Bir İnzivadan Notlar…

Şifa ve İyilik

Bir İnzivadan Notlar…

Gülbeyaz Cihan

Başka bir varlığın önünde açılmaya cesaretin var mı?

Koan:
Zen Budizm’de mantıklı düşünceyle cevaplanması mümkün olmayan, yalnız sezgilerle anlaşılabilen sorulara ya da diyaloğa Koan denir. Zihin ve egonun sınırlarını kırmak ve sezgisel bir aydınlanma parıltısını doğurmak amacıyla düzenlenirler. Bu sorularla seansı yöneten usta, her öğrenciyi kendi derin doğasını açmaya onu mecbur bırakır. Kişi sorusunu sorgular ve problemi, her türlü şaşkınlığı ortadan kaldırabilir. Bu diyalogları değerli kılan ise kişinin o anda bir uyanış ya da aydınlanma deneyimi yaşamasıdır. Bazen bir tek koan için yıllarca çalışıldığı, kafa yorulduğu da olur. Aynı filmi yıllar sonra izleyip faklı bir yaklaşımda bulunmamız gibi, zaman ve zihinsel gelişim içerisinde koanların cevapları da değişebilir.  
Anlat Bana Sen Kimsin!  zorbatv.dergi
Birinin karşısına oturduğum halde, günlerce onun söylediklerine karşılık vermemeyi nasıl becerebilirim?                                                                                                                                
Kendime ve karşımdakine nasıl alan açabilirim?                                                                       
Sırtımı hiçbir yere, hiç kimseye dayamadan, destek almadan nasıl oturabilirim?                      

Kendimin ve başkasının benzersizliğini, olmanın çeşitli hallerini keşfedebilir miyim?           

Kendime doğru ilerleyip, kaynaklarımla bağlantılar kurarak onlarla temas sağlayabilecek miyim?                                                                                                                                           
Eksik kaynaklarımın yanı sıra güçlü kaynaklarımı da gözler önüne serebilecek miydim?        
Bütün bu soruların cevapları, eğer kendimi açmaya izin verebilirsem inzivada kısmen de olsa deneyimleyeceğim şeylerdi.
***  
2019 Haziran’ında Bulgaristan’da yapılan, bir haftalık SATORİ inzivasına katılmak üzere yola çıktım. Yeni bir yolu deneyimlemekti niyetim. Ancak hem koanlar hem de inzivanın kuralları oldukça zordu. 

Kurallar neydi? Oturumlar hariç sessiz kalmak, otelin neresinde olunursa olunsun aynalara bakmamak, makyaj yapmamak, takı takmamak, sabah 09.00’dan, akşam 21.00’e kadar yastıklar da dahil hiçbir yere sırtını dayamadan oturmayı başarabilmek! Anlaşılacağı üzere oldukça zorlayıcı kurallardı. Neyse ki, 40 dakikada bir 10 dakikalık molalar vardı da az da olsa dinlenebiliyordum. Ayrıca sabah erken saatlerde ve akşam yatmadan önce, derin meditasyon teknikleri uygulanıyordu.
Ganga, klinik psikologdu. 45 yılı aşkın bir süre, içsel arayışın tutkusunu yakmak için yoğun farkındalık inzivaları yapan bir hocaydı. 
“Bana kim olduğunu anlat?” koanıyla başladı ilk oturum. Aynı anda 40 kişi aynı soruyu soruyordu birbirine. 

O güne kadar aynaya bakmadan durabilmenin, sessiz kalmaktan daha zor geleceğini hiç düşünememiştim. İlk günlerde sürekli camlarda kendi yansımamı arıyordum; saçım düzgün mü, kıyafetim yakışmış mı, yüzüm nasıl görünüyor? İfademi daha yakından görebilmek için bazen odadaki aynanın örtüsünü kaldırıp kuralı ihlal ettiğim de oluyordu.  Güzel görünüp görünmediğimle çok ilgiliydim. Aynaya bakma isteğim acaba güzel miyim değil de, çirkin miyim sorusunun cevabını bulmak içindi. Şunu da itiraf etmeliyim ki; karşıma çıkan her partnerimin (her 40 dakikalık oturumdan sonra bir başkası oturuyordu.) yüzündeki kusurları tarıyordum.  Şimdi anlıyorum ki camlardaki yansımamda aradığım ‘çirkin miyim?’ sorusu da meğer çalışma partnerlerimin bana ayna tuttuğu şeydi. 

Üç gün boyunca ve saatlerce aynı soruyu tekrarladık: “Bana kim olduğunu anlat”       Karşımdaki, “Anlat” dedikçe ne diyeceğimi bilemiyor, bocalıyordum. Soruyu yanıtlamakta zorlanırken bir de zihnim Türkçe afili, felsefi cümleler kurmak için uğraşmıyor muydu! Bu ise işimi daha da zorlaştırıyor, İngilizceye çevirmekte güçlüklere neden oluyordu. Sonunda pes edip, sade ve basit bir İngilizce ile ‘Ben kimim, kim değilim’ sorularının yanıtlarını dile getirmeye çabaladım. Soruyu cevaplarken partnerim beni sadece dinliyor, yargılayıcı ya da onay verici mimiklerden kaçınıyordu. Aksi yasaktı zaten. Bu durum, bir başkasının varlığının önünde açılmamı daha da eziyetli kılıyordu. 
Her oturumda başka bir partnere ‘bir öncekine anlattıklarımın aynısını anlatma’ kurnazlığını yapmak istedim. Ancak, nedense başka bir şey oluyordu. Kendiliğinden egonun ötesinden, sezgisel olarak bambaşka cümleler dökülüveriyordu ağzımdan. Yani saatlerce, günlerce kendimin kim olduğunu ya da olmadığını cümlelerde arayıp durdum. Bakınırken zihnim karıştı, çünkü aynı soruya zihnimin oluşturduğu önceki cevaplara yaklaşımım değişiyordu. Haliyle karışıyordum ve karışırken sanki netleşiyordum. Daha sonraki analizimde şunu gördüm; İngilizce cümlelerinde kullandığım açık ve samimi ifadeler, yavaş yavaş beni bana yaklaştırmıştı. Usul usul bir başkasının varlığının önünde açılıyor ve dinleme sırası bana geldiğinde yargısız, yorumsuz kalabilmenin ne kadar kıymetli olduğunu anlamaya başlıyordum. 

Bu inzivada sen kimsin sorusuna olan yanıtımda kendimi birkaç defa mağdur bir kurban rolünde, nelerden vazgeçtiğimi anlatırken yakaladım ve itiraf etmeliyim ki burada kurbandan çok kahraman tarafım yani egom konuşuyordu. Bir yıl önce yıllarca yaşadığım şehri, evi, mesleğimi, değerli dostlarımı bıraktığımı ve en zoru uzun süren bir evliliği bitirdiğimi büyük bir gururla anlatıyordum. Vazgeçtiğimi zannediyordum ta ki değerli Budist Hocam Tashi Nyma’nın dediği gibi: “Sen vazgeçtiklerine tutunuyorsun, vazgeçtiklerinden    vazgeçemiyorsun.” Çok yaman bir çelişkiydi, birçok rahatsızlığın sebebi olan bilinç ve bilinçaltımın uyumsuzluğunun idrakindeydim. Fark ettiğini fark etmek, zihin terbiyesinin önemli aşamalarından biridir ve böylece diğer zamanlarda vazgeçtiklerimden bahsettiğimde daha temkinli ve kontrollü olmaya başladım.
Herkes güzeldir! zorbatv.dergi

Günlerce sorulan koanları çözümlerken bir çift derin bakan ama yorum yapmayan göze bunları anlatmak hiç kolay olmadı. Bu günler hiç sonlanmayacak gibiydi, ama bunun yanı sıra kendimde bitmez tükenmez keşiflerde bulunuyordum. Kendime bağlandıkça, içeriye doğru ilerledikçe, kaynaklarımla olan bağım da güçlenmeye başlamıştı. Sanırım dördüncü günden sonra karşımda oturanın gözlerine baktığımda, kendimin derinliklerine, yaralarına ve en önemlisi beden güzelliğinden çok, kendimin ve onların içsel güzelliğine temas edebiliyordum. Bu eşsiz bir deneyimdi, çünkü herkes çok güzeldi ve ben de yavaşça camlardaki kendi yansımamı kovalamayı bıraktım. Baktığımda ise; kusurdan çok iyi yönlerimin de olduğunu görebilmeyi başardım sonunda. 

Bu his, uzun süre devam etti. İnsanlara baktığımda gözlerinin derinliklerinde, büyük kederin arkasında koca sevgiyi hissediyordum. Çünkü herkesin bu yaşam alanında ve bu bedende kendine biçmiş/biçilmiş, seçmiş/seçilmiş olduğu rolü iyisiyle, kötüsüyle oynamakla vazifeli olduğunu düşünüyorum. Mümkün olduğunca yargılamadan, yorumlamadan izleyici olarak kalmak! Eğer etki ve yetki alanımın içinde ise destek istendiğinde yardımcı olmayı denemek. 

İçsel arayışın keşfi, hayatın içinde ve dışında durmaksızın devam eder. Zihnin daha önce oluşturduğu düşünce bulutları ya da kalıpları hep farklı haller alır. Bu yüzden, “Ben kimim?”  sorusunun tek bir kalıcı yanıtı yoktur! Herkeste olduğu gibi, bendeki benler öylesine çok ki; her biri ayrı bir kimlik, ayrı bir renk, ayrı bir keder, ayrı bir neşe…Bu durumda, en iyisi kendimin olma hallerine izin vermek olacaktır. 
Şefkatle…

Yorum

Aylin Dağlar (doğrulanmamış) Pa, 30 Ocak 2022 - 00:55

Bu eşsiz derinlikteki deneyimi en yalın haliyle ve samimi bir dille anlatan sevgili Gülbeyaz Cihan 'ı gönülden tebrik ediyorum. Yazıyı okurken oradaki hallerini hayalimde canlandırmak, soruyu kendime sormak ve neredeyse hayali olarak karşımdakinin gözbebeğine dalmak...Kaleminize sağlık...

Sevim Taşkın (doğrulanmamış) Pa, 30 Ocak 2022 - 17:48

Yaşadıklarını , hislerini ve görüşlerini içtenlikle anlattığın için teşekkürler ve tebrikler güzeller guzeli Gülbeyaz Hocam ... Bitimsiz başarilar ve mutluluklar diliyorum... 🙏❤

ali yücel (doğrulanmamış) Pa, 30 Ocak 2022 - 18:44

Aydınlatıcı bilgileriniz ve aktardığınız tecrübelerinizden faydalandım, teşekkür ederim. Yeni yazılarınızı bekliyorum... Tebrikler

Zeynep Selda (doğrulanmamış) Pt, 31 Ocak 2022 - 09:50

İçten, samimi, açıkça paylaşımını okuyunca işte Gülbeyaz dedim içimden.ışık olmakla, kendisi olmakla, farketmek dönüşmekle ilgili bu değerli yolda ilerleyen, paylaşan, sevgiyle kucaklayan can arkadaşım. Teşekkürler

Köprülü (doğrulanmamış) Pa, 30 Temmuz 2023 - 18:20

Ben ben değilim Gülbeyaz
Ben sende
Sen bende bir aynayız
Gözlerden ruhlara akan sevgiyle coşan...
Sende kendimi gördüğüme teşekkür ederim sevgili arkadaşım...
Sevgi dolu bir yolculuk olmuş yazını kendinden kendine...
Aşk olsun ❤️🌹

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.