“Kış Mevsiminde Yaşam”ın Ressamı

Görsel Sanatlar

ZEKİ SERBEST
“Kış Mevsiminde Yaşam”ın Ressamı

Her ne arar isen 
kendinde ara 
Hacı Bektaş Veli


1946 yılında Samsun-Ladik’te doğan Zeki Serbest, ilk, orta ve İlk Öğretmen Okulu öğrenimini memleketi Ladik’te tamamlar.
Her sanatçı gibi Zeki Serbest’in serüveni çocukluğunda başlar. O da önceleri dağa, taşa, yerlere resimler çizer. 
Zeki Serbest için resim aşkı Ladik Akpınar İlk Öğretmen Okulunda sevdaya dönüşür.  Resimdeki başarısı onun Gazi Eğitim Enstitüsü Resim bölümüne gitmesini sağlar.

zorbatv


1974 yılında Akpınar İlk Öğretmen Okulu Resim Salonunda çıkan yangın sonucunda öğrencilerinin seçme resimleri ve kendisinin 250’ye yakın suluboya, yağlıboya resmi yanar. “Bana bu Allah’ın sillesi ise, bir daha resim yapmayacağım,” der ve resim yapmayı bırakır. Uzun süre öğretmenlikle birlikte tabela-reklam işleri de yapar. İşlerinin yoğunluğu içinde, öylesine katıldığı YUNUS EMRE RESİM yarışmasında ÖDÜL kazanır. Tabelacılığı bırakıp kendini tamamen resme verir. 
90 kişisel sergi açar. 250’den fazla karma sergiye ve çalıştaya katılır. Seçicidir. Kültüre hizmet eden çalıştayları seçer. Kendine ve sanatına her zaman saygılıdır.
Samsun Ladikli olan Zeki Serbest’in çocukluğu 2.500 metre yükseklikteki yaylalarda geçer. Yaylalardaki yaşam çocukluğudur, gençliğidir, annesi, babası, akrabalarıdır, ailesidir. O nedenle de tüm resimlerinde coğrafyasının dağlarının görkemini, soğuğunu, sıcağını, sabahını, gecesini, insanlar arasındaki sıcaklığı, aile sevgisini de verir. Aile sevgisinin bizde bıraktığı etkiyle resimlerine sevgiyle bakarız. ‘Çok güzel resimler,’ deriz. 

zorbatv


Resimlerinin konusu genelde “kış mevsiminde yaşam”dır. Resimlerinde bir yandan kış soğuğunu hissederken, öte yandan da insanlardan yayılan sevgi sıcaklığını ruhumuzda hissederiz. Sanat aslında dünyamızı süslemekten de fazlası... Güzellik algılarımızı, zihnimizi ve duygularımızı şekillendiren, değiştiren, besleyen, ruhumuza tesir edendir.
Resimlerinin birinde; öndeki at üzerinde, sırtına bağlanmış çocuğuyla yol alan anne, arkadan gelen çift atla çekilen kızağa öncülük eder.  Kızaklarda genellikle yaşlılar yer alırken gençler yürüyerek kızağı takip ederler. 
Yalçın dağlar eteğinde ve ovada yer alan köyleri aşırı soğuktan korur. Başındaki dumana, fırtınaya, soğuğa rağmen. Köylerde bacalardan tüten dumanlar, yaşamı vurgular. Köyler görüş mesafesindedir, birbirinden derin vadiler veya derelerle ayrılır. Bazı resimlerinde de birçok köy düzlükler içinde yer alır.    
Başka bir resminde bacası tüten köylere insanlar giderken bazıları da başka diyarlara gitmek için köyden ayrılırlar. Kış günü bile her resminde ev dışında, köyler arasında hareket vardır. Köy düğünleri, kız isteme gibi… İnsanlardaki yürüme, koşma hareketleri eriyen, savrulan renklerle ifade edilir.  
İnsansız resmine hiç rastlayamayız. O engin doğa boşluğundaki bembeyaz karı, soğuğu resmederken, insanın çabasını, yaşam telaşını da gözler önüne serer. 
Çocukluğunun, gençliğinin geçtiği çetin doğa şartları Zeki Serbest’i dayanıklı, güçlü kılmıştır. Çalışkandır, zorluklar onu kolay kolay yıldıramaz.    
Tüm resimlerinde insanlar giysileriyle doğalarına ters düşmez. Yöresellikleri hiç bozulmaz. Aykırı bir kıyafete hiç rastlanmaz.
Resimlerinde doğduğu köyünün insanını, insanlarının arasındaki imeceyi, yardımseverliği de anlatır. 
Kışı anlatmak için mavinin tonlarına bürünen resim, bazen de akşam kızıllığına bürünerek kızarır. Bir diğer resminde ise koyu kızıl tonlardan başlayıp gökyüzüne doğru yükselen sarı renkle oluşan atmosferin derinliğini izliyor, o atmosferin enginliğine saygı duyuyoruz.
Köylünün en büyük yardımcısı atlar ve kızaklardır. Bu figürler her resminde yer alır.  Engin doğa da her resminde görkemiyle kendisini gösterir. 
Figürler bazen doğa içinde erirken bize havanın soğuğunu, rüzgarını da  hissettirir. 
Her resim soğuğa rağmen sıcacıktır.  O nedenle de her resmine ‘çok güzel,’ deriz. 
Resimlerindeki ağaçlar soğuğun etkisiyle özsularını kusarak kristal ağaçlar olarak güzelliklerini sergilerler. 
Yağan kar aylarca yaylaları terk etmez. Doğa ısınınca yine seyrine doyum olmaz, güzellikler sergilemeye devam eder.
Karlar eriyince papatyalar, gelincikler doğayı süsler. Bu güzellikleri sergileyen resimler bizi içine çeker, karşılarından ayrılamayız. ‘Çok güzel, çok güzel’ deriz.
Resimlerdeki kompozisyon, perspektif, denge, sağlam desen, renk uyumu, renklerin valörü, renklerin kontrastları resme estetik bütünlük ve güzellik  katar.
Zeki Serbest’in en önemli özelliklerinden birisi hızlı fırça tuşlarına rağmen, resimlerindeki renklerin tertemiz oluşudur. Renkler yorulmamış, kirlenmemiştir.  Resmin içindeki lekeler perspektif doğrultusunda yer alır. Rastgelelere yer yoktur. Her leke mekân boşluğunda ağaçları, taşları, kayaları ifade eder. Bazen kendiliğinden oluşan rastlantısal lekeler resme ayrı bir tat katar. 
Resimlerindeki bütünlüğü ışık-renk oyunlarıyla çözümlemiş, keskin sınırlar, eriyerek, değişerek sertliğini kaybetmiş, alışılmışın dışında bir ışık dünyasını meydana getirmiştir.  Karın ışığı gözlerimizi yakar. 
Resimlerinde üç boyutlu mekanlar, nesneler renkli yüzeysel görünüme kavuşmaktadır. Bu yüzeyler bazen büyük, bazen de küçük kendi içinde eriyen uçuşan figürsel renk lekeleri birbirinden kontur ile ayrılmayıp uçuşan, titreşen akan ışık-renk dalgalarını oluşturmaktadır. Nesne, mekân ve biçimlerdeki erimeler resme estetik güzellik katmakta, insanın içine huzur doldurmakta ve ‘ne güzel’ sözcüğünü defalarca söyletmektedir…
Paris’te bir galeride konferansa katıldım. Konuşmacı, galerilerinde yer alacak resimlerin Avrupa sanatçılarının kopyalarından olmaması gerektiğini, tercih ettikleri resimlerin, sanatçıların kendi coğrafyasını, kendi insanını, kendi kültürünü anlatmasını istediklerini belirtiyordu. Üstüne basa basa “sanatçı, kendi kültürünü, kendi tekniği  doğrultusunda  özgün olarak anlatmalıdır. Anlatamıyorsa o ressama sanatçı denemez” demişti. O sözler aklıma 2.500 metre yükseklikte yaşadığı doğasını, insanını bütün güzelliği ve gerçekliği ile anlatan Zeki Serbest’i getirdi. 

zorbatv


Zeki Serbest “resimlerim geçmişte yarım kalmış anılarıma özlemimi giderme isteğimin tuvale yansımasıdır; BİZİM ORALARIN atlı kızakları, izlerinde kar fırtınası ve beyazlığın sonsuzluğunda…” diyerek sanatını kısa ve öz olarak anlatmış. 
Zeki Serbest aşkla yaptığı kendi tarzı resimleriyle dışavurumcudur, ekspresyonisttir.  
O, iç benliğindeki güzeli, kendi doğa ve yaşam gerçeği ile birleştirip Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi ne ararsa kendinde bulup eser olarak ortaya koyan, kendini bilendir.


Hayata kattığın bu güzellikler için teşekkürler, arkadaşım Zeki Serbest.
Her zaman yolun açık olsun. 

 

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.