Sanat Eğitiminde Estetik Çözümleme Metodolojileri

Özet

21.yy’da estetik, bir bilim olarak; disiplinlerarası, bütüncül ve küresel kültürü ele alan yaklaşımlarla biçimlenmektedir. Estetiğin sanatın içerisindeki yeri ve bu noktada teorisyenlerin, değişen sanat kuramları çerçevesinde sanat eğitimine katkılarını saptayabilmeleri için, günümüzde ki sanat eğitimini tartışmaya açmak ve bu konudaki araştırmaları özümsemeleri gerekmektedir. Hem sanat kuramları çerçevesinde hem de eğitim kuramlarını temel alan düşünürler ışığında önerilen sanat eğitimi programlarıyla günümüzdeki sanat eğitimine yön vermesi amaçlanmaktadır. Bugün estetik eğitiminde estetik kuramlara bağlı kalma gerekliliği ve ihtiyacı; estetiği kavramlaştırmaya yönelik normativ bir algıyla ilkeleşen bir sanat eğitimi oluşturmasına itmektedir. Bu adını koyalabildiğimiz en net görüştür. Çünkü sanat ve eğitimin uyumu sorunlu bir süreç izlemiştir. Sanat eğitimi ile sanatın uyumu oldulça zorlayıcıdır ve belli bir yöntem tespiti oldukça zordur. Sanatın ne olduğu tartışmaları ve kuramlar çerçevesinde estetiğin savunuları ve bu bağlamda; estetik ve sanat analizi yapabilen diyalektik süreçleri ön plana çıkaran bir eğitim anlayışı öneren örnekler sanat eğitimine ışık tutmaktadır.
Anahtar kelimeler: Sanat eğitimi, estetik, eğitim bilimleri, pedagojik formasyon

Abstract

Aesthetic as a science in 21st century, has been shaped by approaches tackling with interdisciplinary , holistic and global culture. At this point, it is important to determine contributions of theorists to aesthetic education in terms of changing theories; to start a discussion about moving aesthetic education to a universal point and to bring new perspectives to aesthetic education in educational institutions. Need and necessity of adhering to aesthetic theories in aesthetics education today along with uncovering the relation of normative a by sense aesthetics has emerged the necessity of bringing the principles of organization together. However it has become a necessity to determine dialectical processes capable of making aesthetics analysis; theories in terms of aesthetics education, value and meaning of art on aesthetics defence.
Key words: Aesthetics education, aesthetic education methods,pedagogical formation
Makaleler

Sanat Eğitiminde Estetik Çözümleme Metodolojileri
 
 

Meltem Akkaya*    


Giriş
Estetik  terimi 18.yy ortalarında Alman filozof  A.G.Baumgarten tarafından ortaya atılmıştır. Baumgarten, insanın zihinsel dünyasını akıl, duygu ve irade olarak ayıran Leibniz felsefesinden yola çıkmıştır.  Baumgarten’in ”duygusal algının yetkinliği” olarak tanımladığı estetiği, güzellik olgusu olarak litaretüre sokması ile insanın sanatsal etkinliği de, en yüksek nokta olarak karşımıza çıkmaktadır. 


18. yy’ın sonlarına doğru, estetik terimi, duyusal algı kuramını değil, “güzellik felsefesini”, “sanat felsefesi”ni, ya da her ikisini birden dile getiriyordu. Ama estetik denilince artık, kendisini felsefeden ayırmış, kendi araştırma alanına kavuşmuş bir bilim dalı olarak anlaşılıyordu. ( Kagan;1992:14)
Sanat felsefesi, tek başına bir bilim olduktan sonra bir çok kavramı araştırma alanına ekledi. Bu kavramlardan bir tanesi tarihsel düşünce oldu. Bu fikri ilk olarak  dayatan Hegel, sanatın kuramsal ve tarihsel olarak çözümlenmesindeki birliğini kuran ilk kuramcı oldu.


18 yy'a kadar estetik yasaların bilgisi, estetitiğin metadolojisine dayanarak; ilk kuramsal yaklaşımı ise  platon ortaya koymuştur. Platon, güzel’e özgü ilk felsefe öğretisinin mimarıdır. Içinde yaşadığımız gerçeklikteki güzel görüngüleri, bize estetik haz veren olguları ve olayları ortaya çıkarmanın yanında neden güzel olduklarını söylemenin adımını atmıştır. Idealist felsefenin temsilcisi olan platon’a göre “güzel” manevi  yaşama özgüdür.


 İdealizmin, eğitim metodolojisi epistemolojiye dayanmaktadır.  Başka bir deyişle  “insanın özü, yani insanı her ne ise o yapan şey de onun manevi varlığı ya da aklıdır. Insanı ruh ve bedenden teşekkül etmiş bir varlık olarak değerlendiren idealism, ruhun özsel özelliğinin de akıl ve düşünceden meydana geldiğini savunur. idealizmin epistomoloji anlayışı, baştan sona rasyonalizmin oluşturduğu zemin üzerinde yükselir.” (Cevizci :2012; 37)

Estetiğin idealist dayanağı estetiğin evrilmesi ile tarihsel süreçte bazı çelişkileri ve düşünürler arasında da düşünce farklılıklarına neden olur. Öznelci idealist estetiğin, Ernst Neumann ve Bernedetto Croce olmak üzere Batı Avrupa estetikçilerinin bu dönüşümü yeterli bulmadıkları görülür. Kagan, bu anlaşmazlığın nedenini netleştirir ve ”güzel olanın çözümlenişinde, idealist bir temele dayanarak, nesnel –olan ile öznel-olanın gerçek birleşimini yapmak olanakasızdır.” Der. (Kagan: 1992:69) Kagan, Bununla ilgili en önemli adımın, 19.yy ortasında Rus filozofu Çernişevski’nin attığını ileri sürmektedir.


Çernişevski’nin güzel-olanın anlayış tarzı, nesneli öznele sımsıkı bağlar. Çünkü, hem güzel’in nesnel varoluşunu, hem de onun insan tarafından algılanışının tarihsel ve toplumsal koşullanmasını gösterir. Felsefeciye göre, güzel, bir yargı kategorisidir. Nesnel idealistlerin (Platon, Schelling, Hegel) estetik anlayışları, en başta güzel üstüne yargıları, dünya ile ilgili genel felsefi görüşlerinden temellenir; buna göre, dünya, bizim dışımızda nesnel bir şekilde- var olan ve saltık ide, evrensel us ya da Tanrı biçiminde kendini dışa vuran manevi özün maddi tözüdür." (Ziss:2009;158)


Estetik çözümlemede, Bilimsel maddeci estetikçiler, yeni estetik kuramlar peşine düşerek, diyalektik maddeciliğin özünde çözüm bulamayınca, diyalektik ve tarihsel maddecilik felsefesiyle estetik algıya farklı bakış açıları kazandırdılar. Estetik kuramlarındaki yeni gelişmler, eğitim kuramlarında ki yeni yöntemlerın  bilgisine eklenince estetik eğitimin de farklı bakış açıları yaratmıştır.

     
 A-Estetik Eğitiminin Kuramsal Dayanakları 
Estetik tek başına bir disiplin olmasının ardından, Estetik eğitimi ile ilgili çabalarında parallel olarak gelişmeye başladığını görmekteyiz. 18.yy’da Friedric Schiller, Kant’ın estetik anlayışından yola çıkarak bir çok çıkarımda bulunmuştur. ”İnsan’ın Estetik  Eğitimi Üstüne Bir Dizi Mektup” isimli çalışmasında düşüncelerini belirtmiştir. Estetiği bir eğitim sürecinin bir parçası olarak görmek maddeci estetik anlayışının bir sonucudur. Fakat tamamen bu dönüşen estetik anlayışa bağlamak doğru olmaz. Bu dönüşüm, belli sürecin sonucunda sağlanmıştır. 


18. yy sonlarına doğru Fransız estetiğini, Hender ve Schiller 18. yy’da Antik sanata öykünen Fransız sanatını eleştirmişler ve bunun yanlışlığı üzerinde durmuşlardır. Schillerden sonra 19.yy’da “Deneysel Estetik“, “Estetiğe Giriş” yapıtlarıyla, estetik konusunda ilk ve yöntemleri tartışan Theodor Ziehen ve Gustave Teodor Fechner” deneysel psikolojik estetiğin” temellerini attılar. Aynı zamanda, Alman ruhbilimci ve estetikçi Max Dessoir, güzelliği inceleyen asıl estetiği, sanatsal yaratım ve sanat yapıtı sorunlarını ele alan genel sanat biliminden ayırmıştır.


“Kagan “Estetik dersleri” kitabında, Estetik bilimini sanatsal yaratmanın gelişme yasaları sürecinde ortaya çıktığını vurgular. Normativ estetik karşısında anti-normativ estetik anlayışı ve “sanat için sanat” ayrımı ortaya çıkmasyla sanat eğitiminde yeni fikirler ortaya atıldı. Bilimsel maddeci estetik anlayışı bilimsel yöntemlerle estetik eğitiminin yolunu açtı.


Özellikle normativ anlayışın karşısında yer alan Kant, Taine ve modern burjuva estetiğinin çoğu temsilcileri, yaratıcılık için kurallar ortaya koymamışlar, Bilimsel maddeci estetikçilerin önünü açmışlardır.


Estetik bilimi ile ilgili yapılan araştırmalar, onun eğitimsel boyutunu da beraberinde getirmiştir. 20. yy’da Burjuva estetiğinde sanatı çok yanlı boyutuyla ele alan ve yöntem bilim konusunda kafa yoran ve işlevsel boyutta katkılarını sağlayan, Maiman, Read, Rader, ve Munro gibi araştırmacılar yaptıkları sentezlerle katkı da sağlamışlardır.

B.  Sanat Yoluyla Eğitim 
Estetik eğitimi kuramının, 18 yy’a kadar çok bir anlamı yoktur. Estetiğin kuramsallaşması, eğitim pedagojisindeki gelişmeler nedeniyle sanat eğitiminin de özerk bir araştırma alanı olmasını sağlamıştır. 


Sanat eğitim bilimi genel pedoji ile iç içe olmasına rağmen, sanat pedagojisi disiplinlerarası etkileşiminden yararlanır.Bu anlamda estetik eğitiminde ilk somut adımı atan kişi Schiller’dir. Felsefi düşüncelerine dayanarak estetik eğitimi konusunda ilk kafa yoran filazoftur. Estetik eğitimi ile ilgili bir dizi mektup yazmıştır. Bu mektuplarda düşünürün estetik ilkelerini Kant’a dayardırıdığı görülür.    Schiller’in sanatının ilkesi edimsel hayata geçirmeye çabaladığı, tümel ile tikelin, özgürlük ile zorunluluğun, tin ile doğanın birliği, idea’nın kendisi olarak, bilginin ve varoluşun ilkesi kılınmıştır. Schiller’e göre oran–orantı güzelin koşulu değil, doğanın koşuludur. Öğretici ve ahlakileştirici sanat ve eğitim anlayışı, sanatsal alımlamayı belli bir amaç veya eğilim doğrultusunda yönlendirir.  

           
Schiller, us ve duygu arasındaki mantık farklılığını sanat yoluyla kırılacağını ön görür. Ve böylece, sanat yoluyla insanların eğitilebileceği fikrini çıkarır. Bu iki karşıt düşünce oyun dürtüsüyle, estetik yasalarla birleşir. 


Schiller dışında sanat eğitiminin yolunu açan diğer bir kuramcı ingiliz şair, felsefeci, romancı, politika kuramcısı, eğitim kuramcısı ve sanat eleştirmeni olarak tanınan Herbert Read'dir. Read, sanat egitiminin amaçları konusunda odaklanır. Read, Schiller gibi eğitim modelinde ahlaki değerlere birinci planda tutarak; bu modeli tüm sanat dalları için ölçü, uyum, oran, ritmik gibi güzel’e varan yol olarak vurgular.


Gelinen aşamada Read, sanatı simgesel dizgelere dayandırır. Sanatçıların gerçekliği olabildiğince temsil etmek için simgeler yarattıklarını savunur. Bunu insanın doğal ve biyolojik süreçle oluşturduğuna ve dış dünyanın, insanların biyolojik duyumları sayesinde algılandığını düşünerek; gerçekliği anlamamızı sağlayan simgelerin yaratılmasının tek sorumlusu da bedenin biyolojik organizması olarak görmektedir. 


Bu görüşü aslında tamamlayan görüşün devamı olarak; sanat eğitiminde, deneycilik mantığını kazandıran diğer bir kuramcı  John Dewey'dir.  Read gibi, sanat eğitimini faydacılğa dayandırır. Amerikalı felsefeci gerçek anlamda pragmatizmin savunucudur.  Dewey'in amacı , yaşantı ile sanatı birleştirmek ve sanatı işlevsel kılmaktır.  
Düşünür bir anlamda; eğitim pratiği yönüyle, gelenekçi eğitim anlayışından ilerlemeci eğitimin kapısını açar. Bu görüşle; eğitim felsefesi pratiğini  liberal bir yaklaşımla kurgular ve deneyim felsefesi ışığında yararcı koşula dayandırmış olur. 


Bu anlamda, sanat eğitim felsefesi de toplum adına faydacılığa dayanmaktadır. Ama sanat eğitiminin Schiller, Herbert Read ve john Dewey’in pedagojik önerileri,  problem çözme, eleştiri, sanat eğitiminde hazır bulunuşluk, amaç, psikolojik ve sosyolojik hazırlık açısından geleneksel beklentileri daha ileri taşımada çok önemli bir katkıdır.
     
C- Estektik Amaçlı Eğitim 
19.yy sonları ve 20.yy başlarında sanat eğitimi ve estetik eğitimi ile ilgili Almanya ve Fransa’da bir atılım görülür. Estetik, 1900 yıllarından sonra, sanat açısından bir çok görüşün aynı anda savunulduğu bir dönem başlangıcı olması nedeniyle; sanat eğitimi ve estetik eğitimi yönünde olasılıkların zengişleşmesini sağlamasının yanısıra pratiklerin tespiti konusunda zorlayıcı da olmuştur.


Sanat eğitimi, 20 yy. Içeriğinde genel anlamda bazı sorunlar içermektedir.
Çünkü; sanatta ki dönüşümler, sanat eğitiminin hedefleriyle özdeşleştirilmeli ve bunun pedagojik formasyonun bilgi alanından yararlanılmalıydı. 
Sanat eğiitiminin yöntembilimle uzlaşımı oldukça zor görünmektedir. Temel ayrım sanat eğitiminin araçsal olarak kullanımı veya sanatın kuramsal yönünün pratiği ile birlikte devamlı güncellenen ve değişime uğratılan bir sanat eğitimi anlayışıdır. Bu tartışmalar, yeni estetik eğitiminde güzel’in ve beğeni'nin yön değiştirip değiştirmediği noktasında sorunsallaşır. Çünkü güzel’in ve beğeninin doğası değişmiştir. Aslında estetik tartışmalarda baştan beri kendisine yanıt aranan soru güzel’in doğasının ne olduğu sorusudur.


17.18.19. yy’a kadar, estetik, idealist anlayışa dayalı, metafizik ve objectivist mantıkla devam ederken; ”Kant, schiller, Regel ve Vischer önderliğinde kurulan Yeni çağ düşünce sisteminin, metafizik felsefesine kattığı en önemli gelişim; özellikle özne üzerinde yapılan araştırmalarla, öznenin kendi içindeki duygu-düşünce ilişkilerinin ve özne ile nesne arasındaki ilişkilerin güzellik kapsamında değerlendirilmesidir.” (Aykut:2012:74)


20.yy başlarında “Estetik eğitimi, sanatı yaratma, değerlendirme, konu ve bağlamı düşünmeden ayırt edici bir duyarlılığın geliştirilmesi, estetik kavram ve prensiplerle bütünleşmiş ortak sanat programları konularında estetik okuryazarlığı geliştiren sanat eğitim programları anlamına gelir.” (Aykut:2012:95) 
Görsel sanat eğitimi içerisinde estetiğin bir güzelin bilimi olarak yer almasının dışında, sanatın, estetiğin amaç olmaktan çıkıp çağdaş sanatı açıklayıcı bir eğitim programı,  20.yy’da etkili olmaya başlayan yapısalcılık (Strüktüralizm) Yorumbilim (Hermeneutik) Göstergebilim (Semiyotik), fenemonoloji (olgubilim) gibi sanat kuramları aynı anda gelişme gösterir. Çok bilgililik sanat eğitiminde yöntem bilim açısından bağlayıcı olduğu gibi aynı zamanda da ayrımlar da getirir ve bu anlamda sanat eğitimi modelini oluşturma da zorlayıcı olur


20.yy da sanat eğitiminin oturmasında kilit isimler ve kurumlar olmuştur. Bunlardan biri, Sanat eğitim bilimcisi Gunter Otto,’dur. Kuram ile uygulamanın bütünleşmesini, biçimlendirici etkinlikte öznelleştirme ve nesnelleştirme eğitimlerinin bir arada yer alınması gerektiğini savunur. Çağdaş sanatı ön plana çıkararak bilişsel yöntemlerin kullanıldığı pratikleri önemser.


 İkincisi  “Pfennig’in kuramıdır. Pfennig, çocuktan hareket etmemekte güncel sanattan yola çıkıyordu; çağcıl biçimlendirme ilkelerinin sanat dersi öğretim programlarında ders konusunu oluşturmasını öngörüyor, bu ilkelerin didaktik bakımından sunulmasını sanat eğitimbiliminin bir görevi olarak görüyordu. Böylece sanat ilk kez yönlendirici bir öge oluyordu.” (San:2010;110)


 R.Pfennig’e göre sanat derslerinin amacı görsel yoğrumsal olarak biçimlendirici düşünme biçimine ulaşmaktır. 1970’lerden bu yana, eğitim bilimlerinin temeli artık psikoloji değil; toplumbilimine dayanmaktadır. Sanat dersleri için bu şu anlama gelmektedir; öğrencinin bireysel başarıları ve bu başarılarının isteklendirilmesi, geliştirilmeye çalışılması arka plana itilecek; öğrenci, grup çalışmaları, grup etkinlikleri, proje çalışmaları Nelson Goodman’nın göstergebilim kuramını kullanarak,” bir sanat yapıtını, üzerinde düşünülecek bir nesneden çok simgesel bir anlatımı doğru okumak için gereken bilgiye sahip olmayı gerekli kılar. Ve sanatı göstergebilime dayalı çözmeye çalışır. 


Bu anlamda, Modern çağın estetik eğitimi konusunda en önemli katkı sağlayanlardan biri de Nelson Goodman’dır.” Goodman, “Anlama Yönünden Estetik Deneyim” adlı araştımasında sanatı gerçekte bilişsel olduğu tezini savunur.       
XXI.yy’da estetik eğitim araştırmalarını bilişsel sonuçlardan bağımsızlaştırmak gerekliliğine ilişkin görüşlerin ağır bastığı görülmektedir. Bu anlamda Csikszentmihaly’nin görüşleri bize fikir verir. Estetik eğitimin ölçümünün nasıl yapılacağı, uygun yöntemin ne olacağı tartışılmalıdır. Bunu başarmak için geliştirilecek yeni estetik metodun köktenci olması gerektiğini düşünür. 


Estetik kültürlerarası ilişkileri çözümlemede postmodernistlerin en etkili eğitim aracı görülmektedir. Bunlardan birisi D. Arel’dir. Arell’e göre genç sanatçılar, genellikle estetiği öğrenirken çeşitli engellerle karşılaşırlar. Gençlerin sanat keşiflerinde karşılaştıkları ilk engel estetikle yüzleştiklerinde yaşadıkları çatışmalardır. Estetik sadece bir bilgi değildir. Estetik analiz gençlerin sanatsal yargılarında çoğunlukla ikilemli durumlar yaratmaktadır. Estetiğin nesneler dünyasını sorgulama biçimi, genç sanatçılar da şüphe oluşturarak yaratıcılıklarına müdahale edebilir. Sanatçılar bu yüzden estetik analizin yaratıcılıklarına zarar vereceğinden şüphe duymakla kalmaz, estetikle yüzleşmekten çekinebilir. Bu nedenle pek çok sanatçı estetiği öğrenmeye eğilim göstermiyor olabilir. (Aykut: 2012 ;114-115)


Sally Hagaman’da, “Sanat eğitiminde estetik “ adlı makalesinde, benzer bir soruna dikkat çeker. Hagaman’a göre, “Estetik, ya da Sanat Felsefesi, sanat eğitimi açısından en sıkıntılı disiplin olarak görülür. Onun büyük ölçüde sözlü doğası ve içeriği, soruşturma modları, sanat öğretmenlerinin tecrübe eksikliği ve bununla birlikte; estetik nedeniyle doğası ve sanatın tüm eserleri hakkında genel bir bilgi ve tecrübeyi gerektirir." (Hagaman:1990;2) Sanatın kuramsal yöntemlerle çözümlenmesi sanatçılarında, öğrencininde bilinç düzeyini yükseltmek, sanatın düşünsel temelleri, kavramları, dili yapısı ve sanat süreçlerinin analizi gibi konuları anlaması açısından gereklidir. 
David Fenner aynı yaklaşımlarla, “Estetiğe Giriş" "Deneysel Estetik" ve (1876),” estetik konularda çeşitli, ilke ve yöntemler tartıştı (1871) ve “deneysel psikoloji ve estetiğin” temelini attı. Amerika birleşik develetlerinde, Estetik deneyimin kavramlarını geliştirerek “estetik armoni”,””estetik eşiği” gibi tanımlamalar atarak estetiği psikolojik bir araştırma alanına soktu. Sanat eğitimcisi, “Estetiği bir bilgi olarak görmekte ve sınıf ortamında estetiğin diğer bütün deneyimlerden soyutlandığını, estetiğin temel bir deneyim olarak ele alınması gerektiğini belirtmiş ve Estetik davranışın, estetik objelerin, estetik seçimlerin ve tüm estetik şeylerin deneyimine analizin dahil edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Fenner, estetik deneyimle estetik analizinin birbirlerinden farklı olduğunu savunur" (Fenner:2003;1)Sanat eğitimicisi W. Eliot Eisner’de, 


Estetik eğitimini, sanat disiplinleri içinde en insancıl bir eğitim olarak görür. Bu tür bir eğitimin amaçlarını gerçekleştirmek için, sadece davranış bilimlerini inceleyerek değil; sanat tarihi ve felsefesini de araştırmanın fikir oluşturmak için gerekli olacağını düşünür. Sanat eğitiminde estetik ve eleştiri üzerine okuma parçalarının olduğu bir kitabın giriş kısmında Smith sanat eğitimi alanındaki bu düşünce değişikliğini onaylar. "(Fenner:2003;2)
1950 ve 1960 arası Amerika’da da sanat eğitimi alanında bir atılım olur.


Estetik eğitimini, eğitim pedagojisi ile birleştirmek; estetiğin geldiği noktayla bağlantı kurabilmekti.  Estetik eğitiminde Amerika’da Ralph A. Smith, ”Estetik eğitimin de problemler” isimli ilk kitabının ardından ikinci basım, ”Estetik ve Sanatta Eğitim” eserinde bir çok sanat eğitimicisinin değerli makalelerini kullanır.
İkinci kitap, birinci kitabın devamı niteliğindedir. Estetik eğitimcileri, kitap içeriğinde, estetiğin, tüm sanat dallarının, eğitimde, oynayabileceği rolü araştırmışlar, estetiğin altında yatan felsefi ve eğitimsel teorilerin çalışma alanlarını tartışıp, müfredatın tasarlanması ve değerlendirilmesini yapmakla beraber; estetik eğitiminin problemlerini tartışırlar. Smith, iyi gelişmiş bir sanat algısının sadece sanatsal yaratma ve uygulama aşinalığını değil; estetik kavramlar, sanat tarihi ve eleştiri ilkeleriyle de içli dışlı olunmasını ön koşul olarak görür ve sanat eğitmenlerininde güncel sanatı takip eden geçmiş ve gelecekle bağlantı kurabilen bir donanıma sahip olması gerektiğini savunur.


Ralph Smith, kitabında, Amerika da, sanat eğitimi estetik eğitimiyle ilgili önemli adımlardan bahseder: 
“Birincisi,”National Endowment for the Arts”, sanat ajansının kurulmasıdır. 1965 yılında kurulan kuruluş, sanat eğitimi ile ilgili ilk adımlardan birini atmıştır. Kuruluş profosyonel olarak, Sanat eğitimicilerine burs verir. Ajansın amacı artistik yaratıcılığı geliştirmektir. Bu kurum sayesinde yeni gelişen estetik durumlar topluma inmiştir." ( Smith,1991;2)


Amerika’da ki diğer bir gelişme, 1966 yılında “Estetik Eğitim “ dergisinin kurulmasıdır. Bu dergi sayesinde, sanat eğitimcileri fikirlerini düzenli olarak yayınlama imkanı buldular. Ve estetik eğitimi konusunda çıkış noktaları yakalama açısından önemli olmuştur. 


Bu dergi Harward projesi altında  (proje 0) olarak 1967 de destek vermişitir. Diğer önemli atılım ise, CEMREL projesidir. Merkezi orta-batı Bölgesi Eğitim Laboratuvarı (CEMREL)’nin estetik eğitimi programı,1968  yılında okullarda estetik çalışamaları ilerletmeyle ilgili kişilerin çabalarını birleştimede fırsatlar tanımıştır.1971’den beri estetik eğitiminin bu çabaları katlanarak artmıştır. Estetik sanatlarla: CEMREL Estetik eğitimi müfretatında, Stanle S.Madeja (program müdürü) Sheila Onuska ile birlikte (1977) yazarlar, estetik eğitimin en basit anlamda, duyular yoluyla bildiğimiz şeylerin estetik yönden nasıl anlaşılacağı, nasıl bir karara varılacağı ve nasıl değerlendirileceğinin öğrenileceğin öğrenilmesi olduğu yazmışlardır”. ( Smith,1991:2)


CEMREL’in çabalarından sonra, Getty merkezinin çabaları görülür. Bu vakfın kolu, J. Paul Gety, bu çabaları daha da ileriye taşımıştır. 
Vincent Lanier ve Madaje, D.N.Perkins, estetik konuların fenemonolijisi üzerine bir dizi görüş yayımlamıştır.  En dikkate değer olanı GETTY Sanat eğitim merkezi’nin sanat eğitmine katılımıdır. 17 yıl boyunca Leilani Lattin Duke tarafından yönetilen Getty girişim gücünü, sanat eğitim dallarının biribiriyle bütünleştiğine inanmış biribirleriyle ilişkili sanat kuramcılarından almıştır. Bu yaklaşım sanat tarihi, sanat eleştirisi ve estetik içerik ve yöntemlerine dayandırılması gerektiğini savunmaktaydı.( Aykut:2012:124)


Getty merkezinin çabalarından sonra Amerika’da, R.Smith, Alan Simpson, M.C. Beardsley, Louis Lankford, estetik eğitiminde felsefi ve eğitsel anı birleştirmeyi hedefleyen Micheal Parsons ve H.Gene Blocker, Maxine Green, estetiğe ideoloji olarak yaklaşan, David Swanger, Marily Stewart ve H.Gene Blocker’in kuramla estetiğin birleştirilmesi ilgili çabaları ve eğitim felsefesi programları dahilinde sanatın durumu ile güncelleşen bir estetik algının gelişimini ve estetik deneyimin öğrenci üzerinde önemli bir öğrenme aracı olduğunu vurgularlar.

 
Marcia.M.Eaton, Harry S. Broudy estetik deneyimin önemi ile ilgili makaleleri vardır. Beardsley ise, estetik teorinin ulusal ve eğitim politika amaçlarını, “estetik refah” kavramıyla ortaya koyar. Estetik refah kavramı, toplumun estetik tecrübesinden yaralanır ve geliştirilmesi üzerinedir. Toplumu da hedefleyen bir estetik anlayıştan bahsedilir.


Beardsley’e göre bir resmi değerlendirirken bir takım yardımcı estetik elemanlarda olmalıdır. Yani, öğretmenler, kültürel görevliler ve estetik değere varmaya yarayacak diğer yardımcı öğeler gibi. Eğitmenler bu durumu estetik eğitim fonksiyonlarını değerlendirmede ve gerekçelendrimekle faydalı bulmakla kalmaz, Beardsley’in sanatta geçmişten gelen değerlerin ve eleştirel ifadelerin sınıflandırılmasını ve bunların altında yatan sebepleri de bir o kadar faydalı bulurlar. ( Aykut: 2012 ;126) 
Breadsley ve Goodman’nın radikal estetik eğitim projeleri bir çok sanat eğitimicisini cesaretlendirmiştir. Estetik eğitiminin doğrulanmasında onların fikirlerini kullanmışlardır. 


20.yy’ın “ikinci yarısında en büyük Amerikan estetik eğitim düşünürü, Harry S. Broudy idi.” Broudy, insan seçimlerinin ve kararlarının estetik yargı ya da kalıplarla yayılması gerektiğini düşündüğü için, insan deneyiminin daha karmaşık ve hassas, ince formlarının anlamını ifade eden sanat eserleri yoluyla öğrencilerin mutluluğu ve içe bakış kapasitelerinin artmasını amaçlayan bir estetik eğitim fikrine karşı, kavramaya yönelik sezgisel bir yaklaşım önermiştir. Genel eğitim olarak Estetik eğitim, öğrencilerin hem yaratıcı hem de değerlendirme becerilerini kazandıran bir ortam sağlayacaktır” (San:2010;128)


Sonuç
Sonuç ta bu yazarların amacı; estetiği, eğitim pedagojisinin uyulama alanına sokabilecek bir program önerisi aramalarıdır. Bu noktada estetiğin sahip olduğu nitelikler, eğitim felsefesini sorunsalları içerisinde değerlendirebilmek için ideal koşulların tespit edilmesi ve gerekli donanımın sağlanması için ön koşulların saptanması noktasında açıklık getirirler.


Temel kaygı, sanat eleştirisinin özerk alanının estetikle kaynaştırılmasıdır. Böylece estetiğin kuramsal yanı pratikle özdeşleştirilir, tarih, kültür gibi değerler estetiğin değerler kategorisine dahil edilir. Sorgulayan, araştıran ve üreten bir öğrenci kitlesi hedeflenir. Bunu araştırırken; estetiğe ilişkin ortaya çıkan yeni kavramların tartışalacağı bir ortamnın hedeflenmesi gerekmektedir.


Ancak günümüz disiplinlerarası bir etkileşimi gerekli kılan, yapılandırılmış bir sanat eğitimi ve estetik eğitimi oluşturmak oldukça zordur. Estetik kuramları ve kuramcıların bakış açıları ile estetik eğitimini biçimlendiren teorisyen ve kuramcıların yöntemsel tartışmalarından faydalanarak estetiği, eğitim pedagojisinin uyulama alanına sokabilecek bir program önerisi aramak gerekmektedir. Bu noktada estetiğin sahip olduğu nitelikler, eğitim felsefesi ve eğitim bilimleri ile uyuşan bir program önerisi sunmak önemlidir.


Estetik eğitimine yön veren bu örnekler, 19. yy’da ortaya çıkan ve psikolojiye dayanan deneysel estetik anlayışı, estetik disiplininin  ve eğitimininin değişimi açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Bu noktada sanat eğitimi alanındaki görüşleri ile Schiller, Herbert Read ve john Dewey’in pedagojik önerileri, problem çözme, eleştiri, sanat eğitiminde hazır bulunuşluk, amaç, psikolojik ve sosyolojik hazırlık açısından geleneksel beklentileri daha ileri taşımada önemli olmuşlardır.

Kaynakça

1-    Kagan;M; (1993)Estetik ve Sanat Dersleri, çev: Aziz Çalışlar,İmge Yayınevi,İstanbul
2-    Cevizci, Ahmet; (2012)Eğitim Felsefesi, Say Yayınları, İstanbul
3-    Ziss; Avner,( 2009) Estetik,çev.Yakup Şahan , Hayalbaz Yayınevi, İstanbul
4-    Aykut; Aygül,( 2012) Sanat Eğitiminde Estetik, Hayalperest Yayınevi, İstanbul
5-    San, İnci, (2010) Sanat Eğitimi Kuramları, Ütopya Yayınları, İstanbul
6-    Hagaman, Sally(1990 ), Easthetics  in Art Education, Social Science Education Bloomington IN., Adjunct ERIC,
7-     Fenner,David,E.W; (2003) Aesthetic Experience and Aesthetic Analysis. The Journal of Aesthetic                     Education 
Volume 37, Number 1, SprinGOg 2003 
pp. 40-53 | 10.1353/jae.2003.0003
8-    Smith, A.Ralph(1991) Aesthetics and Arts Education, edit. Ralph Smith and  Alan Smithby Board of trustees of the University of Illinois Manifactured in the States of America,

9-    Tunalı, İsmail,( 2010) Estetik Beğeni,Remzi Kitabevi, İstanbul
Schiller, Friedric; Ruh Yüceliği,çev.nAhmet Aydoğan, istanbul,Say Yayınları, İstanbul
10-    Langer,K. Susanne( 2010) Sanat Problemleri,Mitos-boyut Sanat Dizisi, 2012 , İstanbul 
11-    Dewey, John,(2013), Deneyim ve Eğitim, çev: Sinan Akıllı, ODTÜ Yayıncılık, İstanbul

12-    Altuğ, Taylan, (2007), Kant Estetiği, Payel Yayınevi,  İstanbul
13-     Altuğ, Taylan,) Ünler Hakkı, (2012” Estetik, Wilhelm Hegel”,İstanbul


*Prof.Dr. Adnan Menderes Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi bölümü öğretim Üyesi

Fotograf: Şenol Zümrüt

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.