Asude Cemre : Sahne Benim Kalbimin Attığı Yer!

Söyleşi: Suna  BAYKAM SAPAN

Asude Cemre İnci, 1994 doğumlu. Mimar Sinan Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi mezunu. 2009  yılında TRT ve MEB işbirliği ile düzenlenen GENÇ MİKROFON liselerarası Müzik Yarışmasına katılan okulunun solistlerinden birisi olarak dikkat çekti. İstanbul Üniversitesi Konservatuvarında Opera eğitimi alarak mezun oldu. 2015 yılında düzenlenen O SES TÜRKİYE yarışmasında tüm jüri üyelerini döndürmeyi başarmıştı. Müzik kariyerini başarılı bir şekilde sürdüren genç sanatçı ile ZorbaTVdergi Fonetik Sanatlar köşesinde konuğumuz oldu.

Asude Cemre: Sahne Benim Kalbimin Attığı Yer...

Zorba Tv Dergimize hoş geldiniz. Sanatın kulağa sert ve karanlık gelen sesleri arasında sesiniz yeni açan bir çiçek gibi geliyor izleyicilerinize. Müzik sizin için ne demektir?

Hoş buldum, teşekkürler ZorbaTVdergi ekibi, çok naziksiniz. Müzik… Hayatın her döneminde ve her anında size eşlik edebilecek, tüm duyguları içinde barındırabilen muhteşem bir şey.. Beni en çok çeken de müziğin sınır tanımaz oluşu. Aynı zamanda tüm sanat dallarını da birbirine bağlayabilen bir özelliği var. Her insan kendi ritmi ve müziği ile doğar bence. Ondan vazgeçmek mümkün değil, çünkü size kalp atışınız kadar yakın.

Hayattaki en değer verdiğiniz felsefe nedir? Bu olgunun özenle hazırladığınız şarkılarınızdaki ve müzik içerisinde kelebek uçarcasına dolaşan notalara yansıyan kelimeler nedir?

Benim için duyguların ve düşüncelerin çekinmeden, doyasıya aktarılabilmesi çok kıymetli. Üzerinde en çok durduğum konulardan biri sanırım dışavurumcu olmak… Özellikle üniversite dönemimde bunu hem hareket, hem ses, hem de düşünce olarak yeterince keşfedebilme fırsatım oldu. Halen de üzerine yazacak, çizecek, yaşayacak çok şey var. Performans sanatları bölümünde okurken beden ve düşünce arasındaki bu kuvvetli bağla çok içli dışlı olunca, gerçekten doyasıya haykırabilmenin, bedenin sınırlarını zorlamanın, duyguları çekinmeden yaşamayı öğrenmenin keyfine vardığınızda adeta bir terapi etkisi sunuyor ve bu yaptığınız müziği ya da her ne ile ilgileniyorsanız doğrudan etkiliyor. Tabii ki kelimelerin de önemi büyük, yalnız benim daha çok ilgilendiğim kısım kelimelerin ifade biçimi.. Bu sebeple kelimelerin nasıl aktarıldığı ve dinleyicilere hissiyatın geçip geçemediği meselesi daha mühim benim için.

O Ses Türkiye ile de deneyimlerinize eklediğiniz sayısız anlardan ve size en heyecanlı ve sizi sahnede mutlu eden anılarınızdan birkaçını anlatabilir misiniz?

O dönem benim için oldukça keyifliydi. Güzel insanlarla bir araya geldim. Herkesin son derece emek vererek geldiği bir platformdu. En unutulmaz anım sanırım seçtiğim jüriyi Acun Ilıcalı’nın açıklamasıydı. Yarışmaya katılmaya karar verdiğim gün, kendi jürimi seçmiş, bunu da bir kağıda yazmıştım. O kâğıt ilk performansım sırasında yanımdaydı. Seçmek istediğim jürinin de bana döndüğünü gördükten sonra bu kâğıdı Acun beye uzattım. O da tereddüt etmeden kağıdı aldı ve herkesi merakta bırakan, çok keyifli anlar yaşandı. ‘Kendimi Survivor finalinde gibi hissettim’ dediği an stüdyoda kahkahalar kopmuştu. 

Tarzınızı ve gelecek planlarınızdan  bize neler müjdeleyebilirsiniz?

‘Unutulurmuş’ ve ‘Kara Fırtına’ adında iki single çalışmam var. Çok kıymetli müzik insanı Cenk Eroğlu prodüktörlüğünde son derece içimize sinen çalışmalar yaptık. Devamı da gelecek. Şimdi biraz sahne çalışmalarına ağırlık verdim. Ne de olsa sahne benim kalbimin attığı yer!

Sosyal medyada yer alan bir sanatçı neler bekler ve neler oluyor fanlarınızda aranızda mesajlarda? Gelen tepkiler sizi mutlu kılıyor mu ve zaman ayırabiliyor musunuz?

Özellikle günümüz müzik piyasasında var olabilmenin en temel öğelerinden biri sosyal medya oldu. Eğer sosyal medyanız aktifse daha fazla projede yer alma imkânınız var. Çalışmalarınızı daha çok kişiye daha hızlı bir şekilde aktarabilirsiniz ve geri dönüşlere göre yol alma imkânınız olur. Fakat yine de konu müzikse, sadece sosyal medya gücüyle bir yerlere gelineceğini düşünmüyorum. Bu çok geçici ve yüzeysel biçimde var olmanıza sebep olabilir. Bu güçten faydalanır ve çok çalışıp, temelinizi sağlam tutabilirseniz ne ala! Ben sosyal medyamda gerçekten değer görebileceğini düşündüğüm paylaşımlar yapmayı tercih ediyorum. Ve de eğer ben müzisyensem, sosyal medyamı yemek tarifleri veya makyaj videolarıyla donatıp asıl konudan uzaklaşmak istemem. Doğru veya yanlış değil sadece tercihlerle yönetilen bir dünya.. Gelen tüm yorumları ve eleştirileri mümkün olduğunca takip ediyor ve dönüş sağlamaya çalışıyorum. Gelen tepkiler benim için son derece önemli ve güzel yorumlar görmek beni çok mutlu ediyor, şevk veriyor.

Sahne tarzınızı bize anlatır mısınız? Şarkılarınızla yakaladığınız ahenk kliplerinizde çok beğeniliyor. Kostüm merakınızdan ve hazırlık aşamalarınızdan sahne arkasına biz de sizinle bir göz gezdirebilir miyiz?

Sahne benim kalbimin attığı yer demiştim. Gerçekten öyle. Giyim kuşamı çok önemsiyorum. Özellikle sahnede olduğumda giydiklerim beni çok etkiliyor her manada. Bana 7 tane kostüm giydirin ve hepsinde aynı şarkıyı söyletin ve sonra seyredin. Her seferinde başka başka şeyler duyacaksınız ve seyredeceksiniz o şarkıda. Lise döneminde güzel sanatlar lisesinde okuduğum için okulda sürekli konserlerimiz olurdu. Ben okul kıyafetiyle çıkmak istemezdim. Okul müdürümüz de beni o kadar çok sever ve anlardı ki, beni hiç kırmazdı, 5 dakikada giyin gel derdi. Daha da geçmişe gidecek olursak çocukluk döneminde sürekli kıyafet değiştiren bir çocuktum ve kendimi o an en iyi hissedeceğim şekilde giyinir ve bir süre sonra başka renk ve modeller denerdim, ben hep kendimi arardım.. Üniversite dönemine gelelim, o dönemde de zaten bitirme projem kıyafetlerin beden, ses, düşünce ve davranışlar üzerindeki etkileriyle ilgiliydi. Fark ettiniz mi az önce dışavurumculuktan bahsetmiştim. Bu durumla ne kadar ilintili olduğunu ben de şu an fark ediyorum. Aslında hep çabam kendimi aramak, ve bir şeyler anlatmak.