Viyana’da Bir Gün: 10 Keşif

Kültürel Miras

Viyana’da Bir Gün: 10 Keşif

Gamze Karaoğlan

Sabahın erken saatlerinde Viyana’ya adım attığınızda, şehrin soğuk havası yüzünüzü hafifçe okşar. Sokaklar henüz sessiz, ama tarihi binaların arasında yürürken, şehrin ruhu yavaş yavaş size kendini hissettirmeye başlar. İlk durağınız, Viyana’nın kalbinde, edebiyat ve sanat dünyasının ünlü isimlerinin uğrak yeri olan Café Central olur. Kapıdan içeri girdiğiniz anda, zarif dekorasyon ve yüksek tavanlar sizi sarar. Bir köşeye oturur, klasik bir Viyana kahvesi olan Melange sipariş edersiniz. Kahvenizin sıcaklığını hissederken, etrafınızdaki insanları izleyerek Viyana’da bir gün geçirecek olmanın heyecanını duyarsınız.

Kahvenizden aldığınız ilk yudumla birlikte, günün macerasına hazır hissedersiniz. İlk keşfiniz, şehrin kalbinde yükselen görkemli St. Stephen’s Katedrali olur. Bu Gotik başyapıtın önünde durup, zarif taş işçiliğini hayranlıkla incelersiniz. Katedralin içine adım attığınızda, yükselen sütunların ve süslü vitrayların ruhunuza işlediğini hissedersiniz. Kulesine çıkıp şehri kuşbakışı izlerken, Viyana’nın ne denli büyüleyici olduğunu bir kez daha fark edersiniz.

Katedralden ayrıldıktan sonra, sanatın kalbine doğru bir yürüyüşe çıkarsınız. Albertina Müzesi, sanatseverlerin cenneti gibidir. Monet’den Picasso’ya, birçok büyük sanatçının eserleriyle dolu olan bu müzede, her tablo sizi başka bir dünyaya götürür. Sanatın derinliklerinde kaybolurken, Viyana’nın sadece tarih değil, aynı zamanda sanatın da merkezi olduğunu hissedersiniz.

Öğle saati geldiğinde, karnınızın gurultusu sizi şehrin en canlı noktalarından biri olan Naschmarkt’a yönlendirir. Pazarın kalabalığı ve renkli tezgâhları arasında dolaşırken, çeşitli dünya mutfaklarının kokuları sizi cezbediyor. Bir tezgâhta durup, kendinize kocaman bir Wiener Schnitzel sipariş edersiniz. Bir yandan bu geleneksel lezzetin tadını çıkarırken, diğer yandan etrafınızdaki canlılığı izlemekten keyif alırsınız.

Yemekten sonra, şehir merkezinden biraz uzaklaşıp, görkemli Schönbrunn Sarayı’nı ziyaret edersiniz. Sarayın girişinden itibaren, adeta bir masal dünyasına adım atmış gibi hissedersiniz. Barok mimarinin ihtişamı ve geniş bahçelerin huzuru, sizi büyüler. Sarayın içinde dolaşırken, Habsburg Hanedanı’nın lüks yaşamına tanık olursunuz. Bahçelerde yürürken, tarihin izlerini adımlarınızda hissetmek sizi derin düşüncelere daldırır.

Şehre döndüğünüzde, yeniden bir kahve molası vermenin zamanı gelir. Bu kez, ünlü Café Sacher’de bir masa bulursunuz. Yoğun çikolata lezzetiyle dünyaca ünlü Sacher Torte’yi sipariş eder ve bir fincan kahve eşliğinde bu tatlıyı tadarsınız. Çikolatanın ağzınızda eriyip gitmesiyle, Viyana’nın tatlı kültürüne dair ilk deneyiminizi yaşarsınız. Her lokma, şehrin zarafetiyle örtüşen bir lezzet sunar.

Tatlı molanızın ardından, sanat dolu bir atmosfere geri dönmek için MuseumsQuartier’e geçersiniz. Burası, modern sanatın merkezi olarak bilinir. Leopold Müzesi ve MUMOK gibi galerilerde, çağdaş sanatın en önemli eserleriyle buluşursunuz. Modern sanatın renkli ve kimi zaman düşündürücü dünyasında, Viyana’nın sanata olan tutkusunu bir kez daha hissedersiniz.

Gün akşama dönerken, Viyana’nın müzikle buluşan bir başka yüzüyle tanışmaya hazırsınız. Eğer yaz aylarındaysanız, Viyana Caz Festivali’nin büyüleyici atmosferine kendinizi kaptırabilirsiniz. Akşamüstü, şehrin çeşitli noktalarında düzenlenen caz performanslarını izleyerek, Viyana’nın caz ritmiyle canlandığını göreceksiniz. Müziğin sizi alıp götürdüğü yerlerde, Viyana’nın ruhuna daha da yakınlaştığınızı hissedersiniz.

Akşam yemeği zamanı geldiğinde, Viyana’nın üzüm bağlarıyla ünlü bölgesi Grinzing’e doğru yol alırsınız. Burada, bir Heuriger’de, geleneksel Avusturya yemekleri ve yerel şarapların tadını çıkarabilirsiniz. Şarap kadehinizi kaldırıp, şehrin keyif dolu atmosferinde bir akşam yemeğinin tadını çıkarırken, Viyana’nın size sunduğu her şey için minnet duyarsınız.

Günün sonunda, geceyi sonlandırmak için daha iyi bir yer olamaz; Staatsoper’de bir opera izleyerek, Viyana’nın sanat dolu ruhunu zirvede noktalamak istersiniz. Eğer büyük bir bütçe ayırmak istemiyorsanız, ayakta izleme seçeneğiyle uygun fiyata bir bilet alabilirsiniz. Gösteri başladığında, sahnede canlanan hikâyeler, müzik ve görkemli dekorasyonlar, Viyana’nın neden bir kültür başkenti olduğunu bir kez daha gözler önüne serer.

 

Viyana’daki bu dolu dolu günün ardından, başınızı yastığa koyduğunuzda, şehrin her köşesinde bir parça bıraktığınızı hissedersiniz. Ama Viyana da size çok şey bırakmıştır; unutulmaz anılar, sanatla dolu bir gün ve ruhunuzu besleyen bir deneyim. Viyana, sadece ziyaret edilen bir şehir olmaktan çıkar ve sizin için her zaman hatırlanacak bir masalın parçası olur.

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.