Kitap Sevdalıları ve Kitap
İhsan Kurt
Kitap okuyanları da tanıdım, kitap yazanları da. Hatta hiç şaşırmayınız kitap okumadan kitap yazanı, kitapçıları dolaşmaktan sıkılan yazarı tanıma şansını (!) bile yakaladım. Kitaba nasıl davranılması gerektiği hususunda hassasiyeti olanları da. Bazılarının ellerinde kitabı incitmeden, kırmadan, bükmeden taşıdığına şahit oldum. Öyle ki kitaba karşı bu davranışlarda bulunanların bu hassasiyetlerini anlamaya çalıştım. Sanki insana, hatta insanın düşüncelerine, duygularına değer vermenin, saygı göstermenin mesajlarını verir gibiydiler bunlar. Kitabın kendisi olmasa da kitap gibi adamların bir çekiciliği veya bazılarına göre iticiliği olabileceğini o zaman anladım. Kitapları sevdiğim gibi kitaplara bu özeni gösterenleri de sevdiğimi fark ettim. Kitap gibi nazik, kitap gibi dağarcığında ne varsa veren kitap insanlarının sohbetlerine doyum olmadığının da farkına vardım.
Kitapları ezeli ve ebedi bir dost gibi haz alarak anlatanlara hiç rast geldiniz mi bilemiyorum. Yeni düşünce kaşiflerinin bu heyecanlarının hemen sizi de sardığını anlayacak, bahsetmiş oldukları kitabı siz de merak edeceksiniz. İşte o zaman kitap sevdasının ancak böyle bir şey olduğunu düşüneceksiniz.
Çok az da olsa kitap sevdalılarını da tanıma, onlarla sohbet etme şansını yakalayanlardan biriyim. O gerçek kitap sevdalıları ki yüzleri gibi konuşmaları da ağızlarından çıkan kelimeleri ve cümleleri de maskesiz ve riyasız. “Samimiyet” ancak bu sevdalıların davranışlarıyla, sözleriyle izah edilebilir diye düşünmüşümdür hep. Muhabbetten bir haz almak, farklı dünyalara dalmak, yenidünyaların keşfine çıkmak sadece kitap okumakla olmuyor. Kitap sevdalılarıyla sohbet etmek de zenginliğin en haz vericisi. Diken gülde nasıl doğal duruyorsa, gerçek kitap sevgisi de sevdalısının dilinde ve gönlünde öyle güzel ve doğal duruyor. Kitap sevdalılarının bulunduğu yer, oturduğu koltuk, dilindeki sözcükler en güzel uyumun tablosunu çizebiliyor. Daha önce okumuş olsanız bile kitabı yeni tanıyor, başka bir gözle okuyor, düşünce ve hayallerinizin yeni ufuklara yelken açtığını hissediyorsunuz. Karşınızda konuşan kitap sevdalısı ile kitap kaynaşıyor, bütünleşiyor, yeni bir kitap kimliğine bürünüyor sanki.
Sahaflar sadece aradığınız nadir kitapların bulunduğu mekanlar değildir. Kitabı hayatının, yaşamanın olmazsa olmazı sayan, aradıkları kitapların peşinde bir seyyah gibi dolaşanların uğrak yeridir. İflah olmaz kitap sevdalılarının bir sahafta başlattıkları sohbete rast gelen kitap severler ne demek istediklerimi daha iyi anlayacaklardır. Kendileri sıradan, bizden biri gibi görünseler de onların dünyaları sıradan dünyalar değildir. Onlar sohbet ederken ya Mecnun Leyla’dan bahsediyor yahut Kerem Aslı’sını arıyor sanabilirsiniz. Bazılarımız “gereksiz” bir konuşmaya tesadüf ettiği gibi bir hisse kapılabilir. Oysa kitaplardan aşk derecesinde tutku ile bahsedenleri anlamak için birazcık kitapla hemhal olmak gerekir. Bunlardan bazılarının sahafa ısmarladıkları kitapların gelip gelmediğini heyecanla sorarken alacakları cevabı sabırsızlıkla beklediklerini gördüm. Daha önce alınmış olan kitabı kaçırmış olduğuna hala üzüldüğünü anlatan kitap aşığının yüzündeki hüzne de şahit oldum.
Kitap sevdalıların sohbetleri ilerledikçe sayfa sayfa açılan kitapları okumuş gibi haz aldığımı, heyecan duyduğumu hatırlıyorum. Demlenen konuşmalara demlenen çaylar eşlik ettiğinde içilen bir bardak demli çayın tadını ise ancak içenler bilir.
Katıksız kitap sevdalılarını tanımanın, dost edinmenin, onların sohbetlerinde bulunmanın, gerektiğinde sohbetlerine katılmanın bu dünyanın en güzel nimetlerinden biri olduğunu düşünürüm. Buna karşılık kitap sevgisini besleyen, geliştiren kitaplardan haberdar olmak da iç içe açılan bahar bahçeleri gibi ayrı bir güzellik. Kitapları bir kitapla anlatmak ise, öznesi sadece “kitap” olan kitaplar hakkında okuyup yazmak, kitap sevdasını, bazen “kara sevda” haline dönüştürebiliyor. Bu tür kitaplar az da olsa, bu kitaplara ulaşanları, okuyanları şanslı olarak görüyorum. Bu şanslılardan biri de galiba benim. Yazarını okuyucular daha çok “İnsan Açısından Edebiyat” adındaki eseriyle tanıyan Nermi Uygur’un “TADI DAMAĞIMDA bir okur-yazarın kitap okuma serüvenleri” işaret etmeye çalıştığım ender kitaplardan biri. Uygur, bu kitabını “Tüm kitap sevenlere, -sevdikleri için. Tüm kitap sevmeyenlere, -sevmedikleri için” ithaf ediyor. N. Uygur kitabı çağrıya, pencereye, insana, aynaya, arkadaşa, besine, gömüye, sağlığa ağaca, denize, evrene benzettiği her bir yazısını “Benzetişler” başlığı altında toplamış. Yazarın “Tüm kitap ırmaklarını, delicesine, tek bir kitap denizine akıtmaya çalışıyormuşum gibi geliyor bu kitapla” demesine, kitabı okuduğunuz zaman bu görüşe sizler de katılacaksınız. Bir kitap sevdalısının kitap sevdalılarına ve okurlarına 517 sayfalık bir hediyesi.
Uygur’un kitabının ithafı hem ironik hem de düşündürücü değil mi? Yazar kitabını kitap sevmeyenlere sevmedikleri için ithaf etmekle şaka mı yapıyor, bir mesaj mı vermek istiyor pek anlaşılmıyor. Yahut sevgisinin zenginliğini, sevgisini dağıtma cömertliğini gösteriyor belki de… Şahsen kitap sevmeyene sevmediği için bir ithafta bulunur muyum? Doğrusunu söyleyecek olursam, pek sanmıyorum, diyebilirim. Çünkü “kitap sevmeyen” tabiri bile bana hep itici gelmiştir. Belki biraz “insan sevmeyen” gibi algıladığımdan böyle düşünmüş de olabilirim. Hayatları boyunca biriktirdikleri arasında sevgi olmayanlar da hep acınacak olanlar değil mi zaten.
Yorum
Yazı üzerine
Değerli yazarın düşüncelerine katılıyorum. Kitapla yaşam arasındaki bağ dengede duran tahtaravalli gibi geliyor bana. Bu bağı kuramayanlar daha cok teba olmaya yatkın oluyorlar. Belki de bunu görmelerini sağlayan yazılara ihtiyacımız var
Yeni yorum ekle