam tarzlarını sunma ve teşvik etme gücü hala devam ediyor. Hala bir fotoğrafla insanların görüşleri bir anda değişebiliyor, bir ürün ya da hizmetin tüketicisi olabiliyor. Bir fotomontaj sonucu ortaya konan “gerçekmiş” cesine birilerini mimlemeye, fişlemeye, birilerine ya da bir şeylere “tu kaka” demeye yetiyor. Sunulan “gerçekmiş” cesine kabul görebiliyor. Fotoğraf makinesi yalan söylemese de fotoğraflar yalan söyleyebiliyor. “Masum değildir şarkı şarkıcıdan ötürü” cümlesine benzer bir biçimde insan faktörü iyi ya da kötü niyetli olarak her şeyi etkileyebilir.
Görüntü işleme programları, “akıllı” telefonlar için birçok uygulama herkesin fotoğraf çekebilmesi ve çekilenleri düzenleyebilmesini sağlaması beraberinde şu soruları da getiriyor: Manipülasyonun iyisi kötüsü olabilir mi? Neyi ne kadar ve nereye kadar “manipüle” edebilirim?
Sanatsal amaçlı manipülasyonlar da bir ideolojinin bakış aralığından bir şeyler sunar. O çalışmalar da “taraf” lı bir bakış ile “taraf” oluşturabilir. İnsanlar birçok şey ve konu gibi fotoğrafları da özgür iradeleri, kendi us güçleriyle, kavrama ve anlama yetileriyle değerlendirebilirlerken olumlu ya da olumsuz olarak etkilenmeye de açıktılar. Günümüzde hiçbir etki altında kalmamak mümkün değilmiş gibi görünüyor.
Geçen yazımda da bahsettiğim üzere neredeyse 1855 yılından beri “asıl gerçeği maskeleyerek, gerçek olmayan herhangi bir şeyi gerçeğin ta kendisiymiş gibi sunma eylemi” yani manipülasyon fotoğrafa da bulaşmıştı. Artık fotoğraf ta hileliydi… Var olan bir fotoğrafın içeriğini değiştirmek, fotoğrafı keserek içinden bir şeyleri çıkartmak ya da fotoğrafa bir şeyler ilave etmek, eksiltmek ya da çoğaltmak; bilgiyi saptırmak, insanların düşünce ve görüşlerini manipüle ederek inandırmak ve bunu kasıtlı olarak yapmak her ne amaca hizmet ediyorsa etsin, ciddi etik sorunların ötesinde daha ciddi sonuçlar doğurabilecek bir güçtü ve bence hala da böyle bir güce sahip.
Fotoğrafta farklı kodlamalar ile farklı öyküler yaratılabilir, kurgusal ve kavramsal olarak farklı müdahaleler yapılabilir. Fakat insanları yanlış bilgilendirilmeler ile yanlış yöne sürüklemeden önce üzerinde çok düşünülmesi gerekiyor.
Fotoğraf görüntüleri negatifler henüz kamera içindeyken “çift pozlama” teknikleri kullanılarak veya karanlık odada bir araya getirilerek manipüle edilebilirler. Geçmişte bazı karanlık oda manipülasyonları, fotoğrafın bölümlerini ustaca aydınlatmak veya tamamen temizlemek için ağartma veya estetik amaçlar için elle renklendirme veya resim sanatına öykünen teknikler içeriyordu. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında” Piktoryalizm” (Resimcilik) akımı içinde sanatçılar bir görüntüyü basitçe kaydetmek yerine bir görüntüyü "yaratmanın" bir yolu olarak manipülasyonu tercih ederek keskin odaklamayı azaltarak, kahverengi-sepya ve mavimsi renklerde baskılar alıp görüntülere fırça darbeleri gibi öğeler ekleyerek fotoğrafı değiştirdiler.
Görsel-1-"The Rose”, Eva Watson-Schütze (1905)
Görsel-2- Fotoğraf tarihinde politikacıların fotoğraflarında rötuş işlemine çok rastlandığını görürüz. Örneğin Abraham Lincoln'ün ciddi ve güçlü duruşu aslında başının, Amerikalı bir devlet adamı ve siyaset teorisyeni olan John Calhoun'un gövdesiyle ustaca birleştirilmesinden gelmektedir. (1860)
Görsel-3- "Noel Kartı," Self-potre- Galli Fotoğrafçı Angus McBean (1947)
Görsel-4- 1841'de William Henry Fox Talbot, birden fazla kopya üretebilen bir negatif yaratan ilk pratik fotoğrafik süreç olan kalotipin patentini aldı. Sadece beş yıl sonra, 1846'da, fotoğraf manipülasyonunun ilk ünlü örneği, Talbot'un meslektaşı Calvert Richard Jones tarafından belgelendi. Jones, Malta'daki bir binanın çatısında beş “Capuchin Keşişi”nin fotoğrafını çekti, ancak keşişlerden dördü bir grup halinde toplanırken beşincisi onların birkaç metre arkasına yerleştirildi. Jones, bu beşinci keşişin sahnenin bütünlüğünü bozduğunu düşünerek beğenmedi ve Hint mürekkebi kullanarak negatifin üzerindeki figürü boyadı. (Baskıda, beşinci keşişin durduğu yer beyaz bir gökyüzü parçası gibi görünmeye başlamıştır.)
Görsel-5-İsveç doğumlu fotoğrafçı Oscar Rejlander 1850'lerde ıslak- kolodion sürecini öğrendi. Bu negatiflerden onlarcasını bir araya getirerek destansı “The Two Ways of Life” montajını yaptı. Bu kompozit çalışma dindar bir hayata karşı günahkâr bir hayatın alternatif yollarını betimleyen Viktorya dönemine ait bir alegoridir (bir düşünceyi, davranışı ya da eylemi, daha kolay kavratabilmek için onu, yerini tutabilecek simgelerle, simgesel sözlerle, benzetmelerle göz önünde canlandırma işi).
Görsel-6-Amerikalı görsel sanatçı Man Ray’in “Le violon d' Ingres” (1924) isimli sürrealist çalışması kabare şarkıcısı Kiki de Montparnasse'nin bir "müzik enstrümanı" olarak sunulan çıplak gövdesi ve sırtında keman ses delikleriyle tamamlanmış bir manipülasyonudur.
Yine o tarihlerde “Berlin Dadaistleri” nin öncülerinden olan John Heartfield ise fotomontaj ve kolaj tekniği ile dönemin önemli isimlerinden biri haline gelmekle kalmamış aynı zamanda da Hitler’i ve ordusunu Alman Milliyetçiliği yönünde görseller ile ağır bir şekilde eleştirmiştir.
Heartfield’in, kolajlarında fikirlerini ifade etmek için sembolizm, yabancılaşma ve hicivi kullanması insanların bu özlü mesajlardan etkilenmesini sağladı. Faşizmi en büyük düşmanı olarak teşhir ederek, bu hareketin önemli isimlerini ve onlara destek verenleri de baş karakter olarak belirlemiştir.
Görsel-7-John Heartfield – “Self-Portrait with Police Commissioner Zörgiebel” (1929) AIZ Magazine
Görsel-8-1935 yılında “Rotogravür” tekniğiyle hazırlamış afişi “Hurra! Tereyağ bitti”.
Propaganda estetiğinin bir pastişi olan bu fotomontaj çalışması bir Alman ailesini yemek masasında metal ürünleri; hükümetin yiyecekten daha önemli olduğuna inandığı diğer şeyleri yemeye çalışırken gösteriyor. Bisiklet masanın üzerinde paylaşılırken Hitlerin bir portresi duvarda asılı; duvar kâğıdı ise gamalı haçlarla süslenmiş…Bir infaz baltasını kemiren bebek arabasındaki bebek ve büyük boy bir somun ve cıvatayı yalayan köpek kompozisyonun diğer öğeleri… John Heartfield "Yaşasın, tereyağı bitti!" başlığıyla, Nazi Partisi'nin en güçlü isimlerinden Hermann Göring'in yiyecek kıtlığı sırasında 1935 yılındaki Hamburg’da yapmış olduğu bir konuşmadaki: “Demir, ülkeyi her zaman güçlü kılar ama tereyağı ve domuz yağı insanları sadece şişmanlatmaya yarar!” cümlesine hiciv dolu bir gönderme yapıyor.
Bu yazı ile sizlerden ayrılıyorum. Bugüne kadar her zaman yoğun geçen hayatımda bazı şeylere hiç zaman ayıramadım. Sorumluluklarım artarken mevcutlarına da yetişemez oldum. Yazmak; özellikle doğru bilgiler aktarmak mesai harcama ve sorumluluk gerektiren bir konu. Yoğunluğumdan dolayı bu sorumluluğu laikiyle gerçekleştirememe çekincesi ile affınızı istiyorum.
Tüm Zorba ailesine ve okuyucularımıza sevgilerimi iletiyorum. Sanatla ve sağlıcakla kalın!
KAYNAKÇA:
Görsel-1- https://stringfixer.com/tr/Pictorialist#wiki-2
Görsel-2-https://fixthephoto.com/blog/retouch-tips/history-of-photo-retouching.html
Görsel-3- https://www.npg.org.uk/collections/search/portrait/mw57958/Angus-McBean
Görsel-4-https://fixthephoto.com/blog/retouch-tips/history-of-photo-retouching.html
Görsel-5-6 https://www.imaging-resource.com/news/2012/09/28/before-photoshop-how-photographers-have-been-manipulating-images-for-years
Görsel-7- https://www.museumdefundatie.nl/en/john-heartfield/
Görsel-8-https://www.johnheartfield.com/John-Heartfield-Exhibition/john-heartfield-art/famous-anti-fascist-art/heartfield-posters-aiz/butter-is-all
Yeni yorum ekle