Cam altı Resminde Usta Bir İsim; Aynur Gündoğan

Geleneksel Sanatlar


Cam altı Resminde Usta Bir İsim; Aynur Gündoğan


Gülseren Sönmez 

‘Eğer sen can konağını arıyorsan, bil ki sen cansın! 
Eğer bir lokma ekmek peşinde koşuyorsan sen bir ekmeksin,
Bu gizli nükteli sözün manasına akıl erdirirsen anlarsın ki
Aradığın ancak sensin, sen!’ Mevlana

zorbatv.dergi

Sanatçının da her yaptığı eserde aradığı kendisidir. O her zaman kendini arar,arar,arar… Bu nedenlede araması hiç bitmez. O her yapıtında kendinden bir şeyler bulur. Bu arayışı hiç bitmez. Oluşturduğu resim ressamına bağırır. Ben işte resmim! Ressamı sensin sen! Der.’ Bazan aradığını bulamazsa toprak misali yerlere serilir. Sanatçının ruhu yaptığı eserle çalkalanır durur. Her sanat türünde ruh ayrı tepkiler içindedir.

Resim yapmak aşk işidir, yüce dağlar aşk ile aşılır. Sanat yapan insan, doğayı (otu,böceği,mahlukatı ) sever, hoş görülü olursa, sanatı da samimi ve gerçektir. Bu sevgi onu yalnız bırakmaz. Sanatçı özgün çalışır, kendi yaptığı resmin samimiyetine inanırsa (doğru yolda) bilenlerin ruh huzuruyla eserini oluşturur. Yatağına uzandığında kendini tatlı huzur içinde uykuya bırakır. Aynur Gündoğan’da huzur içinde uyuyanlardandır.

Sanatçının sosyal düşüncesi, sanatının biçim ve türünü etkilediği gibi kendi gelişmesine de yardım eder. Dış etkiler de sanatın  bütün alanlarında ki biçimi etkisine alır.   

Sanatla; edebiyat felsefenin bağları güçlüdür. Aynur Gündoğan cam altı resimleride de yağlı boyalı resimlerinde de  bu bileşkeden payını alır. Meydana gelen eserler edebiyattan da  felsefeden de, sanat  tarihinden de esinlenerek kendini oluşturur. Her eserin hikayesi vardır.  Sanat tarihinin; güzel sanatların  öykülerinin anlatımında yeri büyüktür. Şahmeran  öykülerinde olduğu gibi.

zorbatv.dergiAynur Gündoğan; Anadolu (Hitit, Asur, Selçuklu, Osmanlı hatta neolitik dönem ) sanatlarının, hikayelerin ve tarihsel geçmişini birleştirerek, kurgulamış, kendi içsel duygularınıda katarak  eserler meydana getirmiştir. Yüzyıllardır  bir halk sanatı olarak yapılan, Şahmeran hikayelerini  kendi eğitimi, ruhsal durumu doğrultusunda çalışıp, çağdaş yorumuyla Şahmeran resimleri olarak ortaya koymaktadır. Bedri Rahmi  Eyüpoğlu’da olduğu gibi… Ortaya koyduğu eserler halk sanatı yorumlarından çok farklıdır, çağdaştır. Çağdaşlığın birbirine aktardığı kültürel değerlerde kalıcıdır. zorbatv.dergi
Her dönemin sanatı kendi felsefesini içerir. O da kendi döneminin sanatının felsefesini  yaratmıştır. Onun cam altı resimleri  kendine has özeldir.   

Halk zanaatı olan Şahmeran’ı çağdaş yorumla anlatması, unutulmaya yüz tutmuş, bir sanatının günümüze taşınmasına, bir kez daha bu konuların hatırlanmasına, öğrenilmesine, neden olmuştur.   Pablo Picasco’nun Guernica’sı gibi, Leonardo da Vinci’nin La Jakond’du ve Micelanj’ın Musa heykeli, Fayyumun portreleri……  gibi.  Tüm bunlar insan zihninde çağlar boyunca yer alarak, insanın geçmişini sorgulayıp, anlaşılır olmasına yardımcı olmuştur. Kübizm de Afrika sanatının incelenmesi sonucunda doğmuştur.  

Onun cam altı resimlerinde kadınlar güzelleşmiş, ayağa kalkmış, gerektiğinde saltanat kayıklarına binip sefa sürmüştür. Bazen anka kuşuyla yanak yanağadır. Bazende mekanlar değişmiş, eski tarihin zaman dilimlerinde gezmektedir, Piri Reis haritası resmin arka fonunu süslemektedir. Sanatçının cam altı esimlerinde   Şahmeran her zaman çok güzeldir, Anadolu Yemeni ve kilim  motifleriyle elbisesi ve  çevresi, mekanları, göz boncukları vb. dokusal bezemelerle süslenerek ayrı bir zenginlik kazanmıştır.


Sanat ve toplum ilişkisinde devrimin yolunu sokak sanatı belirler. Sosyalist sanatçı yarınları ilk hissedendir. Sanat ürününün en yetkin umudu  onun değerini bilen ve yüzyıllara taşıyanıdır. Zanaat gibi görünse bile gerçek sanat Halk Sanatıdır. Ve toplumun içinde bulunduğu düşünceyi ileriye taşır. 

Aynur Gündoğan’ın  çocukluğunda evinin duvarlarında izlediği  bu halk  sanatı, onun çalışmalarında ( Şahmeran) zanaat olmaktan çıkıp, dünya sanatının da değerlerini de alarak, evrensel gerçek sanata dönüşmüş, topluma sunulmuş, büyük alkış almıştır. 
Aynur Gündoğan’da kendi kültüründe olan Anadolu Sanatını inceleyerek yola çıkmıştır. Bu çalışmalarda Şahmeran’ı Yemeni’yi ve kilim sanatının yanı sıra Neolitik dönemden başlayıp Osmanlı’ya kadar derin bir sanat birikiminin çağdaş yorumundan başka bir şey değildir.

Aynur Gündoğan Şahmeran resimlerinden sonra, son zamanlarda, cam altı resimlerinde, Hitit’lerin düğünlerini, kutsal törenlerini, günlük işlerini anlattı. Çalışmalarına farklılık ve klasik anlamları ve renklerini kattı.   

zorbatv.dergiAlbet Camus “dünya açık ve aydınlık olsaydı sanat olmazdı,” demiş. Sanatçı her zaman dünyaya açıklık ve aydınlık getirendir. O yaptığı işe aşıktır. Tüm bedensel ruhsal yorgunluğuna aldırmadan sanatçı çok çalışır, aşkla, zevkle, yorgunlukla, acıyla çalışır. Aşk insanı dağıtır, toplar, mutlu eder. Sanatçı her eserini oluştururken, bazen düşüncelerinin arkasından savrulur, sonra toparlanır. Eseri bittiğinde tatlı yorgunluğun yanı sıra, mutludur. Öyle bir mutluluktur ki ömre bedeldir. Sanatçı tek aşkla yetinmez, onun içinde ki  iter yeni yeni aşklar ister. Her istediği yeni bir eser, yeni bir oluşumdur. Bu istek sanatçı sağlıklı olduğu sürece, ölünceye kadar devam eder. 

İyi, kalıcı eserler insanlarda değişimi, dönüşümü, yani farklılaşmayı sağlarlar.
Her sanat yapıtı kendi öz biçimiyle, ayrı bir yapıttır. Her dönemin sanatı da kendi tarihine bir göndermedir, ve düşüncenin zahmetinden doğan  eserler dünyanın en güzel eserleridir. Halk sanatıda yüz yılların düşünce imbiğinden geçerek bu güne gelmiştir. Buna en güzel örnek Picasso “Benim eserlerim kadar güzelini görmek istiyorsanız kilimlere bakın,” demesidir. Kilimlede ki motiflerde yüz yıların imbiğinden geçen soyutlamalardır. 

Sanat bir nevi baş kaldırıdır. Kitlelere her türlü değişimi kabul ettirir. Sanatın devamı, ve kalıcı olabilmesi içinde kitlelerin sanatın kıymetini bilip sahip çıkması gerekir.  Bu durumun olabilmesi için de, topluma, estetik değerleri, bilinçle bütünleştirip vermekle hatta medya ve yayın organlarında sanatı bol bol anlatmakla olur. 
Aynur Gündoğan’nın yağlı boyalı resimlerinin konusu kadındır. 
Aynur Gündoğan resimlerini yapmaya başladığında, Her sanatçının zorlandığı,
kurgu / kompozisyon konusunu zahmetsizce atlatır. O tuvalin önüne oturduğunda resim  bitmiştir.

zorbatv.dergiO kadını estetik güzelliği ile sergilemektedir. Onun kadınları sevecen, hoş ve güzel kıyafetlidirler. İç içe yaşarlar. Kadınların hepsi kendine has, bireysel, özgüvenlidirler ve en zarif en güzel halleriyle toplum içinde statüleriyle yer alır. Bütün kadınlar mutlu, huzurlu, zariftir. Onlar grup içindedirler fakat kendi dünyalarında yalnızdırlar. Resimlerinde derin bir mekana ve perspektife rastlanmaz. O içi içe geçmiş figürlerindeki derinliği, arka plandaki figürleri küçülterek ve pastel renklere sokarak anlatır. Belirsiz yüzleri olan bu kadınların içsel derin sırları vardır. Bu kadınlar sanatçısına sırlarını anlatıp rahatlamışlardır. Sanatçısı ile araları çok iyi bağlarla örülmüştür. Birbirlerinin sırlarını bilirler. 

Aynur Gündoğan’ın son zamanlarda tuval üzerine yağlı boya ile işlediği kadın konusunu, cam altı resmi olarak da yapmakta, yağlı boyalı resimlerinde gördüğümüz kalabalık kadın sayısını cam altı resimlerinde azaltmaktadır.

Sanatın tek bir amacı vardır.  O da evrensel dili oluşturmaktır. 
Sanatçı varsa sanatta vardır. O dili oluşturanda sanatçıdır. …..
Sanat günyasında Aynur Gündoğan’da vardır. Her an da var olacaktir. 

Foto Galeri

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.