Bir Entelektüel Prof.Metin And'ın Ardından
Söyleşi: Gamze Karaoğlan
Metin And öyle çok yönlü bir insandı ki onun için kimi ‘Rönesans insanı’, kimi ‘kültür arkeoloğu’, kimi de ‘gökkuşağının sekizinci rengi’ diyordu.
Yazı hayatına edebiyat, opera ve bale eleştirmenliği ile başlayan, gittikçe derinleşen dünyası ile ele aldığı konuların çeşitliliği ve bunlara karşı tek başına çalışması, arka planda büyük bir emeğe işaret ediyor. Parçaları birleştirdiğinizde, Osmanlı tarihine ve sanatına düşkünlüğünü, Türk tiyatrosuna ilgisini ve bütün bunları dert edinen bir kültür adamının tükenmeyen azmini görüyoruz. Ardından yazılan onca yazı ve hatıralar onun yokluğunun derin boşluğunu üstünden geçen onca yılda hiç de azalmadığını bizlere gösteriyor.
Sevgili Esra And sizden Metin And’ın kızı olarak bize onu anlatmanızı istesek?
Babamı anlatmak hem çok zor hem çok kolay. Zor çünkü bir koltukta o kadar çok karpuz taşıdı ki onun aklındakilere, bilgi birikimine erişmek imkansıza yakın bir durum bana göre. Kolay çünkü o hayata son derece muzip bakabilen, dünyanın en mütevazi insanı idi. Ama onu tek cümle ile tarif etmem gerekirse “pek çok çocuktan daha çocuk ruhlu bir adamdır” demek yanlış olmayacaktır. Bunca eser, araştırma ve çalışmaların ardında çok ciddi bir adam var zannetmeyin. Dünyanın en muzip insanıydı. Şaka yapmayı bu kadar çok seven, her yaştan insanla konuşacak bir konu bulabilen biri az bulunur sanıyorum. O kadar mütevazidir ki 2007’de Tüyap Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı seçildiğinde “Beni neden seçtiklerini anlayamadım. Kitaplarım yaratıcı edebiyatın ürünleri değil.” demiş bir yandan da yine muzipliğini yaparak “Ee ödülü veriyorlarsa da yan cebime koyarım, hayır demem” diye de eklemişti.
Tüm hayatı araştırarak, üreterek geçti. Çocukluğumdan itibaren onu hep okurken, yazarken, bir konferansının hazırlığını yaparken izledim. Benimle çalışmalarını, projelerini paylaşırdı, anlatmayı çok severdi. Hep hayranlıkla izlerdim. Ama şimdilerde anlıyorum; aslında bu hayranlık bir kızın babasına olan hayranlığı düzeyindeymiş. Vefatından sonra tüm arşivini ve evini topladım. Tam iki sene sürdü. Tüm arşiv, yazıları, çalışmaları tek tek elimden geçiyor ve ben “baba Metin And”ı bıraktım “Prof Dr Metin And” ı keşfediyorum. Hayranlığım farklı bir boyuta geçti. Bunca çalışmayı, araştırmayı nasıl yaptı, bu kitapları nasıl yazdı, nasıl bir çalışma temposu, disiplini, azmi, nasıl bir kafa yapısıdır, inanın şaşkınlık içindeyim. Çalışmalarının içine girdikçe onun bu yoldaki tarihsel gelişimini, yazılarındaki konuları ele alış biçiminin nasıl değiştiğini, nasıl olgunlaştığını çok net görebiliyorum.
Metin And’ın hayat hikayesi, pek çok kişiye ilham olabilecek, yol gösterecek bir hikâye. Kalbinin sesini dinleyerek tüm hukuk tahsilini elinin tersiyle iterek çalışmak istediği alana yönelme cesaretini göstermiş olması en çok hayranlık duyduğum tarafı. Bu hareketi özellikle doktor, mühendis, avukat gibi belli bir meslek sahibi olmanın neredeyse bir mecburiyet kabul edildiği 50’li yıllarda yapması ise ayrı bir cesaret örneği. Ama başarısının arkasında da bu cesareti yatıyor bence. Çünkü bu sayede hayatı boyunca sevdiği işi yaptı. Cevdet Kudret onu şöyle tanımlamış “oyunu iş, işi oyun gibi yapan Metin And”. Bu sözü çok yakıştırıyorum babama.
Onun en büyük özelliği bilgiyi paylaşmasıydı. Her zaman bilgisini, tecrübelerini, elindeki materyali, kitabı, yazıyı, fotoğrafı paylaştı. Hoca olarak çok öğrenci yetiştirdi bir o kadar da dolaylı yoldan hayatlarına dokunduğu kişiler oldu. Şimdilerde karşılaştığım veya sosyal mecralardan haberleştiğim öğrencilerinden onunla ilgili anılar dinliyorum ve öğrencisi olamadığım için üzülüyorum. Şu an onun arşivi ve çalışmalarıyla ikinci bir üniversite tahsili yapıyor gibiyim. Çalışmalarını düzenlerken öyle anlar oluyor ki her an yanımda olduğunu ve bana yol gösterdiğini hissediyorum. Çalışmaları ve bıraktıkları arasındaki şaşkın halime o muzip bakışıyla çok güldüğüne eminim.
Son senelerde artık seminer, konferans ve seyahat davetlerini hep geri çeviriyordu. Tamamen evine kapanmıştı. Ne tiyatro ne bale ne sinema ne davet hiçbir etkinliğe katılmıyordu. Bu birçok kişi tarafından inzivaya çekilmek olarak yorumlandı. Evet bir anlamda bir inziva idi ama hayata geçirmek istediği projeleri için zamanı kalmayacak endişesi taşıyordu. Bu nedenle de aklını, zihnini meşgul edecek her şeye kendini kapatmıştı. Sırf üzerinde düşünüp zihnini meşgul etmesini önlemek için güzel olan şeyleri okumak, dinlemek ve görmekten kaçınıyordu. Son ana kadar çok büyük bir zevkle, tutkuyla, sevgiyle çalıştı. Çalışmaları için hayatında maddi ve manevi pek çok şeyden fedakârlık yaptı. 81 yıllık yaşamının çok büyük bir kısmını araştırarak, düşünerek, yazarak, seyahat ederek geçirdi. Ama bence sevdiği ve heyecan duyduğu işleri yaptığı için çok mutlu yaşadı.
Oyun ve Bügü, 16. Yüzyılda İstanbul, Türk Tiyatrosu, Gölge Oyunu, Osmanlı Şenliklerinde Türk Sanatları…. Metin And, bu ilk akla gelenlerle birlikte, 54 kitap bıraktı geride. 2008 de aramızdan ayrılmasının ardından YKY kitaplarını yayınlamaya devam etti en son Osmanlı Tasvir Sanatları 2: Çarşı Ressamları (2018) ile buluştu Metin And okuru. 2018’in bize verdiği umutla sormak istiyorum, onun zengin birikiminden hala yararlanabileceğimize inanlar için görünürde nasıl projeler var bizimle paylaşır mısınız?
Aslında kitap sayısını 2020 itibariyle 59 olarak güncelleyebiliriz. 2019 yılında Kısa Türk Tiyatrosu Tarihi” basıldı. Bu 1970 yılı basımı “100 Soruda Türk Tiyatrosu Tarihi” kitabının gözden geçirilmiş yeni baskısıdır. Yine aynı yıl “Karagöz” ve “Dionisos ve Anadolu Köylüsü” kitaplarının yeni basımları yapıldı. 2020 yılında da “40 Gün 40 Gece Osmanlı Düğünleri, Şenlikleri, Geçit Alayları” kitabının hem Türkçe hem İngilizce iki ayrı kitap olarak yeniden basımı yapıldı. Böylece 59 kitaba ulaşmış olduk.
Vefatından önce üzerinde çalıştığı ama tamamlayamadığı iki önemli kitabı var. Bunlardan biri Çarşı Ressamları idi. Bunu 2018 ‘de hayata geçirdik. Hem İngilizce hem Türkçe olarak Yapı Kredi Yayınları tarafından basıldı. Editörü çok sevgili Sabri Koz ve Prof Dr Tülün Değirmenci’ye bir kez daha teşekkür ediyorum. Çok zor bir projeyi hayata geçirdiler. Babam çok uzun yıllar Çarşı Ressamlarını araştırdı, dünyadaki kütüphane ve müzelerden resimleri topladı. Hatta “Çarşı Ressamları” onun literatüre kazandırdığı bir tanımlama. Onun hayalini hayata geçirebildiğimiz için mutluyuz.
Bitiremediği ikinci kitap “Sihirbazların İzinde”. İllüzyon babamın en büyük ve vazgeçilmez tutkusuydu. Kendisi de amatör olarak pek çok illüzyon gösterisi yaptı. İşte bu kitap da onun bu vazgeçilmez tutkusunu ve bu konudaki bilgi birikimini, araştırmalarını bir araya topladığı bir kitap ve basılacaklar arasında. Basım için YKY, benim kitapta kullanılacak fotoğrafları düzenlememi bekliyor. Bu yıl bitmeden bu çalışmayı teslim etmeyi hedefliyorum.
Bunların dışındaki öncelikli projeleri özetlemem gerekirse;
Öncelik tüm kitaplarının yeniden basımının yapılması. Bu çok önemli. Okurların tüm Metin And kitaplarının yeni baskılarına ulaşabilmesi en büyük hedefim. Şu anda 1964 basımı “Türk Köylü Dansları” kitabı Sabri Koz editörlüğünde hazırlanıyor Pek çok yeni fotoğraf eklenmiş ve gözden geçirilmiş yeni basım olacak. Sonbahara hazır olacak sanıyorum.
Meşrutiyet Döneminde Türk Tiyatrosu, Tanzimat ve İstibdat Döneminde Türk Tiyatrosu, Cumhuriyet Dönemi Türk Tiyatrosu, Geleneksel Türk Tiyatrosu-Köylü ve Halk Tiyatrosu Gelenekleri kitapları da baskıya hazırlanıyor. Ben bir süredir Cumhuriyet Tiyatrosu kitabının fotoğrafları üzerine çalışıyorum. Arşivde büyük bir kısmına ulaştım. Sonbahara onu da teslim edeceğim. Diğer tiyatro kitapları zaten hazır sayılır. YKY’nin basım programına göre baskıya girecekler. YKY’de baskısı biten kitaplar tekrar basılıyor. Hatta sizinle bu röportajı yaparken, “Minyatürlerle Osmanlı-İslam Mitologyası” nın 9. baskısının çıktığı haberi geldi.
Yazılarının içinden belli konuları seçip onları da bir kitapta toplamayı çok istiyorum. Öncelik bale ve dans yazılarında olacak. Bu yazılarda Türk Bale Tarihini kronolojik olarak görebiliyoruz. Bir sonraki aşama belki tiyatro yazıları olabilir.
Adına bir web sitesi hazırlıyorum. Sitede Metin And ile ilgili merak edilen her bilgiye ulaşılabilecek. Şu an sitede ilk etapta olmasını düşündüğüm materyalleri üzerine çalışıyorum. Fotoğraflar, uzun bir özgeçmiş, bibliyografya gibi. Zaman içerisinde yazılarından ve arşivinden örneklerini de sitede bulmak mümkün olacak. Bu yıl bitmeden web sitesini hayata geçirmek istiyorum.
2023 aramızdan ayrılışının 15. yılı. Eylül sonunda Ankara’da bir anma programı hazırlığı yapıyoruz. 3 gün sürecek, çeşitli konuklar Metin And’ı anlatacak, benim de bir konuşmam olacak. Ayrıca küçük bir de sergi yapmak istiyoruz. Üzerinde çalışıyoruz, program kesinleşince sosyal medya hesaplarından duyurusunu yapacağız.
En büyük isteğim de bir Metin And Belgesi yapmak. Şu an için sadece benim hayalim olarak gözüküyor ama hayata geçirmek için bazı girişimlerim de olacak.
Metin And’ın kızı olmak nasıl bir duygu?
Bu soruya 2010 yılında Yapı Kredi Kültür Sanat tarafından düzenlenen Bir Usta Bir Dünya: Metin And sergisinin kitabı için yazdığım yazının giriş bölümüyle bir başlangıç yapmak isterim.
“Metin And'ın kızı olmak, çok özel, çok gurur verici, çok az çocuğa nasip olabilecek bir ayrıcalık, bin bir renkli yelpazede bir hayat, her şeyin ötesinde şaka, eğlence demek. Kaç çocuğun babası doğum gününde ona ve arkadaşlarına "hokus pokus" ile pamukları yakıp coca cola çıkarır, 12 kat daracık bir merdivenle Hürriyet Abidesi'nin tepesine çıkar, kızının arkadaşları ile mutfak masasının etrafında Hindistan, Çin, Japonya, Amerika anılarını paylaşır.”
Sanat dolu bir evde büyüdüm ve yetiştim ben. Annem Türkiye’nin ilk balerinlerinden Yüksel Çapanoğlu, babam Metin And olunca kültür ve sanat benim yaşam biçimim oldu. Pek çok ünlü isim evimizin konuklarıydı. Çocukluğum annemle beraber Ankara Devlet Opera ve Balesi salonlarında prova seyrederek, kulislerde dolaşarak geçti. O zamanlar benim doğal ortamım olan bu yaşam şeklini şimdilerde düşündüğümde çok ayrıcalıklı ve özel buluyorum. Böyle bir anne ve babanın kızı olmak çok gurur verici, çok az insana nasip olacak bir hayat. Aynı zamanda da böyle mirasın sahibi olmak da büyük bir sorumluluk. Zaman zaman, bu mirası gerektiği şekilde koruyabiliyor muyum, sahip çıkabildim mi gibi endişelere kapılmıyor değilim. Metin And sadece ülkemizde değil tüm dünyada önemli bir isim. Onun çalışmalarını gelecek nesillere aktarmak, Metin And kimdir tanıtmak benim bundan sonra nefes aldığım süre boyunca tek hedefim. Çünkü babamın tüm hayatı bu arşiv ve çalışmalarda. Metin And bu çalışmalarda bizimle yaşıyor. “And” soyadını taşımak gerçekten büyük sorumluluk. Benden sonra bu mirası taşıyacak kişi geçen sene dedesinin soyadını alan kızım Ece And olacak.
Metin And’ın yapmayı çok isteyip tamamlayamadığı projeleri oldu mu ?
Mutlaka olmuştur. Bunlardan en bilineni ikinci sorunuzda anlattığım Çarşı Ressamları kitabı idi. Çok uzun seneler üzerinde çalıştı. Bu konuyla ilgili farklı mecralarda yayınlanan 13 yazısı var. Nihayet kitap olarak yazmaya başlamıştı ki maalesef tamamlayamadı. Biz bu kitabı onu hayalindeki gibi hayata geçirebildik mi bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz ama en azından bu konudaki çalışmalarının bir araya toplandığı YKY’nin özenli ve harika basımıyla güzel bir kitap oldu.
Babam her zaman en az 3-4 proje üzerinde çalışırdı. Bir kitabını yazarken, aynı zamanda diğerlerini planlar, onlar için de malzeme toplardı. Aramızdan ayrılmadan önce aklında hangi projeler vardı bunu hiç bilemeyeceğiz ne yazık ki…
Metin And’ın Karagöz Koleksiyonu’nu Bursa’daki müzede ziyaret etmek mümkün peki diğer koleksiyonlar için böyle bir düşünceniz var mı ?
Evet, aslında elimdeki tüm arşivin zaman içerisinde, herkesin ulaşabileceği noktalarda olmasını çok arzu ediyorum. Çünkü başta da söylediğim gibi Metin And bilgiyi paylaşan bir kişiydi. O nedenle arşivinin de herkes tarafından ulaşılabilir olması gerekiyor. Ancak bunun için biraz daha çalışmam ve arşivin tamamının envanterini çıkarmam gerekiyor. Elimde ne var bilmeliyim ki doğru yere teslim edeyim. İlk etapta illüzyon kütüphanesi ile ilgili bir çalışma yapıyorum. Ancak proje henüz netleşmediği için çok detay vermek istemiyorum şu an ama faydalanmak isteyenlerin ulaşabileceği bir kütüphane olacak o kadarını söyleyebilirim. Ayrıca illüzyon dışındaki yaklaşık 7000 farklı konuda kitap, dergi, yayından oluşan kitaplığı şu an Haliç Üniversitesi’nin Sütlüce kampüsünde. İsteyenler faydalanabilirler.
Aramızdan ayrılışından bu zamana dek size ulaşanlar arasında sizi şaşırtan, anılarını sizinle paylaşanlar arasında en dikkatinizi çeken neydi? Bunlar alanınız olmamasına rağmen babanızın ardında bıraktıklarına sahip çıkma konusunda nasıl bir motivasyon sağladı?
Evet çeşitli hikayeler ve anılarla karşılaşıyorum. Ama beni en çok etkileyen bir başarı öyküsünden çok kısa bahsetmek isterim.
Geçen sene bir arkadaşım aradı ve kendi arkadaşının bana Metin And’la ilgili bir konuda ulaşmaya çalıştığını telefonumu verip veremeyeceğini sordu. Tabi ki dedim ve kısa bir süre sonra Serkan Aziz Ceyhan beni aradı. Kendisiyle hiç tanışmıyoruz, o da beni çok tesadüfi bir sohbet sırasında duymuş Metin And’ın kızı olduğumu öğrenince hikayesini anlatmak üzere bana ulaşmak istemiş.
Serkan bey 2008 yıllarında bir kütüphane de bambaşka bir konuyu araştırırken Metin And’ın “Oyun ve Bügü” kitabıyla karşılaşıyor ve kitabı karıştırırken içinde “Mangala” oyunu ile ilgili bilgilere ulaşıyor. Metin And kitapta mangala oyununun çok eski bir zekâ oyunu olduğundan ve kökeninden bahsediyor. Özellikle çocukların dikkat, bellek ve sezgisel matematik gelişimleri için çok faydalı olacağına ve okullara ders olarak konmasının gerektiğini yazıyor. İşte bu paragraftan yola çıkarak Serdar Asaf Ceyhan ve Serkan Aziz Ceyhan Türk kültüründe yüzlerce yıl oynanan ancak günümüzde unutulan Mangala oyununun kültürümüze yeniden kazandırılması için çalışmalara başlıyorlar. Uzun araştırmalardan sonra Mangala oyunun setini tasarlayarak üretime geçiyorlar. Hazırlık döneminde babamla da görüşmek üzere bir randevu ayarlanıyor ama tam o sırada babamın vefatı nedeniyle buluşma gerçekleşemiyor ve Metin And ne yazık ki kitabında bahsettiği oyunun hayata geçtiğini göremiyor.
Serkan ve Serdar Beyler gerçekten çok büyük çabalarla oyunun MEB tarafından kabul edilmesini sağlıyorlar. Bakanlık desteği alarak oyunu çocuk cezaevlerine ve görme engelli okulların tamamına ücretsiz olarak götürüyorlar. Türkiye çapında turnuvalar düzenleniyor. Bu yolculukta çok zorlandıkları zamanlar olmasına rağmen asla vazgeçmiyorlar ve babamın bir paragrafından yola çıkarak mangala oyununu günümüzün popüler bir zekâ ve strateji oyunu haline getiriyorlar. Konuyla ilgili bir de babama ithaf ettikleri bir belgesel çekiyorlar. Merak edenler youtube da Mangala Oyunu Belgesel Filmi başlığı ile izleyebilirler.
Bu hikâye beni inanılmaz etkiledi. Metin And’ın bir paragrafının kimlerin hayatına nasıl dokunduğunu düşündükçe çok duygulanıyorum. Hislerimi tarif etmem imkansız diyebilirim.
Biz Serkan bey’le telefonda 1 saatten fazla konuştuk. Telefonu kapattığımda ben gözyaşlarımı tutamadım. Tam o sırada kapı çalındı ve Oyun ve Bügü’nün 6. Baskısı geldi. Yeni baskıdan haberim vardı ama zamanlama inanılmazdı.
Yukarıda da söylediğim gibi Metin And doğrudan veya dolaylı yollardan çok kişinin hayatına dokunuşlar yapmış bir kişi. Mangala hikayesi de buna en güzel örneklerden biri bence. Eylül ayında Ankara’da yapacağımız anma etkinliklerinde Serkan Bey konuklara bu hikâyeyi kendi ağzından çok daha detaylı olarak anlatacak.
Böyle mirasın sahibi olarak, benim durup oturma lüksüm hiç yok. Metin And’ın çalışmalarını daha çok kişiye ulaştırabilmeliyiz. Onun izinden gidecek, çalışmalarını daha da ileriye taşıyacak gençlere ulaşabilmeliyiz.
Vefatından sonra arşiv ve çalışmalarıyla ilgili neler yaptınız?
Çok zorlu bir süreçten geçtim diyebilirim. O dönem İstanbul’da yoğun bir iş temposu içindeydim, kızım küçüktü ve babamı kaybettiğimiz 30 Eylül’den tam bir ay sonra, iki sene sürecek bir maratona başladım. Hemen hemen her hafta sonu cumartesi sabahı ilk uçakla Ankara’ya gittim, pazar akşamı geç uçakla geri döndüm ve tam iki sene boyunca evi ve arşivi toparladım. O ev benim çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği ev o yüzden oldukça duygusal anlar da yaşadım. O tempoda babamın yasını bile tutamadığımı çok geç fark ettim.
Onun neredeyse 60 yıllık birikimini ve çalışmalarını toplamak hem çok yorucu hem de bir o kadar da keyifli oldu. Evin hangi köşesinden ne çıkacağı tam bir sürprizdi. Mesela eski bir Osmanlı tiyatro afişinin yanında duran çantanın içinden kurt adam maskeleri, komik şapkalar ve yeşil tüylü bir otriş çıktı. Bir yandan gülerken bir yandan da “acaba hangi amaçla aldı bu maskeleri” diye düşünmemek elde değildi.
Bu süreçte yaşadıklarımı Ankara’da düzenleyeceğimiz anma etkinliklerindeki konuşmamda anlatacağım.
Evin ve arşivin toplanmasından bu yana geçen sürede neler yapıldı
Kitaplığındaki 10000 e yakın kitap tek tek elden geçerek listelendi. Bunun büyük bir bölümü Haliç Üniversitesi Sütlüce Kampüs kütüphanesinde.
Dialar, fotoğraf arşivi, illüzyon kitapları, kütüphanenin bir bölümü ve tüm çalışmaları bende.
Kitapları sırayla basılıyor
Tüm kişisel fotoğrafları tarandı.
Sosyal medya hesapları açıldı. (Instagram ve Facebook)
Düzenli paylaşımlar yapıyorum. Bu iki mecrayı şu anlamda önemli buluyorum. Oradaki paylaşımlarla bir dijital Metin And arşivi oluşuyor.
Yazılarının tamamı sırayla taranarak dijital ortama aktarılıyor. Yarısına yakın bir kısmı tamamlandı. Yaklaşık olarak 1500 yazıdan bahsediyoruz.
Hakkında çıkan yazılar, dergi ve gazete röportajları, haberler taranarak dijitale aktarılacak.
Kendisine ait görüntülerin olduğu video kasetler var. TV’de katıldığı programlardan kendi yaptığı illüzyon gösterimlerine kadar pek çok kaset dijital ortama aktarılacak.
Bir dönem TRT Radyoda yaptığı “Baleye Çağrı” programının metinleri var. Onları da tarayarak dijitale aktarıyorum. Bittikten sonra bir radyoda yine “Baleye Çağrı” adıyla ve bu metinlerle bir program yapılabilir mi bakacağım.
Metin And için yapılacak çok proje var. Çok çalışmak gerekiyor. Bu konudaki en büyük motivasyonum Metin And’ın kendi çalışmaları ve hayatı.
PROF. METİN AND
17 Haziran 1927 tarihinde İstanbul’da doğdu. 1946'da Galatasaray Lisesi'ni, 1950'de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Çavdar olan soyadı, liseyi bitirdikten sonra büyük dayısı Cenap ve Sevda And ailesinin çocukları olmadığı için onu evlatlık olarak almaları nedeniyle And olarak değişti. Lise yıllarında babasının desteğiyle müzik ve tiyatro ile yakından ilgilendi. İstanbul Belediyesi Konservatuarı’nda Ferdi von Statzer ve Cemal Reşit Rey'in derslerine dışarıdan devam etti. Uluslararası ekonomik hukuk dalında yüksek lisans eğitimi için gittiği İngiltere'de, konser, opera, bale ve tiyatro gösterimlerini yakından takip etti ve bu alanda çalışma isteğinin ağır bastığını görerek yüksek lisans eğitimini yarıda bırakma kararı aldı. Bu kararı aldığı günlerde söz verdiği üzere soyadını aldığı Cenap ve Sevda And’ın sahibi olduğu Kavaklıdere Şarapları’nın yöneticiliğini üstlendi. İşi öğrenmek, üretimde deneyim kazanmak için Londra’dan Almanya’ya geçti ve büyük bir şarap kuruluşunda (Matheus Müller) dört-beş ay süren ağır bir işçilik dönemi geçirdi. Şarapçılıkla ve şampanya üretimi ile ilgili pek çok şey öğrenirken aynı zamanda sanat etkinliklerini takip etmeye devam etti. Almanya’daki stajı tamamlandıktan sonra Türkiye’ye döndü ve Kavaklıdere Şarapları’nın başına geçti. Bir yandan da müzik, bale, opera, tiyatro ve edebiyat konularında yazılar yazmaya başladı. "Pazar Postası”, “Ulus” ve “Forum" ilk dönem yazılarının yayımlandığı yerlerdir. Metin And’ın bu dönem yazıları Türk tiyatrosu, opera ve balesi ve edebiyatı bakımından dönemin bir aynası ve onun bu dallardaki görüşlerinin gelişimi açısından çok önemlidir.
1956 yılında Rockefeller Vakfı'nın bursuyla bale, opera ve tiyatro eğitimi için New York'a gitti. Bir yılı aşkın kaldığı New York’ta sadece sahne sanatları üzerine çalışmalar yapmakla kalmaz, ilk kitabı “Gönlü Yüce Türk” ‘ü de ABD’deki arşiv ve kütüphanelerden topladığı malzeme ile oluşturur.
Metin And, kuruluşundan itibaren Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Enstitüsü'nde (daha sonra Tiyatro Kürsüsü / Tiyatro Bölümü) otuz yılı aşkın bir süre öğretim görevlisi ve öğretim üyesi olarak çalıştı. "Meşrutiyet Çağı Siyasal, Hukuksal ve Toplumsal Düzeninin Türk Tiyatrosuna Etkisi" adlı teziyle doktor (1969), "Osmanlı Tiyatrosu" başlıklı teziyle doçent (1975), "Dünyada ve Bizde Gölge Oyunu" adlı takdim teziyle profesör (1980) oldu. Ankara Üniversitesi Basın Yayın Okulunda (1964-75), Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde (1975), Ankara Devlet Konservatuarı’nda (1976), New York Üniversitesi (1983-84), Tokyo (1986), Justs Liebig-Giessen (1987) üniversitelerinde konuk öğretim üyeliği yaptı. 1994 yılında emekli olduktan sonra, Boğaziçi Üniversitesi’nde üç yıl ‘yaz yarıyılı’ (1995-1997), Bilkent Üniversitesi’nde ise 1999-2004 arasında ‘güz dönemi’ dersleri verdi.
1958’den sonraki yılları, 50’lerin başından itibaren başlamış olan yazı, kitap, araştırma faaliyetleri Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde öğretim görevlisi ve öğretim üyesi olarak çalışmaya başlamasından sonra da artarak devam etti. 1953-1954 yıllarında Pazar Postası ve Forum/Yeni Forum’da sürekli yazarlık, 1960-64 yıllarında Forum Yayınları editörlüğü, 1965-75 yıllarında Devlet Tiyatrosu Edebi Heyet üyeliği ve 1956-70 yıllarında Ulus gazetesi sahne sanatları eleştirmenliği yaptı.
Metin And’ın birçoğu devletin verdiği görev ve olanaklarla bazıları da özel ve resmi davetlerle gerçekleşmiş yurt dışı gezileri var. Ortadoğu, Uzakdoğu, Rusya, İskandinavya, Avrupa, Amerika. Bu geziler Türk tiyatrosu, Türk sanatı, daha geniş bir ifade ile Türk kültürünü tanıtmaya yönelik, ders, konferans, gösterim, araştırma, inceleme, tanıma ve tanıtma, bilimsel toplantılara katılma gibi amaçlara yönelik bu geziler onun bilgi ve birikimine büyük katkılar sağladı. Pek çok kongre, sempozyum ve seminerlerde bildiriler sundu.
Metin And gölge oyunu, kukla, orta oyunu, seyirlik köy oyunları, halk dansları, klasik bale, opera, Türklerde oyun kavramı, Anadolu ritüelleri, minyatür sanatı, şenlikler, göz bağcılık gibi çok geniş bir alanda incelemeler yaptı ve bunları yazılara ve bildirilere dönüştürdü. Makaleleri Forum, Sanat Dünyası, Milliyet Sanat, Tiyatro Araştırmaları, Tarih-Toplum, Dost, Türk Folklor Araştırmaları, Drama Review, Türk Dili, Devlet Tiyatrosu, Varlık, Hisar, Tarih Mecmuası, İtalyan Filolojisi, Dance News, Dance and Dancer, DancingTimes, Maske und Kothurn Review of National Literatures, East Asian Cultural Studies, Asian Folklore Studies, Objes et Mondes Des İslâm, Journal of American Folklore vb. dergilerinde yayımladı.
Geleneksel Türk tiyatrosunun kökeni ve yüzyıllar boyunca geçirdiği evreler üzerine dünyada yankı uyandıran çalışmalar yaptı, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e modern Türk tiyatrosunun tarihiyle ilgili eserler kaleme aldı. Bunların yanında Ermeni, Rum ve Bulgar sanatçı ve yazarlarının Osmanlı tiyatrosuna katkılarını ele aldığı araştırmalarıyla, illüzyon sanatının Türkiye'de ve dünyadaki durumunu irdelediği kitaplarıyla, Osmanlı şenliklerinin gösterim ve tasvir sanatları bakımından incelenmesinde, muharrem taziyelerinden yüzyıllar boyunca gelişerek ortaya çıkan gösterilere, Türk imajının dünya bale ve opera tarihindeki yerinin ve etkilerinin ortaya çıkarılmasında ve Osmanlı tasvir sanatlarının 1950 sonrasında bütün dünyada yeniden gündeme getirilmesindeki katkılarıyla dikkat çekmiş ve pek çok ödül aldı.
1969’da yayınlanan ‘Geleneksel Türk Tiyatrosu’ kitabı ile Türk Dil Kurumu Bilim Ödülü (1970), ‘Osmanlı Şenliklerinde Türk Sanatı’ kitabıyla Sedat Simavi Sosyal Bilimler Ödülü (1983), Fransa hükümetinin "Officier de l'Ordre des Arts et des Lettres" nişanı (1985), İtalya Cumhurbaşkanı'nın şövalyelik nişanı (1990), Türkiye Bilimler Akademisi hizmet ödülü (1998) önemli ödüllerindendir. Türkiye Bilimler Akademisi şeref üyesidir.
Uzun yıllar süren ‘Baleye Çağrı’ adlı radyo programını hazırladı ve sundu. Geleneksel Türk Tiyatrosunun kökenleri, etkileşimleri ve kültürel boyutları üzerinde uzmanlaştı. Batı etkisiyle gelişen Türk tiyatrosunun dönemlerini belgelere dayalı araştırmalarla ortaya koydu. Karşılaştırmalı tiyatro araştırmalarının öncülerinden biri oldu. Bazıları yabancı dillerde olmak üzere 54 kitap, 1500 kadar bilimsel inceleme, tanıtma, eleştiri yazısı ve ansiklopedi maddesi kaleme aldı. Vefatından sonra üzerinde uzun yıllar araştırma ve çalışmalarını yürüttüğü, literatürde onun ismini verdiği şekliyle yer alan “Çarşı Ressamları” kitabı yayımlandı.
Metin And üzerine 2007’de, 80. yaşı dolayısıyla "Metin And’a Armağan"; “TÜYAP Onur Yazarı” seçildiği için "Metin And: Dokuz Kollu Bir Oyunbaz" ve 2011’de açılan “Bir Usta Bir Dünya” sergisi kataloğu olarak "Metin And: Daima Oyun, Her Daim Oyuncu" adlarıyla, M. Sabri Koz tarafından hazırlanan üç kitap yayımlandı.
81 yaşında iken 30 Eylül 2008 Cuma günü Ankara’da vefat etti.
“Metin And, Batı‘da olağanüstü kişiler için kullanılan bir deyimle, bir ‘Rönesans İnsanı’dır. Bizdeki ‘on parmağında on marifet’ deyiminin çok ötesinde bir saygınlığı vardır bu terimin. Büyük örnekleri en çok Rönesans‘ta görülen, değişik bilim ve sanatları kendinde birleştiren, çeşitli alanlarda üstün başarılar kazanan üstatlara ‘Rönesans İnsanı’ denir. Türkiye’mizde Metin And, çok çeşitli dallarda ürün vermiş ve inanılmaz bir üretkenlikle vermeği sürdüren nadir kişilerden biri...
Dalları ve ürünleri görkemli bir ‘hayat ağacı’... Ve denebilir ki tek başına bir orman. Ömrünün ilk 75 yılına düzinelerle kitap, binden fazla yazı, yüzlerce konferans sığdıran Metin And‘ın en büyük ünü, tiyatro / sanat / kültür tarihçiliğinde... Gençliğinde hukukçu ve şarap uzmanı, dergi ve kitap yayımcısı... Bilgin, eleştirmen... Uzun yıllar boyunca profesör, estetikçi, belgeselci, konferansçı, halk oyunları / dans / bale uzmanı, karagözcü, minyatür uzmanı, illüzyonist... ve bilge. Ülkemizde birkaç alanın doruğuna çıkanlar ve uluslararası bilim âleminde ün kazananlar arasında Metin And‘ın benzeri azdır.” (Talat Sait Halman)
Yorum
Metin And
Ne mutlu bana ki, "Metin And 80 Yaşında" etkinliğini hazırlarken, Esra Hanım'ın büyük bir emek ve özveriyle iki senede topladığı "süprizli eve" gitmiş ve orada O'nunla sohbet etmiştim.
Teşekkür
In reply to Metin And by A. İlhan Gülek (doğrulanmamış)
İlhan bey,
80. Yaş kutlaması babamı ne kadar mutlu etmişti. Emekleriniz ve dostluğunuz için sonsuz teşekkürlerimle…
Tum emekletiniz icin cok…
Tum emekletiniz icin cok tesekkurker Gamze Hanim. Metin And Hocamin tum kitaplarina sahip biri olarak Esra Hanim i dinlemek cok mutlu etti. Kitaplarin yeni basimlarininda olmasi cok sevindirici, nadir kitap gibi yerlerden cok yuksek fiyatlara almak zorunda kaliyorduk. Sevgiler
Teşekkür
In reply to Tum emekletiniz icin cok… by Sinan Ardinc (doğrulanmamış)
Sinan bey,
İlginiz için teşekkür ediyorum. Sizde tüm kitapların olması beni çok mutlu etti. Kıymetli bir hazineniz var:)
Sevgi ve saygılarımla
Esra And
Bizim Metin ağabeyle…
Bizim Metin ağabeyle tanışmamız sanat danışmanı olarak çalıştığım 1990 yılıydı sanırım. İlk başta gelenekli sanatlar üzerine bir çalışma üzerine konuşmuştuk Bakanlıkta. Ardından yemek ve sohbet uzamış, zamanın nasıl aktığının farkına varmamıştık. Sonra her karşılaşmamızda daha da derinleşen düşünce dünyamda onun şahsında entelektüel kavramının önem kazandığını düşünmeye başlamıştım. Bunlar bir kaç böylesine yakından tanıma şansı bulduğum simalardı.
Her erkeğin arkasını toplayacak birisine ihtiyacı vardır. Metin ağabeyin mirasını yaşatan da sevgili kızı Esra olmuştur. Sevgili Gamze Karaoğlan, tadına doyamadığımız söyleşilerin genç yazarı olarak sorularıyla zorluyor beynimizi. Sevgili Esra'da söyleşinin hakkını ziyadesiyle vermiş. Her ikisini kutlarken, Metin ağabeyi de minnet ve özlemle anıyorum. Yaratan cennetinde ağırlasın.
Ümit Yaşar Gözüm
Teşekkür
In reply to Bizim Metin ağabeyle… by zorbatv
Ümit bey,
Öncelikle böyle güzel içerikli bir yayın/site için sizi ve ekibinizi tebrik etmek isterim. Bu söyleşi benim için çok kıymetli, fırsat verdiğiniz için size ve Gamze hanım’a teşekkür ediyorum.
Ne mutlu babamla tanışmak ve bir arada olmak fırsatınız olmuş.
Sevgi ve saygılarımla
Esra And
Metin And
Metin And’ı araştırken karşıma çıktınız, bazı şeylere çok geç kalmışız hissediyorum ama Esra And’ın kitap basımlarının devam edeceğini söylemesi beni biraz rahatlattı. Metin And’a çok teşekkür ederim bize verdiği bunca güzel kitap ve araştırmalar bilgi için. Ruhu huzur bulsun.
Teşekkür
In reply to Metin And by Konuk (doğrulanmamış)
Merhaba,
İlginiz ve güzel sözleriniz için teşekkür ederim.
Vefatından sonra çalışmaları ve arşivi ne olacak diye merak eden çok oldu, halen var biliyorum. Bu söyleşi o soru işaretlerini de gidermek adına önemliydi benim için. Metin And'a dair tüm güncel bilgilere (yeni kitap basımları, projeler, çalışmaları, arşivi) instagram ve facebook sayfalarından ulaşabilirsiniz.
Sevgi ve saygılarımla
Esra And
Yeni yorum ekle