Pandoranın Kutusu
Pandora kadının yaratılışına dair en eski hikayedir. Hesiodos’un yazdığı Prometheus öyküsünde karşımıza çıkar. Prometheus ve Epimetheus adında iki kardeş vardır. Prometheus toprak ve sudan insanları yaratır. Epimetheus ise tüm canlılara vasıflarını bahşederdi. Bir gün Epimetheus görevini yaparken tüm önemli özellikleri hayvanlara dağıttığını fark eder. Hayvanlar daha uzağı görebilmekte, daha hızlı koşabilmekte, daha iyi koku almakta ve daha yükseğe sıçramaktadır. Epimetheus güçlerinin ölçüsüz şekilde kullanmıştır. Bu yüzden insanlara hiçbir şey kalmamıştır. Epimetheus hemen kardeşi Prometheus’tan yardım ister. Prometheus bir plan yapar. Bunu uygulamak için ise tanrıların babası Zeus’un ateşini çalar ve ateşi insanlara verir.Prometheus tanrılardan ateşi kendisinin icat ettiği alet olan rezene bitkisi sapı ile çalmıştır. Aslında ateş tanrısal bir sırdır. Prometheus haddini aşıp doğanın kanunlarına karşı gelerek Tanrısal sırra ermiştir. Ve uygarlaşma süreci hızlı şekilde başlar. Böylece insanlar pişmiş yemekler yemeye, ısınmaya ve avlanmak için silahlar yapmaya başlar ve insan gerçek anlamda “insan” olur. İnsanoğlu her şeyi elde etme imkanınıPrometheustan öğrenmiştir. Bu sırrın bir cezası olacaktır. Prometheus’un cezası dağlara zincirlenmek ve her sabah ciğerinin kartallar tarafından didiklenmesidir. Prometheus’un ciğeri bitince her sabah tekrardan yenilenip tekrar tekrar kartallar tarafından didiklenmiştir ve cezası sonsuza kadar böyle devam etmiştir. Prometheus yarı tanrı yarı insan yani Titandır. İnsanoğlu gibi sonlu değil sonsuz bir varlıktır. Prometheus acı çekerken yeni bir duyguyu keşfeder. Bu duygu Antik Yunanda Hybris olan kibirdir. Ve bu kibir duygusu Prometheus’a ne olursa olsun yaptığın şeyin doğru olduğuna inanıyorsan sonucuna da katlanacaksın dedirtmiştir. İnsanın kibirli varlık oluşumu başlar.
Ve Pandora yaratılışı başlar. Prometheus’un bu hareketi Zeus tarafından hoş karşılanmaz. Çok öfkelenen “Zeus intikam yemini ederek Hephaistos’a kilden bir kadın heykeli yapmasını, ona hayat nefesi vermelerini, Olympos’taki tüm tanrıçalardan da ona anlam katmaları ve güzelce süslemelerini emreder”. Bu talimat üzerine “Athena bedeni uyumlu süsler, Afrodit yüzüne zarafet ve dayanılmaz arzu serper, ulak Hermes ise ona şeytani zeka ve kandırma yetisi üfler. Ayrıca konuşma yetisi verir”. Hermes ona bütün tanrılardan armağan anlamına gelen “Pandora” adını koyar. Görüldüğü üzere tanrı ve tanrıçaların her biri Pandora’ya kendi baskın özelliklerinden birer parça vermiştir.
Son olarak Zeus, Pandora’ya gizemli bir kutu armağan eder ve kutuyu kesinlikle açmamasını tembihler. İnsanların saadetinin veya felaketinin bu kutunun açılıp açılmamasına bağlı olduğunu söyler. Ardından Zeus PandorayıEpimetheus’a gönderir. Aslında Prometheus kardeşini Zeus’tan hiçbir armağan almaması konusunda önceden uyarmıştır. Ancak Pandoranın çekiciliğine karşı koyamayan Epimetheus, Prometheus’un uyarısını unutup Pandorayı eş kabul eder ve evlenirler.
Bu esnada Pandora merakından dolayı dünyaya gelir gelmez kutunun içinde ne olabileceğini düşünmeye başlamıştır. Ve bir gün merakına yenilip kutuyu açmaya karar verir. Güzeller güzeli Pandora zarif parmakları ile kutuyu tutar, kendine çekip usulca kapağı aralar;
“Pandora açınca kutunun kapağını, dağıttı insanlara acıları, dertleri. Bir tek umut kaldı dışarı çıkmadık kapağı açılan dert kutusundan. Umut tam çıkacakken Pandora kapatmıştı kapağı, böyle istemişti bulutları devşiren Zeus. O gün bu gündür insanların başı dertte, toprak bela doludur, deniz bela dolu, geceler dert doludur, gündüzler dert dolu, belalar başıboş dolaşır sessizce ölümlülerin çevresinde, derin düşünceli Zeus ses ermedi onlara sessizce gelişlerini duymasın diye insanlar. Görüyorsun ya Zeus’un dileğine karşı konmaz.”
Zeus’un Prometheus’tan intikamını almak için Epimetheus yoluyla insanoğluna gönderdiği bu kadın, güzel ile kötünün bir karışımı olarak yorumlanmaktadır. Yaratılan ilk kadına bakışı yansıtmasıyönünden önemlidir. Maalesef kadının her kötülüğün, dert ve belanın başlangıcı olarak gösterir Hesiodos. Yaratılış mitinden etkilenmiştir ilk kadın Pandora’nın öyküsünü anlatırken Hesiodos. Yaratılış mitosunda Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmış olan Havva’da Tanrı buyruğunu dinlemez ve meraklı sıfatları ile öne çıkarılmıştır.
Ancak şunu da göz önüne almak gerekir ki Pandora merakına ve zaaflarına yenilmiş olmaktan çok aslında Zeus’un oyununa gelmiştir. Yasaklanan şeylerin daha cazip hale gelebileceği düşünülürse, Zeus’un kutunun açılmaması yönündeki ısrarının, kutuyu Pandora için çekici hale getirdiği görülmektedir. Zeus Pandora’ya kutuyu açmasını yasakladığı anda kadının zaten eninde sonunda bu yasağı deleceğini tahmin etmiş olmalıdır. Oysaki efsane Pandora’nın merakına yenilen, zayıf bir karakter olarak yansıtılmasına dayanır. Benzer bir durum Havva’nın yasak elmayı tadarak Adem’le birlikte cennetten kovulmalarına sebep olmasını anlatan düşüş hikayesinde de karşımıza çıkmaktadır. En eski hikayelerden itibaren kadını felaketin, kandırmacanın ve çeşitli kötülüklerin kaynağı olarak gösteren benzer anlatılar günümüze kadar devam etmiştir. Pandora ve Havva gibi öykülerde bütün suçların kaynağı olarak kadınların gösterilmesi, erkek egemen toplumun kadına bakış açısını açıklıkla ortaya koymaktadır. Olayların ardına bakınca tüm kötülüklerin kaynağı Zeus’tur. Okuduğumuz ve duyduğumuz her şeyi bir erkeğin bakış açısıyla yazıldığını görürüz. Mitolojiye dair hiçbir şey kadın tarafından yazılmamış, aksine mitoloji erkekler tarafından ele geçirilmiştir.
Pandora’nın ilk adının geçtiği ve bu öykünün anlatıldığı Hesiodos: İşler ve Günler eserinde, Yunanca Pithos yani kutudan çok küp-kavanoza karşılık gelmektedir. İlk eserde Pandora’nın bu erzak küpünü yanında mı getirdiği yoksa Epimetheus’un evinde mi bulduğu belirtilmemektedir. Daha ilginci ise, Pandora’nın küpün kapağını bilerek yani kasıtlı olarak mı açtığı yoksa kadınsı bir aşırı meraklılığın insanlığın felaketi mi olduğu anlatılmaz. Kutuyla ilgili iki rivayet vardır. Zeus’un düğün hediyesi olarak gönderdiği ya da Hermes’in evlendikten sonra Pandoranın evine bıraktığıdır.Pandoranın kutusu Yunan felsefesindeki kadın düşmanlığının bir göstergesidir. Bir farklı bakışa göre ise Pandoranın kutusu erkek ile kadının birbirini tamamlaması. Tamamlayandır. Kadın ile erkeğin kötülük ile iyiliğin tümleyeni. Kutu; bütünlük ve zıtlıkları, kutunun açılması ise özgür iradeyi simgeler. Dilimizde yer alan “Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü” deyiminin kökeni aslında bu efsaneye dayanıyor. O gün bugündür Umut hep var olmaktadır. Nietszche’ye göre umut kötülüklerin en kötüsüdür çünkü işkencenin süresini uzatır. Stoacılara göre ise umut afyondur. Pandoranın kutusundaki umut iyi de olsa kötü de, insanoğlu hep umudun peşindedir.
Yeni yorum ekle