Aynur Yüce
Sosyal medya, modern çağın vitrini… Dijital gelişmeler ve teknolojinin de yardımıyla modern insanın belki de en fazla var olma çabasını verdiği alan diyebiliriz. İnsanlar arasında etkileşim ve bağlantı kurmanın dijital yolu. Sosyal medya “iletişim ortamı” ve “iletişim araçları” demektir. Haberin paylaşıldığı, bilgi alışverişi, tanıtım ve reklam tanıtımının yapıldığı ve etkileşimin oldukça yüksek fırsatlar sunduğu bir dijital ortamdan bahsediyoruz.
Sosyal paylaşım siteleri, sosyalleşme ile ilgili insanların hareket halinde olduğu bir mecranın olduğunu söylemek mümkündür. Sosyal medya önemli bir reklam ve tanıtım araçlarından biridir.
Modern çağın modern toplumlarında kadın ve erkek bireyler için en önemli olgunun tüketim olduğunu söyleyebiliriz. Tüketimin ve tüketim kalıplarının kimliği oluşturduğunu ifade edebiliriz. Tüketim toplumunda tüketici, tüketilen hızlı bir tempoda devinim sağlarken, tüketimin bir sembole dönüştüğü ve bu sembolün sosyal medya için de önemli bir olgu olduğu görülmektedir.
Sosyal medya, kullanıcıları tarafından bireysel kimliğin tanıtıldığı, beğeniye sunulduğu ve en önemlisi kendini göstermeye çalıştığı bir alan olarak öne çıkmaktadır. İşte bireyin kendini göstermeye çalıştığı bu alanda en önemli enstürmanlardan biri selfie bir diğer adı ile özçekim fotoğraflardır.
Birey, varoluşunu ve kim olduğunu; görselliğe dayandırdığı bu çekimlerle, adeta kanıtlamaya çalışmaktadır. Sosyal medya, kimlik ve statü sahibi olabilmenin aracı haline gelmiştir. Sosyal medyada kimlik inşası ile ilgili Goffman’ın benlik sunumundan bahsedebiliriz.
Goffman, ‘Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu’ adlı eserinde, bireylerin birbiri ile iletişim ve etkileşim kurarken aslında olmak istedikleri benlik için performans sergilediklerini vurgulamıştır. Birey, kendisini konumlandırmayı istediği gibi gerçekleştirmektedir. Amaçlarını, gerçek yönlerini ve kendine ait özelliklerini önemsiz kılarak idealindeki yaratmaya çalışabilmektedir. Bireyler benlik sunumunu yaparken iki önemli unsur ön plana çıkmaktadır. Bunlardan birincisi vitrin, ikincisi ise performanstır. Birey, benlik sunumlarını, imgelerini istedikleri gibi yönetmeye çalışarak gerçekleştirmektedir. Goffman; performans kavramını, bireyin kitle önünde sergilediği ve gözlemleyenlere, izleyicilere etkisi olan tüm faaliyetler olarak tanımlamıştır. Vitrin kavramını ise Goffman, bireyin performans sergilerken, bilerek ya da bilmeyerek kullandığı kalıplaşmış ifade şekilleri olarak tanımlamıştır. Goffman, vitrinin parçası olarak şu ögeleri saymaktadır. Beden dili, beden duruşu, mimikler, jest, yaş, cinsiyet, boy, görünüm ve fiziksel özellikler bireyin vitrininin parçaları olarak sayılmaktadır.
Goffman’ın kullandığı bu kavramlar: vitrin, performans vb. gibi kavramlar ile, bireyin bir tiyatro sahnesindeymişçesine, benlik sunumunu gerçekleştirdiğine işaret etmektedir. Adeta bireyin kimliğini sunmasını, teatral bir ritüele dönüştüğünü ifade etmiştir. İşte tam bu noktada sosyal medya mecrasının bireylere kendini, benlik sunumunu istedikleri gibi sunma şansını vermektedir. Sosyal medya araç olarak kullanılarak, teknolojinin nimetlerinin de bireylerin hizmetinde olması bu alana çok fazla önem ve kullanım kazandırmıştır. Sosyal medya tıpkı Goffman’ın tarif ettiği gibi performans gösterilen ve vitrin olarak kullanılan bir alan olmuştur. Kişiler benliklerini istedikleri gibi konumlandırarak sunmak için, fazlasıyla sosyal medyada boy göstermektedir. Bireylerin, sosyal medyayı hayatlarının içine almaları ile birlikte, kendi benlik sunumlarını günlük yaşamda yaygın bir şekilde kullanmaya başlamışlardır. Bireyleri etkileyen bu durum toplumdaki bireyler üzerinde, sosyo-ekonomik, politik veya psikolojik sonuçlar yaratabilmektedir.
Birey, görselliğe dayalı bir kurgu ile kim olduğunu, beğenilerini, aile ilişkilerini, ait olduğu sosyal çevreyi, tüketim alışkanlıklarını, arkadaşlık ilişkilerini sosyal medya aracılığı ile anlatmaktadır. Sosyal medya aslında bireyin kim olduğunu, etkileşimde olduğu insanlara gösterdiği bir sahne olmuştur. Özellikle son yıllarda insanların çok fazla başvurduğu enstrümanlardan biri selfie (özçekim) fotoğrafları olmuştur. Selfie fotoğraflar bireyin kimlik inşaasında önemli bir yapıtaşıdır. Popülerliğini her geçen gün katlayarak artan selfie, gerçek anlamda abartıldığında bir hastalığa mı dönüşüyor? Bilim adamları bu noktada halen tartışmakta ve anlaşma sağlayamamaktalar. Instagram, Facebook, Twitter, Flickr gibi sosyal medya ortamlarına yüklenen milyonlarca selfie, sosyal medyanın yarattığı bir kanal olmaktadır. Sosyal medyada yayınlanan bu fotoğraflar aslında, başkalarını kontrol etme, eleştirme, mahremiyet, gizlilik, yargılama, teşhircilik vb. pek çok kavramı da gündeme getirmektedir. Selfie çekmek ve bunu sıklıkla sosyal medyada paylaşmanın altında yatan bazı önemli sebepler mevcuttur. Birey, farklı bir kimlik ve temsil oluşturmak için sosyal medya alanını kullanmaktadır. Selfie çekmek ve yayınlamak, öncelikle insanlara ‘bana dikkat edin davetidir’. İnsanların yayınlanan selfilere yaptıkları yorumlar ve beğeniler, bireyi kendini daha iyi hissetmesini sağlayarak, duygularına olumlu bir katkı sağlamaktadır. Sosyal medyada beğenilmek ve popüler olmak bireye gerçek hayatta karşılık bulamadığı duygularına karşılık bulmayı sağlamaktadır. Bireye özgüven sağlaması açısından da selfie çekmek ve yayınlamak önemli katkı sağlamaktadır. Bir gruba veya sosyal çevreye aidiyet duygusunu da pekiştirdiği için bu enstrümana insanlar başvurmaktadır. Çevreden beğenilmek ve onaylanmak da gene bu başvurunun nedenlerini oluşturmaktadır.
Günümüzde bireyin selfie ile olan ilişkisi amacını zaman zaman aşmakta olup, bireyin hayatına mal olabilecek seviyeye gelmiştir. ‘Kronik selfie bağımlıları’ kavramından bahsetmek mümkündür. Tek amaçlarının sosyal medyada beğenilmek ve insanlar tarafından görülmek olduğu görülen bu bireyler canlarını tehlikeye atarak selfie çekebilmektedirler. Selfie çekerken, kendini kaybedip yaralanan ve hatta hayatını kaybedenlerin haberleri artık sıklıkla duyulmaktadır… İşte önemli olan noktada burada şekilleniyor, bireyin kendine katkı sağlamak amacı ile kullandığı bu alan, çığrından çıkıp, bireyin kendine zarar verdiği bir noktaya dönüşmektedir.
Bireylerin benlik ve dijital kimlik sunumunda sosyal medyanın kullanıcılar tarafından sıklıkla kullanıldığı ve kabul gören bir temsil aracı olduğu görülmektedir. Bireylere özgürce ifade sağlayan sosyal medya alanının, bilgi edinmek, etkileşim sağlamak, iletişim kurmak anlamında kullanılarak yol alınması ve bireylere zarar oluşturmadan büyümesi en doğrusu gibi gözükmektedir…
Yeni yorum ekle