Felaket Zamanlarında Sanat

Görsel Sanatlar

Felaket Zamanlarında Sanat

Kemal Aslan


Felaket insanın iradesi dışında yaşamak zorunda kaldığı büyük zararlara yol açan, toplumu derinden etkileyebilen doğal afet ya da kazaları içermektedir.  Can ve mal kaybına yol açan bu tür olaylar toplumun hafızasında da yer almaktadır. Tekil olarak insan her ne kadar hafıza-i beşer nisyan ile maluldür geçerli olsa da tetikleyici durumlarda toplumda bu tür olaylara ilişkin anılar yeniden canlanmaktadır. Yaşanılan korkular yeniden gündeme gelebilmektedir. 

Felaketin boyutlarının derinleştiği, ölümlerin yıkımların olduğu, çaresizlik ve yoksunluğu yaşandığı durumlarda yaşamı sürdürmek adına içgüdüler öne çıkmakta ve ilkel beyin çerçevesinde davranışlar ortaya konulabilmektedir. Felaketin yaşandığı il zamanlarda barınma, yiyecek, içecek, sağlık vb. koşullar çerçevesinde temel içgüdülerin karşılanması gerekmektedir.

Felaketin yarattığı tahribatın yaşamın her alanda görüleceği ve yeniden inşa etme sürecinin uzun süre alacağı düşünülür ise içgüdülerin süreklilik kazanabilmesi tehlikesi ortaya çıkar. Uygarlık dışı barbarlık olarak nitelendirebileceğimiz davranışlar ortaya çıkabilir. Her ne kadar birlikte yaşama ve yaşamı sürdürme zorunluluğu ortaya çıksa da egoizm olarak nitelendirilebilecek davranışlar dayanışma halinde yaşamı sürdürmede engelleyici olabilir. İlkel beyin temelinde sadece kendisini ve kendi yakın çevresini düşünen bu anlayış ancak kolektif yaşamın bir arada nasıl sürdürülebilir ve birlikte bu konuda ne yapılabilir sorularının yanıtlarında aranabilir. Yani bireyin kendi aşkınlığını yaşaması ve yeni farkındalık bilinci oluşturması gerekir. Felaketin yaşandığı yerlerde uygarlaşmaya yönelik girişimler bu temelde gelişebilir. Bunun ilk adımı da sanattır. Çünkü sanat bize aşkınlık halini yaşattığı duygu durumları çerçevesinde kazandırabilmektedir. Sanat var olan durumun dışında başka hayatlar ve olanaklar olduğunu ortaya koyarak beni ve ötekini kavramamızı anlamamızı sağlar. 

Sanatın bir başka yanı da iyileştirici etkisidir. Sanat, yaşanılan felakette ruhları, zihinleri sıkışıp kalan bireylerin dile getiremedikleri duyguların katarsisine  –arınma- yol açmaktadır. Sanatsal yolla zihninde oluşan imgeler yaşadığı gerçekliği yeniden hatırlamasına yol açmaktadır.

İnsanın felaket durumunda öfke, korku, vb. duygu durumları yaşadığı düşünülürse sanatın da bu duygu durumlarına eşlik edecek içerikler üretmesi gerekmektedir. Tarihsel sürece bakıldığında başka türlü ağıtlar, türküler yakılır mıydı? Beddualar söylenir miydi? Bir insan olarak sanatçı felaket anlarında yaşadığı tanıklıkları, duygu durumlarını sanatsal ifade olanakları ile dile getirmelidir. Bu yetmez ayrıca üretilen yapıtlar farklı toplumsal ortamlarda sergilenmelidir.

Felaket ortamında yaşayan herkesin olağan rutinlerine dönmelerini kolaylaştırmada sanat da önemli bir işlev görecektir. Yaşama bağlanma, yaşamı sürdürme ve aşkınlık halini kavramak için. Bu nedenle çocukların rutin yaşamlarına dönmelerinde oyunun gördüğü işlevi gençlerin ve yetişkinlerin yaşamında sanat görebilir. İçgüdülerin egemen olduğu bir ortamda sanat tutunacak önemli bir daldır. 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.