Yazmalar Havalandı
Emel Koşar
Yazma denilince akla ilk gelenler yazmak eylemi, elle yazılmış kitap (yazma nüsha) ve yemeni. Oysa İstanbul’un özellikle deniz kenarındaki semtlerinde, Çorum, Tokat, Kastamonu ve Diyarbakır gibi şehirlerde tahta kalıplarla yapılan kumaş baskı sanatı kültürümüzün önemli bir ögesi.
Yazma sanatını İstanbul’da sürdüren nadir ailelerden biri de Eyüboğlu ailesi. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Mehmet Eyüboğlu, Hughette Eyüboğlu ve onların çocukları/torunları yazma sanatına gönül veren kişiler.
Ressam, şair ve yazar kimlikleriyle öne çıkan, güzel sanatların pek çok türünde ürün veren Bedri Rahmi Eyüboğlu çok yönlü bir edebiyatçı ve hocaydı. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Kalamış’taki atölyesinde öğrendiğim yazmacılık hayatımı renklendirdi.
Tahta ve strafor kalıplarla, koyu yeşil mürekkeple baskı yapılan, amonyaklı suyla yıkanıp kurutulduktan sonra renklendirilen pamuklu kumaşların buharsız ütüyle ütülenerek yazmaya dönüşme süreci heyecanlıydı.
Usta çırak ilişkisiyle ilerleyen yazmacılıkta kalıp hazırlama/çıkarma ve renklendirme aşamalarının incelikleri önemlidir. Çeyizlerin değerli parçaları arasında yer alan yazmalar Osmanlı döneminde sarayda da kullanılmıştır.
Renklerin havalandığı, desenlerin dalgalandığı yazma atölyesinin insanın ruhuna sinen kokusu ve Bedri Rahmi’nin yaşama coşkusunu yansıtan atmosferi oldukça büyüleyici.
Renklerin kaynağı, oluşum süreci, simgesel anlamları, katmanları, tonları hatta sesleri kişiyi kanatlandırarak başka diyarlara taşır. Renklerin kumaştaki desenle buluşma şekli ise kişinin hayal gücünü yansıtır.
Bedri Rahmi’nin Karadeniz esintisi taşıyan balık motifli kalıpları, kumaşların yumuşak dokusu, narların bereketi, Karagöz’ün Gemisi ve Anadolu kadınlarının maharetlerini yansıtan yüz ifadeleri geçmişin özünü günümüze taşır.
Anadolu coğrafyasının ve kültürünün yazma sanatını yeniden yorumlayarak yaşatan/tanıtan Eyüboğlu Yazma Şenliği yurt içinden ve dışından konukların katılımıyla gelenekselleşmiş bir sergi niteliğindedir.
Elbiseden gömleğe, fulardan şala, çantadan cüzdana, perdeden yastık kılıfına kadar pek çok yerde olan el emeği göz nuru yazmalar söz konusu sanatın sadece tablo gibi duvarlarda sergilenmekten öte geniş bir perspektifle hayatın her alanına dahil olduğunu gösterir. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun “Yazma Destanı” şiirindeki gibi hayatımızda renkler ve “yazmalar havalanır.”
*Doç. Dr. / Associate Professor
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi/ Mimar Sinan Fine Arts University
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü/Department of Turkish Language and Literature
Yeni yorum ekle