Resimlerinde Plastik Sanatların Tekniğiyle, Ruhunun Işığını Kullanır, Işığını Kullanır,

Görsel Sanatlar

Mehmet Hacıfettahoğlu Resimlerinde Plastik Sanatların Tekniğiyle, Ruhunun Işığını Kullanır,


Gülseren Sönmez

Her yörenin atmosferinin yarattığı iklim; o iklimin de oluşturduğu sanat ve kültür ortamı, sanat insanını besleyen, yönlendiren, tetikleyen önemli etkenleri taşır.
Mehmet Hacıfettahoğlu hırçın doğası olan bir çevrede (Karadeniz Bölgesinde) doğmuş büyümüş, çevresi onda tüm güzelliğiyle, hırçınlığıyla, enerjisiyle yansıtmıştır. O çevresinin hırçın, enerji dolu çocuğudur.

zorbatv.dergi


O, resim yapar, rölyef yapar, heykel yapar, yüzer, balık avlar, dalar, dağlara çıkar.
O,  özünde doğanın ışığını taşıyan, özgürlüğün çocuğudur.
O, doğasının her an değişen ışığını, ışığının renklerini (tayfını), gölgesini, sisini görerek, hırçın denizini, yalçın kayalıklarını, yaşayarak öğrenmiş, bir sanatçıdır.
O, doğasına aşık, doğası gibi hırçın, bir o kadarda dingindir. Hırçınlığın kendisine getireceği zararı yaşayarak öğrenmiş, sevgi doludur.
O, eserlerini oluştururken, ruhunu dingin sessizlik ortamına sokar. O oluşum anında; çevresinden hatta dünyadan kopmuştur. O anda  çevresindeki tüm insanlar yok olmuştur sanki. Sadece sadece kedisi ve tuvali....zorbatv.dergi
Tuval önce ona hiç bir şey söylemez. Yavaş yavaş  konuşur, “şuraya kuş koy, şuraya da gökyüzü, şuraya deniz.” Kuş da ben “ ben havalarda uçmalıyım, resmin bir parçası değil, senin yaptığın resmi izleyen beni canlı hissetmeli...” Çakıl taşları; “ hani küçücük çocukken  deniz kıyısında üzerime basıp geçerken, renklerime hayran kalmıştın ya,  benim üzerimdeki renklerin ışığı ruhuna dolmuştu ya … Beni gördüğün hissettiğin gibi yap. Rengarenk , ışıl ışıl olsun,  seni de beni de sevindirsin. 
Çocuktun küçüçük çocuktun, yeni yürümeye başlamıştın ya, benim üzerime düşen ışık vardı ya, o tanrı ışığıydı. O ışık minicik yaşında kalbine girdi. Ben gördüm... Ben gördüm… 
O ışık gönül gözünü açtı. Ben  de martı da, denizde, etraftaki çalı çırpı, ağaçlarda şahit oldu.
Her resminde beni de martıyı da işledin. Benimle başlayan serüvenin, form aramaya itti. O formlarda bile beni ‘çakıl taşlarını aradın’ Benden edindiğin renkler aktı geldi, renk renk, ışık ışık tuvalini boyadı.  Kendin bile şaştın kaldın o ışıklara...

zorbatv.dergi
Evet “dedi” çakıl taşları ” canımlı konuşabilir miyim seninle? Göklerin , denizlerin, nimetinden faydalandın. Gökleri, denizleri tanıdıkça şükrettin yaratana. Ayrıca çalılara baktın, ağaçlara, onların biçimlerine değil de dokularını içine daldın. Benim renklerimi aldın. Hani gün ışığıyla üzerimde kırılan güneşsin ışığı tayfı, yaratanın ışığı vardı ya  onu kullandın.  O anda kalbin sevgiyle buluştu. Nasıl da etkilenmişsin canım çocuk! Bembeyaz tuval renklerle doldu. Tuval sevindi sen sevindin. Çıkan sonuç plastik değerleri yüksek sanat esriydi. 
Yine de her çıkan eser karşısında ‘acizliğim’ kıymetlendi diye yaratana, hayata teşekkür ettin. Sana verdikleri için, öze mahkum çocuklar gibiydin doğa karşısında...
Doğa sana verdi. Sen tuvale aktardın.  Sevdin, ortaya eserler olarak koydun, sevildin. İçinde yaratanın ışığı olmasaydı bilir miydin güzeli...Sevmeyi...
Doğanin rahmin de  doğdun sen. O nedenle rahmetinden faydalandın.  Annesinin sevdiği çocuğu alt etmek kolay mı? Annen tüm güzelliğini seriyor  önüne her seferinde doyuruyor, hiç aç kalmıyorsun ki...Gerektiğin de azla da yetinmeyi biliyorsun. Sen terbiyeli çocuksun.  Çünkü sen doğanın ışığıyla doğanın rahminde doğdun.
Gökyüzünde ki saydam  balonlarını da benim renklerimle (tayf renkleriyle ) boyadın. Ben de ukalalık ediyorum. Gün ışığı olamasaydı. Benim renklerim olur muydu? Laf işte.
Sen özüne mahkumsun. Çocuksu bahçende rahmet arayan. Sonuçta yaptığı eseri seven, ortaya koyan, sevilensin. 
Ey çocuk! Her yaptığın eser senden çıktı artık onlar yurdunun. Onlar sahiplenilecekler, Sen her seferinde yeniden , yeniden bir eser meydana getireceksin.
Haydi durma yolculuk başlasın. Yeni yapıtlara.....
Ben sana renklerimi vermeye hazırım. 
Ne kadar da güzel boyuyorsun saydam balonları, güneşin tüm renkleri kırılıp tayfı oluşturuyor.  Harikasın. Sana yine tanrının ışığı yol gösterdi. O anda gökyüzünün sonsuzluğu, denizin enginliği, renklerde ki zenginliği, akıp geldi. Hayal ettin.  Gördün mü ?
Yaratanın ışığı her zaman yol gösterecek ....
Sana verdikleri o kadar çok ki Vatan, Bayrak, aile, çocuk, dost sevgisi... 
Bu sevgilerde seni sonsuz güzellikteki eserlere yönlendiriyor. Rölyef olarak, heykel olarak, resim olarak işliyorsun.   Canım çocuk.
Fuzuli’nin dediği gibi “ Bu ne sırdır kim der her lahza yoktan var söz .Mehmet Hacıfettahoğlu  resimleriyle şiir yazar “ O resimlerinde plastic sanatların  bilmiyle ruhunun ışığını kullanır,
 FUZULİ “Bilimsiz, ve ruhsuz sanat, temelsiz duvar gibidir. Temelsiz duvarda değersizdir, her an yıkılabilir.”  Ayrıca   Evrende ne varsa sevgidir. Sevgi dışında bilim dedikodudur.” der.    Doğru der.   O  resimlerinde plastic sanatların, bilmini, için de güneş gibi parlayan sevgiyi kullanır. Onun ruhuna doğanın sevgisi, parlak ışığı girmiştir. O ışık nurdur. Nurla aydınlanır, yıkanır, resimleri, rölyefleri, heykelleri….
Yaratanın verdiği enerji  onun her konuda güzeli bulmasına yardım eder. Zor işlerin adamıdır. Enerjisi sevgiyle çoğalır.
Hayatı sever.
Sanat enerji ile, çalışkan ve atılımcı düşüncenin yansımasıdır.
Kalplerin şifası; sevgiyle buluşmasıdır.
 
Derh bir bazardır her kim meta ın  arz eder
Ehl-I dünya sim ü  zer ehl –i hüner fuzl – u Kemal
                                                                                            Fuzuli

zorbatv.dergi


(Dünya bir pazar yeridir ki insanlar ellerinde ki malları sunarlar.
Kemale ermiş insanalar altın gümüş değerinde ki eserlerini , fikirlerini  sunarlar..)
Mehmet Hacıfettahoğlu’da Fuzuli’nin dediği gibi kemale ermenin olgunluğunda  ki eserlerini sergiler. Kemale ermek içinarkasında  yol göstericisi yaratanı vardır.
 
O eserlerine yenilerini katmak için çalışırda çalışır. Amacı güzeli bulmak içindeki sevgiyi akıtmaktır. 


*Mehmet Hacıfettahoğlu
1978’de  Trabzon’da doğdu.2001 yılında KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Resim İş Eğitimi Bölümü Grafik ana sanat dalını dereceyle bitirdi.. Ulusal ve uluslar arası Yüz’ü  aşkın sergide yer aldı. Yurtiçi ve yurtdışı birçok özel koleksiyonda Resim, Heykel, Rölyef, Vitray, Grafik alanında çalışmaları bulunmaktadır.   Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünde Yüksek Lisans öğrenimini tamamlamıştır. Karadeniz Plastik Sanatlar Derneği yönetim kurulu üyesi, Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği Üyesidir. Halen Trabzon’da Sanat eğitimcisi olarak görevini sürdürmekte, çalışmalarına Fettahoğlu Resim-Heykel atölyesinde devam etmektedir.
 

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.