Daphne ve Apollon Efsanesi

Kültürel Miras

Daphne ve Apollon Efsanesi

Ahmet Levent Zeybek

zorbatv

Daphne: Nehir Tanrısı Peneus’un güzeller güzeli bakire bir su perisidir. Avcılığa düşkün olduğu için ormanda çoğu vaktini geçirmektedir. Defne anlamında, çekici, alımlı güzeller güzeli bir kızdır. Herkes peşinden koşmakta ve hayrandır. Ölümsüzlüğü, bilgeliği, bolluk, bereket, zafer ve kahramanlık anlamlarına gelmektedir. Apollon ise; Zeus ve Leto’nun oğlu Artemis’in ikiz kardeşidir. Işık, Şiir, Kehanet, Okçuluk, Müzik ve Şifa tanrısıdır.

Haydi gelin birlikte efsaneye kulak verelim; Zeus’un oğlu Işık Tanrısı Apollon, ırmak kenarında dolanırken genç, alımlı ve güzel bir kız görür. Bu eşsiz güzelin adı Defnedir.  Apollon’un içinde arzular uyandırmıştır. Onunla konuşmak ister. Fakat Defne Apollon’un düşüncelerini sezmektedir. Kaçmaya başlar. O kaçar, Apollon kovalar. Çapkın Tanrı bir taraftan “Kaçma seni seviyorum” diye seslenir. Defne ise tanrılarla sevişen kadınların başlarına neler geldiğini bildiği için korkuya kapılır ve kaçmaya devam eder. Apollon ise periyi yakalayıp sahip olmak ister. Aralarındaki mesafe kısaldıkça an gelir ki Defne, Apollon’un sıcak nefesini saçlarının arasında hisseder. Kurtulma şansının kalmadığını anlayan Defne birden durur ve ayağı ile toprağı kazıyarak şöyle bağırır: “Ey toprak ana, beni ört, beni sakla, beni koru” der. Bu içten yakarış üzerine Defne organlarının ağırlaştığını, odunlaştığını hisseder. Olgun göğsünü gri bir kabuk kaplar, kokulu saçları yapraklara dönüşür, kolları dallar halinde uzar, körpe ayakları ise kök olup toprağın derinliklerine dalar ve bir Defne ağacına dönüşüverir.

Bu manzaraya şaşıran Apollon, Defnenin ağaç oluşunu hayret ve üzüntüyle seyreder. Sonra da sarılır ve sert kabukları altında hala çarpmakta olan kalbinin titreşimini hisseder ve şöyle seslenir: “Defne, bundan sonra sen Apollon’un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyeceklerdir. Şarkılarda, şiirlerde adımız yan yana geçecek.” 

Bu tatlı sözler üzerine Defne dallarını eğerek Apollonu saygıyla selamlar. Apollon teessür ve heyecan içinde o ağacı amblem olarak alır ve parlak yapraklarından başına bir taç yapar. İşte o zamandan beri şiir ve silah zaferi Defne dalı ile ödüllendirilir ve Defnenin gözyaşları bugün hala Harbiye’de şelalelerde akmaktadır. Bu şelaleler halk arasında Defnenin gözyaşlarıdır ve “Defnenin Şelaleleri” adıyla bilinmektedir. Efsanemiz bu şekilde yıllardır dilden dile kültürden kültüre aktarılmaktadır. 

Antik Yunan kültüründe ise Defne; Tanrıların öfkelerinden ve ölülerin kötü ruhlarından korunmak için halk kendilerini, evlerini, sürülerini korumak ve onları uzak tutmak için Defne ağacı yapraklarını kullanıp ayin ve arınma törenleri yapmışlardı. Üniversitedeki alimlere de bilgelik sembolü olarak defne yaprak ve dallarından taçlar armağan edilmiştir. 

Kehanet ve bilgeliği temsil eden defne tacı en yüksek statü göstergesi olarak Antik Yunanda “Daphephros” adıyla bilinen Apollonun onuruna kutsal festival ve oyunlar yapılmıştır. Her 9 yılda bir “Daphnephona (Defne Taşıyanlar)” Festivali ve Pythian Oyunları (Delphi Oyunları) 4 yılda bir sportif, sanatsal ve kültürel etkinlikleri vardır. Bugünkü Olimpiyat oyunlarının öncülüdür. Geniş coğrafi alanlara yayılımı ve yaz-kış yeşil kalmasıyla ölümsüzlüğün sembolüdür. İyileştirici, onarıcı gücüyle ağrılar, iltihapların tedavisinde sabun, parfüm yapımında ve ilaçların hammaddesinde önemli yere sahiptir. Roma’daki Defne ise; ağacı yapraklarıyla ve dallarıyla bolluk, bereket, sağlık, müjde, özgürlük, barış, askeri zafer, statü kavramlarını temsil eder. Halk her yıl Mart ayının birinci günü bolluk, bereket, sağlık getirsin diye evlerinin kapılarına defne dalı asmaları, ateşkes için defne dalını sallamaları, zaferle dönen askerlerin defne çelenkleriyle ödüllendirilmesi, festival, sempozyum, bayram gibi etkinliklerin de bilge, şair ve yazarların defne tacı takmaları toplumsal hayatın birebir yansıması olduğunu göstermektedir.  

zorbatv

Sikke ve madalyonların üzerine de basılmıştır. Defne ilk olarak Roma İmparatoru Sezar Agustus ile beraber önemli bir konumdadır.  Fransız lider Napolyon da Defne çelengi geleneğini sürdürmüş ve resimlerde, heykellerde, sikkelerde kendini başında Defne yaprağı ile göstermiştir. 

Roma İmparatoru Tiberius’un fırtınalı havalarda defne çelengi takması veya evlerin, tapınakların defne ağaçlarıyla donatılması bu inanıştan ötürü Romalıların aldığı korunma yöntemlerindendir. Roma da ayrıca defnenin özellikle imparator ve yüksek zümredeki bürokratların konaklarının çeşitli formlarıyla süsleyen popüler bir bahçe bitkisidir. Sağlık tedavilerinde de fazlaca kullanılmıştır. 
Binlerce yıldır kökünden yarattıklarıyla Anadolu’da ise; günümüze yaklaştıkça  durum farklı değildir aslında. Her zaman kullandığımız terimi tekrar ifade edeceğim müsaadenizle; Kültürün sürekliliği esastır. Osmanlı dönemi Anadolu’da efe ve zeybek kültüründe kutsal ağaçtır. Zeybekler arasında “teknel” ya da “ölüm ağacı” adıyla vefakarlığın ve sadakatin sembolüdür. Zeybekliğe terfi törenlerinde zeybek adayı defne ağacı çevresinde toplanan diğer zeybeklerin arasında ayakta durur. Törenin sonuna doğru zeybeklerin başı Efe yatağını defne ağacına saplar ve “Sözünde durmayanın şu yatağan böğrüne batsın mı” diye sorar. “Evet” diyerek yatağının altından 7 kere geçen zeybek adayı gruba kabul edilir ve Efe yatağını ağaçtan çektikten sonra tören tamamlanır. Tören sonunda Defne ağacı ile özdeşleştirilen zeybek adayı ihanetin bedelinin ölüm olacağını bilerek sadakat yemini etmiş olur. Defne ağacının kesilmesi ve yakılması hem yasak hem de günah olarak kabul edilirken bu ağacın yetiştiği yerlerin bereketli olduğuna inanılmıştır. Eklem ve kas hastalıklarında tedavi için ve nazarlık yapımında kullanmışlardır. 

Defne ihracatında ise ülkemizi dünyada yaklaşık %80 ihracat payıyla ilk sıraya taşımıştır. Sürekli ün veya tanınma için tamamen geçmişte kalan başarılara güvenen bir kişiye atıfta bulunurken “defne üzerinde durmak” ya da rütbeyi rekabette kaybetmemeye dikkat etmek anlamında “defnelerine bakmak” şeklinde deyimlenmesiyle çeşitli anlamlar içermektedir. Günümüzde İtalyan, Fransız ve  Amerika  gibi ülkelerin okullarında lisans, yüksek lisans, doktora törenlerinde ödül tacı olarak uzmanlık derecelerini sembolize etmektedir.

Son olarak Daphne ile ilgili inanç ve ritüellere bakacak olursak; Apollon tapınaklarında görevliler geleceği görebilmek için Apollon’a adanmış olan Defne yapraklarını çiğniyor uykuya yatıp onun kehanet gücüne sahip oluyorlardı. Kahinden uygun cevabı alanlar başlarına çelenk takarak evlerine gönderiliyordu. Defnenin gelecekten haber vermede kullanıldığını ifade etmektedir.
Antalya’daki Varsaklar (Türkmen Oğuz boyu) çocukların beşikleri defne ile süsler, yatağı ve yastığı defne yapraklarından yapılırdı. Sebebi ise; kendine hoş kokusu ve serin tutmasıdır. Nazardan korunmada hem Anadolu hem de Kıbrısta önemli yer tutar. Hataylılar “Yeşil Altın” olarak defne hem ekonomik hem de sosyo-kültürel açıdan şehre ve insanlara değer katan bir ürün olarak görmektedir. Ayrıca biraz zeytinyağı ve tuzla karıştırılıp bebeğin vücuduna sürülür sonra defne yaprağı bulunan suyla yıkanır. Amaç bebeğin yaşamı boyunca ter kokmamasıdır. Yedinci ve kırkıncı gününde anne ve bebeği güzel kokması için içerisinde defne yaprağı konulan ılık su ile yıkanır. Kadının lohasalığının bitip normal hayata dönmesidir Hatay’da.  Defne çekirdeklerinin bir ipe dizilerek bileklik yapılması ve çocuğa takılması nazardan ve kötü ruhlardan korunmasıdır. Paskalyada ise Hristiyanlar kilisede etrafa defne yaprakları saçarlar.  Para bereketinin artması için ise; “Defne yaprağına bir miktar bal ya da portakal yağı sürüp her tarafını streç film ile sarılır. Daha sonra bir kumaşın içine koyup etrafı dikilir. Bunu bir yıl boyunca cüzdanda taşınıp sonrasında toprağa gömülür.” Bunun yapılmasıyla paranın bereketli kılınması inancı yatmaktadır.

zorbatv

Efsane deyip geçmemek gerektiği, her efsane ve mitin bir gerçekliğinin olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca hayatta yaşadıklarımızı görmek ya da öğrenmek istiyorsak gerçeklerin aynası olan efsanelere bakmamız gerektiğini unutmayalım. Medeniyetin ve kültürlerin merkezi Antakya’da yeniden Defne’nin şelaleleri eskisinden daha gür akmaya devam edecektir.
 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.