MÜMİN CANDAŞ

Görsel Sanatlar

Karadeniz Çocuğu; Ressam
MÜMİN CANDAŞ

Gülseren Sönmez

 

zorbatv.dergi


Mümin Candaş ile bir kaç çalıştayda beraber olduğumuzu anımsadım. İnsan şöyle bir güzel sohbet etmeyince kişiler belleğinden siliniyor. Bir de o sanatçının eserini dikkatlice inceleme imkânı bulamamışsa, maalesef eserler de hafızadan siliniyor. İşte o ayıbı yaşayanlardan biri de ben olmuştum. Neden bu denli başarılı eserlere dikkatlice bakamamış, bu güzellikleri kaçırmıştım? Kendi kendimi ayıpladım.
Ertesi gün birlikte çalıştığımız çalıştayları anarak, Mümin Candaş’la telefonda uzun uzun sohbet ettik. Facebook’tan eserlerine baktığım için hakkında az çok bilgi sahibi oldum. Sonra maille gönderdiği tablolarını dikkatlice inceledim. 
Çok sağlam deseni olan gecekondular, yaşanmış zamana bırakılmış, uzaktan ve yakından bakılan tekli ve çoklu evler, küçük köy ve kasabalar resmedilmişlerdi.
Mümin telefonla konuştuğumuzda şöyle anlatmıştı: “Hocam, o evler gecekondu gibi görünse de, halen içinde yaşayanların olduğu sıcacık ve bilinen evler... Ben insan ve yaşam sıcaklığını o evlerle vermeye çalıştım.” ev, içinde yaşayanların bilim ve sevgi yuvasıydı. Her binayı pek çok çizgi ve renkle oluşturdum. O çizgiler arasında yaşam katmanları oluştu. Her çizgi arasında kalan boşluklar ‘an‘lardı.  O anlarda üst üste birikerek, yaşamları oluşturdu. O anların, içinde pek çok duyguyu oluşturduğunu düşündüm. Ara ara resmimin içinde anları oluşturan boşluklarına dalıp gittim. Aklımdan ne  imgeler, imgelerin içinden de ne öyküler geçti... İçinde ki öykülere hayran kaldım.  O katmanları izlemek her zaman beni benden alıp başka diyarlara götürdü. O anlara hayranlık duydum. İçinde ki öykülere hayran kaldım. zorbatv.dergi

Mümin’le sohbet etmeden önce, maille gelen resimlerini incelemiştim,  gözlerim kamaşmıştı, içim titremişti. Evlerin içinden fışkıran yaşam sıcaklığını hissetmiştim. Çizgiler sağa sola savrulurken içindeki sevgiyi etrafa yayıyor, etraftaki sıcaklığı da içine topluyordu. Şaşırarak çizgilerdeki ışığı takip etmeye koyuldum. Gökyüzünden inip yer yüzünü saran küresel atmosfer sıcacıktı.  Yeryüzü ailelerini kucaklayandı. 
Mümin’in resimleri insanların yaşamlarındaki sıcaklığı etraflarına yayarken, ev içi güzelliği kendilerine sakladıklarını, kendi içlerinde olumsuzlukları da birlikte çözdüklerini hayal ettim. O evlere girip o insanlarla sohbet etmeyi düşündüm ama özel yaşama saygıyla karşıdan seyretmeyi yeğledim. Eserin sahibi Mümin Candaş gibi.  O insanlar sanki “yokluk yurdunda hayat çeşmesi benim” der gibiydiler. Mümin Candaş’ın resimlerinde hiç insan yoktu. Hissettikleriyle çoktular.
Mümin Candaş’ın resimlerinde toprak, baharın cemresiyle uyanıyordu; kurumuş çerçöp haline gelmiş otlar arasından tazecik yemyeşil ‘cim’leriyle kardelenler gibi “ben hayatım, varım;  ölür yeniden doğarım” diyordu. Bazı resimleri de biraz önce yağmur yağdı, yerlere dikkatli bas kayarsın diyordu.
Karadeniz çocuğu olan Mümin Candaş doğayı bebek yaştan itibaren içine çekercesine doğasını yaşamış, toprağın kokusunu duymuş. Kendi doğasının engebelerinde koşmuş oynamış, tüm bu yıllar boyunca değişen hava koşullarında sürekli değişen renkleri hep takip etmiş. Öğrendiklerini algıladıklarını saniye saniye işlemiş.
O hırçın doğanın çocuğu yüreğindeki sevgi ile renkleri ve şekilleri, hacimleri, doğanın valörünü (ışığını gölgesini, düşen gölgesini) yumuşatarak resimlerine yansıtmış. Resimlerindeki çizgiler sağa sola savrulurken “ben Karadenizliyim” demekten de geri durmamış.

Gökyüzündeki değişen renkler de “Hey! Ben buradayım” diye seslenmiş. Mümin resimlerinde doğasının göklerindeki çılgınlığı anlatmış da anlatmış. Her türlü rengi iç içe bindirerek, bazen açıp şenlenen, bazen kararıp içine bin bir renk sokan doğasını kendisini de içine katarak resmetmiş. Biraz dışa vurumcu, biraz ekspresyonist eserlerle karşımıza çıkmış.
Karadeniz’in güzel çocuğu Mümin Candaş kimseye benzemeyen tavrıyla beni ben oluşturdum diyenlerden.
Mümin’in her resmindeki çizgiler “ben varım, ben varım” diye şarkı söylüyor. Her müziğin bir resmi varsa, her resmin de bir şarkısı var.  Mümin’in resimlerinin çok şarkısı var. O resimlerinde Vivaldi gibi dört mevsimin her anını anlatıyor.
Mümin’in resimlerinde gökyüzündeki parlaklık insanı mutlu ediyor, içini rahatlatıyorsa, şu an gök gürültüsüyle patlayacakmış gibi görünen bulutlar da gök gürültüsü şarkısını söyleyerek yeryüzüne iniyormuş gibi geliyor insana... 

zorbatv.dergi

Mümin pek çok şehir dolaşmış, oralarda öğretmenlik yapmış. Ama toprağı ona hep şöyle seslenmiş: “Demedim mi bu yüz bin yıllık yere gitsen, dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi? Demedim mi şu görünene razı olma, demedim mi? Sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl, onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?
Ben bir denizim demedim mi sana? Sen bir balıksın demedim mi? Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın, senin duru denizin ben'im demedim mi? Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi? Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im, senin kolun kanadın ben'im demedim mi?”
Mümin’i oluşturan doğası, (toprağı) ; Mümin’i yanına çağırmış.

Bu çağrıya uyan Mümin Candaş tekrar memleketine dönüp kendi toprağının çocuklarına resim öğretmenliği yapmaya başlamış.
Şöyle anlatıyor resimleriyle yaşadığı zorlu mücadeleyi: “Hocam, resim öyle bir aşkı ki hiç bir aşka benzemiyor; yoruyor, üzüyor, zorluyor, yeter artık dedirtiyor. Yine de yine de bırakamıyorsun, gece seninle gündüz seninle, her yerde düşündüğün o. Aşk o. Biraz uzaklaşsan özlüyorsun. Kokusunu, kirini, her şeyin… Nasıl desem, aşk işte aşk...
Hocam, ben sanatçı ailenin çocuğuyum, çocuk yaştan itibaren sanatla donatıldım.  Ailemizde pek çok ressam ve resim öğretmeni var. Onlardan biri de amcam Ali Candaş.
Küçücük yaşlarda içime dolan sanat aşkı, hiç durmadan resim yapmama neden oldu.  Resim yapmaktan hiç bıkmadım.  Yurt içinde, yurt dışında pek çok çalıştaya katıldım. 6 kişisel sergi açtım. Pek çok resmim özel ve resmi kurumlarda yer aldı.

Hocam, 2013 yılından bu yana Karadeniz Plastik Sanatlar Derneği Başkanlığı görevini sürdürmekteyim. Resim çalışmalarıma kendi atölyemde devam etmekteyim.”
Şairin “aşk derdiyle hoşem el çek tabib yaram üstünden,” dediği gibi Mümin Candaş da hoşnuttur resmin yarasından. Çünkü o resim sanatçısıdır, resme âşıktır. Yolu yokuştur. Gönlü hoştur.


Mümin Candaş 
Trabzon / Beşikdüzü'nde doğdu. İlk – Orta ve Lise Tahsilini Vakfıkebir’de tamamladı.
1990 – 1994 döneminde K.T.Ü Fatih Eğitim Fakültesi Resim – İş Öğretmenliği Bölümünde lisans eğitimini tamamladı.
Hatay ili Samandağ’ı ilçesi Samandağ Ortaokuluna Öğretmen olarak atandı.
1996 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Çevresel ve Görsel Sanatlar Yüksek Lisans Programını kazandı.          Aynı yıl İstanbul Şişli Sait Çiftçi İlköğretim okulunda görsel sanatlar eğitimcisi olarak atandı
2000 yılında Yüksek lisans eğitimini Teoman SÜDOR – Ahmet KESİN ve Ferhan GÖZGÜ ÇELİK Atölyelerinden mezun olarak tamamladı. 
2002 Yılından itibaren Trabzon-Akçaabat Güzel Sanatlar Lisesinde Görsel Sanatlar Eğitimcisi olarak görev yapmaktadır.
2013 yılından itibaren Karadeniz Plastik Sanatlar Derneği Başkanlığı görevini sürdürmektedir.
Resim çalışmalarına halen kendi özel atölyesinde devam eden sanatçı bugüne kadar 6 kişisel olmak üzere Uluslararası ve ulusal pek çok karma sergiye, resim çalıştaylarına katılmıştır.
 

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.