“Peki, o ilk tanıştığım kişi nerede?”
Gülbeyaz Cihan
Bir kadın ile bir erkek tanışırlar. İlişkinin başında her iki taraf birbirlerine olabilecek en iyi yanlarını yani sağlıklı taraflarını yansıtırlar. Bu evrede henüz birbirlerine göstermedikleri öteki parçaları da vardır. Tuzak da burasıdır! Sağlıklı yanımız, ilk zamanlarda uyum içindedir ve bu başta harikadır. Ama daha sonra bu uyum ve denge bozulmaya başlar. Ne zaman ve hangi durumda bozulur? Bhagat Zeilhofer’dan aldığım travma dizimi eğitimine göre, bu uyumun bozulmasının sebeplerinden biri, kişinin zaten bir travmasının olması ve seçtiği partnerinin de travmaya sahip olmasıdır.
Diyelim ki çiftlerin baştaki uyumunun bozulma sebebi, erkeğin işten eve geç gelmesi olsun. Önceleri saat 17:00’da işini bitirip eve geldiğinde her şey yolunda gitmekteydi. Ancak, sonraları bu gecikmeler arttıkça evde bekleyen kadın huzursuzlanır ve tartışmalar başlar. İlişki giderek kötüleşir, baştaki uyum ve denge sarsılır.
Bilinmeli ki, ilişki derinleştikçe ve karmaşıklaştıkça kişiler birbirlerinin farklı yönleri veya parçalarıyla tanışırlar. Bhagat’a göre bunlar en temel olarak üç parçadan oluşur;
Tartışma anlarında kişiler savunmaya geçerler. Savunmaya geçince de artık ilk buluştukları kişilerle karşılaşamazlar yani kendilerinin sağlıklı olan yanları arka planda bırakılır ve hayatın kontrolünü elinde tutmak isteyen başka bir parçası ortaya çıkar. Buna, Bhagat hayatta kalmak isteyen (survivor) parça der. Kadının bu tartışmaya girmesinin nedeni, geçmişte yaşadığı güvensizlik, aldatılmışlık ve terk ediliş gibi çeşitli duyguları barındırıyor olabilir. Bu tarafımız ise travmatize olmuş parçamızdır. Erkek, karşılaştığı bu suçlamayla baş edemediğinden kendini savunacak diğer tarafını alana çağırır. Bu durumda, birbirlerinin hiç tanımadıkları zor yanları ile tanışırlar. Hal böyle olunca, her ikisi içinde şöyle bir soru ortaya çıkar: “Peki, o ilk tanıştığım kişi nerede?”
Bhagat, sağlıklı parçamız olarak tanımladığı hasar görmemiş yanımızın, yaşama ve iyileşmeye katkıda bulunan tarafımız olduğunu söyler. Bu kaotik, zor zamanlarda ahengi-uyumu isteyen sağlıklı parçamız arka plana itilir ve kontrolü elinde tutmak isteyen yıkılmayan, her türlü ayakta kalan mücadeleci tarafımız öne çıkar. Survivor parçamız zayıf olan yaralı (travmatik) parçamızı görmek istemez. Kişinin uzun süre bu mücadeleci halde kalması tükenmişliğe sebebiyet verir ve tükenmişlik sendromu denilen durum ortaya çıkar.
Daha iyi anlaşılacağını düşündüğümden geçmiş evliliğimden örnek verecek olursam; elbette ilk başta iki yaralı gencin bir araya geldiğini anlayamadığımı söyleyebilirim. Zamanla sorumluluklar arttı ve beraberinde çatışmalar başladı. Her birimiz kendini haklı çıkarma gayreti içindeydi. Bunun için savunmalarımıza sonuna kadar sarıldık. Savunmanın olduğu yerde suçlama da mevcuttur. Nitekim, biz de yetişkin bireylerden çok birer ergen gibi boks ringinde rauntları sayıyorduk. Tabii ki ilişkimizi 28 yıl ayakta tutan ve besleyen mutlu anlarımız da vardı. Zamanla bu anların yerine, evliliği yürütebilmek için hayatta kalan (survivor) parçam devreye girdi ve kontrolü elden bırakmayan mücadeleci tarafım alanı zapt etti.
Böylece diğer ‘ben’lerime yer vermediğimden, bir başka ifadeyle; onları küçük tuttuğumdan dolayı bütün yükü tek başına taşımak survivor parçama ağır geldi. Bunun bedelini de ödedim! Sonunda tükendim. ‘Artık havlu atıyorum,’ diyerek bu tükenişi dillendirdim ve ringden indim! Burası umudumun bittiği yerdi! Kendimle yüzleşmeme destek olan çeşitli eğitimler sayesinde bu süreci olgunlukla karşılayabildim.
Tarafların bir ilişkiden en az zararla, olgun bir şekilde çıkabilmeleri ancak yaşadıkları ve yaşattıklarının sorumluluğunu üstlenmeleri ile mümkündür. Bu tarz iyileşme yolculukları düşünüldüğünden uzun sürer. Bhagat’a göre sonlandırılmış bir ilişkinin iyileşebilme süreci o ilişkinin sürdüğü zaman kadardır.
İçsel parçalanmalarımızın düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Aynı yıldırım çarpmış bir ağacın parçalara ayrılması gibi kişi de kendi içinde parçalara ayrılır. Bunları tekrar bir araya getirmekle iyileştirme yolculuğunda bir adım atmış oluruz. İlk buluşmadaki gibi iyileşmeye ve yaşama katkıda bulunmak isteyen parçamıza daha fazla alan tanımamız büyük fayda sağlayacaktır.
Şefkatle,
Yorum
Tebrik
Tebrik ediyorum Gülbeyaz’cım . Harika bir anlatım. Akıcı, anlaşılır etkileyici. Devamını heyecanla bekliyorum.
Yeni yorum ekle