Gülbeyaz Cihan: Acıya Temas Etmek
“Acınız, idrakinizi saran kabuğun kırılmasıdır.” Halil Cibran
İnsan yavrusu diğer canlılarla kıyaslandığında en bağımlı olanıdır. Bu bağlı olma hali çocuğu hayatta tutar ve aynı şekilde yaşama tutunmak için ait olma zorunluluğunu hisseder. Bunun için elinden geleni yapar. Çünkü kolektif bilinç, onun aileden veya gruptan kopması halinde ölümle burun buruna geleceği gerçekliğini işlemiştir ona. Böylece korku, bireyi yaşamda tutan içgüdüsel ilksel duygulardan biri olarak belirir. Ebeveynin korkusu ile çocuğun korkusu iç içe geçmiştir öte. Ebeveyn yavrusunun yaşamı devam etsin diye elinden geleni yaparken, çocuk da benzer bir çabayı gösterir. Kısaca, her iki tarafın yaptığı da yaşama hizmet etmektir.
Alman psikoterapist Bert Hellinger tarafından geliştirilen Aile Dizimi’nde* üç yasa vardır:
· Aidiyet- Düzen -Denge
Bu konuyu aidiyet üzerinden ele alırsak; doğmuş olan herkes aileye aittir ve bireyin yaptıklarına bağlı olmaksızın aile sistemine ait olma hakkını elde eder. Ailenin bir çocuğu çok yetenekli, diğeri suç işleyen biri olsun, bir başkası hasta veya ölmüş olsun. Burada hepsinin aidiyet hakkı eşittir. Biri diğerinden daha az ya da fazla hakka sahip değildir. Aidiyet, eylemlerle karıştırılmamalı. Elbette bireyler yaptıklarından sorumludur ama yine de aile sistemine aittirler.
Uzun yıllar süren aile dizimi eğitimimin ilk modülünde sevgili Hocam Rumen Yankulov’dan‘çocuklarımı kaybetme korkuma’ dair bir dizim açmasını istemiştim. Öyle ki büyük kızım üniversiteyi bitirmiş (bu korkumdan dolayı başka şehirde okumasına izin vermemiştim.) ve şehir dışına çıkıp çalışmaya başlamak istiyordu. Ben ise evden uzaklaşmasına bir türlü izin veremiyordum.
Buraya kadar daha nice engeller koyduğumu kızım daha iyi hatırlar. Dizim açıldığında ise olanları büyük resimde görmemi sağladılar. O zaman gerçeği yansıtılan aynada görebildim. Asıl mesele, ailemden bana aktarılanlardı. Onların acısını yüklenmiştim! Babam,biri ilk eşinden olmak üzere üç kız evladını kaybetmişti.
Annem ise iki kızını yitirmişti. Bana gelince, öyle bir kayıp yaşamadığım halde onların evlat kaybının yarattığı korkuyu yaşıyordum. Kendi çocuklarımı kaybetme korkusunu çok yoğun yaşıyordum ve doğal olarak onların yaşamını kontrol ediyordum her şekilde.
Özgürlüklerini, nefes almalarını engelliyor, yaşamlarını sınırlıyordum. Ve derken, bu korku birçok dinamikler oluşturdu. Kız kardeşlerimin vefatının bende yarattığı korku ve acıyla yüzleşmek, onların yasını yaşarken de mümkün olduğunca kendi yaşamıma devam edebilme gücü bulmam gerekiyordu.
Dizim esnasında ‘bilgi’ yerine ‘bilme’ alanına girilir ve bilinçaltı boyutunda tutunduğunuz ve sizi acıda tutan dinamikleri görürsünüz. Açılan dizimde; danışan ve dışarıdan bir gözlemci olarak annemi, kız kardeşlerimi ve evlatlarımı temsil eden temsilcileri seçtim. Temsilciler hiç tanımadıkları aile bireylerimin duygularını alana yansıttılar ve kolaylaştırıcı (dizimi yöneten kişi) alanın ihtiyacı olan cümleleri verdi.
Sonuç olarak; bu korkuyu sürdürmemin sebeplerinden biri, anne ve babamın acılarını yüklenmiş olmamdı. Onlara, ‘Sizin için bu acıyı taşıyabilirim, böylece, bu bağ sayesinde size ait olurum,’ diyordum. ‘Ait olmak’ demek, onların bütün olumlu olumsuz dinamiklerini paylaşmak demekti.
Rumen Hocam, “Hepimizin içinde büyük bir acı saklı. Çocukluğumuzdan, ailemizden, tarihimizden dolayı geçmişten gelen acıları taşırız. Acı, bizi birbirimize bağlar. Böylece,‘ben sana aitim’ demiş oluruz ve bunun için ortak şeyler taşımamız gerek, deriz. Kendi acımıza temas etmiyorsak hayat neşeli olmaz, gri olur,” demişti.
Bana gelince, çocuklarıma verdiğim en iyi şifa bu dizimi açtırmaktı kanımca . Nitekim, acıya temas ettim ve acının gereğinden fazlasını taşımanın bana ait olmadığını gördüm. O büyük resimde bana tutulan ayna sayesinde kendimi acıdan geriye çektim. Bu ise çocuklarıma alan açmış oldu. Kızım başka şehre taşınabildi. Bazen gereğinden fazla korumak ve korunmak yaşam için engeller yaratabiliyordu.
Şimdiki anlayış ve farkındalığımla en başta ‘Can’ veren atalarımın alanına gidecek olursam, benim göreceğim şey o resimdeki büyük saadet olur. Muhakkak deneyimledikleri keder ve kader ortada, ancak ‘Can’da nefesin devam ediyor oluşu onların da devam edişi demekti. Biz atalarımızın yaşamdaki sürekliliğiyiz sonuçta. Bizi onlar var etmişti, nefes aldığımız her an onlar da bizimle yaşıyordu. Onların kutsadıkları yani sevinçle, umutla baktıkları yer tam da burasıydı. Tıpkı annem ve babamın yaşamda kalan evlatlarına baktıkları gibi. Şu anda burada bulunan, yaşamlarını sürdüren evlatlarına sevgiyle baktıklarında,yaşadıkları onca zorluğa rağmen büyük gönenç ve sevgi hissetmektedirler.
Şimdi, kendi zaman çizelgemden geriye dönüp baktığımda,onların yaşamış olduğu büyük korkuları, zorlukları görüp-kabul edip dizlerimin üstüne çöküyor ve o acılarına temas ediyorum. İçimden, acıyla beraber sökün eden yaşamı destekleyen büyük bir saygı doğuyor. Ayağa kalkıyor ve mümkünse yüksek bir yere çıkıyorum. Ta en baştaki atalarıma ilk canı verene bakmaya çalışıyorum. Oradan bana kadar ‘Can’a Can’ verenlerin hepsi önünde saygı ile eğiliyorum bir kez daha. Çünkü, onlardan bana gelinceye değin yaşanmışlıkların hepsi çok kıymetlidir. O asli kaynaktan başlayarak, anneme-babama, bana ve çocuklarıma kadar sürdürülen, yaşama tutunan bir güç, bir bağ oluşmuş aramızda. Bir nehrin denize döküldüğü ağzından yukarıdaki ana kaynağı selamlaması gibi, ben de hürmetle bana yaşam desteği verenleri selamlıyorum.
Şefkatle…
*Aile Dizimi: Aile Dizimi yöntemi Alman terapist Bert Hellinger tarafından dünyaya kazandırıldı. Hellinger'in dünyaya, bireyi ancak ait olduğu aile sistemi içinde anlayabileceğimizi ve iyileştirebileceğimizi gösterdi. Aile sisteminde yaşanan göç, savaş, katliam, erken ölümler, dışlanan aile üyeleri gibi travmatik durumların yeni gelen nesillere aktarıldığını keşfeden Hellinger, bu yöntemle atalarımıza ve kendi sistemimize bambaşka gözle bakmamızı sağlamıştır. Aile Dizimi yöntemi bir psikoterapi seansı olmadığı gibi psikoterapinin alternatifi değildir. Temelde sağlamaya çalıştığı şey tıkanıklık yaşadığınız sorunla ilgili aile sistemi kaynaklı yeni bir iç görü kazandırmaktır. Yöntem yalnızca aile meseleleri ile değil insanların oluşturduğu tüm sistemlerdeki tıkanıklıklarla ilgilenir.
Yorum
Acıya Temas Etmek
Tek kelimeyle 'Mükemmel'. Kutlarım. Gülbeyaz Cihan, yazılarını sabırsızlıkla bekliyorum.
Yeni yorum ekle