HATİCE ARAS “Sanat aşktır. Kendini ifade etmektir”

Sanat

   Sanatçı Hatice Aras “Sanat aşktır. Kendini ifade etmektir”   

.

Gülseren Sönmez*


İfade edemediğim duygularım, korkularım, sevgim, hüsranlarım, kıskançlıklarım, söyleyemediklerimdir. İnsan olma ve var olma biçimimdir. Bu yüzden sanat aşktır, kendini ifade etmektir.

Cam altı resimlerinde camın ve pleksinin şeffaflığını, parlaklığını sevdim ve bu teknikte karar kıldım. Öğrencilerimi sık sık çeşitli sergilere, fuarlara götürüp onlara sanatın farklı yönlerini göstermeye çalışıyordum. Bir fuarda Aynur Ocak’ın cam altı resimlerini gördüğümde çok etkilendim; hatta bir eserini de satın aldım. O gün, zihnime bir kıvılcım düşmüştü. Tek arzum vardı: Cam altı resim yapmak.

Uzun süre araştırdım, denedim, emek verdim. Bu çalışmaların ana maddesi olan camı ve pleksiyi bulup çalışmaya başladığımda takvimler 2000 yılını gösteriyordu. Çok çalışarak kendi tarzımı oluşturdum.

Hatice Aras’ın cam altı resim sevgisini ondan dinlediğimde, eserlerine daha dikkatle baktım. Resimlerinde çeşitli enstrümanlar çalan, dans eden kadınlar vardı. Bu kadınlar, ilk bakışta neşeli gibi görünseler de aslında hüzün taşıyorlardı. İri gözleriyle etrafa bakarken, iç dünyalarını gizliyor gibiydiler. Onlar, sanatçının kendisini arayışının yansımalarıydı.

Hatice Aras’ın resimlerindeki her kadın, kendi bedeni içinde güzeldi. Biraz tombuldu, biraz melankolik; ama hep sahiciydi. Kadının bedeni, Aras’ın fırçasında güç ve duygu kazanıyordu. Her figür, sanatçının kendini bulma ve yeniden yaratma yolculuğunun bir parçasıydı.

.

Renkli ışıkların, bayrakların ve eğlenceli atmosferin içinde, kadın ve erkek figürleri dans ediyor. Yüzlerde bir yandan yaşam coşkusu, diğer yandan içsel bir kırılganlık var. Eğlencenin içinde bile bir hüzün gizli. Kadınların tombul bedenleri, hareketleriyle özgürleşiyor; sanki hayata inatla dans ediyorlar.

.

 

İki kadın kırmızı elbiseleriyle doğanın içinde. Birinin elinde bir tef var, diğerinin ise kolları havada. Yüzlerinde mahzun ama dirençli bir ifade seziliyor. Arkadaki ağaçların kızıllığı, sanki gün batımıyla birleşen bir melankoli taşıyor. Burada kadın figürleri, kendi varoluşlarını hem eğlence hem de direniş üzerinden gösteriyor.

.

Kadınlar bu defa müzikle birleşmiş. Klarnet, keman ve tef… Doğanın ortasında, yaprakların arasında, kendi iç dünyalarını şarkılara dönüştürüyorlar. Yuvarlak bedenleri, canlı renklerle iç içe. Burada kadın, doğayla, müzikle ve sanatla bütünleşiyor.

Onun tablolarında kadın figürleri, toplumsal kalıpların dışında, kendi bedenleriyle barışık ve sahici halleriyle görünüyor. Biraz hüzünlüdürler, ama aynı zamanda yaşamı, müziği, dansı kucaklarlar. Yüzlerindeki iri gözler, izleyiciye doğrudan bakar; sanki hem kendilerini hem de bizi sorgularlar. Aras’ın kadınları, neşeyi ve hüznü aynı anda taşır.

Hatice Aras’ın resimlerinde;

Camın parlak yüzeyinde, ışığın ardında gizlenmiş bir dünya açılır bize.
Hatice Aras’ın kadınları orada yaşar:
Tombul bedenleriyle, iri gözleriyle, hem yaşamın coşkusunu
hem de derin bir hüzün taşırlar.

Onlar ne güzellik kalıplarına sığar,
ne de suskun kalırlar.
Bir elinde tef, bir elinde keman,
bazen dans eden, bazen doğayı dinleyen bu kadınlar
hayatın en sahici, en çıplak halini gösterir.

Gözleri bize bakar,
ama içlerinde başka bir arayış vardır:
Sanatçının kendisini bulma isteği,
kadının içsel yalnızlığı,
bir yandan da hayata tutunan güçlü bir varlık.

Renkler neşelidir;
şenlikler, müzikler, ışıklar vardır.
Ama o renklerin ardında ince bir kırılganlık dolaşır.
Gülümseyen yüzlerin arkasında
sessiz sorular fısıldanır bize.

Hatice Aras’ın resimleri,
kadının ruhuna yazılmış şiirler gibidir.
Her figür hem neşeyi hem de melankoliyi taşır;
hem kendi bedeninde güzelliği bulur
hem de varoluşun derinliğini.

Camın ardında parlayan bu kadınlar,
bize şunu hatırlatır:
Sanat, aynadır—
ama yalnızca dışımızı değil,
içimizde saklı olanı da gösteren bir ayna.

Hatice Aras’ın Sanat Anlayışını şu şekilde de yorumlaya biliriz.

Hatice Aras’ın resimleri, dışavurumcu bir duyarlılığın güçlü örnekleridir. Onun cam altı tekniğinde yarattığı kadın figürleri, yalnızca görüneni betimlemekle kalmaz; aynı zamanda derin bir iç dünyanın dışavurumuna dönüşür. Renkler, çizgiler ve figürler, sanatçının ruhundan taşan duyguların aracına evrilir.

Aras’ın kompozisyonlarında dikkat çeken öğelerden biri, yukarıdan bakan perspektiftir. Bu bakış açısı, izleyiciyi yalnızca resmin seyircisi olmaktan çıkarır; aynı zamanda sahneye dahil eder. Kadınlar, bu perspektif sayesinde adeta izleyicinin üzerine açılır, iri gözleriyle doğrudan temas kurar. Böylece onların yalnızlığı, coşkusu ve içsel sorgulamaları daha etkili bir şekilde görünür hale gelir.

Sanatçının kadınları, bedenleriyle barışık, güçlü ama aynı zamanda kırılgandır. Bir yandan neşeyi, müziği, dansı taşırlar; diğer yandan derin bir hüzün barındırırlar. Bu çift yönlü ifade, Hatice Aras’ın resimlerini salt bir güzellik anlayışının ötesine taşır. Onlar hem sanatçının kendi varoluş arayışının hem de kadının çok katmanlı kimliğinin birer yansımasıdır.

Hatice Aras, cam altı resim geleneğini çağdaş bir ifade alanına dönüştürerek, sanatı bir içsel yolculuğun aynasına çevirmiştir. Onun eserlerinde görülen kadınlar, aslında yalnızca figür değil; sanatçının kendisine, duygularına ve varoluşuna açılan kapılardır.

Bu yönüyle Hatice Aras’ın sanatı, izleyiciyi estetik bir seyirden çok daha fazlasına davet eder: duygusal bir yüzleşmeye, içsel bir sorgulamaya.

Kıymetli sanatçımızı bu güzel eserleri için kutluyor başarılar diliyorum.

.

.

.

*Sanatçı, Yazar, Eylül 2025

Hatice Aras

 

1987 yılında İzmir Buca Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümünden mezun oldu. 12 yıl İstanbul’da tekstil sektöründe tasarımcı olarak çalıştıktan sonra 1999 yılında resim öğretmenliğine geçti. 2010 yılında öğretmenlikten emekli oldu. Çok sayıda karma sergi ve sanat çalıştaylarına katılan sanatçının yurt içi ve yurt dışı-İngiltere, Almanya, Singapur, Güney Kore, İrlanda, Tunus- özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. Sanatçı, halen çalışmalarına İstanbul, Beyoğlu’ndaki atölyesinde devam etmektedir.

 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.